"Şu anda Türkiye'deki insanların önemli bir kısmı böyle savunucu ruh hali içerisinde fakat Türkiye’yi yöneten kadrolara karşı güven olduğu için bekliyorlar. Şu yaşanan süreç, Hollanda, Belçika veya Paris'te olsa daha büyük bir kriz yaşanırdı. Bu kriz Türkiye'de yaşanmıyor.
Bunun iki sebebi var. Birincisi, şu anda Türkiye’deki yönetime olan kredinin devam etmesi, güvenin devam etmesi.
İkincisi de geçmişten, imparatorluk geleneğinden gelen sterse tolerans yüksek. Yani dayanaklılık gücümüz yüksek toplumsal olarak, sosyal dayanıklılık gücümüz yüksek.
Şu anda 'Türkiye’yi Suriye ve Irak gibi yapmak istiyorlar. Küresel güçlerin Türkiye'ye bir operasyonu var' tarzında toplumda çok yaygın bir kanaat var. Bu kanaat nedeniyle ciddi bir birlik ihtiyacı ortaya çıkıyor. Şu anda gemiyi tehlikede hissediyorlar. Yaşam tarzı, hayat görüşü, yaşam felsefesi ne olursa olsun toplumdaki insanlarda bunun bir dış tehdit olduğuyla ilgili algı olması, kendine güvenini artırıyor ve daha çok birlik ihtiyacı hissediyor. Böyle bir duygu içindeki insanların dayanma güçleri artıyor. Çünkü gerekçeleri var dayanmak için."
Haksızlığa uğramış bir kimsenin dayanıklılık gücünü artırmak için iki yöntem uygulandığını ifade eden Tarhan, "Birincisi adalete güvenmektir. İkincisi de öz güvenini kaybederse her şeyi kaybedeceğini bilmesidir." dedi.
Türkiye'nin bir geçiş dönemi yaşadığını belirten Tarhan, "Toplumun ümitsizliğe düşmemesi gerekiyor. En büyük düşman ümitsizlik ve karamsarlık. Her stresli olayda ümitsizlik varsa dayanma gücü zayıflıyor. Ümit varsa dayanma gücü artıyor. Eğer Türkiye’yi seviyorsak, ümitsizliğe düşmemek gerekiyor." diye konuştu.
STAR
Okunma : 4819