Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan Ankara Kültür Eğitim Vakfı (AKEV) tarafından düzenlenen aylık seminerlerin çevrimiçi konuğu oldu. Youtube üzerinden yayınlanan ve dinleyiciler tarafından ilgiyle takip edilen programda Tarhan, “Hayat ve Ölüm” konusunda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Dünya saadetinin insanı mutlu etmeye yetmediğini aktaran Tarhan, ölüm hakikatine vurgu yaptı. İdeolojik bakış açısının hakikati görmeye engel olduğunu sözlerine ekleyen Tarhan, dünyanın üç yüzü olduğunu da kaydetti.
“Modern çağda ölüm acı bir gerçek olarak görülüyor”
Dünyacılığın yaygın olduğu bir zamanda ölümün acı bir gerçek olarak görüldüğünün altını çizen Tarhan, yaşadığımız dünyanın simülasyon olduğunu ifade etti. Tarhan; “Dünyacılığın yaygın olduğu bir zamanda acı gerçeklerden bahsedeceğiz bugün. Güzel bir misal vardır, hayat ve ölüme dair: ‘Hayat ölüme demiş, insanlar beni çok seviyorlar seni hiç sevmiyorlar.’ diye. Ölüm ise; ‘Doğru. Çünkü sen yalan bir hikayesin ben ise acı bir gerçeğim.’ demiş. ‘Yalan bir masalsın’ demiş. Dünyanın bir illüzyon olduğu bilimsel olarak kabul edilmeye başlandı. Dünya bir simülasyon aynı Metaverse’ün simülasyon olması gibi. Biz burada bir simülasyon yazmışız, onun içinde insanlar oynuyorlar. Gayet güzel ve neşeli. Belli bir zaman sonra oradan çıkıp gerçeklerle yüzleşecekler. Allah dünyayı imtihan simülasyonu olarak yaratmış. İnsanlık tarihinde hiç bu asır kadar dünyacılık ön plana çıkmamıştı. Ölümü, ahireti unutup sadece dünyayı düşünme, bencillik gibi duygular ön planda. Hazların yüceltildiği, medeniyet fantezilerinin, lükslerin, eğlencenin bu kadar yüceltildiği bir dönem hiç yok insanlık tarihinde. Enteresan bir zamanda yaşıyoruz, ahir zaman tasvirlerine çok uyuyor.” dedi.
“İdeolojik bakış açısı hakikati görmeye engeldir”
Dünya saadetinin insanı mutlu etmeye yetmediğini aktaran Tarhan, ölüm hakikatine vurgu yaptı. Tarhan; “Dünyanın üç yüzü var. Biri dünyanın kendine bakan yüzü, şu anda bizim sekülerizm dediğimiz. Türk Dil Kurumunda baktım ben sekülerizm kelimesi tamamen felsefi bir tabir. Dünyacılık demek. Ama enteresan bir şekilde laikliğin yerine kullanılıyor. Hiç alakası yok. Sekülerizm dünyacılık demek, laiklik yönetim biçimidir. Sekülerizm yaşam biçimi, laiklik siyasi yönetim biçimi. Bir insan laikliği yönetim biçimi olarak benimser ama seküler olmak zorunda değil. Ahireti, dindarlığı ve Allah’ı aynı anda yaşayabilir. Onun için özgürlükçü laiklik dindarlığa ters düşmüyor. Dünyanın 3 yüzü var. Birisi dünyanın kendine bakan yüzü, sekülerizm dediğimiz. Diğeri dünyanın esma-i ilahiye bakılan kâinat kitabı yüzü. Üçüncüsü ise ahiretin tarlası olan imtihan yüzü. Biz sadece 3 gözden birine bakıyoruz. Psikolojide buna ideolojik körlük veya doktriner körlük deniyor. Bir konuya ideolojik gözle baktığın zaman büyük hakikati göremiyorsun. ‘Allah ve ahiret yok’ ön yargısıyla sekülerist felsefeli olanlar böyle düşündükleri için tek kanatlı oluyorlar. Bunlar sadece dünya saadeti oluyor ahiret saadeti olmuyor. Sadece dünya saadeti insanı mutlu etmiyor. Ölüm hakikat var çünkü. O gayrimeşru mecazi zevk yani dünyevi zevkler şu anda şarkılara türkülere baksak hepsi mecazi zevkle ilgili.” ifadelerini kullandı.
“Hakikate kalp, akıl ve beden dengesi ile ulaşılır”
Modern insanın çıkmazları hakkında açıklamalarda bulunan Tarhan; “Avrupa’da ki en büyük intihar nedenleri varoluş bunalımlarından kaynaklanıyor. Onun için meşhur Amerikalı psikiyatrist ‘İnsan dört konudaki korkusunu çözemedi. Bu modern insanının anksiyetesidir’ diyor. Bunlar özgürlük, anlam arayışı, ölüm ve yalnızlık. Bu 4 konuyu çözemediği için korkuyla yaşayan insan mutlu olamıyor. Bunu çözdüğü zaman mutlu olacağını söylüyor. Kendini eğlenceye verirse, görmezden geliyor deve kuşu gibi başını kuma sokmuş ölüm gelecek diye düşünmüyor. Kalp hakikati bulursa, bedende sabır varsa insan hakikate ve huzura ulaşıyor. Kalbi hakikati anlayacak ama, hakikat Allah’ın varlığı ve dünyanın geçici olduğu hakikat bu. Kalp duygularla bunu diyecek ama, bedeni sabredecek, aklı da yardım edecek kişiye. O zaman hakikati buluyor. O zaman mecazi aşk hakikiye çevriliyor. Evet eğer, delalet ve gaflet gibi kendini unutup afaka dalıp, umumi dünyayı hususi dünya zannedip ona aşık olsa, bataklığa düşer boğulur. Buna temsili şey olarak kullanıyor temsil teşbih ve mecazi anlamda kullanıyor. Hacı Bayram hazretleri sembolizm kullanıyor. Sembolizm bir ikna yöntemidir. Sembolizm akıl yürütme yönlerimden birisidir. Bir konuyu sembollerle anlatıp sembolik düşünce, kavramsal düşünce ve soyut düşünce. 3 tane önemli düşünce var. Sembolizmi kullanıyor burada kişinin kavramı anlamasına sebep oluyor.” şeklinde konuştu.
“Dünya hayatı hayal gibi gözüken bir gerçeklik”
Dünyanın faniliği hakkında açıklamalarda bulunan Tarhan; “Dünyada yaptıklarımız kaydediliyor. Öyleyse diyeceksin ki, ben bu hayatta güzel şeyler yaparsam oraya güzel şeyler götüreceğim. Belleğimi güzel şeylerle dolduracağım o halde şu anda bana hayal gibi gözüken bir gerçeklik var. Buna görünmeyen gerçeklik deniyor. Akıllı insan soyut bir şekilde akıl yürütmeyle bunları görüyor. Soyut akıl yürütme budur ama somut akıl yürütmeyle cenneti cehennemi anlayamıyorsun. Eğer dünyamızı sevdiysek dünyamız, hayatımızın üstünde bina edildiği için hayatımız gibi fani ve kararsızdır. Bazı şeyler bizzat güzeldir bazı şeylerde neticesi itibarı ile güzeldir. Dünyanın en büyük güzelliği neticesi itibarı ile güzeldir. O aynamızı temiz ve güzel tutabilirsek faydalıdır ama pis ve çirkin tutarsak kayıtlar, negatif kayıtlar çok fazla olduğu için ayna dağılıyor. Aslında her şey dünyayı ahiretin karması görüp güzel şeyler ekip biçmek önemlidir. Kur’an’da geçen ayetteki gibi 'onlar Allah'ı unuttular, Allah da onlara kendilerini unutturdu.’ O halde burada sır ne? Allah’ı unutmamak. Allah’ı unutmamak ne demek? Allah’a bağlanmak. Bunun için Allah'ı unutmamak gerekiyor kalbimizi her zaman Allah’a açacağız, bir yemek yiyorsak o yemeğe besmeleyle başlayacağız. Harama helale dikkat etmek gerekiyor. Bir iş yapıyorsak ve o işi sadece para kazanmak için yapıyorsak ve inanarak yapmıyorsak anlamsız bir hale geliyor. Ahiret düşüncesiyle o işi yapabilmek harama helale dikkat ederek yapmak çok önemlidir.” dedi.
“Dünya hayatı müminin cehennemi gibidir”
Dünya hayatını imtihan olarak kabul edip, zorlukların içindeyken bile mutlu olmayı başarmanın mümkün olduğunu ifade eden Tarhan; “En kötü şartlarda bile huzurlu olabilmek mümkün. Buna psikolojide ‘otantik mutluluk’ deniliyor. Cezaevinde bile mutlu olabilmeyi başarabilmek, sarayda da mutlu olabilmeyi başarabilmek her ortamda bunu sağlamak. Hz. Yusuf hapsedildiğinde yaşadığı yeri cennete çevirmiş. Karmakarışık, pislik içindeki ortamı eğitim, okul haline çevirmiş. Başıma niye bunlar geldi dememiş. Allah’ın bir hikmeti var, ben burayı daha iyi, daha güzel nasıl yaparım demiş. Madem biz bu dünyadayız, dünyayı daha yaşanılır nasıl yaparız. Bunun gibi böyle bu gözle bakabilmek kolay değil tabii. Dünyadaki şeylerin arkasında esmaya bakıyor, müthiş ikram görüyor, oradaki güzelliklere bakıyor, müthiş bir sanat görüyor. Bu dünya hayatı müminin cehennemi gibi bir şey. Dünya hayatı öyle boş, öyle basit ki ahiretin yanında. Dünyanın en lezzetli bir saati, cennetin bir saatine denk gelmiyor. Böyle bir lezzet var. Bu da aşk mecazi, aşk hakikiye çevirip, dünya ile ahiret arasında köprü kurabilmek. Yani dünyanın geçici, fani yüzüne Esma ile bakarken, kâinat kitabı yüzüne, üçüncüsünde ceza yüzüne bakıyorsun.” dedi.
Okunma : 1533
ÜHA