Konular Konuşuldu ve Tartışıldı
Bu çerçevede Erzurum Valiliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Üsküdar Üniversitesi işbirliği ile Atatürk Üniversitesi'nin ev sahipliğinde "Uluslararası İnsani Değerlerin Yeniden İnşası Sempozyumunu düzenledi. 132 tanesi teorik 30 tanesi iyi örnek uygulaması ve 8 tanesi atölye çalışması olmak üzere toplam 170 sunumun yapıldığı sempozyumda değerlerin gerekliliği ve değerlere duyulan ihtiyaçtan çok uygulama esasları, değerlerin öğretim boyutu ve yeniden inşası noktasında neler yapılabileceği ile ilgili stratejileri belirleyecek konular konuşuldu ve tartışıldı. Akademisyenler konuyla ilgili teorilerini ortaya koyarlarken; uygulayıcı pozisyonda bulunan konunun paydaşları bir taraftan ortaya çıkan sonuçlan not aldılar; diğer taraftan da mevcut uygulamalarından örnekler sundular. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, bizzat uygulayıcı konumda olan 810 tane öğretmenin sempozyuma katılması temin edilerek sempozyumda sunulan tebliğ ve diğer sunulardan istifade etmeleri sağlandı.
İyi İnsan Olmak Varoluşun Kirasıdır
Değerin mahiyet problemine katkıda bulunmak, değerler eğitiminde uygulamadaki iyi örnekleri ortaya çıkarmak, değerlerin öğretimine ilişkin ülkemiz dışındaki düşünce ve uygulamaları tanıtmak ve bu alanda çalışan akademisyen, eğitimci, uygulayıcı ve düşünce insanlarını bir araya getirmek üzere böyle bir sempozyumu düzenlediklerini belirten Koordinatör Prof. Dr. Cengiz Gündoğdu, "Sempozyumla, kendine özgü yapışım da dikkate alarak değerlerin felsefi ve sosyolojik boyutlan üzerine yeniden düşünmek ve değerler eğitimini sadece okul, aile vb. alanlarla sınırlamadan- yetkin uzmanların, mümkün olduğunca tüm paydaşların katılımıyla var olan bilgi birikimi ve tecrübeleri de dikkate alarak yeni model ve çözüm önerileri geliştirmeyi amaçladık. İyi insan olmak varoluşun kirasıdır. Değerler bahçesini sürmek ve güller yetiştirmek İstiyoruz" diye konuştu.
Bir Yöntem Bulunmalı
Toplumda yaşayan ortalama bir insanın alması gereken olmazsa olmaz bir değerin olması gerektiğini ve bu yüzden her kesime hitap eden bir üst kültür oluşturulması gerektiğini belirten Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, ise, Toplumda ortak yaşama kültürünü verebileceğimiz, öykündürebileceğimiz, olmazsa olmaz diyebileceğimiz bir yöntem bulmamız gerekiyor. Değerler eğitiminin her kademesi sorumluluğunun bilincinde olması gerekir. Amerika'da Tıp Fakültesinde okuyan tanınmış bir ailenin çocuğunu dördüncü sınıftayken okuldan atmışlar. Sebebi ise; çocuğu takip etmişler, hastalara davranışlarında merhamet görememişler. Yine AB-D'de öğretmen yetiştiren eğitim kurumlarından bazılarını incelemişler. Kurumun öğretmenlik için alacakları öğrencileri, çocuk sevgisi olup olmadığı konusunda takip ettiğini tespit etmişler. O yüzden, değerler eğitiminin aktaranı düşünülürken, değeri küçük yaşta çocuğa kazandıracak olan öğretmeni yetiştiren kurumların da, öğretmeni istihdam eden kurumların da sorumluluklarının bilincinde olmaları gerekiyor" dedi.
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkam Mehmet Sekmen de, "İyiliğin ve kötülüğün hesabının verileceği anlayışı topluma yerleştiremezsek o toplumda her türlü kargaşayı görmek mümkün olur. En tehlikeli olan şey, gençliğin bu değerlerden yoksun olarak yetişmesidir" diye konuştu.
Müslüman Kapitalist Ahlakla Yaşıyor
Değerlerin kişilere sözel olarak değil de davranışsal olarak aktarıldığı gerçeğinin altım çizen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, az konuşmanın faziletlerine dair dört saat konuşan bir konuşmacıyla değerler anlatıldığında bir etki gücünün kalmayacağım belirterek şunları söyledi: "Bilgi duyguyla birlikte olunca davranış haline geçiyor. Davranışı tekrar ettiğimiz zaman alışkanlık haline geliyor. Altı aylık uygulandığı zaman da kişilik haline geliyor. Onun için değerlerin kişilik haline gelmesi için muhakkak değerlere duygu katılması gerekiyor. Aksi halde söylemiyle davranışı tutarlı olmayan insanlar yetişiyor. Müslüman İnsanlara bakıyorsunuz kapitalist ahlakla yaşıyorlar.
Karşılıklı İlişkilerde Samimiyet Önemli
Nörobiliminde katkılarıyla kapitalizmin ortaya koyduğu değerlerde bir değişim yaşandı. Yönetim danışmanlığında samimiyetin üzerinde durulmaya başlandı. Samimi davranan bir insanın karşısındaki kişinin beyninde ayna nöronlar harekete geçiyor ve karşı tarafta güven oluşuyor. Ama inanmadan bir şey söylüyorsanız, karşı taraftaki ayna nöronlar harekete geçmiyor ve kuşku ortaya çıkıyor. Bu yüzden de yeni yönetim anlayışında, daha önceki 'Git çok güzel konuş; İnanmasan da konuş; Yalan da söyleyebilirsin, ama karşı tarafı etkilemen önemli, üretim için savaş vermelisin' yaklaşımlarının yerine 'Bir şeye inanıyorsan onu uygula önce senin inanman lazım' yaklaşımı yer ediniyor. Üniversiteler samimiyeti bilimsel görüş olarak ele aldı. Yönetim danış manian samimiyeti bir değer olarak ön plana çıkardı. Bu bilgilerin sonucunda işyerinde güven oluşuyor. Güven oluşmadan da o işyerinde ortak yararı düşünmüyor insanlar. Korku oluşuyor. Korkunun olduğu yerde de bireysel yarar ön plana çıkıyor. Toplumda da bu böyledir. Birbirine güvenmeyen insanların olduğu yerde benmerkezcilik ön plana çıkar, adaletsizlikler ortaya çıkar."
Bunalımdan Nasıl Kurtulacağız?
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak da, İnsanlığın içinde bulunduğu bunalım ve kargaşadan nasıl kurtulacağım belirterek, "Dalma iyi biri olmak isteyen kimseyi bundan alıkoyan şey nedir?
Değerlerin alabildiğine aşındırıldığı, içinin boşaltılıp anlamsızlaştırıldığı günümüzde, bu soruya yanıt vermek bir yönüyle kolay, bir yönüyle de oldukça girift çabalar gerektirmektedir. Bu çabalar yaşadığımız çağı anlayabilmeyi, teknik, temaük ve estetik kodlarım açığa çıkarmayı, beraberinde insanın yenidünya düzenindeki duruş ve konumuna 1-lişkin görüş ve değerlendirmelerde bulunmayı kapsayacak, nihayetinde insanın insanla ve hayatla ilişkisi mercek altına alınmış olacak. İnsanlık tarihinde belirleyici bir dönüm noktası olan modern süreç, tüm dünyayı bunalıma sürükleyen karakteristik ilke ve İdealleriyle, kendinden sonraki süreçleri de biçimlendirmede aktif bir rol üstlenmiştir. İçinde yaşadığımız çağın negatif etkilerine maruz kalmamak için yegâne çare eğitimli kişiler yetiştirmektir. Kuşkusuz eğitimli kişilerden kastımız, kişiliğini değerler eğitimi süzgecinden geçirmiş, karakter inşasını evrensel ve toplumsal değerler etrafında biçimlendirmiş iyi kişidir. Yaşama arzusunu yaşatma aşkına dönüştüren kişidir. Çoğaltma telaşına kapılmayıp, kendine paylaşma yarışını düstur edinmiş kişidir. İyi biri, dünyanın nüfuz edemediği, dünyasını ahrete tercih etmeyen insan demektir" dedi.
YENİSES DERGİSİ/AĞUSTOS 2014
Okunma : 4079