TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Mutlu evlilikler için büyük formüllere lüzum yok!

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından düzenlenen I. Ulusal İnsan Sağlığına Multidisipliner Yaklaşım ‘Ruh Sağlığı’ Öğrenci Kongresine katıldı. Kapının Ardındaki Psikoloji adlı panele çevrimiçi katılan Tarhan, “Sağlıklı Evlilik İlişkileri ve Uzun Süreli Mutluluğun Sırları” başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Evlilikte hane kırılganlığının artış gösterdiğine vurgu yapan Tarhan, yalnızlığın en büyük sebebinin ailedeki çözülme ve çürüme olduğuna dikkat çekti. Modernizmin rekabetçi evlilik anlayışını teşvik ettiğini vurgulayan Tarhan, modernizmin aile kurumuna zarar verdiğini, eşleşmenin biyolojik ama evliliğin kültürel olduğunu vurguladı. 

“Yalnızlığın en büyük sebebi ailedeki çözülme ve çürümedir”

Evlilikte hane kırılganlığının artış gösterdiğine dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Evlilikte ciddi sorunlar var. Geçmişe göre hane kırılganlığı artıyor. Dünya standartlarına göre tek kişilik hane kırılgan, beş kişilik aileler sağlıklı kabul ediyor. Türkiye’de yapılan istatistiklere göre hane kırılganlığı artıyor. Beş kişilik hanelerin azaldığını görüyoruz. Hatta Kuzey Avrupa ülkelerinde tek kişilik haneler yüzde 50’yi buluyor. Şu anda kadın sığınma evi olarak bilinen evlerin sayısı Türkiye'de olsaydı binlerce olurdu. O derece yaygın. Küresel olarak maddi refah, zenginlik, gayrisafi milli hasıla artıyor ama aynı şekilde mutluluk seviyesi artmıyor. Psikolojik refah, manevi refah artmıyor. Bu ailenin bozulmasıyla çok yakından ilgilidir. Çünkü insan ilişkisel bir varlıktır. İnsan beyni tek başına yaşamaya göre programlanmamış. Tek başına olduğu zaman son derece mutsuz, depresif oluyor. İntihar vakaları yalnız yaşayanlarda çok daha fazladır. Yalnızlık çalışmaları da bunu doğruluyor. Türk Dil Kurumu yılın kelimesi yarışması yapmış ve birinci gelen kelime ‘kalabalık yalnızlık’ olmuş. Tüm Türkiye’de bir milyonun üzerinde oy almış. Bu alışılmış bir şey değil. Biz sıcak bir toplumuz, çat kapı giren bir toplumuz ama yalnızlık burada büyük bir kriz işaretidir. Birleşmiş Milletler geleceği bekleyen üç tehlikeden bahsediyor. Birincisi gelir eşitsizliği, ikincisi iklim değişikliği, üçüncüsü ise yalnızlık. Bu yalnızlığın en büyük sebebi ailedeki çözülme ve çürümedir.” diyerek sözlerine başladı. 

Ciddi bir farkındalık gerektiren durum…

Evlilik dışı doğum oranlarının artışına değinen Tarhan; “Ailedeki kriz büyüyor. Toplum açısından da kurulu karar vericiler açısından da bakış açısından da ciddi bir farkındalık gerektiren durumdur. Hepimiz duyarlı olursak düzelir. Düzelmeyecek bir şey değil. Her şeye rağmen Türkiye Batıya göre çok daha iyi. Bizde evlilik dışı doğum oranı yüzde 2 yani 10’da 9. O oran Norveç’te yüzde 56, İzlanda’da yüzde 69, Avrupa’da yüzde 50’nin üzerinde, Fransa’da yüzde 59. Bebek kutuları var, çocuğu oraya götürüyorlar. Oradan içeri alıyorlar. Çocuklar hiç anne baba görmeden büyütülüyor. Bu durumda biz şu anda daha şanslıyız. Şu anda ciddi bir önlem alırsak 20-30 sene sonra toplumu, gelecek kuşakları korumuş olacağız. Onun için bunun bir milli güvenlik meselesi gibi ele alınması gerekiyor. Şu anda aile yılı ilan edildi ama inşallah ay misyonuna, uzay misyonuna verilen önem kadar aile misyonuna da önem verilir. Bu iş sözde kalmaz.” ifadelerini kullandı. 

“Önlemini alanlar aileyi korumuş olacaklar”

Modernizmin aile kurumuna zarar verdiğini dile getiren Tarhan; “İnsanların mutluluğu, ruhsal hastalıkları önlemek açısından aile değerlerini yaşatmak gerekiyor. Modernizm en büyük zararı aileye verdi ve vermeye de devam ediyor. ABD, ‘Yüzde 50 başarısız olan bir kuruma yatırım yapılmaz.’ diyor. Yüzde 50’den fazla boşanma var. O zaman ‘Niye evleneceksin ki?’ diye soruyorlar. Bunun üzerine evlenmeyi bir ayak bağı gibi görüyorlar. Bu düşünce anlık rahatlatıyor ama orta uzun vadede topluma ve insanlığa müthiş zarar veriyor. Şu anlık konforunu düşünüyor ama 10 sene, 20 sene sonra ne olacak diye düşünmeyen hedonistik bir felsefe var. Modernizmin öğrettiği Batı felsefesi, haz odaklı felsefe var. Mutluluk sırları için ailenin birincil derecede önemi var. Çünkü toplumu ve bireyi koruyan normlar vardır. Biri kanunların oluşturduğu hukuki normlardır. Suç işleyen cezalandırılır. Bu kanunlarla belirlenmiştir. İkincisi sosyal normlardır. Gelenek göreneklerle, kültürel standartla belirlenmiştir. Kültürel normlar dış kaleydi. Aileyi koruyan kültürel normlar, sosyal normlar, gelenekler bozuldu. Sosyal çürüme ortaya çıktı. Bireyi koruyan üçüncü norm aileydi. Son sığınak aile dememizin nedeni buydu. Şu anda sosyal medya, dijital platformlar evin güvenli ortamını güvensiz hale getirdi. Çünkü iletişim çağında yaşıyoruz. Bu iletişim fırsat da ihtiva ediyor tehdit de ihtiva ediyor. Kötülüğün daha hızlı yayılma istidadı olduğu için hızla aileye zarar vermeye başladı. Burada önlemini alanlar aileyi korumuş olacaklar.” şeklinde konuştu. 

“Eşleşme biyolojik ama evlilik kültüreldir”

Evliliğe yatırım yapıldığında güvenli alan olabileceğini söyleyen Tarhan; “Eşleşme biyolojik ama evlilik kültüreldir. Eşleşme biyolojiktir, bütün canlılarda olan bir şeydir. Fakat evlilik kültüreldir, sosyal öğrenmeyle ortaya çıkar. Mutlu bir evliliğin nasıl olacağıyla ilgili büyük formüllere lüzum yok. Yani gençler şu anda evlenmekten korkuyorlar. Gençlere evlenmeden önce gözünüzü dört açın, evlendikten sonra yarım açın diyorum. Evliliğin kaliteli olabilmesi için evlenmeden önce muhakkak evlilik olgunluk ölçeğini yapsınlar. Evlilik olgunluğuna hazır olmayan kişiler evliliği yapamıyorlar. Mesela erkeklerde daha çok uzamış ergenlik var. Evleniyor ama ergen gibi davranıyor. Özgürlük, sorumluluk dengesini bilmiyor. Bu ölçeği uygulasınlar. Yirmi soruluk kısa bir ölçektir. Gençler evlilikten hiç korkmasınlar. Emin olun evlilik yatırım gerektiren bir şeydir. Evliliğe yatırım yaparsanız evlilik güvenli alan oluyor.” dedi.

“Evlilik birbirinin gözüne bakmak değil birlikte belli bir hedefe bakmaktır”

Modernizmin rekabetçi evlilik anlayışını teşvik ettiğini vurgulayan Tarhan; “Evlilik öyle bir şey ki sadece kısa vadeli mutluluk için değil orta uzun vadeli mutluluk için çok önemlidir. Şu andaki modern öğreti bize orta uzun vadeli mutluluğu göz ardı ettiriyor. ‘Anı yaşa! Anda yaşa. Geçmişi geleceği boş ver bugünü yaşa. Vur patlasın, çal oynasın! Zincirleri kır duvarları yık!’ dedirtiyor. Böyle doğru bir gerçeklik yok. Bu nedenle evlilikte bu yaklaşım yanlış olduğu için evlilik olgunluğunda bu ölçülüyor. Evlilik olgunluğu ölçeğini yapan, değerlendiren evliliğe hazır olur. Mesela bunun alt faktörleri var. Orada kişi evlilikle birlikte hayat yolculuğuna çıkacağını bilmesi gerekiyor. Evlilik birbirinin gözüne bakmak değil birlikte belli bir hedefe bakmaktır. Birlikte bir hayat yolculuğuna çıkmaktır. Şu anda modernizmin öğrettiği evlilik anlayışı kadın erkek rekabetini teşvik ediyor. Halbuki evlilik kadın erkek tamamlayıcılığıyla yürür. Ortak bir hedef vardır. Hatta bizim kültürümüzde evliliğe Refik-Refika denmiş. Refik erkek yol arkadaşı, Refika kadın yol arkadaşı. Birlikte yola çıkmak olarak evliliği tanımlıyor. Böyle bir evlilik olursa hedef ortak olur. Akıllı eşler bir problem olduğu zaman karar verirken evliliğin iyiliği için doğru olana karar veriler. Eşini domine etmeye çalışmaz. Onun üzerine hakimiyet kurmaya çalışmaz. Ona hükmetmeye çalışmaz. Ne ezer ne ezdirir. Bir problem anında bir kriz anında ezmez, ezdirmez. Bunlar çok zor problem çözme yöntemleri değildir.” diyerek sözlerine devam etti. 

“Aşk evlilikte sebep değil sonuçtur”

Aileyi ayakta tutan değerlerden bahseden Tarhan; “Birinci değer karşılıklı sevginin olmasıdır. Yüzde yüz aşkla sevgi aynı değil. Yüzde yüz sevgi bulamayız. Yüzde yetmiş, seksen sevgi varsa harika. Hemen evlensinler. Sevgi ve iyi iş birliği varsa ömür boyu aşk ondan sonra ortaya çıkacak. Aşk evlilikte sebep değil sonuçtur. Onun için sağlıklı iş birliği kuranlar mutlu evlilikler yapabiliyor. Kaliteli ve nitelikli bir beraberlik ortaya çıkıyor. Sevgiden daha gelişmiş bir şey vardır o şefkattir. İçinde duygudaşlık olan sevgi. Fakat evlilikte şefkatin dozu kaçarsa şehveti öldürür. Sevgi bu nedenle geniş bir spektrumdur. Cömert olan evliliği daha iyi yapıyor. Erkekler içinde kadınlar içinde geçerli bir durum. İkincisi saygı. Saygının daha büyüğü var. O da içinde empati olan bir saygıdır. Ona nezaket deniyor. Üçüncüsü sabır. Günümüzde insanlık sabır yoksulu. Öyle ki hemen olsun şimdi olsun isteniyor. Bunu da özellikle kapital sistem teşvik ediyor. Dördüncü sadakattir. Sadakatin iki anlamı var. Biri sıdk anlamı, doğruluk anlamı. İkincisi de bağlanma anlamı. Yani evlilikte sadakat olmazsa o evliliğin bir anlamı yok zaten. Karşı taraf birbirine sadıksa, aldatma yoksa, açıkça şeffaf dürüst bir iletişim varsa orada sadakat vardır. Beşincisi de samimiyettir.” ifadelerini kullandı. 

“Mutsuz evlilik yoktur mutlu olmayı başaramamak vardır” 

Evlilikte zıtlıkların dinamik dengesine vurgu yapan Tarhan; “Evlilikte birbirinin aynısı olan kişiler iyi evlilik yapamazlar. Çünkü evlilikte zıtların dinamik dengesinin oluşması lazım. Buna davranışsal entropi deniyor. Artı ile artı bir araya geldiğinde birbirini iter. Artı ile eksi bir araya geldiğinde birbirini çeker. Burada denge lazım. Evlilikte problemsiz bir evlilik beklemek hoş olurdu ama mümkün değil. Bu gerçekçi de değil doğru da değil. Onun için evlilikte muhakkak problemler olacak. Buna evlilikte davranışsal entropi deniyor. Yani sıcak-soğuk gibi, karanlık-aydınlık gibi bir denge var. Sıcak-soğuk yoktur ısının olmaması vardır. Karanlık yoktur aydınlığın olmaması vardır. Kötülük yoktur iyiliğin olmaması vardır. Evlilikte de aynı şekilde mutsuz evlilik yoktur mutlu olmayı başaramamak vardır.  Mutlu olmayı başardığın zaman mutsuzluk hemen yok olur.” şeklinde konuştu. 

“Evlilik tamamlayıcı bir ilişkidir”

Evliliğin yatırım gerektirdiğini söyleyen Tarhan; “Evlilikte huzur ve sükûnet istiyorsak evliliğe yatırım yapacağız. Çocuklar üç şeyi örnek alır. Anneyi, babayı ve anne babanın ilişkisini. Ailede yaptığımız en büyük hata negatif iletişim. Ego savaşları. Benim dediğim senin dediğin, benim annem senin annen, benim param senin paran. Modernizm bize bunu öğretiyor. Hâlbuki evlilik tamamlayıcı bir ilişkidir rekabetçi bir ilişki değildir. Biz değerler hazinesini görmüyoruz ama Batılılar bunu daha iyi görüyor. Aile değerleri bu açıdan çok önemli. Bizim kadim değerlerimiz birçok problemi çözüyor. Bunları ailede yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için muhakkak bir kampanya başlatılması lazım.  Aileler için projeler yapılması lazım. Taşın altına elimizi sokmamız gerekir.” dedi.

“Evlilikte her özelliğin dengede olması gerekiyor”

Amaçsız kimselerin evliliği yürütemeyeceğinden bahseden Tarhan; “Gençler zeki, zengin ama tembel insanlarla sakın evlenmesinler. Şu anda evlilik onunla yürümüyor. Çünkü amaçsız bir insanla evlilik gibi bir sorumluluk yürütülemez. Bu kimseler bencil oluyorlar. Bencil, narsist. Bu kişiler çalışmaz. Yani evlilik demek başlamak demek uzun bir hayat yolculuğuna girmek demektir. Bunun için iki tarafın da buna hazır olması lazım. Evliliği bir sofra gibi düşünün acı, ekşi, tatlı, tuzlu hepsi var. Bir de evlilikte akıl tepsisi vardır. Akıl tepsisindeki her şey dengeli olmalı. Biri büyük biri küçük olursa tepsiyi dengede tutamazsın. Bunun için evlilikte muhakkak her özelliğin dengede olması gerekiyor. Problemli bir eşle evlendiyseniz belki kendi aranızda problemi çözebilirsiniz. Çözülmezse aile büyüklerinden, hakem pozisyonundaki kişilerden yardım alınır. Yine de çözülmezse bu sefer uzmanlardan yardım alınır ama dikkat edin, bazı çift terapistleri boşanma terapisti gibi çalışıyor. Şu anda dünyada boşanmanın artmasının sebeplerinden birisi de çift terapistleridir. ‘Dünya bir defa geldin, hayatını yaşa. Aile önemli değil birey önemlidir.’ diyor. Birey kutsal diyen bir insan evlilik yapamaz.” diyerek sözlerini sonlandırdı. 
 

Okunma : 58

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri