Atalarımız hayvan hakkını bile düşünmüş. Unkapanı’ndan Aksaray’a yük taşıyan eşeklerin dönüşte semerlerinin boş kalmasını kural haline getirmişlerdi.
ALİŞ’İN SIRT YARALARI
VE FUTBOLCUNUN MORARMIŞ GÖZÜ
BİR BİRİ İLE BAĞLANTILI…
Nisan ayının altıncı günü Türkiye şu haberle sarsıldı: “Adana’nın Ceyhan İlçesi’nde gece yarısı karakolun kapısına gelen altı yaşındaki çocuk ağlayarak, ağabeyinin kendisini kemerle dövdüğünü, vücudunda sigara söndürüp aç bıraktığını söyleyerek karakola sığındı. Önceki gece saat 02.00’yi gösterdiği sıralarda küçük bir çocuk ağlayarak Gaziosmanpaşa Polis Merkezi’ne geldi. Nöbetçi polis bu alışılmadık görüntünün şaşkınlığını kısa sürede atıp çocuğu kaybolduğu ihtimali üzerine koruma altına aldı. Karakoldaki polislerin kucağına aldığı çocuk özellikle sırt ve kol bölgesine dokunulduğunda ağlamaya başladı.” İşte zalim anne ve baba, duyarsız komşuluk, koruyamayan devlet sisteminin bir sonucu daha…
Aliş’in karakolda ne işi var derken bir haberde (7 Nisan tarihli) İzmir’den geldi: “İzmir'de bakıcı dehşeti. İzmir'in Bayraklı ilçesi Özkanlar semtinde yedi yaşındaki Ece Uslu, bakıcısının eşi tarafından yastıkla boğularak öldürüldü. Cinayet otopside anlaşıldı...” Bilimsel ve etik tanımlaması olmadan işleyen bakıcılık sisteminin bir sonucu.
Üçüncü haber de (7 Nisan tarihli) İstanbul’dan: “Önceki gün antremanda Melo ile kavga eden Galatasaray'ın İspanyol futbolcusu Albert Riera THY'nin tarifeli seferiyle İngiltere'nin Manchester şehrine gitti. Felipe Melo'nun darbeleriyle kaşı açılan ve gözü moraran Riera olaydan sonra ilk kez Atatürk Havalimanı'nda görüntülendi. Tanınmamak için başına siyah bir bere takan Riera güneş gözlüğüyle de moraran sol gözünü gizlemeye çalıştı.”
Olayları hepimiz biliyoruz ancak bazı gariplikler var.
Birincisi; bazı basın organları birinci ve ikinci haberleri iç sayfalardan küçük olarak gördüler. Ancak Albert Riera’nın morarmış gözü daha çok ilgi çekti.
İkincisi; internet medyasına göre çok okunan haberler arasında sporcu kavgası daha çok tıklandı.
Türkiye’de yaşayan bir kişi bu üç olaydan üçüncüsü ile daha fazla ilgilenmiş. Birinci ve ikinci haberi es geçmişse, silkelensin. O kişi ruhunda ki ‘vicdan, insaf, merhamet’ denilen hanelerin ne kadar virane olduğunu görmeli. Eğer tamir etmezse kendi kendisine kötülük yaptığını anlamalı.
İnsaflı, vicdanlı, merhametli olmayı gelişen ruhunda yaşatamayanları, iç dünyasını bakımsız bırakanlar olarak biliyoruz. Böyle bencil ve vurdumduymaz insan örneklerini psikiyatri pratiğinde mutsuz, huzursuz hayat yaşamak bedeli ödeyenler ve yalnızlık, unutulmuşluk akıbeti yaşayanlar olarak sıklıkla görüyoruz.
Halinden sürekli şikayet eden ileri yaş insan örneklerinin özgeçmişini incelersek diğer insanlara karşı tutum olarak hakça davranmayan ve merhametsiz olan karakterler hep önümüze çıkar.
Aliş gece saat ikide karakola sığınıyor. Demek ki karakollarımız çocuk için bile sığınak hissi verecek önleyici güvenlik hizmeti verebiliyor ve itimat uyandıran emniyet olabildi. Bu sevinilecek bir gelişme ve emeği geçen polisleri ödüllendirmek gerekir. Eski anlayış olsa “olur böyle şey dayak cennetten çıkma” diyerek anne ve babanın zalimliğine çocuk terk edilebilirdi.
Bu nasıl komşuluk ki, komşular çocuğa uygulanan işkenceleri göremediler. Bu nasıl akrabalık ki, yardımlaşmayı sadece kendine yardım olarak algılıyor. Şiddet kurbanı yeğenleri ile ilgilenmiyor.
Peki ya Aliş’in oturduğu mahallede hiç mi komşuluk yoktu?
Atalarımızın evinde hasta olan birisi varsa kapıya beyaz çiçek koyarak yardım işareti verdiğini biliriz. Bize bugün ne oluyor?
Finansal sermaye büyümesinde dünyada ikinciyiz. Ancak insan hakları gelişmişliği ki, çocuk hakları da bunun içindedir. Dünya’da 96’ncıyız.
Çok şükür sosyal sermaye seviyemizi de geliştirmeyi dert edinmiş bir Başbakanımız ve Bakanımız var. Fakat sivil toplum olmadan siyaset yol alamaz.
Atalarımız hayvan hakkını bile düşünmüş. Unkapanı’ndan Aksaray’a yük taşıyan eşeklerin dönüşte semerlerinin boş kalmasını kural haline getirmişlerdi.
Adana’nın duyarlı valisi Adana’nın şiddet riski haritasını çıkarmak için bir pilot çalışma başlatabilir. Adalet Bakanlığı’nca Türkiye’nin suç haritasının çıkarılması çalışmaları sürüyor. Aynı şekilde Sosyal Politikalar Bakanlığımız da şiddet risk haritası için bir yol haritası çıkarmalı.
Aliş gibi çocukları sevgi evine alarak korumak önceliklidir. Fakat risk altındaki çocukları ve kadınları belirleyip aileleri eğitmek çok daha önemlidir.
Karakol’a aile içi şiddet için başvuranlara koruma vermek, 24 saat ulaşılır olmak kısa vadeli önlemlerdir. Orta vadeli önlem ise risk grupları için bir şeyler yapmaktır.
Evet herkes taşın altına elini soksun, kamu ve basın rehberlik yapsın. Her mahallede kurulacak sivil toplum örgütleri ile geleceğimizi inşa edelim.
Okunma : 3137