Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TRT Haber’de yayınlanan Günün İçinden programının canlı yayın konuğu oldu. Tarhan, Ülkelerin “Sosyal Medyanın 16 Yaş Altına Yasaklanması” tartışmalarını değerlendirdi. Sosyal medyanın birey üzerindeki etkilerine dikkat çeken Tarhan, sınırsızlığın özgürlük olmadığını söyledi, bunun modernizmin bir öğretisi olduğuna dikkat çekti. Bu durumda özgürlük sorumluluk dengesinin bozulduğunu, özgürlüğün fazlasının toksik etki yaptığını vurgulayan Tarhan, ekranın kişiye tamamen yasaklanması yerine gerekçeleriyle beraber o kişiye hayır denmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son yıllarda ülkelerin uygulamaya koyduğu veya tartıştığı belirli yaş gruplarına sosyal medyanın yasaklanması konusunu TRT HABER canlı yayında ele aldı.
Çocuklar nerede duracağını bilemedi…
Sosyal Medyanın önemine dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “ ‘Yaş sınırı olmalı mı?’ önemli bir soru ama neden bununla ilgili bir sınırlamaya ihtiyaç var? Bu konuda bir sınırlama getirme ihtiyacı uzun yıllardır var olan bir durum. Bu konuda mağdur olanları görüyoruz. Sınırsızlık özgürlük değildir. Bunu bilmek gerekir. Sosyal medyada özgürlüğün fazlası toksik etki yapıyor! Batıdaki modernizm çocukları özgür bırakmayı tavsiye ediyordu. Modernizmin öğretisi buydu. Özgür bırakın birey olsunlar derken, özgürlükle sorumluluk arasındaki sınır bozuldu. Çocuk nerede duracağını bilemedi. İnsan çocuğu doğarken hayvan yavrusundan farklı olarak psikolojik olarak prematüre doğuyor. Yani erken doğuyor. Mesela bir ördek doğar doğmaz yüzer ama insan bir yaşında yürümeyi öğreniyor, 15 yaşında iyiyi kötüyü ayırt ediyor. İnsan, sosyal öğrenmeyle insan oluyor. Doğuştan sosyal öğrenme olmadığı zaman insanlığı sevmeyi öğrenemiyoruz. İnsani değerleri, ahlaki değerleri, nerede duracaklarını, nasıl davranacaklarını öğrenemiyorlar. Ormanda bulunan literatüre girmiş 50 civarında ‘Feral Child’ denilen vahşi çocuk vakaları var. Bu da gösterdi ki çocuk, yaptığı davranışın doğal sonucunu yaşamadıkça öğrenemiyor.” diyerek sözlerine başladı.
“0-6 yaş arasındaki çocukların her şeyi somutlaştırdığını görüyoruz”
Soyut öğrenme ile hayatın öğrenilmeye başlandığını belirten Tarhan; “0-6 yaş arasındaki çocukların her şeyi somutlaştırdığını görüyoruz. Videoyu görüyor gerçek zannediyor. Bir masal dinler bir hikâye dinler onu gerçek zanneder. Sonrasında, ‘Bu masal gerçek değilmiş.’ der bu şekilde soyut düşünceyi öğrenir. Bundan sonra soyutla somutun ayrımını yapmaya başlıyor. Çok zeki çocuklarda 3-4 yaşında da başlıyor. Genellikle 0-6 yaş arasından sonra soyut öğrenme başlıyor. Bununla birlikte çocuk hayatı öğreniyor. İyi-kötü, doğru-yanlış, faydalı-faydasız, güvenli-güvenli değil, başkasının hakkı-kendi hakkı, empati gibi becerileri öğreniyor. Bunlar doğuştan gelmiyor.” ifadelerini kullandı.
“Çocuk evin küçük hükümdarı oldu”
Ataerkil kültürden çocuk erkil aile tipine geçildiğine dikkat çeken Tarhan; “Hayatın sınırları, hayatın gerçekleridir. İyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı bilmeyen bir çocuğa ebeveynin rehberliği gerekiyor. Anne babanın kılavuz olması gerekiyor. Çocuklara nerede duracaklarını göstermedikçe nerede duracaklarını öğrenemiyorlar. Bu durumda intihar vakaları, şiddet olayları, okula silah götürme olayları artıyor. Özellikle ABD’de. En çok okul reddine rastlıyoruz bu çocuklarda. Biz ataerkil aile diyorduk ama biz şu anda çocuk erkil aile olduk. Çocuk evin küçük hükümdarı oldu. Bu özgürlüğün yanlış yorumlanmasıyla ilgilidir. Anne babaların özgürlük sorumluluk dengesini çocuğa öğretmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Aileler tableti ucuz bakıcı olarak kullanıyor”
Yasaklamak yerine kişiye gerekçeleriyle birlikte hayır denmesi gerektiğinin altını çizen Tarhan; “0-6 yaş arasında ebeveyn gözetimi olmadan kesinlikle ekran maruziyeti yapılmamalı. 0-6 yaş arasındaki çocuğa yemek yedirmek için eline tablet veriliyor. Aileler tableti ucuz bakıcı olarak kullanıyor. Çocuk böyle durumlarda onsuz yemek yiyemiyor. Bir türlü konuşmayı öğrenemedi diye gelen vakalar oluyor. Ben çok rastladım o vakalara. Aileler otizmden şüpheleniyor, bakıyoruz ki ekran maruziyeti. Çocuk sözcük üretme zorunluluğu olmadığı için beyni hep izleyici olmuş. Hep dinlemiş, gülmüş. Anne baba da bakıyor, ‘Ne güzel vakit geçiyor.’ diyor ama çocuk yaşına uygun cümle kurmayı yapamıyor. Bunun üzerine hemen çocuğu ikna ederek gerekçeleriyle beraber kapattırıyoruz. Ondan sonra çocuklar çok kolay uyum sağlıyor. Özellikle 0-6 yaş arası hemen uyum sağlıyor. Anne baba ortak dil kullanıyorsa uyum yakalanıyor. Çocuğa yasak demek yerine gerekçeleriyle birlikte hayır demek gerekiyor. Kaç yaşında olursa olsun büyük insan gibi anlatacağız ama büyük insan davranışı beklemeyeceğiz.” dedi.
“Elverişli görünüyor ama çocuğun dünyasını altüst ediyor”
Sosyal medyanın doğru amaçlarla kullanılması gerektiğini belirten Tarhan; “Şu anda çocuklarımız sosyal medyanın kurbanı oluyorlar. Sosyal medya görünüşte eğlenceli, elverişli görünüyor ama çocuğun dünyasını altüst ediyor. Çünkü çocuk daha iyiyi kötüyü bilmiyor. Bu konuda sosyal medya amaç değil araçtır. Anne baba kararlı olmalı ve ortak dil kullanmalı. Böyle durumlarda çocuk anne babanın ortak dil kullandığını görünce genellikle pazarlamaya girerler. Pazarlık yapmaya başlarlar. Ergenlik dönemi zaten fırtınalı bir dönemdir. Böyle durumlarda mutabakatla gitmek lazım. Ders amaçlı kullanmak ayrı eğlence amaçlı kullanmak ayrı. Onun için bu konu hakkında muhakkak geri adım atılmamalı.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
13 yaş öncesine ayrı, 13 yaş sonrasına göre ayrı ele alınmalı…
İlgili çalışmayı 13 yaş öncesine ayrı, 13 yaş yukarısına ise ayrı değerlendirerek ele almakta fayda olduğuna dikkat çeken Tarhan; “Uygulama kademeli olarak yapılmalı. Biranda çocuğunun elinden akıllı telefonu almak, 150 ile giden arabayı birdenbire 60'a, 70'e düşürmek gibi etki yapar. Çocuk bunu reddeder. Bunu yaş grubuna göre düzenlemek gerekiyor. 0-6 yaş arasında ebeveyn gözetimi şart. 6 yaştan 12 yaş arasında bu kural çok işe yarar şu anda. Kanun çıktığı zaman anne ve babanın eli güçlenir.”
Okunma : 483
ÜHA