TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Sosyal medya akranlarda toksik etki yapabiliyor…

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Öğrenci Birliği tarafından düzenlenen “Akran Zorbalığı ve Şiddet” konulu seminere katıldı. Akran zorbalığı ve şiddetin oluşturduğu kaygıları ve bu kaygıların nasıl önlenebileceğinden bahseden Tarhan, empati yoksunu kişilerin zorbalık yaptığına dikkat çekti. Zorbalığın kötücül bir davranış olduğunu dile getiren Tarhan, sosyal medyanın akran ilişkilerine zarar verdiğini, toksik etki yapabildiğini sözlerine ekledi.  

Çevrimiçi gerçekleşen seminere Tıp Fakültesi öğrencileri, akademisyenler ve hekimler katıldı.

“Akran ilişkileri, bireyin geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor”

Sözlerine akran kavramını açıklayarak başlayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Akran, kişinin yatay ilişki kurduğu kişilerdir. Mesela bir askeri ilişki akran ilişkisidir. Okul ilişkisi akran ilişkisidir. Ailede de kardeşler arasındaki ilişki akran ilişkisidir. Burada fiziksel olarak yaş grubundan çok zihinsel, ruhsal, duygusal olarak birlikte hareket edebilen kişileri daha çok yorumlamak gerekir. Akran ilişkileri, bireyin geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor. Empati orada öğrenilir. Erken ergenlik döneminde akran ilişkileri çok önemlidir. Genellikle ergenlik 22 yaşında bitiyor. Olgunluk dönemine geçiyor. 22 yaşına kadar ergenlik fırtınaları sürer. Bazı uzamış ergenlik var 40 yaşını bile buluyor. Bu erkeklerde çok vardır. Ergenliği bitiremezler, evlilik olgunluğuna erişemezler. İşte bu olgunlaşmada akran dönemi çok önemli.” ifadelerini kullandı. 

“Ekran maruziyeti ergenliğin en büyük düşmanı”

Sosyal medyanın akran ilişkilerine zarar verdiğini belirten Tarhan; “Bizim kültürümüzde çocuklar çoğu zaman amca, hala, dayı, teyze çocuklarıyla birlikte büyüyordu. O bir avantajdı. Şimdiki çocuklar apartman çocuğu olduğu için televizyonla akran ilişkilerini gidermeye çalışıyor. O da zarar veriyor. Yani sosyal medya, akran ilişkilerinde toksik etki yapıyor, zarar veriyor. Yani orada hakiki bir akran ilişkisi olmuyor. Fiziksel temas yok, yüz yüze konuşma yok. Böyle bir ortamda akran ilişkilerinin sağlıklı yürümesi çok zor. Orada sadece beynin imajinasyon ile ilgili alanı çalışıyor. Ekran maruziyeti ergenliğin en büyük düşmanı. O akran zorbalığına da götürebiliyor. Akran gelişiminin sağlıklı yürümesini engelliyor.” şeklinde konuştu.   

“Zorbalık yapan ahlaki kötülük içindedir”

Empati yoksunu kişilerin zorbalık yaptığına dikkat çeken Tarhan; “Zorbalık yapmak kötücül bir davranıştır. Hiçbir kültür zorbalığı onaylamıyor. Yani zorbalık akran zorbalığı da olabilir, güçlünün zayıfa karşı zorbalığı olabilir, zenginin yoksula karşı zorbalığı olabilir. Üsküdar Üniversitesi’nin dört mottosu vardır. Birincisi eleştirilebilirlik. Yani insanın eleştiriye açık olup olmadığına bakmamız lazım. İkincisi özgürlükçülük. Kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmamak. Başkasına zorla bir şey kabul ettirmeye çalışmamak. Kendi fikrini zorla öğretmemek. Özgürlükçülüğün karşılığı zorbalıktır. Mottodaki dört maddeden birisi de çoğulculuktur. Çoğulculuğun karşıtı totaliterliktir. Tek fikirliliktir. Bunu yapan kim olursa olsun zorbadır ve totaliterdir. Eleştirilebilirlik, özgürlükçülük, çoğulculuk, katılımcılık. Katılımcılık varsa kararlar birlikte alınır. İstişare vardır. Uzlaşma çabası vardır. Zorbalık yapan ahlaki kötülük içindedir. Bunlar bir beceridir. Öğrenilmesi gerekiyor. İnsan yaşadığı ortamda, sosyal ortamda bunları öğrenebiliyor. En çok empati yoksunları zorbalık yapar.” dedi.

“Nefs, kötülüğü emreder”

İçimizdeki kötü parçanın benmerkezci olduğunu dile getiren Tarhan; “İçimizde bir iyi bir kötü parça var. Kötü parça bencil, çıkarcı, aceleci ve sabırsızdır. Bizim kültürümüzde iblis diye geçer. Nefs kötülüğü emreder. Bu hepimizde var. Freud bunu id olarak ifade etmiş. Yani sınırsız, sorumsuz sadece kuralsız yaşayan benliğimizin bir parçası var demiş. Bu id içimizdeki kötü parçadır. Bu kötü parça benmerkezcidir. Hep kendisiyle ilgili, kendisiyle ilgilenen kişidir. Empati yoksunudur. Sadece kendini düşünen insandır.” ifadelerini kullandı. 

“İnsan ilişkilerinde sosyal ve duygusal sınırlar var”

Ergenlik döneminde sınırların öğrenilmesi gerektiğini söyleyen Tarhan; “Ergenlik döneminde yapılan akran zorbalıklarının çoğu kasten yapılmıyor. Kişiliğin gereği olarak yapıyor. Ergenlik dönemi çete yaşıdır. Yani kişi bu yaşlarda bir çeteye ait olmayı aileye ait olmaktan daha çok önemser. Böyle olunca kimlik karmaşası yaşanır. ‘Ben kimim?’ ‘Nereye ait olmalıyım?’ ‘Niçin?’ sorularını sorar. Kişi böyle durumlarda nerede duracağını bilmez. Sosyal sınırları, duygusal sınırları öğrenmemiştir. İnsan ilişkilerinde sosyal ve duygusal sınırlar vardır. Akran zorbalığına maruz kalan kişiye nerede duracağını öğretmek gerekiyor.” şeklinde konuştu. 

Akran zorbalığında kullanılacak strateji!

Tartışma anında hisseden beyin yerine düşünen beynin kullanılması gerektiğini söyleyen Tarhan; “Akran zorbalığa maruz kalındığı zaman kullanılacak bir strateji vardır. Mesela arkadaşlarından biri bağırıp çağırmaya başladı. Sen de ona bağırıp çağırmaya başlarsan, restleşirsen güçlü olan zayıfı ezer. Onlarda orman kanunları geçerlidir. Orman kanunlarında güçlünün dediği olur. O hisseden beynini kullanıyor. Ona düşünen beynini kullandırtmanız lazım. Düşünen beyni kullandırmak için ‘Biraz yavaş konuşur musun? Seni anlamak istiyorum.’ demek lazım. Böyle olunca karşındaki kişi sesini düşürür. Sen onu kendi savaş stratejine çekmiş oluyorsun. Senin savaş stratejin ikna ve inandırma, onun savaş stratejisi zorla kabul ettirmedir. Öyle olunca daha soğukkanlı konuşabilirsiniz. Eğer iki tarafta öfkeliyse itfaiye modelini uygulamak lazım. Bir yerde yangın çıktığı zaman hemen yangının sebebi araştırılmaz. Önce yangın söndürülür sonra soğutulur ondan sonra sebebi araştırılır. Problem çıktığı bağırırsanız yangına körükle gitmiş olursunuz. Böyle durumlarda iki tarafta öfkeliyse çözüm konuyu ertelemektir. Bu çok zor değil, yapılabilir. Yani zorba, antisosyal, narsistik kişiliklerle beraber olmak kediyle aynı çuvala girmek gibidir. Çok zordur. Bu kişilerle yakın ilişkileriniz varsa muhakkak kriz yönetimini öğrenmeniz lazım. Karşındaki iyi niyetliyse hatasını anlıyor. Çoğu da ergenlik yaşında olduğu için planlanmış kötülük pek olmaz.” dedi.

“Travmalar büyüme fırsatıdır”

Yaşanan travmatik olayları kabul edip yönetmeyi öğrenmek gerektiğine vurgu yapan Tarhan; “Herkesin hayatında travmatik yaşantılar vardır. Bu yaşantılar bazen çözülmemiş travma oluyor, bugüne yansıyor. Çözülmemiş travmayı çözülmüş travmaya çevirdiğin zaman bir şey öğretmiş oluyorsun. Travma sonrası büyüme ortaya çıkıyor. Yaşadığı stresten sonra kazanımla o stresini yenmiş oluyor. Geçmişte yaşadığı durumları kabullenip önüne bakması lazım. İnsanın gücünün yetebildiği şey var, yetemediği şey var. Değiştirebildiği şey var, değiştiremeyeceği şey var. Kontrol edebildiği şey var, kontrol edemeyeceği şey var. İnsan sınırlarını iyi bilmek için aklını kullanacak. Basit bir kognitif çözüm. Kabullen ve yönet. Travmalar büyüme fırsatıdır. Kötülükler, stres mükemmelin bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı. 

“Sosyal ve duygusal zekâları düşük olan öğrenciler zorbalığa uğrar”

Sosyal ve duygusal zekanın akran zorbalığındaki etkisi hakkında konuşan Tarhan; “Akran zorbalığı olarak yaşanan olaya o olay üzerinden analiz yapmak lazım. Mesela sınıfta başarılı, zeki olup sosyal ve duygusal zekâları düşük olan öğrenciler zorbalığa uğrar. Herkes güler o gülemez, anlayamaz. Herkes ahenkli çalışır onlar aykırı kalırlar. Sözel olmayan iletişim becerileri zayıftır. Halbuki beyinlerinde deha adacığı vardır. Matematikte süperdirler ama oturup sohbet edemezler. Bu çocuklar müthiş akran zorbalığa maruz kalıyorlar.” şeklinde konuştu. 

Dur, düşün, analiz et, değerlendir…

Olayları yorumlarken 360 derece düşünülmesi gerektiğini belirten Tarhan; “Neyin zorbalık olup olmadığını anlayabilmek önemli. Mesela bir arkadaşın yolda giderken sana selam vermedi. ‘Adama bak burnu büyüdü selam vermedi.’ ya da ‘Dalgın olabilir, bir şey düşünüyor.’ diyebilirsin. Sonrasında onunla karşılaştığın zaman ‘Artık burnun büyüdü selam vermiyorsun.’ dersin. Buna kognitif çarpıtma deniyor. Olayda zihinsel çarpıtma yapıyoruz. Çarpıtma yaptığımız an hatalı yorumlama oluyor. Hatalı tepkiler ortaya çıkıyor. Onun için olayı anlatırken 6 boyutlu düşünce çalışıyoruz. Yani 360 derece düşünme. Öncesini, sonrasını, sağını, solunu, yukarısını, aşağısını bütün boyutlarına bakarsan olayın hakikatini daha iyi anlarsın. Böyle durumlarda durup, düşünüp, analiz edip öyle değerlendirmek gerekiyor.” dedi.

“Akran zorbalığına maruz kalan kişiyle sen dili yerine ben diliyle konuşmak çok etkilidir”

Sen dili yerine ben dilinin önemini vurgulayan Tarhan; “Akran zorbalığına maruz kalan kişiyle sen dili yerine ben diliyle konuşmak çok etkilidir. Sen diliyle konuşmak yargılayıcı ve suçlayıcıdır. Yargılayıcı ve suçlayıcı konuştuğun zaman karşı tarafta savunma duygusu uyanır. Savunma duygusu olunca ego savaşları, güç savaşları, kişilik savaşları başlar. Halbuki ben diliyle hareket edersen savunmaya geçmek yerine kendisini suçlu hisseder ve telafi ihtiyacı hisseder. Buna rağmen karşı taraf hatasını kabul etmiyorsa ısrar ediyorsa o kişi zaten yanlış kişidir. Onunla harcanacak zamana yazıktır. O kişiler toksik kişilerdir. Diyaloğa kapalıdır. Onun için özellikle yakın ilişkilerde güven, kuşku istisnadır. Hiç tanımadığın ya da daha önce kötülük gördüğün bir insanda kuşku, güven istisnadır.” ifadelerini kullandı. 
 

Okunma : 34

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri