Türkiye’nin içe kanayan yarası çocuk istismarı katılımın yoğun olduğu bir sempozyumla İstanbul’da ele alındı.
2 gün süren programda çocuk istismarı her yönüyle konuşuldu, tartışıldı. İstismarın önlenmesine ilişkin neler yapılmalı, ne gibi politikalar üretilmeli bu konular uzun uzadıya sempozyumda konuşuldu.
İstanbul Valiliği öncülüğünde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Çocuk Şuçlarını Önleme Derneği ve Haydi Tut Elimi Derneği’nin organize ettiği “Çocuk İstismarını Önleme Sempozyumu” İstanbul Polis Eğitim ve Kongre merkezinde gerçekleştirildi. Sempozyuma Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK) Başkanı Davut Dursun, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan katıldı.
Alanında uzman akademisyenlerin yanında Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Emniyet Müdürlüğü, Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü kurumlardan da yaklaşık 350 kamu görevlisi sempozyumda yer aldı.
Programın açılış konuşmasını RTÜK başkanı Davut Dursun yaptı. Çocuk istismarlarının medyada da yaşandığına dikkat çeken Dursun, medyada yer alan çocuklar için yeni düzenlemeler hazırladıklarını söyledi. Bazı ailelerin çocuklarının meşhur olması için gece yarısı TV programına çıkarıp şarkı söylettiğini bunun için de özel aracılar koyduğuna dikkat çeken Dursun, 18 yaşından küçük olanların medya sahasında istihdamı ve alacağı ücret ile ilgili ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. RTÜK Başkanı Dursun, bu konuda çalışma bakanı Faruk Çelik ile bu bir çalışma yaptıklarını, çalışmanın önümüzdeki dönemde açıklayacaklarını söyledi.
SEMPOZYUMDAN FOTOĞRAFLAR
İSTANBUL’DA 13 BİN ÇOCUK İSTİSMARDAN İŞLEM GÖRÜYOR
İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Sıtkı Akgül de çocuk istismarına ilişkin çarpıcı istatistikler verdi. Son 3 yılda İstanbul'da emniyetin çocuk birimlerinde adli işlem yapılan yaklaşık 50 bin olayda, 13 bin çocuğun istismar ile ilişkilendirilen suçlardan mağdur olduğunu ifade eden Akgül, 2009 yılında 15 bin, 2010 yılında 25 bin adli işlemi çocuk istismarıyla ilgili olarak gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu rakamın 2011'in ilk 10 ayında 23 bine ulaştığının altını çizen Akgül, aile içi çocuk istismarındaki rakamların çok da farklı olmadığını kaydetti.
Akgül; “Aile içerisinde cinsel istismara uğrayan çocukların sayısı 120, fiziksel şiddete uğrayanların sayısı ise 600. Son 3 yılda istismar sebebiyle kendini sokağa atan çocuk sayısı 14 bin.” Dedi.
BAKAN FATMA ŞAHİN: “İSTİSMARI ÖNLEMEK İÇİN NE GEREKİYORSA ONU YAPACAĞIZ”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de çocuk istismarı sorununun çözümü için tüm kurumların birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Sempozyumdan çıkacak sonuçların bakanlık için yol haritası olacağını ifade eden Bakan Şahin, Türk toplumundaki her çocuğu kendi evladı gibi gördüğünü söyledi. Çocuk istismarını önlemek için gerekli yasaları çıkarmaya devam ettiklerini kaydeden Bakan Şahin,
“Sürekli yasa çıkarıyoruz ve yasaları anlatmak, topluma yasaların getirdiği uygulamaları takip etmekte de toplum zorlanıyor. Bir taraftan burada eksiğimiz neyse hukuki olarak yapmak ve kendi içindeki koordinasyonu sağlamak zorundayız. Uluslararası hukukla beraber ve hazırlamış olduğumuz uluslararası sözleşmelerin arkasında durduğumuz ve oradaki temel hak ve özgürlüklerin çocukların temel hak ve özgürlüklerinin de Türkiye’yi bağladığına, altına imzasını atmışız. Birleşmiş Milletler ‘Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamışız. Avrupa Konseyi’nin çocuk istismarı ile ilgili bütün hukuki altyapısını imzalamışız. Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı olarak çocuklarla ilgili bütün birimlerin her türlü taahhüdünde bulunmuşuz.” Dedi.
İşin bütün muhatapları ile bir araya gelinmesi gerektiğini savunan Bakan Fatma Şahin, hukuki açıdan eksikleri neyse yerine getireceklerini de aktardı. Şahin sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak yasaları insanımız, çocuklarımız ve kadınlarımız için çıkarıyoruz. Yetkililerin belirtmiş olduğu gibi hangi kanunda ne gerekiyorsa onu yaparız. Bu işin önemli bir kısmı ama yeterli değil. Uygulayıcıların da aynı iradeyi göstermesi gerekiyor.” Dedi.
Yasaların önemli ancak sorunu çözmede yetersiz olacağını bildiren Bakan Şahin, uygulayıcıların da aynı iradeyi göstermesi gerektiğine dikkat çekti.
Protokol konuşmalarının ardından spor ve iş hayatında çocuk istismarının önlenmesi, kamu politikaları ve medyada çocuk istismarının önlenmesi, kovuşturma sürecinde çocuğu ihmal ve istismardan koruma başlıklarında sempozyumlar düzenlendi. Program kapsımda atölye çalışmaları da yapıldı. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Dr. Nuket İşiten’in konuşmacı olarak katıldığı “Sorunlar ve Çözümler: Önleme Çalışmaları ve İhbar Sistemi” başlıklı atölye çalışmasında Tarhan önemli tespitlerde bulundu.
Bu konuya gönül veren herkesin çocuk istismarını önleme noktasında pozitiften hareke ederek bulunduğu alanda onarıcı faaliyette bulunması gerektiğine dikkat çeken Tarhan, istismarın sosyal öğrenmeyle aktarıldığını, genetik kodlanan bir şey olmadığını hatırlattı.
Günümüzde “Kötü bir aile en iyi kurumdan iyidir” anlayışının yanlışlığına değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ilk olarak bu anlayışı düzeltmek gerektiğini kaydetti.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK)’in konseptinde bir takım yanlış uygulamaların olduğunun altını çizen Tarhan, sosyal hizmetlerde kalan çocukların bakıcılarına anne demesinin engellenmesine anlam veremediğini söyledi. Bu çocukların güvene ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Tarhan SHÇEK’te duygusal ihmalin söz konusu olduğunu ifade etti. Tarhan;
SHÇEK’TE ZİHNİYET DEĞİŞİMİNE İHTİYAÇ VAR
“Sosyal hizmetlerdeki, sakın çocuğu kendinize bağlamayın, onların size anne demesine izin vermeyin algılaması yanlış. Felsefe yanlışlığı var burada. O yaştaki çocuğa güven verilmesi önemli. Süreç sağlıklı giderse çocuk ergenlikte kime bağlanacağını bilir. Aksi takdirde kimden ilgi ve alaka görürse ona bağlanır. Bu kötü niyetli kişiler de olabilir. 4 bin sosyal hizmet uzmanı olduğu ifade ediliyor. Demek ki psikolojik formasyon eğitiminde yetersizlik var bu şekilde düşünenlerin. Ön yargılar değişmeli. SHÇEK’te zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Sistemi sorgulamalıyız. Güvenlik esas değil güven esas olmalı, kuşku istisna olacak ama bakıyorum kuşku istisna güven ikinci plana düşmüş SHÇEK’te. Böyle sosyal hizmet olmaz bu olsa olsa sosyal koruma olur.
İlerleyen süreçte bakıcı veya eğitici anne o kurumdan ayrılmak zorunda kalabilir bu normal. Yapılması gereken çocukla vedalaşmak. İsterse 2 ayda bir ayrılsın bu sorun oluşturmaz yeter ki vedalaşsınlar. Travmaya neden olmaz bu durum. Bundan korkmamak gerekir.” Dedi.
Çocuk istismarını önlemenin, tedavisinden çok daha kolay ve ekonomik olduğunun altını çizen NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Nuket İşten de korumanın öncelikli olması gerektiğini vurguladı. “Babasıdır, kocasıdır, annesidir, ablasıdır”…vs. döver de sever de” benzeri yaklaşımların kesinlikle yanlış olduğunu kaydeden İşiten, böyle bir durumda ilk iş olarak çocuğun oradan uzaklaştırılması olması gerektiğinin altını çizdi. Çocuk alınır sonra o yer rehabilite edilir ve sonra çocuk teslim edilir diyen İşiten;
“ABD’de çocuk istismarı konusunda çalışan tüm personelin; hekim, hakim, savcı, sosyal hizmetler personeli, kolluk kuvvetleri…vs. belli zamanlarda toplanıyor ve ortak bir dil oluşturuyor. Bu uygulama bizim ülkemizde de yaygınlaştırılmalı.” Dedi.
Şaban Özdemir (NPGRUP)
Okunma : 5340