Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Terör olayları ‘kötü dünya sendromu’ denilen tabloyu ortaya çıkarıyor. İnsanlar kalabalık yerlere girmeye çekiniyor. Teröre karşı verilecek en önemli cevap, birlik duygusunu kaybetmemektir.
Üst üste yaşanan terör olaylarının asıl hedefinin kişilerin “güven” duygusunu yok edip, toplumsal psikolojiyi bozmak ve öfke patlamalarına zemin hazırlamak olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, teröre karşı verilecek en önemli cevabın, birlik duygusunu kaybetmemek olduğunu söyledi. Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından yaşanan ve 44 kişinin hayatını kaybettiği, yüzden fazla kişinin yaralandığı bombalama eylemi gibi kitlesel terör olayları karşısındaki en zayıf grubun gençler olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, bu noktada en önemli görevin aileye düştüğünü belirterek “Aileler gençlere örnek olmalıdır. Siyasi görüşü ne olursa olsun ‘aynı gemide olduğumuzu” unutmadan, gemiyi sabote edenlere karşı birlik içinde hareket edileceği bilincinin oluşturulması gerekir” dedi.
Öfke patlaması olabilir
Terör olaylarının kısa dönemdeki en önemli etkisinin “kaçınma davranışı” olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan “Bu tür şoklarda ilk tepki genellikle öfke oluyor. Bu öfke bazen otoriteye, bazen muhtemel faillere, bazen de kişinin en yakınlarına yöneliyor. Öfkeden sonra depresif dönem geliyor. Bu dönemde “Ne olacak”, “Güvende miyim”, “Türkiye kötüye mi gidiyor” tarzında düşünme süreçleri gelişiyor ve kişilik yapısına göre, “kötü dünya sendromu” dediğimiz tablo ortaya çıkıyor. Bazı kişilerde evlerden kalabalık ortamlara çıkamama, metrobüse otobüse binememe şeklinde kaçınma davranışları oluyor. Bu duygu birkaç gün içinde geçiyor. Ancak üst üste olursa korku ve kaygı kronikleşmeye başlıyor; krize dönüşüyor” dedi.
Bazı kişilerde, öfkenin daha da ileri giderek agresifleştiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan “Böyle bir durumda yasal olmayan karşı tepkiler, karşı terör hareketlerinin ortaya çıkma riski var. Mesela Irak’ta uzun süre bombalar patladı arkasından DAEŞ çıktı. Zaten terörün de hedefi, güvensizlik ve öfke duygusuyla toplum düzenini bozup terör karşıtı örgütlenmeyi teşvik etmek ve yeni terör örgütlerinin ortaya çıkışına zemin hazırlamaktır. Bu tür olayların mükerrer olması Türkiye’nin Suriyeleşmesi, Iraklaşması demektir” diye konuştu.
Psikolojimiz bozuldu
Önceki terör olayları ile başlayan 15 Temmuz’da zirve yapan toplumsal travmaların psikiyatrik hastalıkları tetiklediğini, depresyon ve panik atak bozukluklarını artırdığını açıklayan Prof. Dr. Tarhan “Daha önce tedavi gören ve uyum halinde giden birçok hastanın da uyumlarının bozulduğunu görüyoruz” dedi.
Stresin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğine de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan “Bağışıklık sistemi zayıfladığında gizli fiziksel hastalıklar da ortaya çıkıyor. Kişilere göre değişmekle birlikte strese en duyarlı organlar mide bağırsak sistemi, cilt, kas iskelet sistemi, metabolik sistemdir. Bu durumlarda mide ve bağırsak şikayetleri, sebepsiz kaşıntılar, sırt ve boyun ağrısı şikayetleri artıyor” diye konuştu.
AİLE, GÜVEN DUYGUSUNU HİSSETTİRMELİ
En çok gençleri ve çocukları etkiliyor
“Olayları abartmak da yokmuş gibi davranmak da doğru değil.”
Medyanın olayları abartılı şekilde vermemesi gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan “Olayları abartılı şekilde yansıtmak ve orantısız tepki vermek de bir şey yokmuş gibi davranmak da güveni bozar. Gerçekçi, dürüst ve şeffaf olmak gerekir” dedi. Kişilerin travma süreçlerini daha rahat atlatabilmesinde aile bağlarının önemli olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan “Bu sıralarda kişinin yalnız kalmamaya dikkat etmesinde fayda var. Ailenizle, arkadaşlarınızla bol bol zaman geçirin. Duygularınızı ve düşüncelerinizi onlarla paylaşın. Ayrıca bu tür olaylar en kırılgan grup gençler. Güven duygusunun güçlenmesi için ailelerin davranışlarıyla çocuklarına örnek olması gerekir” dedi.
Türkiye/ Ziyneti Kocabıyık
Okunma : 4378