Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 87,5 Radyo A'da yayınlanan Online Medya programına konuk oldu.Sibel Yazıcı ve Kanalahaber.com Genel Yayın Yönetmeni Ogün Öcek'in sorularını cevaplandıran Tarhan, sosyal medyanın rüyalar üzerindeki etkisini anlattı.
İşte Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın açıklamalarından öne çıkanlar;
Rüya görmemek imkansız. Herkes rüya görüyor ama herkes hatırlamıyor. Bazı durumlarda rüyayı tetikleyen antideprasanlar bile tercih ediliyor.
SOSYAL MEDYA RÜYALARA ETKİ EDER Mİ?
Sosyal medyanın etki etmediği hiçbir şey kalmadı. Artık insanlar uyanır uyanmaz telefonlarına bakıyor. Kişinin duygu dünyasına düşünce dünyasına dokunan her şey rüyayı da etkiler.
İnternetin, sosyal medyanın yani mavi teknolojinin kendisi bilinçaltını ya da rüyayı etkilemiyor ama sosyal medyanın içeriği etkiliyor. Bazıları "elektromanyetik frekanslar vs. rüyayı bozuyor" gibi söylüyor. Ama o tarzdan daha çok içerik etkiliyor. O da duygu ve düşüncelerle ilgili...
RÜYALARI ETKİLEMESİ DOĞAL
Sosyal medyadaki olay kişi için çok heyecan verici ya da korkutucuysa o kişiye gerçekten yaşamış gibi rüyasına etki eder.
Eski çağa göre insanlarımız çok daha fazla zihinsel bombardıman altında. Yani daha önce hayal dünyasında görebildiği şeyleri şimdi akıllı telefon ekranında, televizyon ekranında görebiliyor.
Bir çocuğu düşünün; çocuk yaşına uygun olmayan birçok görselle, mesajla karşılaşıyor. Bunun da çocuğun rüyalarını etkilemesi doğal. Bu durum erişkin insanlar için de geçerli ama bu korkulacak bir şey de değiş, yönetilebilir bir durum sonuçta.
TEHLİKE O ZAMAN BAŞLIYOR
Bilgisayar ya da sosyal medyayla ilgilenmek kişinin belli bir amaca yönelik olması gerekir. Sosyal medyayla ilgilenme kişinin günlük aktivitesini etkilemiyorsa bu doğal sınırlarda kabul edilir.
Sosyal medyanın kullanımı, internetin ya da bilgisayar televizyon gibi teknolojilerin kullanılması zaman yönetimi yapabilen kişiler için bir tehlike olmuyor. Ama kişi zaman yönetimi yapamıyorsa o zaman tehlikeli hale gelir. Kişi bu yönetimi yapabilirse sosyal medya kolaylık sağlar, birçok amaca ulaşmak için avantajlar sağlar. Ama kaynak yönetimi bilmeyen bir kimseye birden verirseniz onun esiri olur.
Eğer kişi parayı hayatında en yüksek değer olarak görüyorsa paranın emrine girer. Eğer kişinin başak yüksek değerleri var ve parayı aracı olarak görüyorsa para onun emrine girer. Sosyal medya da sonuçta bir araçtır, bir amaç değildir.
Kişiye kaynak yönetimini öğretmeden onun eline çok miktarda para vermekle onu bilgisayar karşısına sorumsuzca oturtmak aynı şey. Araba kullanmayı bilmeyene araba vermek gibi... Her türlü tuzaklara açık olur çocuklar da gençler de.
ÇOCUKLAR TUVALETE BİLE GİTMİYOR!
Ergenlik dönemlerinde çok rastlıyoruz. Mesela 'okul reddi' var. Çocuk bilgisayardan vazgeçmemek için okula gitmiyor. Anne-baba da çocuk üzerinde liderlik oluşturamıyor. Anne baba yufka yürekli oluyor, disiplini sağlayamıyor.
Böyle durumlarda çocuk bütün gününü hoşuna giden bilgisayar oyunlarıyla geçiriyor. Hatta öyle duruma geliyor ki idrarını pet şişeye, tuvalete bile gitmiyor vakit kazanayım diye. Böyle durumlarda tabi çocuk okulu ihmal ediyor. Hastanelere yatırdıklarımız bile var.
Hatta Kore'de 27 saat bilgisayar başında kalıp ölen var. Bu, giderek yaygınlaşıyor. Psikiyatride sınıflandırma kitaplarına davranışsal bağımlılık diye 2013'te girdi. Kumar nasıl bir maddesiz bir bağımlılıksa aynı şekilde internet bağımlılığı da bu çerçeveye giriyor.
İNTERNETİN GÖRÜNMEYEN EN ÖNEMLİ ZARARI...
Davranışsal bağımlılığın tanım şeması oluşturuldu. Kişiye hayatını değiştirecek şekilde aşırı zihinsel uğraş, tekrar tekrar olmadığı zaman krize girme, gittikçe dozunu arttıracak şekilde kullanma, kişinin günlük yaşam aktivitelerini bozması, internete ulaşamadığı için yalanlar söylemeye başlaması...
İnternetin aslında görünmeyen gizli bir tehlikesi var; yalanı doğallaştırdı gençler arasında. Orada kendi kimliğini saklayarak her türlü yalanı söylüyor, ilgi çekiyor. Yalanı doğallaştıran bir etki bırakması internetin görünmeyen zararlarından birisi.
KANALAHABER.COM
Okunma : 4942