Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat Soruşturmasını değerlendirdi. Tarhan Silahlı kuvvetlerin özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat Soruşturmasıyla ilgili ''Silahlı kuvvetlerin, toplumun önüne çıkıp, '27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat yanlıştı, özür dileriz' demesi lazım. Bunu derlerse, Türkiye için bir devir biter, Türkiye gelişmiş ülkeler seviyesinde demokratik, özgürlükçü bir cumhuriyet dönemine geçiş yapar'' dedi.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) klinik şefliği yaparken, 28 Şubat sürecinde, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in talimatıyla Gaziantep'e tayin edildiği gerekçesiyle emekliliğini istediği belirtilen, Tarhan, AA muhabirine, 28 Şubat Soruşturmasındaki son gelişmeleri değerlendirdi.
Davanın siyasi bir dava olduğunu ama yargılamanın siyasi olmaması gerektiğini vurgulayan Tarhan, ''Dava sürecinde siyasiler konuşmamalı'' dedi.
Şu an silahlı kuvvetlerin içerisinde, 28 Şubat sürecinde fiilen çalışmış kişilerin de bulunduğunu ileri süren Tarhan, TSK'nın arşivinin açılmasını istedi.
Tarhan şunları kaydetti:
''Onların aktif olarak silahlı kuvvetler içerisinde yargılamayla ilgili delil karartma ihtimali var. Bunun göz önüne alınması ve genelkurmay arşivlerinin bağımsız bilirkişiler tarafından, savcılar, hakimler tarafından ayrıca incelenmesi gerekiyor. Birçok delil orada duruyor. Silahlı kuvvetlerin içerisinde işleyen emir komuta zinciri dışında çalışan bir yapı vardı. Bu yapıyla ilgili herhangi bir tasfiye yapılmadı. Bu yapının uzantılarıyla ilgili çalışma gerekiyor. Yargı bunu da göz önüne almalı.''
-''Emir verici, karar verici kişilere odaklanmak gerekiyor''-
Prof. Dr. Tarhan, soruşturmada eski Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in ön plana çıktığını ifade ederek, Genelkurmay'ın olağan işleyişinde ikinci başkanın genelkurmay başkanından habersiz imza atmasının mümkün olmadığını savundu.
Tarhan, ''Bu nedenle burada silahlı kuvvetlerdeki emir verici, karar verici kişilere odaklanmak gerekiyor. Nasıl 12 Eylül'de emir verici, karar verici iki kişiye odaklanıldıysa burada da birinci planda onlara odaklanılmalı. Burada, çalışan yüzbaşılar, binbaşılar, albaylar üzerinden süreç gitmemeli. Aşağıdan yukarı değil, yukarıdan aşağıya gitmeli. Bu şekilde eğer süreç işlerse hakikat ortaya çıkar. Hakikati ortaya çıkarmak da zaten yargının görevi'' ifadelerini kullandı.
Silahlı kuvvetlerin konuyla ilgili kendi içerisinde öz eleştiri yapması gerektiğini vurgulayan Tarhan, ''Silahlı kuvvetlerin, toplumun önüne çıkıp, '27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat yanlıştı, özür dileriz' demesi lazım. Bunu derlerse, Türkiye için bir devir biter, Türkiye gelişmiş ülkeler seviyesinde demokratik, özgürlükçü bir cumhuriyet dönemine geçiş yapar'' değerlendirmesinde bulundu.
-Geç kalmış bir soruşturma''-
Sanatçı Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya da soruşturmayı çok yerinde ve doğru bulduğunu belirterek, ''Geç kalmış bir soruşturma, bence çok daha önce olması gerekiyordu'' dedi.
Devletin imkanlarıyla insanlar üzerinde tahakküm kurma anlayışının geride kaldığını ifade eden Kaya, ''Asli işi ve asli mekanı başka olan, yani asli işi ülkeyi korumak ve asli mekanı kışla olan bir otoriter yapının hayatın içinden çekilmesini, kendi alanına gitmesini, kendi işini yapmasını sağlamak gerekiyor'' dedi.
-''Muhalefetin tavrını çok etkisiz, edilgen buluyorum''-
28 Şubat sürecinde gizli, geleceğe nüfuz etmeyi planlayan bir yöntemin sergilendiğini kaydeden Gülten Kaya, ''Orada (12 Eylül'de) bana göre açık faşist anlayış hakimdi. Bunda (28 Şubat) daha gizli, daha manipülatif, açık ve net olmayan, daha görünmez ama neredeyse onun kadar tehlikeli bir yöntem denenmeye çalışılmıştı'' diye konuştu.
Dönemin sonuçlarını, hayatın her alanında hissettiklerini bildiren Kaya, şöyle devam etti:
''Keşke daha erken müdahale edilebilseydi, daha erken soruşturulabilseydi. Geçen bütün zaman ülkenin aleyhinedir bana göre. Hem 12 Eylül yargılamalarında hem de 28 Şubat için başlatılan soruşturmada açıkçası muhalefetin tavrını çok etkisiz, edilgen buluyorum. Çünkü bu, o muhalefet partilerinin temsil ettikleri tabanları da etkileyen, yaralayan, inciten, sarsan acıtan bir süreçti. Dolayısıyla bu iki yargılama biçimine de çok güçlü bir şekilde sahip çıkılması gerekiyor. Bu, Türkiye'nin geleceğine sahip çıkılmasıdır, demokrasiye sahip çıkılmasıdır.''
AA
Okunma : 4504