Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dicle Çocuk Üniversitesi tarafından düzenlenen “Çocuk Eğitiminde Hayat Başarısı mı Akademik Başarı mı?” başlıklı etkinliğin konuğu oldu. Moderatörlüğünü Öğr. Gör. Esra Kuz’un üstlendiği programda çocuk eğitiminde çift yönlü eğitim olması gerektiğini ifade eden Tarhan; “Lider adaylarının zeki ve çalışkan olması akademik başarı için yeterli, fakat ahlaki başarı yoksa kişi hayatta başarılı olamaz. Sadece akademik başarı veya sadece ahlaki başarı yeterli değil. Ahlaki ve akademik başarı ile çocukların hayatta başarılı olması sağlanmalı.” dedi.
“Bu dönemde küresel olarak olumsuza doğru bir değişiklik yaşıyoruz”
Pandemi sürecinden en çok etkilenen grubun çocuk ve gençler olduğunu dile getiren Tarhan, bu grubun COVID gibi beklenmeyen bir krizi bu yaşta yaşamak zorunda kaldığını ifade etti. Tarhan; “Böyle bir dönemde mahrumiyetler, izolasyonlar çocuk ve gençler için tehdit mi yoksa kazanım mı olacak bunu konuşmak gerekiyor. ‘Çocuğumu nasıl eğitirim, hayat başarısı mı akademik başarı mı?’ gibi sorular eski sorulardır. Bu sorulara yeni cevaplar vermek gerekiyor. Bugünün gerçeğinde gelişmiş ilaçlar, yetersiz sağlık, sayısız ilişki, sıfır sevgi, yüksek gelir, daha az huzur, sosyal medyada sürüyle arkadaş, sıfır dost, daha çok insan, daha az insanlık, daha fazla maddi refah, daha az huzur var. Bu kriterlerde sosyolojik olarak değişiklikler olur. Bu dönemde küresel olarak olumsuza doğru bir değişiklik yaşıyoruz.” diye konuştu.
“Endüstri 4.0’ı bir an önce yakalamamız lazım”
Değişen dünyada Endüstri 1.0, 2.0, 3.0 yaşandığını ve günümüzde 4.0 gerçekleştiğini ifade eden Tarhan; “Endüstri 1.0 ve 2.0’ı Osmanlı kaçırdı. 3.0’ı da maalesef 20. yüzyılda biz kaçırdık. Şu anda endüstri 4.0 yaşanıyor, hiç olmazsa bunu kaçırmayalım. Eğer bir sürecin öznesi değil nesnesiysen, sadece tüketim varsa endüstri devrimini yakalamak imkânsız hale gelir. Endüstri devrimini yakalamak için üretken olmak gerekiyor. Bütün güç, sermaye, hakimiyet bunu başaran kişilerin elinde toplanıyor. Bu dengeyi hala kurmuş değiliz. Önceliğin bilim ve yeniliğe verilmesi gerekiyor. Şu anda din ve bilim sentezi yapılmaya başlandı. Endüstri 4.0’da süper bilgisayarlarla gençler süper işler yapabilir, önemli olan bu konuda devlet engeli olmasın. Devlet AR-GE’nin önünü açacak. Amazon şirketi gelirinin yüzde 80’inini AR-GE’ye yatırıyor. Çin ve Güney Kore yüzde 10’dan fazlasını AR-GE’ye yatırıyor. Türkiye hala yüzde 3’ü geçemedi. Dağa taşa yatırım yapıyoruz ama AR-GE yapmadığımız için yeni bir şey üretemiyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Çocuklara fizik, matematik anlatılırken insani değerler de anlatılmalı”
COVID salgınının tüm dünyaya mecburi dijitalleştirme getirdiğini ifade eden Tarhan; “Dijitalleşme ile yeni bir durum ortaya çıktı; ‘21. yüzyıl becerileri.’ 21. yüzyıl becerilerinde çocukların duygularını ve sosyal becerilerini eğitim yoluyla geliştirmek gerekiyor. Çocuğa sadece akademik başarı değil duygusal ve sosyal başarı da öğretilmeli. İkinci olarak, rastlantısallık değil bağlantısallık önemli. Kuantuma göre evrende rastlantısallık yok, bağlantısallık var. Her şey birbiriyle bağlantılı. Kuantuma göre evrende kelebek etkisi ile gerçekleşen hatalar ve yanlışlar mükemmeliyetin bir parçasıdır. Nörobilim tabanlı öğrenme ortaya çıktı. Çocuklara yenilikçilik, girişimcilik ve değer içerikli eğitim verilmeli. Hayatın her noktasında fizik, matematik anlatılırken insani değerler de anlatılmalı. Dürüstlük, çalışkanlık, iyi insan olmak, empati duymak, başkasının hakkını göz önünde bulundurmak gibi değerlerin öğretilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Küresel Medeniyet Sendromu: Hedonizm, narsisizm, yalnızlık”
Dünyanın geldiği durumla ilgili Amerika’da yapılan bir araştırmaya değinen Tarhan; “Amerika’da 1950 ile 2000 yılları arasında yapılan bir istatistiğe göre mutluluk puanlarını ve aynı zamanda gayri safi milli hasılayı ölçmüşler. Gayri safi milli hasılada büyük bir gelişme yaşandığı halde mutluluk aynı kalmış. Bu istatistik ‘parayla saadet olmaz’ sözünü doğrulayan bir sonuç ortaya çıkarmış. Küresel Medeniyet Sendromunda birinci adım hedonizm zevkçilik, hazcılık krizi. Hazcılık, yaşamın amacı ‘haz peşinde koşmak’ diyor. İkincisi narsisizm. Narsist kişiler empati yoksunudurlar, herkesi kendilerinin uzantıları olarak görürler. Daha sonra bu iki özellik, üçüncü bir özelliği ‘yalnızlığı’ doğuruyor. Sosyal sorumluluktan kaçan, yabancılaşan, sadece kendi çıkarını düşünen insanlar çoğalıyor ve yalnızlaşıyorlar. Bunun sonucunda mutsuzluk, depresyon ve intiharlar artıyor. Gençler arasında bu artışlar tesadüfi değil. İngiltere 2018’de Yalnızlık Bakanlığı kurdu. Japonya da 3 Mart’ta kurdu çünkü COVID döneminde intiharlar çok arttı.” dedi.
“Hayatta başarı, akademik başarı ve ahlaki başarı sonucunda geliyor”
Her çocuk ve gencin lider adayı olduğunu ifade eden Tarhan; “Lider adaylarını yetiştirirken zeki, çalışkan olması istenir. Liderlikte yeni bilimsel görüşe göre, nöroliderlik türü var. Buna göre insan kendi kendisinin lideridir. Kendini yönetemeyen başkalarını yönetemez. İnsan karanlığın beş atlısı diye bildiğimiz; kin, öfke, nefret, kıskançlık gibi duyguları yönetemiyorsa kendi kendisinin lideri değildir. İkinci aşamada anne babalık, evdeki liderlik gelir. Üçüncüsü eğitimde sınıf liderliğidir. Bu liderlikleri doğru yapıyorsak, lider adaylarını doğru yetiştiririz. Lider adaylarının zeki ve çalışkan olması akademik başarı için yeterli, fakat ahlaki başarı yoksa kişi hayatta başarılı olamaz. Sadece akademik başarı veya sadece ahlaki başarı yeterli değil. Ahlaki ve akademik başarı ile çocukların hayatta başarılı olması sağlanmalı” diyerek sözlerini noktaladı.
Okunma : 1886
ÜHA