Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hürriyet Aile köşesinde bu hafta “Yardımlaşma ve Yardımlaşmanın Önemi” konularını ilişkin bir yazı ele aldı.
Yardımlaşma kavramı tüm dünyada yeniden anlam kazanıyor
Yardımlaşma hem insani hem toplumsal anlamda çok önemli ve çok da gerekli. Kadim kültürümüzün önemli bir değeri olan yardımlaşma kavramı, dünyada da yeniden keşfediliyor. 21. Yüzyıl becerileri arasında yer alan yardımlaşma, popüler kültürde bir zamanlar kaybettiği anlamını yeniden kazanıyor.
Yardımlaşmanın önemi, dünyada da yeniden keşfediliyor. Şu anda 21. yüzyıl becerileri olarak geçen becerilerden birisi de yardımlaşmanın arttırılmasıdır çünkü özellikle Batı kültüründe yardımlaşmak, birine yardım etmek, yardım almak bir zaaf olarak görülüyor. Zaaf olarak görüldüğü için bireyselleşmeye mani oluyor tarzında bir düşünce var. Nietzsche’nin bu konuda bir sözü vardır. Diyor ki; “Yardımlaşmak, tevazu işletme maliyetini artırır.” Neden kendi ayağı üzerinde duramayan insan, doğal seçilim yasasına göre yok olup gitsin? Ona yardım etmek zorunda değiliz” tarzında bir yaklaşım söz konusu.
Kapitalizm acımasız bir kültür ortaya çıkardı
Kapitalizm, materyalizmle birleştiği zaman acımasız kültür ortaya çıkmıştı. Ciddi şekilde kapitalist sistemde işletme maliyetini arttırır düşüncesi ile Batı da yardımlaşmayı küçümsedi, dışladı ve yalnızlık gibi bir durum ortaya çıkardı. Hatta sadaka kültürü diye Doğu kültürünü küçümsediler. Bizde de bu Batı zihniyetini ve kültürünü yücelten kişiler yardımlaşmayı bir acizlik gibi görüyorlar. Japonlar yardım almaktansa intihar ediyorlar. İleri yaşta intihar en çok Japonlar’da vardır. Aciz duruma düştüğü zaman intihar etmeyle ilgili bir durum yaşanıyor. Şu anda 21. yüzyıl becerisinde yardımlaşma kalitenin sistemlerinin işareti olarak kabul edildi. Özellikle 21. yüzyıl becerisi takım çalışmasıdır. Asıl başarı, bireysel başarıdan çok takım başarısında yatıyor. Bunu da destekleyen nörobilim oldu. Nörobilim insanın ilişkisel bir varlık olduğunu belirtiyor. İnsan zihni tek başına yaşamaya göre programlanmamıştır.
İnsan ihtiyacından fazlasını paylaşabilmeli
Küresel olarak popüler kültürde özgüven adı altında öz beğeni ve benmerkezcilik yüceltiliyor. Başkasına yardım etmek gereksiz görülüyor. Bizde bu yardımlaşma değeri, şu anda kaybedilmeye başlandı. Batı bunu tekrar yerleştirmeye çalışıyor. Pozitif psikoloji eğitimleri içerisinde üçüncü dalga psikoterapi eğitimi içerisinde yardımlaşmaya parça oluşturduk. Adımlardan bir tanesi de paylaşımcılıktır. Yani insan ihtiyacından fazlasını paylaşabilmeli. Bizim kültürümüzde infak diye geçiyor. İhtiyacından fazlasını paylaşabilmek ve vakıf kültürü bizim geçmişten gelen önemli değerlerimiz arasında yer almaktadır.
Sessiz yardım, sessiz iyilik kavramlarını öğretiyoruz
Medeniyet paylaşımla birlikte gidiyor. Paylaşmayı yöntem olarak görmek ve birbirine borçlu olmayı yöntem olarak görerek yardımlaşırken ‘ben üstün bir insanım, bak yardım ediyorum’, ‘onun bende hakları var onun için yapmam lazım’ diyerek yani üstencil bir bakışla bencillik yapılırsa tam yardım olmuyor. Muhakkak boşa gitmiyor ama yaptığı yardımı göstere göstere yapmak, yardım ederken özçekim yapmak da yardım kavramının altını tam anlamıyla doldurmuyor. Biz narsisizmin eğitiminde ‘sessiz yardım, sessiz iyilik’ kavramlarını öğretiyoruz. Kişi kimseye göstermeden iyilik yapmayı başarırsa kendi narsisizmini terbiye ediyor demektir. Bu da tabii ki kolay değil.
Çocuk yardımlaşmayı ebeveynden öğreniyor
En bencil varlık kimdir? Sorusunun cevabı çocuktur. Çünkü çocuk dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanıyor. Anne baba yardımlaşma modeliyse çocuklar kendiliğinden öğreniyor. Ama anne baba bencilse, anne baba arasında, evlilikte kadın erkek savaşları varsa çocuklar da kadın erkek savaşını öğreniyor. Halbuki kadın erkek tamamlayıcılığı varsa, evlilikte birbirinin eksiğini tamamlıyorlarsa, bir gün hasta olduğunda hizmet davranışı da sevgi dilidir. Hediyeleşme sevgi dilidir. Bir tebessüm sevgi dilidir.
Medeni toplumlar hak, hukuk ve saygı ile farklılaşıyor
Toplumdaki sosyal normlar dağıldı. Toplum öğretmiyor. Empatinin metodunu değiştirmek kültürle oluyor. Cinsiyet genetik ama evlilik kültürel. Evlilik kavramını kültürel olarak öğrenmek gerekiyor. İnsanı eğitimsiz bırakırsanız bencil ve acımasız olur. Maalesef insanın genetik eğilimi böyle. Eğitimli insanın gelişmişlik düzeyi iyidir. Medeni olanla olmayan toplumları ayıran da hak, hukuk ve saygı duyabilmek. Biri yanında ıstırap çekerken rahat uyuyan kişi bencildir. ‘Komşusu açken yatan bizden değildir’ sözü bizim kültürümüzün en önemli sloganlarından biri.
Cömertliğe ve dürüstlüğe kötü gözle bakılıyor
Şükran ve minnettarlık duygusu eğitimi var, paylaşımcılık modeli var. Modüllerle öğretmek durumundayız artık. Anne ve babalar da öğretmek için biraz kafa yormalı. Konu sadece eve ekmek getirmek değil. İyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir fabrika kurmaktan daha mı önemsiz? İyi bir iş adamı olmak baba olmaktan daha mı iyi? Annelik ve babalık rolü sorunlar yaşıyor. Tabii hep verici olunmamalı, bizde fedakârlığın da dozu kaçıyor. İnsanın kendine karşı da hakları var. İhtiyacı olana yardım etmeye çalışmak önemli. Cömertlik değeri bize çok güzel öğretilen bir değerdi. Şu anda cömertliğe ve dürüstlüğe karşı kötü bir bakış açısı var. Maalesef sorgulanması gereken böyle bir akım var.
Okunma : 2769