Zamanın Ruhu değişiyor mu?
Trump Obama’ya IŞİD’i siz kurdunuz diyerek, artık hükumet yıkan bir devlet olmayacağız derken, Filistin, Hindistan başkanlarının çıkışları, Avusturya’da seçimi kazanan Yeşiller Grubu zamanın ruhunun değiştiğinin işaretleri mi? Diye düşünmememize neden oldu.
Hilary Clinton başarısızlığını elektronik postaları ile ilgili yaşadığı krize bağladı. E-postalar Wikileaks internet sitesinde duyurulmuş ve ikna edici cevap verilememişti. Çünkü 10 bine yakın resmi yazışma özel e-posta ile yapılmış ve silinmişti. Bilgi saklayan lider güvensizlik uyandırdı.
15 TEMMUZ 2016 Militarizme karşı şanlı bir sivil direnişti.
8 Kasım 2016 ABD seçimlerinde sürpriz sonucun çıkması küresel sermayenin yönettiği makyavelist siyasete protestoydu. Şu anda İngiliz siyasetinin suskunluğu anlamlı duruyor.
Küresel ayar verme
Bildiğiniz gibi liderler seçilir, iktidar değişir ama yeni kadro kısa sürede küresel güçler tarafından hizaya getirilir ve bu kadroya ayar çekilir tabiri caizse siyaseten hadım edilirdi. Bu sessizce yaşanırdı. 2002 den önceki Türkiye siyasetini ve Obama’nın yaşattığı hayal kırıklığını düşününüz. Kendilerine uymayanları da devirme konusunda da hep bir ‘General Sisi çıkarma’yı başarmışlardı. 12 Eylül 1980 i de hatırlayalım.
Siyaset böyle ahlaksız yönetiliyordu. Bu siyaset tarzının üstadı da İngilizlerdi. Ortadoğu’da yaşanan asimetrik savaşı düşününüz. İngilizler oyunu kurgular senaryoyu yazar, ABD’de rejiyi kurar ve oyunculara oynatır.
Irak bakanlarının yarıdan çoğunun İngiliz vatandaşı olması ve İngiliz ailesinden Yeni Zelanda ve Avusturalya’nın Irak’ta ki varlığı buna kanıttı.
Kendileri dışındaki toplulukları sürü gibi kendilerini de çoban gibi gören siyasi narsizm davranışı.
Amaca ulaşmak için siyaset felsefecisi Makyavel’in önerdiği yöntemler ‘politikal doğru’ adı altında meşrulaştırılmıştı. “Politik ahlak övgüye layıktır ancak amaca ulaşmak için gözardı edilebilir” diyen kalıp düşünce İngiliz siyaseti olarak hep siyasetçilerce benimsendi ve sonuç verdiği düşünüldü.
15 Temmuz ‘zamanın ruhu’ nun ifadesi olabilir mi?
Sivil direnişin bu örneği dünyada siyaset bilimi için hep araştırılacak bir konu olacak. İnsan rasyonel bir varlık diyen siyaset teorisyenleri düşünmeye devam etsinler. Anadolu’nun yanık insanları böyle bir direnişle devrimcilerin hayallerindeki gayeyi yakaladılar, tankı, silahı elleriyle durdurdular ve kıyamete kadar unutulmayacaklar. Dünya toplumunun seçmen davranışı için örnek oldular.
Hem 15 Temmuz Türkiye hem 8 Kasım ABD’de gösterilen sivil tepki ve seçmen davranışı olarak sinsi, yalancı, insanları birbirine kırdıran kötü siyaset darbe yedi.
Özgürlük çağında yaşıyoruz. Kötülükler gizli kaldığında tesir eder. Deşifre olduğunda kaçar. Küresel vicdan küresel fitneye ağır bir darbe vurdu.
Seçmen davranışı açısından;
“Siyasi karar almada iki modelin karşılaştırılması” Asimetrik Savaş, Politik Psikoloji kitabında şöyle ifade edilir:
Homoekonomikus Modeli (İngiliz siyaseti)
-İnsanlar tamamen rasyonel aktörlerdir.
-Mükemmel bilgiye sahiptirler.
-Mikro iktisattan üretilmişlerdir.
-Siyasi aktör ‘subjektif faydayı’ maksimize eder. Yani ahlaklı olması gerekmez.
Siyasetin ahlaka ihtiyacı yoktur.
İngiliz aklı ve siyaseti bugüne kadar bu Makyavelist siyaseti uyguluyordu.
Homopsikolojikus Modeli (yeni siyaset modeli)
-Aktör ‘sınırlı’ olarak rasyoneldir.
-Aktör mükemmel bilgiye sahip değildir.
-İnsanların irade becerilerinin sınırları vardır.
-Aktör faydayı maksimize etmek yerine, yeterince iyi olana kanaat eder.
Yani siyasetin ahlâka ihtiyacı vardır.
200 yıllık İngiliz modeli din, ırk ve etnik aykırılıkları körükleyerek hakimiyet sağlayan siyasetin iflası, siyaset tarzının da değişeceğine işaret oldu bence.
Bilimin öngörüsü kazandı.
Açık, net ve dürüst siyaset kazandı.
Kötülüğün uzun sureli gizli ve karanlıkta kalamayacağı anlaşıldı.
Sosyal medya merkez medyaya karşı kazandı.
Sermayeyi elinde bulunduran değil sermayeyi kullanan kazandı.
Küresel vicdan uyandı.
Açık, şeffaf, dürüst ve samimi siyaset yapanların Putin, Erdoğan ve Trump gibi liderlerin sevilmesi tesadüf değildi.
Brexit’ten sonra İngiliz empeyalizmi ağır bir darbe daha yedi.
Artık dünya siyaset teorisyenleri, karar vericileri ve aktörleri seçmenin açık, net ve dürüst olma talebini göz önüne almak zorundalar.
Usul açısından bile olsa ahlaklı siyasete bir adım daha yaklaştık diyebiliriz.
04.12.2016
Prof. Dr. Nevzat TARHAN
Okunma : 9921
ÜHA