Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Memur-Sen İstanbul Kadınlar Komisyonu tarafından düzenlenen “İstanbul Söyleşileri” programının konuğu oldu. Programda, “Toplumun Gelişiminde Kadının, Annenin Önemi” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Sevgi yoksa yerini korku alıyor. Sevgiyle korku siyah ve beyaz, karanlık ve aydınlık gibi. O yaşlardaki çocuklarda sevginin olmadığı yerde korku oluyor. Korku arttığı zaman da güven azalıyor. Sevgi arttığı zaman korku azalıyor, güven yükseliyor. Sevgi, korku ve güven arasında böyle bir denge var. Bu dengede anne ve babayı düzeltmeye çalışırsa ego savaşları başlar. Burada en çok zarar eden kişiler çocuk oluyor.” dedi.
“Evlenen kişide evlilik sorumluğu ve olgunluğu olacak”
Moderatörlüğünü Uzm. Klnk. Psk. Müjde Yahşi’nin yaptığı programda, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun büyürken anne-baba ilişkisini örnek aldığını ve anne baba ilişkisinin sağlıklı olmadığı durumlarda çocuğun psikolojik açıdan güvenli bir ortamda olmadığını söyledi. Tarhan; 0-3 yaş arasındaki çocuklar için annenin yerini hiçbir şey tutmuyor. Baba bile yerini bu yeri dolduramıyor. Anne şefkat ve sevgi sembolü gibidir. Anne ve babanın birlikte çocuğa verecekleri tohumlar 0-3 yaş arası atılıyor. Bu yaş aralığından sonraki dönem önemli ama bu kadar değil. Onun için 0-3 yaş konusunda ulusal politikamız şu anda kâğıt üzerinde, hiç uygulamaya geçirilememiş. Bir filmde anne çocuğunu okuldan alıyor ve çocuk annesine okulda kavga ettiğini söylüyor. Anne sebebini sorduğunda çocuk; “Baban seni sevmediği için evi terk etmiş.” dediler diyor. Bunun üzerine anne babayı kötülemeden “Oğlum, bir çocuk doğduğu zaman onunla birlikte eve çocuk büyüklüğünde ikinci bir paket gelir. O paketin içinde sorumluluk diye bir şey vardır. Baban o paketin içindekinden dolayı gitti. Seni sevmediğinden dolayı değil.” diyor. Çocuk da babasının o paketten dolayı gittiğini anlıyor. Anne çocuğunu kırmadan, dökmeden babanın sorumluluğu olmadığını, ne kadar bencil olduğunu, evlilik sorumluluğundan uzak olduğunu, evlilik olgunluğu dediğimiz durumun hiç olmadığını anlatıyor. Buradan yola çıkarak evlenen kişide evlilik sorumluğu ve evlilik olgunluğu olacak. Bu yoksa en büyük sorunu yaşarlar. Evlilik olgunluk ölçeği diye bir ölçek var. Onun için evlenme kararı veren çiftler hem kendilerine hem eşlerine bunu uygulatsınlar.” Dedi.
“Sevgi arttığı zaman korku azalıyor, güven yükseliyor”
Sevginin olduğu yerde korkunun azaldığını belirten Tarhan; “Sevgi yoksa yerini korku alıyor. Sevgiyle korku siyah ve beyaz, karanlık ve aydınlık gibi. O yaşlardaki çocuklarda sevginin olmadığı yerde korku oluyor. Korku arttığı zaman da güven azalıyor. Sevgi arttığı zaman korku azalıyor, güven yükseliyor. Sevgi, korku ve güven arasında böyle bir denge var. Bu dengede anne ve babayı düzeltmeye çalışırsa ego savaşları başlar. Burada en çok zarar eden kişiler çocuk oluyor. Anne de baba da çalışıyorsa böyle durumlarda çocuğun bakımında ve ev işlerinde adaletli davranmak gerekir. Buradaki sihirli kelime adil paylaşım. Ama 0-3 yaş arasındaki çocuk için güvenli ilişki çok önemli. Bu yaşlarda anne çalışmak zorundaysa, gündüz güven veren, anne yerine geçen bir kişi gerekiyor. Mesela gündüz anneanne akşam anne bakarsa çocuk da bir süre sonra bu ikili bakıma alışırsa sorun olmuyor. Ama devamlı tutuşu farklı, konuşması farklı, ihtiyaçlarını karşılama şekli farklı olan kişiler bakarsa çocukta hayata güvenli bağlanma oluşamıyor. Eğer anne ve baba çalışıyorsa muhakkak çocuğu 3 yaşından sonra kreşe vermeleri lazım. Çünkü kreş çocuğun en büyük öğrenme alanıdır. Kreşte arkadaşlarıyla oynarken öğrenmesi evde bakıcıyla kalmasından çok daha iyi.” şeklinde konuştu.
“Çocuk plastik bir canlıdır”
Tarhan; “Anne eğer çalışmak zorunda ise sabah işe giderken çocuğuyla muhakkak vedalaşarak ayrılması gerekiyor. Genelde anneler çocuk uyurken sessizce kaçıyor. Bunun haricinde annede rüşvet davranışı ortaya çıkıyor. Çocukla ilgili bütün gün ilgilenemedim diye suçluluk hissediyor ve akşam bir sürü hediyelerle geliyor. Çocuk bu sefer anneye değil oyuncaklara bakmaya başlıyor. Anne kendi duygularını tatmin için çocuğun eğitimini olumsuz etkilemeye başlıyor. Bir yaşından sonra zaten çocuk onunla vedalaşabilmeyi kabullenmeye başlar. İlk başta ağlar ama ağlaya ağlaya kabullenir. Çocuğa güven verip vedalaşarak ayrılabilmek daha idealdir. Anneler genellikle çocuğunu uyutup ondan sonra gitmeyi tercih ediyor. Bu çocukta kaygıya sebep olan bir durumdur. Bazı aileler çocuğunu kendi çocukları gibi seven yardımcılar buldukları için şanslı oluyor. Çok güzel bakıyor. O zaman gerçekten çocukta büyük bir olumsuz etkilenme olmuyor. Çocuk çok plastik bir canlıdır, yeni duruma kolayca uyum sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
Okunma : 2154
ÜHA