Prof. Dr. Ahmet Akgündüz tarafından belgelere dayanılarak yapılan çalışmada Bediüzzaman Hazretlerinin anne ve baba tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e dayandığı açıklanmıştı.
Günlerdir gündemde olan konuyu insan ve toplum psikolojisi uzmanı Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la konuştuk. Risale Haber’e konuşan Tarhan, çalışmayı ve tepkilerin güzel olduğunu belirtirken, “İnsanlar konuşa konuşa gerçek ortaya çıkar. Bence seviyeli bir tartışma oluyor” dedi.
Bediüzzaman Hazretlerinin soy ağacı çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Akgündüz hoca hem hukuk hem ilahiyat temelli bir ilim adamı. Bediüzzaman Hazretlerinin geçmişinde seyyidliği ile ilgili konu gündeme çok gelmiş. Akgündüz de böyle bir şey var mı yok mu diye mesleki motivasyonla bunu bulmaya karşı bir tutku hissediyor. Tarihte zaten bilimdeki keşifler böyle olmuştur. Bilimsel keşifler ve tutkulu projesi vardır birisinin, onu araştırır araştırır keşfeder ve ispatlar. Ahmet Akgündüz hoca ile görüşmelerimde edindiğim izlenim; onun kendi penceresinden bu konudaki mesleki tutku projesi olarak almış, meslek olarak bunu keşfedip ispatlamaya karar vermiş ve bunu yaptı.
BAŞKA TARİHÇİLER YA DA ARŞİVCİLER TEKNİK OLARAK İNCELEMELİ
Çalışma, çok farklı tepkiler aldı…
Şimdi bunu yaptıktan sonra bunun çeşitli sosyal ve siyasal yansımalarını ona mal etmek farklı bir durum teşkil eder. Sanki elektrik ampulü keşfettikten sonra bazıları ona karşı çıkarak “niye keşfettin” demek gibi hakka uymayan bir davranış ortaya çıkar. Böyle bir iddia var, birisinin onu çıkarması gerekirdi. O da çıkardı. Şimdi böyle bir durumda başka tarihçilerin ya da arşivcilerin bunu teknik olarak incelemesi ve bu çalışmada yanlış bir bilginin olup olmadığını teyit edilmesi lazım. Burada yapılacak birince derecede itirazın yapılan verilen uygun olarak toplanıp toplanmadığı ve de en önemlisi mesleki bir duyarlılıkla değil de hissi bir yaklaşımla yapılıp yapılmadığıdır.
KÜRT OLMADIĞINI DEĞİL SEYYİDLİK BAĞLANTISINI İSPAT ETTİ
Siyasi ve etnik yansımaları da oldu…
Bu yansımaların olması beklenen bir durum. Benim o toplantıda Ahmet Akgündüz’ün motivasyonundan edindiğim izlenim Bediüzzaman Hazretlerinin Kürt olmadığını ispatlamak değil onun seyyidlik bağlantısını ispatlamaktı.
BEDİÜZZAMAN’DA KÜRT GENİ İLE BİRLİKTE HZ. HASAN VE HZ. HÜSEYİN GENETİK MİRASI VAR
Irklar birbiriyle nasıl karışıyor ve hangisi baskın oluyor?
Anadolu biyolojik olarak bir DNA havuzudur, Güneydoğu da öyle. Anadolu’da yaşayan Türkler nasıl Orta Asya’dan kalkmış gelmiş ama buradaki insanların hiç biri çekik gözlü değil. O gen havuzu içerisinde Rum geni, Ermeni geni, Kürt geni, Türk geni, Arap geni hepsinin bir karışımı var. Bu genetik havuzun içerisinde Bediüzzaman Hazretlerinin de Kürt geni ile birlikte Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e bağlantılı genetik miraslar da var. Bu genetik miraslar içerisinde Bediüzzaman Hazretleri de var. Bediüzzaman Hazretlerinde Kürt genetik mirası daha baskın durumda ama bununla birlikte anne ve babası tarafından oluşmuş bir genetik miras var. Ben bunu Karadeniz’den biliyorum, Karadeniz’de askerlik şubesinde görev yapan bir arkadaş oradaki vatandaşların nüfus kütüklerini incelemiş anlatıyordu; birkaç kuşak öteye gittiğin zaman bakıyorsun ki Alexander oğlu Mehmet veya Nicolua kızı Hüseyin diyor mesela. Bu demektir ki Anadolu’da büyük bir gen havuzumuzun olduğunu gösteriyor.
Bundan hareketle de Bediüzzaman Kürt değil diye bir iddia yok. Zaten öyle bir şey demek de mantıklı değil. Çünkü Bediüzzaman’da üç beş tane gen varsa en büyük geni Kürt ağırlıklı evliliklerle yapmış ve birleştirmiş ataları. Bu soyağacının da belli bir uzantısının var olduğunu gösteriyor. Bu bir realite.
Güneydoğu’da yaşayan kardeşlerimizin şöyle bir duyarlılığı var: Bediüzzaman birleştirici bir figür. Özellikle bizim dini değerlerimizle ve Bediüzzaman’ın Münazarat’ta ve meşrutiyet dönemindeki Kürt aşiretlerinin ikna çabaları için kullandığı metodolojiye baktığımız zaman, bizim içimizden çıkmış deha derecesinde birisi diye sahiplenme motivasyonu var.
ULUSALCILARIN TAHRİKİ…
Bazı Kürt kardeşlerimiz niye bu kadar tepki gösterdi?
Tepkinin kaynağında ulusalcılarının olduğunu düşünüyorum. “Bakın Said Nursi Kürt değil” diye Said Nursi üzerinden birleşme söylemini çürütmeye çalışacaklar. Bu haklı bir itiraz. Ama buna verilecek cevap şudur: Bediüzzaman Said Nursi Kürt’tür ama bununla birlikte hem seyyid hem de şeriftir. Yani nur’un ala nurdur. Kürt olmak güzellikse seyyid ve şeriflik de ona güzellik katmıştır. Bediüzzaman’ın Peygamber Efendimize (asm) akraba bir Kürt olması da Bediüzzaman’ı manen daha da yüceltir çok daha fazla sahiplenme gereğini ortaya çıkarır. “Bak içimizden Peygamber Efendimize (asm) akraba birisi çıkmış hem bizden hem de efendimize akraba.”
SAİD NURSİ’NİN KÜRT OLMASINDAN EZİKLİK HİSSEDİLİYORSA IRKÇILIK DAMARI VARDIR
Mesela bir Türk de seyyid bir kadınla evlense doğacak çocuğu hem Türk kökenli olacak hem de seyyid olacak. Çünkü o çocuk iki geni de taşıyor.
Bu olay Kürt ulusalcılarını rahatsız etti. Ve bunlara yeni bir argüman verdi. Kürt kökenli nur talebelerinin bu argümanı çürütmesi ve savunmaması gerekir. Yalnız şunu da söylemeliyim ki projektörü kendimize de yöneltelim. Eğer içimizde bir his Said Nursi’nin Kürt olmasından bir eziklik, bir suçluluk psikolojisi hissediliyorsa kişinin içinde ırkçılık damarı vardır. Bu kişi kendisini sorgulasın. Bu demektir ki, Peygamber Efendimizi (asm) ırkından dolayı değersizleştiren zihinsel algı ortaya çıkıyor. Kendi ırkını ırklar arası hiyerarşine göre düşünen, etnik narsizm dediğimiz gizli bir ırkçılık vardır. Kürt olmanın üstüne seyyidlik eklenip üzülüyorsa bu duyguyu yaşayan kimse özeleştiri yapsın.
ORTADA BİR REALİTE VAR
Genelde böyle bir çalışmaya gerek yoktu deniliyor?
Gerek yoktu demek doğru değil bence, katılsan da katılmasan da ortada bir realite var. Bunun zamanı uygun değildi diyebilirsin, üslubu uygun değildi diyebilirsin ama ortada bir gerçek var, o gerçeğin de açıklanması gerekti.
AKGÜNDÜZ’ÜN O ÖRNEĞİNE BEN DE KATILMADIM
Üslup dediniz de, Ahmet Akgündüz’ün üslubunu nasıl buldunuz?
Gayet güzel bir üslupla mesleki bir heyecanla açıkladı. Ama keşke Karakeçililer örneğini vermeseydi. O misali vermesine gerek yoktu. Yani bir insanın kendi Türk kökeni Kürt olup da sonra kendini Türkleştirmiş olmasını böyle yüceltir bir tarzdaki yaklaşımı uygun değildi. Bir insan kendisini nasıl hissediyor ve nasıl ifade ediyorsa o odur. Bediüzzaman’ın duruşu belli, tarzı belli. İnsanları yaradandan ötürü sevmiş, ırkından dolayı değil. İnsana Allah’la olan ilişkisinden dolayı değer vermiş. Bu örneğine ben de katılmadım.
İNSANLAR KONUŞA KONUŞA GERÇEK ORTAYA ÇIKAR
Günlerdir bu açıklama gündemdeki yerini koruyor, her yerde konuşuluyor, tartışılıyor. Acaba bu tartışma kötü sonuç doğurur mu?
Bence bu tartışmaların olması güzel bir şey. İnsanlar konuşa konuşa gerçek ortaya çıkar. Bence seviyeli bir tartışma oluyor şu anda. Olsun, çünkü böylelikle duygular bastırılıyor. İki tarafında gerçek niyetleri ortaya çıkıyor.
TÜRK IRKÇILIĞINI BENİMSEYEN BİR DİNDARLIK MODELİ HALA DEVAM EDİYOR
Ahmet Akgündüz’ün bu eleştirilere cevap verip vermemesini nasıl buluyorsunuz?
Bence spekülasyona gerek yok. Ahmet hocanın cevap vermesine de gerek yok. Bu konuda yeteri kadar söylenecekler söylendi. Bilimsel bir gerçek var ortadadır, bilimsel gerçeğe ancak bilimsel metodlarla doğrudur veya yanlıştır diye itiraz edilebilir.
Toplumsal algılamalarımız var. En dindar insan da bile etnik kökenle ilgili toplumsal algılamalar oluyor. Ayrıca Türkiye’deki resmi ideoloji doyurgan bir söylemle Türk ırkçılığını hep yüceltmiş. Mesela Türk-İslam sentezi adı altında gizli Türkçülük yapıldı bu memlekette. Ve bundan Kürt kökenliler çok acı çekti. Hakikaten dışlandılar. Şimdi bu olayda da bizim saygı gösterdiğimiz, değer verdiğimiz nur camiası da mı Türk ırkçılığı yapıyor diye rahatsız oluyorlar. Bu rahatsızlıkları da anlamak lazım. Gerçekten de Türk ırkçılığını benimseyen bir dindarlık modeli hala devam ediyor. Bazı insanlar dindarım demesine rağmen resmen Türk ırkçılığı yapıyor. Maalesef böyle bir dindarlık var. Böyle bir dindarlık olmaz. Bir insan kendi ırkını, başka bir ırka göre üstün görüyorsa bu insan ayrımcıdır. Dindarlığını şekli vardır, özü yoktur. Türkiye’de gizli bir Türkçülük var dindarlar arasında. Bir mehter marşının içerisinde bile ırkçılık sloganı var. En dindar insan bile bunu göğsünü gere gere söylüyor. Demek ki nur camiasında da böyle gizli bir Türk ırkçılığı veya milliyetçili ile ilgili bir etki oluşmuş ki Kürt olup da nur camiasında olanlarda alınganlık oluşturuyor. Bence onları anlamak lazım. Hakikaten Türkiye’de resmi ideoloji halen çocuklarımıza da empoze ediliyor. Milli Eğitim şoven bir sistem. Türk şovenizmin yüceltildiği bir eğitim sisteminden geçiliyor herkes. Risale-i Nur okuyanlar bundan muaf değiller. Türk şovenizminin yüceltildiği bir sistem olduğu için, farkında olmadan bu sistemin kurbanları da oluyor. Bediüzzaman hazretlerinin Medresetüzehrayı istemesinin en büyük sebebi de bu ırkçılık hastalığını düzeltmekti.
BÖYLE DÜŞÜNÜRSEK NEFİS VE ŞEYTAN ARAYA GİREMEZ
Son olarak Bediüzzaman gönüllülerine ne söylemek istersiniz?
Böyle bir durumda her şeyden önce niyet sorgulaması yapalım. Ahmet Akgündüz hocanın niyeti Bediüzzaman’ın soyunun Peygamber Efendimize (asm) dayandığını ispatlamaktı, Kürt olmadığını değil. Kürt geni taşıyor ama Hazreti Peygamberle de (asm) akraba demek istiyor. Kürt bir insanın Hazreti Peygamberle (asm) akraba olması övünülecek bir durumdur, bunu söylüyor. Eğer Kürt geni taşıyan birisi Peygamber Efendimizle (asm) akraba olabiliyormuş gibi düşünürsek ne nefis ve ne de şeytan araya giremez.
www.RisaleHaber.com
Okunma : 11397