TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılarak BDP’li milletvekillerini mahkûm etme çabası tarih tekerrür mü ediyor diyeceğimiz bir yönde gidiyor.
1990’lı yıllarda Leyla Zana ve arkadaşları TBMM’den alınıp cezaevine götürüldü ve aynı tarihlerde 17 000 fail-i meçhulün olduğu bir terörü hukuk dışı bir kuvvetle önleme çabası oldu. Sonuç vermedi.
Diğer taraftan 2009’da demokratik açılım başlatıldı. Aykırılıkların ve farklılıkların ön plana çıkarılması sonucu Türk-Kürt bağları daha da zayıfladı. Sonuç vermedi.
Peki, yapılacak şey kalmadı mı? Birlikte yapamıyorsak ayrılalım mı?
Eğer bölge halkının çoğunluğu ayrılmayı isterse ne kadar baskı uygularsanız uygulayınız sonuç alamayız. Ancak şu anda önemli çoğunluk ayrılma değil kendilerine yapılan ayrımcılığın giderilmesi ve kimliklerinin tanınması ile tatmin olma noktasında gözüküyor. Fakat terör politikalarının silahlı çözüm öncelikli olması önümüzdeki 10 yıllarda Güneydoğu’yu bizden koparacak. İşte bunun için PKK ve taraftarları çözüme yaklaşmıyorlar.
Peki, çözüm nedir?
Çözüme ikna olmak için dağa çıkan gençlerin ruh halini anlamamız gerekiyor.
Dağa çıkan gençlerde “Bize karşı onlar” düşüncesi oluşturuldu.
Bir insan nasıl soykırım yapabilir? Bir insan ölme ihtimali çok yüksek bir çatışmaya nasıl girebilir? sorusu ruhbilimcilerin cevabını çok araştırdıkları bir sorudur.
Bu soruya sinirbilimciler bir yorum getirebildiler. İnsan korktuğunda, akıl yürütmeden sorumlu ön beyinle düşünmeyi bırakır ve orta beyinle düşünmeye başlar. Yani, beynin temelde bir hayvanınkinden ayırt edilemeyen kısmı ile düşünerek karar verir.
Kötü niyetli liderler ve pek çok kişinin kendisine söyleneni yapmaya eğilimli oluşu ve yapmak zorunda olduğu düşüncesini kullanırlar. Geliştirilmiş ve yetiştirilmiş korkularla tüm bu faktörler mali kriz, açlık korkusu, gelecek korkusu, “bize karşı onlar” düşüncesi ile ötekini de hümanize etme ve şeytanlaştırmayı başarırlar. Bu nedenle kötü liderler sayesinde ölüme gidişin ve soykırımın insanlık tarihinde bu denli yaygın ve tekrarlayan bir özellik olması hiç de şaşırtıcı değildir.
Dağa çıkışı önlemek için gençlere güven verici yaklaşımlar gerekiyor.
Aday kitleler
Genellikle 13-23 arası olan gençlik döneminde kişisel kimlik sorunları yaşayan gençler teröristler için potansiyel adaylardır. Teröristlerin ruh hali incelendiğinde ebeveynleri tarafından dövüldükleri veya tacize uğradıkları ve kişisel sınırlarının ihlal edildiği dikkati çeker. Pek çoğunun düşmanları tarafından aşağılandığı, bu aşağılama sonucu öfke, kin ve nefret görülmektedir.
İspanya’nın Bask ayrılıkçı terör örgütü ETA üzerinde yapılan bir çalışmada teröristlerin çoğunun Bask-İspanyol karışımı melezler olduğu, Bask’ların nüfusu % 8 olduğu halde onların oranı % 40 olduğu ifade edildi.(Rclark,1983). Bu melezlere toplum tarafından dışlanma uygulandığı, küfür edildiği, aidiyet duygularının zarar gördüğü bu araştırmada çıkan bir sonuçtu. Böylece toplum dışı edilmiş ayrımcılığa maruz kalmış kişiler ait oldukları etnik gruba gerçekten ait olduklarını göstermek için giriyorlardı.
Böyle bir araştırma Güneydoğu illerimizde acaba yapıldı mı? Bölge halkı neden terörist gruplara sessiz bir onay veriyorlar? Bu sonuçların cevabı politik değil sosyolojik ve psikolojik olacaktır.
Medyatik ilgiyi çekmek
Güneydoğu’daki sistemli şiddetin amaçlarından birisi medyatik ilgiyi çekmektir. Medyanın bir zaafından faydalanırlar. “Çarpıcı olaylar olağan haberlerden üstündür.” Medyatik kural teröristlerin gündemi belirlemesine neden olur. Gündemi teröristlerin belirlemesi, vermek istedikleri mesajı vermelerini sağlayacaktır.
Sistemli şiddetin bir amacı da nitelikli insanları öldürmek, karşı tarafı mantığıyla değil duygularıyla hareket ettirmek, insanları sindirmek, birbirlerinden kuşkulandırmaktır.
Görüldüğü gibi şiddetin üzerine giderken hep alt çizgiden yani ceza seçeneğinden gidilmesi yarayı büyütüyor. Üst çizgi yani ödül seçeneği göz ardı ediliyor.
Dağdaki gençlerin çoğu soğukkanlı düşündüklerinde eşit şartlarda terörist olmaktan vazgeçeceklerdir.
Bu sebeple onları eşit şartlara çekmek için Güneydoğu ile ilgili özel bir af çıkarmak operasyonel olarak da insani olarak da önemli ve değerli bir adım olabilir.
Stratejik hedefi Güneydoğuyu bizden koparmak isteyenlerin istediği gibi giden bir siyaset var. Bu tersine dönebilir. PKK dostları afva karşı çıksalar samimiyetsizlikleri ortaya çıkacak, taraftar olsalar dağ kadroları dağılacak.
Benimkisi psikolojik verilerden hareketle getirilen bir öneri… Karar vericilerimiz ne derler bilemem.
Okunma : 2569