Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hürriyet Aile köşesinde bu hafta “Sessiz İyilik" konusuna ilişkin bir yazı ele aldı.
İyiliğin sürekli aktif ve eylem halinde olması gerekiyor. Daha güzel ve anlamlı bir dünyaya ihtiyaç arttıkça iyilik kavramının da değeri daha iyi anlaşılıyor ve önemi öne çıkıyor. Sessizce yapılan iyilikler, hem iyilik yapan için hem de iyilik yapan kişi ya da kişiler için faydalı hale geliyor. Sessiz iyilikte kişinin görünmeyen iyiliği vardır. İyilik yapanın belli olmadığı, iyilik yapılanın da bilmediği bir sistemdir. Tek taraflı değil, çift yönlü iyiliktir ve bu ideal olandır. Sessiz iyilik, iyiliğin en kaliteli ve en üst makamıdır. İyiliğin devamlı aktif ve eylem halinde olması gerekiyor. İyilik yapılmadığı zaman kötülük kendiliğinden yayılıyor.
İyiliği anlayabilmek için kötülük ve iyilik arasındaki sınırı da iyi bilmek gerekiyor. İyilik ve kötülük kavramı, aynı zamanda termodinamiğin ikinci yasası olan entropi yasasına benziyor. Entropi yasasına göre evren, düzenden düzensizliğe doğru gidiyor. Evren gittikçe soğuyor. Evren gittikçe soğuduğu için bu gidişle evrende ısı ölümü olacak. Evren devamlı ısıyla ısıtılıyor. Yörüngemiz güneşle, samanyolu ve yıldızlarla ısıtılıyor. Isıtılmadığı zaman soğutuluyor, o nedenle devamlı ısıtılması gerekiyor. Aydınlık ve karanlık da aynı şekilde. Aydınlık olmadığında karanlık, sıcaklık yok ise soğukluk diyoruz. Aynı şekilde iyilik olmadığı zaman kötülük diyoruz. Aslında kötülük diye bir şey yok. İyiliğin olmaması var. Karanlık diye bir şey yok aydınlığın olmaması var. Soğuk diye bir şey yok, sıcağın olmaması diye bir şey var. İyiliğin devamlı aktif ve eylem halinde olması gerekiyor. İyilik yapılmadığı zaman kötülük kendiliğinden yayılıyor. İyilik olmadığında kötülük direkt aktive oluyor.
Modernizm iyilik kavramını değiştirdi ve iyilik kavramını iki çıkmaza indirgedi: ‘Senin hoşuna gitmiyorsa kötü, gidiyorsa iyidir. Menfaatine uygunsa iyidir, menfaatine uygun değilse kötüdür.’ Bize modernizmin öğrettiği şey şu an budur. Batı kültürünün bize öğrettiği iyilik ve kötülük kavramı buna indirgendi. Adalet yok, rekabete teşvik ediyor. Bunu rekabet olsun, güçlü olanın dediği olsun ve üretim artsın diye teşvik etti. Teşvik edince üretim arttı fakat insanlar mutsuz oldu.
Sessiz iyilik çok önem arz ediyor
Artık bencil ve Batı merkezli bir dünyaya doğru gidiyor. İyilik, kötülük ve ahlak kavramını da buna indirgemiş oldu. Önümüzdeki yıllarda ciddi bir ahlaki karmaşa yaşanabilir. Çünkü iyilik ve kötülük kavramını modernizm ile değiştirdik. İnsanlarda hesap verilebilirlik azaldı. ‘Bir insan neden iyilik yapsın ki?’ sorusu sorulabiliyor. Dünya maalesef o yöne doğru gidiyor. Bu durum hazcılığın ön plana çıkması, iyilik ve kötülük kavramının değişmesi ile ilgili bir durum. İyilik ve kötülük kavramı bu bağlamda değişiyor. Bu yüzden sessiz iyilik çok önem arz ediyor.
Sessiz iyilikte görünmeyen iyilik var
Sessiz iyilik, iyiliğin en kaliteli ve en üst makamıdır. Sessiz iyilikte kişinin görünmeyen iyiliği vardır. İyilik yapanın belli olmadığı, iyilik yapılanın da bilmediği bir sistemdir. Tek taraflı değil, çift taraflı bir şeydir ve bu ideal olandır. Bizim kültürümüzde sadaka taşları olmuş, vatandaş oraya gidip birtakım şeyler bırakmışlar ve ihtiyacı olan oradan gidip ihtiyacı kadar almış. Hala Anadolu’da yaşıyordur. Kimisi bakkal defterini alıyor hesap kapatılıyor ama kimin tarafından kapatıldığı belli değil. Kime iyilik yaptığı da belli değil. Bu çift yönlü iyiliktir ve tam sessiz iyiliktir.
İyilikte karşılık beklentisi olmamalıdır
Kimi zaman insan kime iyilik yaptığını bilirse içerisinde gurur ve kibir duygusunun oluşabiliyor. Sessiz iyilik halinde bu risk ortadan kalkıyor. Hesabi değil, hasbi iyilik diyoruz. Hesabi iyiliğin içinde bir menfaat vardır. Sana tavuk verirsem sen bana kaz verirsin gibi. Bu iyilik değildir. Karşılık beklenerek yapılan iyilik, bir nevi tefeciliktir çünkü kar bekliyorsun oradan ama sessiz iyilik ya da rastgele iyilik tefecilik değildir.
Batı dünyası sessiz iyilik öğretiyor
İyilik özellikle de sessiz iyilik kavramının kıymetini şu an Batı dünyası anladı. Lise öğrencilerine sosyal sorumluluk projesi dersleri veriyorlar. Öğrenci yaşlı bakım evine gidiyor. Öğrenciden burada bir hafta hizmet etmesini ve bunu raporlamasını istiyorlar. Ya da bir bölgede temizliğe yardım etmesini ve raporlamasını talep ediyorlar. Çocuk bakım evine giderek orada yardım etmesini istiyorlar. Bu Anadolu irfanı ve Kur’an-ı Kerim öğretisidir. Peygamber ahlakının evrensel anlayışı bu zaten. Bunun terk edilmesi, aydınlıktan uzaklaşıp karanlığa gidiştir. İyilikten uzaklaşıp kötülüğe gitmektir. Toplumda kötülük yüzde 50’lere çıkar ise kaos yaşanır. Şu an yüzde 5 yüzde 10 oranlarını geçmiş durumdadır.
İyi ve kötü, ailede öğreniliyor
İyi ve kötü kavramı da ailede öğrenilir. Dünya iyilikler sayesinde yaşanılır bir yer haline geliyor. İyi ve kötü kavramını ilk annemiz sonra babamızdan anlıyoruz. Çocukluk çağında özellikle çok önemlidir. Aile ve okulun iyiliğe teşvik etmesi çok önemli.
Okunma : 1595