Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Aile Vakfının yılda iki kez düzenlediği ‘Yüksek İstişare Heyeti Toplantısı’na katıldı. Aile Vakfının çalışmasının stratejik olarak Türkiye’nin en önemli meselesi olduğunu vurgulayan Tarhan, İslam medeniyeti olarak medeniyet coğrafyasında ciddi bir medeniyet krizi yaşandığından bahsetti. Tarhan, zihinsel işgalin toprak işgalinden daha büyük bir tehdit olduğuna dikkat çekti.
Aile Vakfı Genel Merkez binasında gerçekleştirilen toplantıda Tarhan, Türkiye’ de 5 kişilik hanelerin hızla azaldığı, tek kişilik hanelerin ise hızla arttığına değindi.
“Medeniyetimize karşı kadınlar üzerinden proje var”
Bizim medeniyetimize karşı kadınlar üzerinden proje yürütüldüğüne dikkat çeken Tarhan, biyolojik olarak kadın ile erkeğin farklı olduğunu ancak hak ve fırsatlar konusunda eşit olduğunu söyledi. Bu bağlamda değerlendirmeler yaptığı ‘Kadın Psikolojisi’ kitabını kaleme aldığını vurgulayan Tarhan, bu kitabın bu alanda birçok kurum ve kuruluşça referans alındığını ifade etti.
2020 yılında İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına dikkat çeken Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Aile Çalışma Grubu olarak 10 maddelik “Aile Manifestosu” yayınladıklarını da sözlerine ekledi.
Toprak işgalinden daha büyük tehdit: Zihinsel işgal
Şu anda ciddi medeniyet krizi yaşandığının altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İslam medeniyeti olarak medeniyet coğrafyamızda ciddi bir medeniyet krizi yaşıyoruz. Tehdit şu anda Kültürel Emperyalizmden geliyor ve bu gönüllü bir emperyalizm... Toplumu oluşturan değer yargılarının bütünü ve bu değer yargılarımız ciddi şekilde çürüyor, zarar görüyor. Toprak işgalinden daha büyük tehdit var, zihinsel işgal... Öyle bir tehdit ki sinsi yavaş virüs gibi. Şu anda medeniyetimiz çürüyor ve biz farkında değiliz. Medeniyet krizi tabi biz sahada olduğumuz için farkındayız ailelerin durumunu görüyoruz.” dedi.
“10-20 sene sonra İsveç, Norveç gibi olabiliriz”
2001 ile 2018 yılları arasında boşanma oranında %54,8 artış olduğuna, tek kişilik hane sayısında artış yaşandığına ve hane kırılganlığının arttığına dikkat çeken Tarhan, dünyada şu anda tek kişilik nikahsız doğan çocuk oranının arttığını söyledi. Tarhan, “Nikahsız doğan çocuk oranı Türkiye’de % 2,09, İsveç’te %54, Norveç’te %56, Fransa’da %59, İngiltere’de %47’dir. Fransa’da doğan çocukların kimliğine, ‘ebeveyn 1’ ve ‘ebeveyn 2’ yazılıyor. Annelik şefkati veremedikleri için ‘anne’ yazamıyorlar. Tek ebeveynli büyüyen çocuk sayısı çocuk fazladır. Cinsiyetsizliğe daha fazla önem veriyorlar. Genetik olmadığı için ‘hayır’ deme hakkımız var, diyorlar. Çünkü cinsiyetsiz bir toplumu dayatıyorlar.” İfadelerini kullandı.
“Cinsiyet ayrı biyolojik cinsiyet ayrı”
Eşleşme biyolojik ama evlilik kültüreldir diyen Tarhan, “Cinsel kimlik, sosyokültürel öğrenme ile de olur. Örneğin; samuraylar, çocukları olsun diye eşlerinin yanına gitmişler. Daha sonra ise kendi hemcinsleri ile ihtiyaçlarını gidermişler. Sosyokültürel olarak böyle yapmışlar. Bu bizim kültürümüzde yanlıştır. Hz. Lut döneminde böyle oluyor. Hz. Nuh öncesi de ensest ve nikahsız evlilikler çok fazlaymış. Batı kültüründe doğru kabul ediliyor.”
Üsküdar Üniversitesi Yayınlarından Transgerder İdeolojinin Yıkıcı Etkileri adlı kitap çalışması yaptıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan;
Biyolojik cinsiyet: Kadın ve erkek şeklindedir. Genetik dizilim olarak karşılığı vardır.
Cinsel kimlik rolü: Kadın, erkek. Cinsiyetsizlik, transeksüalite, biseksüalite, transversitizm. 18 yaşından sonra kişi isterse tedavi edilebilir. Kişi istemezse sosyal kabule bırakılır. Özgürlük alanı olduğu için tedavi kararı, kişinin tercihi doğrultusunda alınabilir.
Cinsel yönelim: Kadın, erkek, eşcinsellik, pedofililik, ensest, biseksüellik, cinsiyetsizlik, cinsel partner seçimini tanımlar. Son iki cinsel rolün genetik dizilim olarak karşılığı yoktur.” dedi.
“Feminizm şu anda toplumsal cinsiyetsizliği savunma hareketine dönüştü”
Aile Vakfının çalışmasının stratejik olarak Türkiye’nin en önemli meselesi olduğunu belirten Tarhan, dünya nüfusunun azaltılmasına yönelik bir proje uygulanmak istendiğini sözlerine ekledi. ‘Bu projenin inşallah kurbanı olmayız’ diyen Tarhan, kadının özgürlük hareketi olarak başlayan feminizmin sonrasında evlilik karşıtı harekete şimdi ise toplumsal cinsiyetsizliği savunma hareketine dönüştüğünü söyledi. Tarhan, bu kapsamda Aile Vakfının çalışmasının stratejik olarak Türkiye’nin en önemli meselesi olduğunu belirtti.
Okunma : 1140
ÜHA