Süper Determinizm, Yaratılışı Kanıtlıyor mu?

11 - Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar12 - Sorumlu Üretim ve Tüketim16 - Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar17 - Amaçlar İçin Ortaklıklar3 - Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam4 - Nitelikli Eğitim

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Şahinbey Belediyesi ve Bilimler Işığında Yaratılış Derneği’nin organizasyonuyla 20-21 Kasım 2025 tarihleri arasında “Kur’ân Kâinatı Okuyor” temasıyla düzenlenen “IX. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi” gerçekleştirildi.

Kongreye “Süperdeterminizm ve Yaratılış” başlıklı konuşmayla katılan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aklın ölçüm ve idrak aracı olduğunu belirterek, “Aklın nuru fen bilimleridir; kalbin ziyası ise dini ilimlerdir. Kur’an’a göre vahiy, aklın idrak edemeyeceği hakikatleri kesin bilgi düzeyine indirir. Bundan 100 yıl önce aklın kavrayamadığı hakikatler bugün süper determinizmle, akılla izah edilebilir hâle geliyor.” dedi.

“Süper determinizm demek, ‘her şey ölçülü, hesaplı, hiçbir şey rastlantı değil’ demektir diyen Tarhan, “Süper determinizm gibi kavramlarla akıl ve vahyi birleştirmeliyiz. Akla uygun tek bir inanç sistemi var, bu Tevhid inancıdır. Bunu da yüksek sesle savunabilmemiz lazım.” diyerek, 21. yüzyılı “bilgelik çağı” olarak niteledi.
 

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Şahinbey Belediyesi ve Bilimler Işığında Yaratılış Derneği iş birliğiyle 20-21 Kasım tarihleri arasında düzenlenen “IX. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi”; fen bilimlerinden dini ilimlere, sosyal bilimlerden yapay zekâya kadar uzanan geniş bir yelpazede oturumlara ev sahipliği yaptı. 

Gaziantep Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi'nde iki gün boyunca akademisyen ve araştırmacıları ağırlayan bu yılki kongrede öne çıkan temalar arasında “Evrim Görüşünün Kritiği”, “Sosyal Bilimler Işığında Yaratılış ve Darwinizm” ve “Fen ve Sağlık Bilimleri Işığında Yaratılış” gibi konu başlıkları yer aldı. 

Üniversite çevrelerinde yaratılış bir “inanç alanı” olarak konumlanıyor

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kongrede Davetli Konuşmacı olarak “Süperdeterminizm ve Yaratılış” başlıklı online konuşma yaptı. Kongredeki konuşmasında Prof. Dr. Tarhan, günümüzde üniversite çevrelerinde yaratılışın çoğunlukla bir “inanç alanı” olarak konumlandırıldığını belirterek, “Bilimsel teori değildir, kanıtlanmamıştır deniyor. Çünkü inanç teorize edilmemiştir. Bu nedenle pek çok kişi yaratılışı inanç kategorisinde tutuyor” dedi.

Yeni kuşağın sorgulayıcı yapısına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, özellikle Z kuşağının geleneksel kabulleri sorguladığını söyledi ve “Bu kuşak benmerkezci ve konformist olabilir ama çok sevimliler. Adalet ve masumiyet beklentileri yüksek. ‘Namazı nasıl kılacağım?’ değil, ‘Neden kılacağım?’ diye soruyorlar. ‘Bir Allah var diyorsunuz ama kanıtlayın’ diyorlar” ifadelerini kullandı.

‘Yaratılış Manifestosu’na bilimsel bir karşı görüş gelmedi

Prof. Dr. Tarhan, doğrulanmamış inançların insan beyninde “şüpheli bilgi dosyasında” tutulduğunu ifade ederek, yaratılışla ilgili bilimsel çalışmaların bu nedenle önem kazandığını belirtti ve “Bir bilgi doğrulanmazsa eyleme dönüşmez. Yaratılış kongreleri bu açıdan önemli bir fonksiyon icra ediyor. Geçen yıl yayımlanan Yaratılış Manifestosu da bu iddia ile çıktı. Bilimsel bir karşı görüş gelmedi. Sloganik birkaç itiraz çıktı.” diye konuştu.

Her şeyin teorisi bilimsel yöntemle kurulabilir! 

Kendi iddiasının “süper determinizm tezi” üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, süper determinizm ile yaratılışın birlikte ele alınması hâlinde “her şeyin teorisinin bilimsel yöntemle kurulabileceğini” ifade etti.

Prof. Dr. Tarhan, “Bu çok iddialı bir bilgi ama şu anda kuantum fiziğinin süper determinizm tezi, akılla bakıldığında Tevhid’i işaret ediyor. İlmi kelamcılar ve akaidçiler akıl–ilham–vahiy bütünlüğünü kuramıyor. Bediüzzaman, ‘Akılla vahiy birleşir ama akıl akıl olsa’ der. Aklın akıl olduğunu gösteren şey de süper determinizmdir.” dedi.

Yaratılış, bilinç ve modern fizik arasındaki ilişkilere dair kapsamlı bir çerçeve sunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, akıl–ilham–vahiy kavramlarının kuantum fiziğindeki “süper determinizm” yaklaşımıyla birlikte ele alındığında hem felsefi hem teolojik hem de bilim açısından “derin bir epistemolojik sentez” ortaya çıktığını söyledi.

“100 yıl önce aklın kavrayamadığı hakikatler bugün süper determinizmle akılla izah edilebilir”

Prof. Dr. Tarhan, aklın ölçüm ve idrak aracı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Akıl olaylar arasındaki bağlantıyı kurar, düzeni kavrar. Aklın nuru fen bilimleridir; kalbin ziyası ise dini ilimlerdir. İlham, bireysel ve manevi bir idrak biçimidir. Newton’un yer çekimini bulması da Arşimet’in ‘Evreka’ anı da birer ilham örneğidir. Vahiy ise beşerî değil, ilahî bir kaynaktır ve mutlak bilgi niteliğindedir. Kur’an’a göre vahiy, aklın idrak edemeyeceği hakikatleri kesin bilgi düzeyine indirir. Bundan 100 yıl önce aklın kavrayamadığı hakikatler bugün süper determinizmle akılla izah edilebilir hâle geliyor.”

Süper determinizm ne diyor?

Prof. Dr. Tarhan, kuantum mekaniğinde özgür irade varsayımını reddeden süper determinizmi şöyle anlattı:

“Süper determinizm der ki: Evrenin başlangıç koşulları öylesine belirlenmiştir ki, gözlemcinin seçimi bile sonuçları belirler. Kuantumda gözlemci devreye girince dalga davranışı değişiyor. Biz de evrenin sübjektif gözlemcileriyiz. Her seçim, hatta gözlem yapma kararı bile daha baştan belirlenmiş bir zincirin parçasıdır.

Süper determinizm diyor ki: Gizli değişkenler olabilir ama evren ilk var olduğunda evrensel bir veri tabanı olması gerekir. Böyle bir başlangıç bilgisi olmadan evrenin bu kadar mükemmel işlemesi mümkün değil.”

Determinizmin katmanlarını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Süper determinizm, ilahî tecellinin modern fizikteki karşılığıdır. Vahiy, ilham ve akıl, süper determinizm perspektifinde birleştiğinde tevhidi işaret eden yeni bir sentez oluşuyor.” ifadesinde bulundu.

Levh-i Mahfuz Modern Fizikle Yeniden Okunuyor: Evren Bir Yazılım mı? 

Prof. Dr. Tarhan, Kur’an’daki “Levh-i Mahfuz” kavramının modern fizik açısından yeniden okunabileceğini ifade ederek, “Levh-i Mahfuz, sadece bir kayıt defteri değil; ezelî bilginin tezahürüdür. Kur’an’da ‘Hiçbir musibet yoktur ki yaratılmadan önce kitapta yazılı olmasın’ buyrulur. Bu, bütün olasılıkların ve sonuçların başlangıçta kodlandığını gösterir. Biz ezelî bilginin zaman içindeki görünür hâlini yaşıyoruz.” diye konuştu.

Süper determinizmin özgür iradeyi reddettiğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bir bilgisayar oyununu düşünün. Oyunun yazarı, oyuncunun hangi koordinasyonda gol atacağını bilir ama oyuncu bilmez. Evren de böyle bir yazılımdır. Allah ‘dilediğini siler, dilediğini korur’ buyuruyor. İnsan özgür seçim yapar ama ilahî yazılım nihai sonucu bilir.” şeklinde konuştu.

Modern bilimin geldiği nokta metafizikle kesişiyor

Prof. Dr. Tarhan, modern bilimin geldiği noktanın metafizikle kesiştiğini vurgulayarak, “Akıl, ilham, vahiy ve süper determinizm bir araya geldiğinde hem kozmik determinizm hem de bilinç-ruh-ilahî bilgi arasında bütüncül bir bağ kuruluyor. Bu sentez, yaratılışın hem bilimsel hem teolojik açıdan yeniden yorumlanmasını mümkün kılıyor.” dedi.

A’raf Suresi’ndeki “Elest Bezmi” ayetinin metafizik ve ontolojik işaretlerine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Kur’an ruhların yaratılışına ilişkin olarak ‘Rabbin, Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onlara kendilerini şahit tuttu. Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ buyuruyor. Onlar da ‘Evet, şahidiz’ diyor. Bakın, ruhları yaratmadan önce bir ruhî determinizm var.” diye konuştu.

“Ruhun özü ilahî ilimde bilinmiştir”

Ruhun bu tanıklığını “zaman üstü farkındalık” olarak niteleyen ve bunun ontolojik determinizmin temelini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Ruhun özü ilahî ilimde bilinmiştir. Bu, süper determinizmin başlangıç koşuluyla tam olarak denk düşer.” ifadesinde bulundu.

“Referans vermiyorlar ama gerçek bu!”

İbn Tufeyl’in ünlü eserine de değinen Prof. Dr. Tarhan, Avrupa Rönesansı'nın arka planında bu eserin bulunduğunu ifade etti ve “Avrupa’da Rönesans’a sebep olan kitap ‘Hayy bin Yakzan’dır. Adada bir gencin tek başına Allah’ı bulmasını anlatır. Bu kitap Avrupa’nın zihinsel devriminde tetikleyici oldu. Referans vermiyorlar ama gerçek budur.” dedi.

Akıl ile vahiy birbirinin karşıtı değil, birbirini tamamlıyor…  

Zamanın sadece insana ait bir algı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Allah katında zaman yoktur. Her şey aynı anda hem var hem yoktur. Allah hem geçmişe hem geleceğe aynı anda hâkimdir” dedi.

Prof. Dr. Tarhan, akıl–ilham–vahiy ilişkisini süper determinizm bağlamında ele alarak, “Bu cümle çok kritik: Levh-i Mahfuz bilgisi vahiy ile iner, ilham ile hatırlanır, akıl ile anlaşılır. Akıl ile vahiy birbirinin karşıtı değil, birbirini tamamlıyor. İlham da rasyonel bir kavramdır.” ifadesinde bulundu.
İnsanın fıtrat olarak iyiyi seçme yönünde yaratıldığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “İyilik fıtridir, kötülük arızidir” dedi.

“Süper determinizm; ‘her şey ölçülü, hesaplı, hiçbir şey rastlantı değil’ demektir”

Kur’an’daki “sittete eyyam” ifadesinin yanlış yorumlandığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “6 gün, 24 saatlik bir gün değildir. Altı yaratılış aşaması, ontolojik merhaledir. Levh-i Mahfuz’daki mukadderat bir çekirdek gibidir; zamanı gelince açılır. Bu 6 aşama evrenin bilgi–ölçü–tasarım–fizik–madde–canlılık zinciriyle uyumludur. Önce bilgi yaratıldı, sonra matematik, sonra tasarım, sonra enerji yani fizik, sonra madde yani kimya, sonra biyoloji ve insan. 6 gün dediğimiz şey 6 devir, 6 basamaktır.” diye anlattı.

Prof. Dr. Tarhan, Kur’an’da ölçü ve hesapla ilgili tespit ettiği ayetleri hatırlatarak, “Süper determinizm demek, ‘her şey ölçülü, hesaplı, hiçbir şey rastlantı değil’ demektir. Kur’an’da ‘Her şeyi bir ölçüyle yarattık’ buyurulur. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder.” ifadesinde bulundu.
Konuşmasında yaratılışın genel şemasını özetleyen Prof. Dr. Tarhan, “Kur’an’daki hiçbir mesele akla aykırı değildir. Levh-i Mahfuz ezelî bilgi, ruhlar bu bilginin bilinç yönü, 6 gün yaratılış bu bilginin zaman içindeki açılımıdır. Süper determinizm de bunun fizikteki karşılığıdır.” dedi.

“Bu çağın iki hastalığı var: Sekülarizm ve egoizm”

Sekülarite konusunda sorulan bir soru üzerine de Prof. Dr. Tarhan, insan psikolojisi perspektifinden en ciddi problemleri anlatarak, “Bu çağın iki tane hastalığı var. Birincisi sekülarizm, yani dünyacılık. İkincisi egoizm, benmerkezcilik. Bu iki hastalık sadece seküler insanlarda değil, dindarım diyen kişilerde de var.” diye konuştu.

Gençlerin dinden uzaklaşmasının nedeninin sekülarizm değil, yanlış örneklik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, genç kuşağın sorgulayıcı tutumunu olumlu karşıladığını vurguladı ve “Geleneksel bir din anlayışı var ama gençlere iyi örnek olamadığımız için gençler sorguluyor. Sorgulayan gençten korkmayalım. Gençler saf, hakikati arayan, soru soran bir kuşak.” dedi.

Günümüz insanı varoluşu ancak zor zamanlarda sorguluyor

Günümüz insanının varoluşu ancak zor zamanlarda sorguladığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Sekülarizm insanların olaylara hiç ölmeyecekmiş gibi bakmasına sebep oluyor. Bir musibet, bir felaket olduğunda ise varoluş sorgulanmaya başlıyor.” ifadesinde bulundu.

Prof. Dr. Tarhan, “Süper determinizm gibi kavramlarla akıl ve vahyi birleştirmeliyiz. Akla uygun tek bir inanç sistemi var, bu Tevhid inancıdır. Bunu da yüksek sesle savunabilmemiz lazım.” diyerek, 21. yüzyılı “bilgelik çağı” olarak niteledi.

Kur’an’ın bilgelik kitabı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “İslam dendiğinde insanların ön yargıları var ama Tevhid’i anlattığımızda kapılar açılır. Bunu da bilimsel sağlamlıkla yapmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Sözlerini Kur’an’ın denge ve ölçü kavramı üzerinden tamamlayan Prof. Dr. Tarhan, “İklim değişikliğinin çözümü de bir tevhid öğretisidir. BM’nin ‘mizan’ projesi aslında Kur’an’ın önerdiği çevre ahlakıdır. Bu bilgelik ve hikmet anlayışını dünyaya sunacak olan da yine Anadolu irfanıdır.” dedi.

Paylaş
Oluşturulma Tarihi21 Kasım 2025