Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği Marmara İletişim Dergisi toplantılarında ‘medya ve şiddet’ konulu bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Cengiz Anık’ın üstlendiği programa, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan, gazeteci Oğuz Haksever ve İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Betül Önay Doğan konuşmacı olarak katıldı.
İletişimciler beyin kimyasalları ile oynuyor
Şiddet: sebep mi sonuç mu? Başlıklı sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “medyada yapılan çarpıcı haberlerin insanda merak ve hayret duygusunu harekete geçirerek insanın beynindeki dopamin salgısını arttırarak haz uyandırıyor. İletişimciler beyin kimyasalları ile oynayarak mesleklerini icra ediyor. Biyolojik doğamız sıradan olaylara değil de sıra dışı olaylara karşı daha çok ilgi göstermeyi tercih ediyor” ifadelerini kullandı. Acıma duygusu olmayan insanların rahatlıkla suç işlediğini söyleyen Tarhan, geçmiş yıllarda yaşanmış bir olayı örnek göstererek, Bağdat Caddesi’nde kaza yaparak bir taksi şoförünün ölümüne sebebiyet veren kişinin karşısındaki insan olarak bile görmeyerek, suçluluk pişmanlık duygusu hissetmediğini, kültür ve eğitim yapısının şiddeti beslediğini ifade etti.
Tarhan: Öfkeyi öğütmek gerekiyor
İnsanların içinde iyicil ve kötücül duygular olduğunu söyleyen Tarhan, “hiçbir insan meleksi değil hiçbir insan da şeytansı değildir. Hepimiz insansıyız. İyicil ve kötücül duyguların karışımıyız. Hangisini beslersek ondan oluruz. Biz iyicil yönlerimizi besleyip insanlara, gençlere öğretmemiz gerekiyor. Öğretmediğimiz zaman şiddet artacaktır” diye konuştu. Öfke yönetiminin önemine dikkat çeken Tarhan, “öfke bastırılmaz, öfke alışkanlık yaparak haz verir.
Öfkeyi bastırmak da doğru değil, öfkeyi öğütmek gerek. Öğütmek için de kişinin öfkeyi yönetmesi gerekiyor. Öfkeyi nükleer enerji gibi düşüneceğiz. Nasıl iyi yönde yönlendirirseniz şehri aydınlatır kötü yönlendirirse de bomba olursa öfkeyi de iyi yönlendirirsek bize enerji verir. Kötü yönlendirirsek de kendimize ve çevremize zarar veririz” dedi.
Terör haberlerini nasıl vermeliyiz?
Konuşmacılardan gazeteci Oğuz Haksever de medya ve terör başlığı altında sunumunu gerçekleştirdi. Terör haberlerinin yapılmasının yeni saldırıları tetiklediğini vurgulayan Haksever, terör haberlerini elbette izleyicilere vereceğiz fakat nasıl verdiğimiz çok önemli” diye konuştu.
Canlı yayında verilen görüntü ve haberlerin terörün işine yaracağının altını çizen Haksever, bir olay olduğunda hemen canlı yayına geçiyoruz. Diğer kanallar ile yarışmak adına saatlerce aynı görüntüler ekranlarda dönüp duruyor. Şehit haberlerinde verilen dramın yanlışlığına da dikkat çeken Haksever bu tuzağa düşmemek gerek şehit haberlerinde acıya bayılıyoruz. Basın neredeyse şehit haberi anne babaya verilirken canlı verecekler diye konuştu.
Empatiyi gittikçe kaybediyoruz
Konuşmacılardan Doç. Dr. Betül Önay Doğan’da yeni medya, şiddet ve siber zorbalık konu başlıklı konuşmasında sosyal medya da ismini gizleyerek fiziksel olarak olmasa da paylaşımları ile insanların psikolojik olarak hayatlarına etki edildiğini ifade ederek, “empatiyi gittikçe kaybediyoruz, sosyal medyada karşımızdaki kişinin hislerini göremediğimiz için karşımızdaki kişiye daha sert ve hırçın yaklaşıyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından katılımcılara hediyeler takdim edildi. Toplu fotoğrafın çekilmesini ardından program sona erdi.
Okunma : 4754
ÜHA