Günümüzde görüyoruz ki televizyon çocukların zihinsel gelişimini ve dil gelişimini sekteye uğratıyor.
Konuşması gerekirken konuşamayan, hece kurması gerekirken hece kuramayan, 2,5 yaşında olmasına rağmen 5 kelime bilen çok sayıda çocukla karşılaşıyoruz. Konuyu biraz araştırınca ortaya çıkıyor ki bakıcısı yahut annesi çocuğu bütün gün televizyonun karşısında bırakıyor, onunla konuşmuyor, bunun sonucunda da çocukta etkileşim ile ilgili beyin alanları gelişemiyor. Çocuğun dokunarak, oynayarak, kırarak vs. öğreneceği motor beceriler gelişmiyor.
Çocuğun sosyal gelişiminin olması için diğer çocuklarla oynaması, onlara dokunması, onlarla konuşması, yani etkileşim içinde olması gerekir. Fakat sürekli televizyon izleyen çocuklarda bu etkileşim olamıyor. Çocuk sadece mesaj alıyor, hiç mesaj veremiyor. Zamanını sürekli televizyon karşısında geçiren çocuklarda mutsuzluk, doyumsuzluk ve yalnızlık gözleniyor.
Özellikle 7 yaşına kadar olan dönemde çocukta gerçeklik duygusu gelişmemiş durumdadır. Henüz soyut düşünme becerisi olmadığı için izlediği şeylerin gerçek olup olmadığını, doğru olup olmadığını ayırt edemez. Kan ve şiddet içeren, adam öldürülen filmleri izleyen çocuk onun yanlış olduğunu idrak edemez. Hatta Pokemon yüzünden evlerinin balkonlarından atlayan çocuklara dahi şahit olunmaktadır. Çocuklar buradaki tehlikeyi algılayamazlar. Demek ki böyle bir durum olduğu zaman, bu şekilde davranılmalı diye düşünürler. Eğer çocuğun bu türden yapımları bir biçimde seyretmesi gerekiyorsa anne ya da baba çocukla birlikte olmalı ve gördüğü şeylerin hayal olduğunu, gerçek olmadığını, böyle durumlarda neler yapmak gerektiğini paylaşım içine girerek anlatmalıdır.
ABD’de çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada çocuklara “Babanızın mı, televizyonun mu evden gitmesini istersiniz?” diye soruluyor. Çocukların % 70’i “Televizyon kalsın, baba gitsin” diyor. Bu örnek çocuğun üzerinde televizyonun ne derece etkili olduğunu göstermektedir. Mühim olan bu etki gücünü olumsuzdan olumluya çevirebilmektir.
Okunma : 6941