Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen “Kadın Psikolojisi” başlıklı etkinliğin konuşmacısı oldu. Kaleme aldığı “Kadın Psikolojisi” isimli eser üzerinden önemli değerlendirmelerde bulunan Tarhan, kadın karakterinin toplumsal olarak değişime uğradığını söyledi. Tarhan; “Kültürel değişim sonucu özellikle kadın toplumsal olarak büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu yeni dönemde erkekler bazı durumlara anlam veremeyebiliyor. Erkeklerin kadın psikolojisini anlamak için eğitime ihtiyacı var. Bunun eğitim politikalarında önemsenmesi gerekiyor.” dedi.
“Kadın Psikolojisi eseri en çok okunan eserlerden biri oldu”
8 Mart Dünya Kadınlar günü kapsamında Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Azerbaycan’da bulunan Binaqadi Ganclar Evi tarafından online düzenlenen etkinliğin konuğu oldu. Modertörlüğü Fereh Quliyeva’nın gerçekleştirdiği programda Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Kadın Psikoloji” bağlamında önemli değerlendirmelerde bulundu. Tarhan; “Kadın Psikolojisi kitabı 2014 yılında büyük bir hazırlık sonucu yayınlandı. En çok baskı yapan kitaplarımdan biri oldu. 2003 yılında Amerika’da bir kadın imamın camide imamlık yapması ve İkiz Kuleler olayından sonra İslami bakış açısını yansıtan kadın ve erkek ilişkilerine dair kitap yazmaya karar verdim. Kadın hakları İslam dünyasının yumuşak karnı bana göre. Kadının modernleşme ve özgürleşme hareketini İslam psikolojisi ve nöro-bilim üzerinden araştırma kararı aldım. Kadın Psikolojisi eserinde erkeklerin değişen kadın politikalarını anlamalarını istedim. Kültürel değişim sonucu özellikle kadın toplumsal olarak büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu yeni dönemde erkekler bazı durumlara anlam veremeyebiliyor. Erkeklerin kadın psikolojisini anlamak için eğitime ihtiyacı var. Bunun eğitim politikalarında önemsenmesi gerekiyor. Kitapta kendi değerlerimizi koruyarak nasıl modernleşebileceğimizin üzerinde durdum. Kadın psikolojisi hakkında psikoloji, nöroloji ve sosyal psikoloji açıdan değerlendirme yapmamız gerekiyor. Kadın ve erkek psikolojik olarak farklı fıtrattadır.” dedi.
“Toplumsal olarak kadının değişimiyle hane kırılganlığında artış yaşandı”
Kadın ve erkek rollerinde meydana gelen değişime toplumsal olarak uyum sağlanamadığını aktaran Tarhan; “Modern dünyada meydana gelen toplumsal rollerin değişimiyle kadının konumu değişti. Bunun sonucunda boşanmalar arttı ve tek kişilik hane sayısında büyük bir artış yaşandı. Bu hane kırılganlığı demektir. Kadın ve erkek beyni çok farklı bir mekanizma ile çalışıyor. Bu alanda yaptığım çalışmaları kitaplaştırarak bu alanda yazılan ilk kaynaklardan birine imza attık. Aşk duygusu çok farklı şekilde ortaya çıkıyor. Kadın ve erkek beyni stresli anlarda farklı tepki veriyor. Kadın beyni konuşarak stresi aşmaya meyilli iken erkek beyni ise köşesine çekilerek durumu atlatmaya çalışıyor. Kadınlarda empati yeteneği, duygusal okur yazarlık erkeklere göre oldukça gelişmiştir. Kadınların anne olmasının bu özelliklerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Sol beyin mantıksal özelliklere yaktınken sağ beyin sanatsal aktivitelere daha yatkındır. Ön beyin ise ikisi arasında denge sağlar. Kadınların konuşma ve anlatma becerileri çok gelişmiştir. Kadınlar böyle olmasaydı çocuklarla ilgilenirken gelişimlerinde olumsuz anlamda etkili olur ve çocukların çoğu otistik olurdu. Kadın ve erkek psikolojisinin psikolojik, sosyolojik ve biyolojik özellikleri çok önemli.” ifadelerini kullandı.
“Kadın rolünde meydana gelen değişim eğitim aracılığıyla öğretilmeli”
Modern çağda kadın ve erkek rollerinde meydana gelen değişime dikkat çeken Tarhan, bu değişimin eğitim aracılığıyla öğretilmesi gerektiğini ifade etti. Tarhan; “Kültürel değişim sonucu özellikle kadın toplumsal olarak büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu yeni dönemde erkekler bazı durumlara anlam veremeyebiliyor. Erkeklerin kadın psikolojisini anlamaları için eğitime ihtiyacı var. Bunun eğitim politikalarında önemsenmesi gerekiyor. Kadın ve erkek rollerindeki değişimi fark etmemiz gerekiyor. Ama bunu Batı’nın yaptığı gibi yaparsak yanlış yaparız. Çift terapisi için gelenlere bireysel olarak kişilik testi yapıyoruz ondan sonra ailenin ilişki durumu ortaya çıkıyor. Herhangi bir sorun tespit edilirse bunun üzerine çalışıyoruz. Evliliklerdeki en büyük sıkıntılardan biri niyet okuma eğilimidir. Buna psikolojide ‘kendini gerçekleştiren kehanet’ deniliyor. Aşkta uyku azalır. Mevlana’nın aktardığına göre Horosan’da vezirlerden birinin kızı aşk hastalığına tutuluyor. Bir hekim kıza bütün kasabaların isimlerini saydırıyor. Kasabanın birinde kızın kalp atışlarında artış tespit ediyor ve bu şekilde âşık olduğu kişiyi buluyor. Bu yöntem tamamen nöro-bilimin kullandığı yöntemlerden biridir. Aşk duygusu yaşanırken vücut farklı hormonlar salgılar. Beynimizde bir eczane var bunu harekete geçiriyoruz. İmkânsız aşklarda beyin kimyasında bozulmalar meydana geliyor. Bunun tedavi edilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Kadın Psikolojisi eserini erkekler için kaleme aldım”
Kadın Psikolojisi eserini kadınlar için değil erkekler için kaleme aldığını ifade eden Tarhan; “Erkekler okusun diye adını Kadın Psikolojisi koyduk fakat yine kadınlar okudu. Erkeklik egosuna zarar verir gibi düşünülüyor fakat böyle bir durum söz konusu değil. Ben bu kitabı yazdığımda rahmetli eşim bu kitabı benim sayemde yazdın dedi. Ben de bunu daha sonra fark ettim. Evlilik Olgunluk Ölçeğinin evliliğe müracaat edenlere yapılması gerekiyor. Bunun sonucunda kişiler evliliğe uygun olmayan özelliklerini değiştirebilirler. Bu testin uygulanması da çok kolay. Gençler genelde evlilik kavramını bilmeden bu yola çıkıyorlar. Evlenecek kimse ben kalarak biz olmalıdır. İki taraf da birbirinin kişiliğini yok saymasın. Değişmesini beklemek, anne babandan öğrendiğin rolleri uygulamak manasız bir çaba. İki tarafında belli bir hayat senaryosu var. Zihinsel esnekliği olmayan inatçı kişiler evlilikte büyük soruna neden oluyor. Evlilikten önce denklik çok önemli. Evlilik olgunluğunda bazı denklik seviyelerinin sağlanması gerekiyor. Bunlar ekonomik seviye, sosyal statü, fiziksel görünüm ve kültürel yakınlıktır. Fakat en önemli denklik birbirlerini sevmeleridir. Aşk evlilikte sebep değil sonuçtur. Sevgi ve iş birliği ile iyi evlilik ve aşk ortaya çıkar.” dedi.
“Evlilikte boşanma seçenek değil sonuçtur”
Boşanmanın çağımızda bir seçenek olarak görüldüğüne dikkat çeken Tarhan, boşanma aşamasına gelmeden önce yapılması gerekenlere değindi. Tarhan; “Boşanma evlilikte seçenek değil sonuçtur. Evlilik olgunluğu olmayan insanlar evliliği sürdürmekte zorlanıyor. Evlilik bir cerrahın ameliyata girmesi gibi. Ameliyatın ortasında sıkıldım diyerek çıkamazsın. Şu anda 40 kişilik bir sınıfta en az 15-20 çocuğun ailesi parçalanmış durumda. Böyle çocuklar intihara daha meyilli oluyor, sıkıntılarla mücadele etmeleri zor oluyor. Bu çocukların evliliğe bakış açıları da sıkıntılı oluyor. Karı – kocalıktan boşanılıyor ama anne – babalıktan boşanılmıyor. Aileler çocuklar için boşandıktan sonra iletişimlerini iyi bir şekilde yürütmeliler. Boşanma aşamasına gelmeden önce çift terapisti gibi uzmanlara başvurmaları gerekiyor. Anne –baba ileride çocuğuna evliliğin yürümesi için elinden geldiğini yaptığını ifade edebilmeli. Batı eğitimi alan psikologlar çift terapisti gibi değil boşanma terapisti gibi çalışıyorlar. Yürümeyen evliliklerin en başında sorun çözme becerisinin gelişmemesi geliyor. Evlilikte virüsler vardır. Yalan gibi virüsler yavaş yavaş evliliğe yayılır ve bitmesine neden olur. Evliliği eskiden sevgi yuvası olarak tanımlardık. Fakat artık güven yuvası olarak tanımlıyoruz. Çünkü sevgi tek başına yeterli olmuyor. Evlilikte güven esas olmalı. Sevgi, saygı, sabır, sadakat ve samimiyet evlilikte 5S kuralı olarak kodladığımız bir yöntem. Bu beş kavram sağlandığı zaman evlilik güvenli bir şekilde yürüyor. Sağlıklı çocuk yetiştirmek istiyorsak evi sıcak bir ortam yapmak gerekiyor. Eve geldiği zaman mahkemeye gelir gibi gelen çocuk eve gelmek istemez.” ifadelerini kullandı.
“Son kale olan aileyi koruyalım”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle son olarak kadınlara seslenen Tarhan, ailenin son sığınak olduğuna dikkat çekti. Tarhan; “Aile değerleri bütün dünyada çözülmüş durumda. Günümüzde ailede yangın var. Aile son sığınaktır, aile kalesini ayakta tutmamız gerekiyor. Son teknoloji ile ortaya çıkan sosyal medya gibi nedenlerle ailedeki duvarlar yıkıldı. Sosyal medya evin açık kapısı haline geldi. Her türlü negatif durumlar evin sıcak ortamına giriyor. Evin sıcak ortamını korumamız gerekiyor.” dedi.
Okunma : 1832
ÜHA