Cezayla birlikte çocuklarda korku duygusu gelişiyor. Gelişen korku da beyin fonksiyonlarını bozuyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan uyarıyor! Çocuğunuzun davranışlarını şekillendirmede ceza yoluna gidiyorsanız dikkat edin diyor. Çünkü cezayla birlikte çocuklarda korku duygusu gelişiyor. Gelişen korku da beyin fonksiyonlarını bozuyor. Hal böyle olunca çocuktaki zihinsel alma kapasitesi, girişkenlik, keşfedicilik gibi özellikler köreliyor…
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan günümüzde birçok ebeveynin çocuklarının davranışlarını şekillendirme yolunda cezalandırma yöntemini seçtiğine dikkat çekiyor ve cezalandırma yönteminin yetersiz bir öğretim yolu olduğuna vurgu yapıyor.
Timaş Yayınlarından son çıkan “Bağımlılık” isimli kitabında “Davranışsal Bağımlılıklar” bölümünde konuyu ayrıntısıyla ele alan Rektör Nevzat Tarhan, ebeveynlere bu konuda önemli uyarılarda bulunuyor. Ebeveynin seçtiği ceza yönteminin çocukta korku duygusunu geliştirdiğini, korkunun da beyin fonksiyonlarını etkilediğini ve zihinsel süreçlerin korku ile bozulduğunu kaydediyor.
Kitabında Tarhan;
“Çocuğunuzun bilgisayar oyunlarıyla çok meşgul olması veya internette arkadaşlarıyla uzun süre chat yapması karşısında, davranışlarını şekillendirmek adına ceza yoluna gidiyor olabilirsiniz. Oysa cezalandırıcı eğitim, hangi yaşta olursa olsun yetersiz bir öğretim yöntemidir. Cezanın karşısında gelişen korku duygusu, otonom sinir sistemini ve beyin fonksiyonlarını etkiler. Sindirim sistemi, kan dolaşımı, kalple birlikte zihinsel süreçler korku ile bozulur.
ÇOCUK MUTLU ORTAMDA ÖĞRENME SÜRECİNİ YAŞAMALI
Korku ile insanda itaat duygusu gelişir ancak yapıcı öğrenme azalır, vücut kendini gelişmeye değil korumaya şartlandırır. Bunun sonucu olarak zihinsel alma kapasitesi, girişkenlik, keşfedicilik, üretkenlik yetenekleri geriler. Azarlanan çocuk veya insan kendini aptal ya da geri zekâlı gibi hissedeceğinden psikolojik ve zihinsel alma sistemleri kapanır. Çocuk kendini ne kadar mutlu eden bir atmosferde öğrenme sürecini yaşarsa, her şey o kadar iyi olur.
Çocuğunuza her gün dişlerini fırçalamayı, yemekten önce ellerini yıkamayı, doğru söylemeyi, dua etmeyi öğretmek istiyorsanız, bunun en kalıcı yolu tekrardır. Faydalı olan şeyler mümkün olduğu kadar erken yaşlarda yaşayarak öğretilmelidir. Aynı şeylerin her gün otomatik tekrarı davranış kalıbı haline dönüşür. Bunun oluş mekanizması, beynimizdeki hücrelerin sürekli ve ısrarlı tekrar edilen şeyleri kalıcı protein molekülü haline dönüştürmesi, sayıp, kaydedip depolaması şeklindedir. Bundan sonra davranış artık bilincimizin haberi olmadan gerçekleşir.
SABIRLA VE ISRARLA ÖRNEK OLMAYA DEVAM EDİN
Çocuğumuza bir yıl süre ile her gün yemekten sonra “Çok şükür” dediğimizde, çocuk bir yıl sonra bunu otomatik olarak yapacaktır. Dikkat ediniz; bir yıl sabırla ve ısrarla örnek olmaya devam etmek gerekmektedir. Aynı şekilde çocuğunuz ısrarla yanlış şeyleri yapmaya devam ederse, siz sabırla hoş karşıladığınızı ifade edin.
Kararlı ve tutarlı olarak devam ederseniz, çocuk belki bir ay, belki bir yıl sonra yanlıştan vazgeçecektir. Çocuğun öğrenme merkezine ulaşmak için kararlı ve tutarlı tekrarlar en doğru yoldur. İyi niyetli ama şok tedavisini seven bazı anne-babalar bir iki can yakıcı dersle çocuğu yola getirebileceklerini düşünürler. El kaldırarak, bağırarak çocuğu düzeltebileceklerini zannederler. Anlık bir şiddet, azarlama, bir defa açıklama ile çocuğun öğrenme merkezlerine ulaşmaya çalışırlar. Fakat çocuk içgüdüsel olarak bu müdahaleleri karşı saldırı olarak algılar ve savunmaya geçer.
Şaban ÖZDEMİR (NPGRUP)
Foto: Barış ACARLI
Okunma : 4601