Günlerdir konuşuluyor, tartışılıyor. Çevre duyarlılığı uğruna her taraf yakılıp yıkılıyor. Yüzlerce insan yaralanıyor ve hatta ölenler oluyor. Taksim’de başlayan ve gündemimizi bir anda değiştiren Gezi Parkı olayları neden bu kadar büyüdü? Gençleri sokağa döken idealin arkasında nasıl bir güç var? Özellikle doksan sonrası yetişen gençlerde nasıl bir anlayış var? Türkiye bu soruların cevaplarını ve çözüm metodları arıyor.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Taksim olaylarını konuştuk. Risale Haber’e önemli açıklamalarda bulunan Rektör Tarhan, “Toplumda maalesef popüler ve Holywood kültürünün etkisi ile yetişen sınırsız ve sorumsuz bir gençlik kitlesi var” diyor. Çözüm noktasında ise, “eğitim sistemimizde insani değerleri yücelten bir sistem oluşturulmalı” şeklinde öneride bulunuyor.
Prof. Tarhan’a Bediüzzaman Hazretlerinin müspet hareket metodunu da sorduk.
TÜRKİYE’Yİ SADECE DIŞ GÜÇLER KARIŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR DEMEK DOĞRU OLABİLİR AMA EKSİKTİR
Gezi Parkı'nda ağaç kesilmesi ile başlayan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Taksim olaylarını komplo teorilerine bağlıyorum. Fakat komplo teorilerinin uygulanabilmesi için psikolojik bir zeminin olması lazım. Senaryoyu yazanlar toplumda oluşacak bir birikimi harekete geçirmeye çalışıyor. Toplumun sosyo-psikolojik temelini değerlendirmeden sadece dış güçler yapıyor, Türkiye’yi karıştırmaya çalışıyorlar gibi değerlendirme doğru olabilir ama eksiktir. Ben kendi mesleğimle değerlendirdiğimde daha çok olayın psikososyal yönü ile değerlendiririm.
GENÇLER POPÜLER KÜLTÜR RÜZGÂRLARININ ETKİSİNDE KALIYOR
Olayların temelinde genç bir kitlenin olduğunu müşahede ediyoruz, bu gençliği nasıl tanımlayabiliriz?
Toplumda maalesef popüler ve Holywood kültürünün etkisi ile yetişen sınırsız ve sorumsuz bir gençlik kitlesi var. Bu gençlik kitlesinin ellerinde hedef ve amaç bulunmuyor. Popüler kültür rüzgârlarının etkisinde kalıyor.
DOKSAN SONRASI YETİŞEN GENÇLİKTE SOSYAL HEDEFLER VE İDEALLER YOK
Hangi genç kuşağı bu gruba alabiliriz? Önceki genç kuşak ile şimdiki kuşak arasında ne fark var?
Doksan sonrası yetişen gençlikte sosyal hedefler ve idealler yok. Soğuk savaş sonrası kuşak bunlar. Doksan öncesi gençlikte hangi dünya görüşünde olursa olsun sosyal hedefleri vardı. Sağ ve solu seçiyordu. Toplum için riske girmeyi biliyorlardı, başarıyorlardı. Ama şimdiki gençler; toplum için riske girmek değil, egoları daha yüksek bir gençlikle önümüze çıkıyor.
MİLLİ EĞİTİM GENÇLİĞİ YEMEK, İÇMEK VE ÜREMEKLE POPÜLER KÜLTÜRÜN ETKİSİ İLE YETİŞTİRİYOR
Peki bunların temelinde ne yatıyor? Doksan sonrası gençlikte niye sosyal hedefler yok?
Dediğim gibi daha bireyselleşmiş daha bencilleşmiş bir izlenimim var. Son olaylarda da gördüğümüz gibi gençler kendilerine sosyal ideal olarak yeşile sahip çıkmayı görüyorlar. Toplum için bir şey yapmak yerine ağaç için bir şey yapmayı hedeflemiş. Uğrunda gençlikte yaşanacak bir ideali yoksa popüler kültürün rüzgârlarına kapılır ya da gizli odakların oyunlarının etkisinde kalır. Buradaki temel sorun milli eğitim sistemimiz bu gençliği yemek, içmek ve üremekle popüler kültürün etkisi ile yetiştirmesidir.
Taksim olaylarındaki gençliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
On tane dükkânın camlarını kırıyor, ATM’yi kırıyor, araba yakıyor ama öbür taraftan da yeşili koruma idealim var diyor. Çok ciddi bir çelişki var. Açık açık dezorganize olmuş bir gençlik geliyor.
EĞİTİM SİSTEMİMİZDE İNSANİ DEĞERLERİ YÜCELTEN BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI
Nasıl önlem alınabilir?
Eğitim sistemimizde insani değerleri yücelten bir sistem oluşturulmalı. Pozitif psikoloji ve insani değerleri yüceltmek gerekiyor. Bunlar orta ve uzun vadede. Kısa vadede ise bu gençliğe özeleştiri kültürünü sağlamak gerekiyor. Bunları karşımıza almak yerine yanımıza alıp yönlendirmemiz gerekiyor. Şu anda yapılan, bir ergene nasıl yaklaşılırsa bu gençliğe o şekilde yaklaşılıyor. Doğrularımızdan vazgeçmeyelim ama karşı tarafta öfke birikimini harekete geçirecek metotlardan uzak durmalıyız.
Gezi parkında çevre duyarlılığı ile eylemler başladı. Belli bir süre sonra şiddet olayları da bulaştı. Şiddet bir hak arama yöntemi midir?
Şiddet hak arama ve sorun çözme yöntemi değildir. Yeşili koruma ideali ile yola çıkılıyor ama çevredeki dükkânları tahrip ediyor. Burada yüzde yüz çelişki var. Niyet iyi ama metod yanlış.
BEDİÜZZAMAN, MÜSPET HAREKET METODU İLE DUYGULARI İFADE EDECEK KANALLAR AÇTIRIYOR
Bu olayları Said Nursi Hazretleri’nin “müspet hareket” prensibini çerçevesinde nasıl yorumlayabiliriz?
Bu tür toplumsal olaylarda Üstad’ın müspet hareket metodu çok önemlidir. Mütehakkimle hareket eden birine tahakkümle yaklaşmak daha çok inatlaşmaya yol açar. “Bunu niye yapıyorsun, ne biçim adamsın demek yerine şu şekilde hareket edilse daha doğru olmaz mı?” denilmelidir. Bediüzzaman’ın bize öğrettiği müspet hareket yöntemi budur. Hatta 9.Mektup’ta Bediüzzaman, nasihat verenlerin nasihatlerinin tesirsiz kalmasının sebeplerini açıklıyor. İnatçı adama “inat etme”, hırslı adama “hırs gösterme” denildiğini söylüyor. Hâlbuki bu tür insanlara müspet yollarla yaklaşılsa inadı da, hırsı da hayır tarafına dönüşür. İşte o gençlere de “enerjini kullanma, yanlış yapıyorsun” deyip karşımıza almak yerine onlara duygularının ifade alanlarını açacak kanallar oluşturmamız gerekiyor. Eğer ifade alanı oluşturamasak duygular birikir. İşte Bediüzzaman hazretleri, bize öğrettiği müspet hareket metodu ile duyguları ifade edecek kanallar açtırıyor.
RİSALE HABER
Okunma : 5164