Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Erzincan İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldı. Tarhan, çok sayıda eğitimcinin katıldığı konferansta “Korku ve Güven İlişkisi” başlığı altında önemli değerlendirmelerde bulundu. İnsanda doğuştan gelen güvenli bağlanma ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Tarhan; “İnsanda doğuştan gelen güvenli bağlanma ihtiyacı var. Dostluğun içerisinde korku azalması ve güven artması vardır, dostluk ilaç gibidir.” Dedi.
“Dostluk ilaç gibidir, içerisinde korku azalması ve güven artması vardır”
Dostluk ve güven ilişkisine dair değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “İnsanda doğuştan gelen güvenli bağlanma ihtiyacı var. Dostluğun içerisinde korku azalması ve güven artması vardır, dostluk ilaç gibidir. Ateşi düşürür ama terletmez, depresyona iyi gelir uyuşturmaz, yalnızlığa iyi gelir bunaltmaz. Dost öyle bir ilaç ki aşk hissi verir ama ayrılık elemi vermez. İç huzur verir ama kaybetme korkusu vermez. Böyle bir dost bulabilmek çok önemli.” Dedi.
“İnsanlarımız evlenmekten korkuyorlar”
Konuşmasının devamında dengeli korkunun koruyucu olduğuna değinen Tarhan; “Dengeli korku koruyucudur. Sağ kalma dürtüsünü ön plana çıkarır. İnsan, korku içinde olduğu zaman güven arayışına giriyor. Güçlü gördüğünün etrafında toplanma refleksi ortaya çıkıyor. İnsanlarımızda yeni bir korku çıktı, şu anda evlenmekten korkuyorlar. Çünkü aile sığınak ve güvenli bir alan olmaktan çıkıyor. Kadınlar erkekler tarafından şiddet görmekten korkuyor, erkekler kadınlar tarafından esir alınmaktan korkuyorlar. Empatinin iki ayağı olan merhamet ve değerlere saygı azalıyor. Aile kavramında bir değişiklik oluşuyor.” İfadelerini kullandı.
“Adalet duygusu bireysel değil, sosyal bir duygudur”
Adalet duygusunun toplumun temel taşı olduğundan bahseden Tarhan, bu duygunun bireysel bir duygu değil aynı zamanda sosyal bir duygu olduğunu da vurgulayarak; “Korku ve hukuk çok önemli. Toplumda hukukun üstünlüğünün üç tane belirtisi var; Birincisi, sabah sütçü veya kapıcıdan başka kimsenin uyandırmayacağına emin olmak. İkincisi karakola düştüğün zaman kural dışı bir şey yapılmayacağından emin olmak. Üçüncüsü de mahkemeye düştüğün zaman güçlünün değil haklının kazanacağından emin olmak. Bu güven duygusu yoksa orada huzur olmuyor. İstediği kadar zenginlik olsun. Avrupa’ya göçün sebebi zenginlik değil Avrupa’da hukuk üstünlüğünün olması. Şu anda bunun farkına varıldı, hukuk reformundan bahsediliyor. Adalet duygusu sosyal çadır gibidir, korunma sağlar ve geleceğimizi güvende hissettir. Adalet duygusu olmayan yerde insan ortada kalıyor. Adalet varsa çadır etkisi var. Adalet duygusu güneş gibi içimizi ısıtır, korkularımızı giderir, özgürlüğümüzü arttırır, sorumluluk hissettirir, empatik bakış sağlar. O yüzden adalet duygusu bireysel bir duygu değil, sosyal bir duygudur.” Şeklinde konuştu.
“İnsanlar haz ve hız çağında yaşıyor”
Covid-19 pandemisinin getirdiği olumsuzlukların yanı sıra hayatımıza önemli katkılar da sunduğunu belirten Tarhan; “Covid-19 pandemisi beş özelliğimizi bozdu. En başta psikolojik iyi oluşumuz bozuldu. Özgürlüğümüzü ve beden rahatlığımızı kaybettik, sosyal ilişkilerimiz olumsuz etkilendi, ölümün yakın olduğunu hissettik. Bunlar bozulan özelliklerimiz. Ama pandemi bize 3 tane de hediye verdi. Serbest zaman en büyük hediyemiz oldu. Ayrıca psikolojik sağlığın ve dayanıklı eğitimin fırsatı oldu. İnsanlar haz ve hız çağında yaşıyor. Şu anda mecburi bir yavaşlama yaşıyoruz. Terk ettiğimiz insani ve yöresel değerler yeniden ortaya çıktı. Bu değerler insanı insan yapan değerler.” Dedi.
Okunma : 3202
ÜHA