Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türkiye’de bulunan Ahıskalı Türklerle buluştu. Dünya Ahıska Türkleri Birliği Gençlik Kolları (DATÜB) ‘nın Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlediği programda Tarhan, ‘Doğru Meslek Seçimi ve Etkin Kariyer Planlaması’ başlığında önemli paylaşımlarda bulundu. Tecrübeli kişilerden faydalanılması gerektiğine dikkat çeken Tarhan, ideal olanın başkalarının tecrübelerinden ders almak olduğunu belirtti.
Üsküdar Üniversitesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirilen söyleşiye Türkiye’de yaşayan Ahıskalı Türklerin ilgisi yoğundu. Üniversite sınavına giren ve tercih arifesinde olan adayların yoğun olduğu buluşmaya STK yöneticileri de katıldı.
“Geçmişi unutmayacağız ama geleceğe bakacağız”
Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 79’uncu yılına dikkat çekerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, geçmişten ders almak gerektiğine ve sorumluluk duygusunun önemine dikkat çekti. Tarhan, “Geçmişten dersler alacağız, onlar bizim tarihimiz. Mesela Japonlar çocuklarını daha ilkokul seviyesinde Nagazaki’ye Hiroşima’ya götürüp, ‘Bak biz İkinci Dünya Savaşı yaşadığımızda böyle kayıp verdik. Hayatın gerçekleri var, hayat sadece toz pembe değil, böyle gerçekler yaşadık.’ diyorlar. Geçmişte atalarımıza karşı bir borcumuz var duygusu ile gençlerde sorumluluk duygusu uyandırılıyor. Özellikle günümüzdeki gençler geçmişe ilişkin sorumluluk konusunda modernizmin getirdiği bakış açısı nedeniyle benmerkezci yetiştirilmeye çalışılıyor. Popüler kültürün dayattığı ‘hayatını yaşa, zincirlerini kır, duvarları yık, kafana göre yaşa’ diye bir felsefe var. Eğitim sistemimizde bu eksikleri tamamlamamız gerekiyor. Geçmişi unutmayacağız ama geleceğe bakacağız. Bu yüzden de sizin bu faaliyetiniz elmas değerinde ve bu gençlerin de buraya gelmesi bu kapsamda önemli. Biz onların doğru tercih yapmaları için faydalı olursak ne mutlu bize.” şeklinde konuştu.
Adayın tecrübeli kişilerden faydalanması gerekiyor…
Adayların mutlaka tecrübeli kişilerden yararlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Tercih Dönemi gençlerin kafasının en karışık olduğu dönemlerden birisidir. İnsanın hayatta vereceği iki önemli karar var; birisi meslek seçimi diğeri de eş seçimi. Çünkü kişinin belki kırk yılı verdiği bu karar doğrultusunda geçecek. Burada doğru kararı nasıl verir? Her şeyi kendisi göremeyebilir. Kişinin kendi güçlü, zayıf yönleri var… Kendi kişisel özellikleri var... Daha sonra gitmek istediği mesleğin özellikleri var. O mesleğin artısı, eksisi var. O mesleği yapanların gözlemi, tecrübesi var… Kişinin kişisel özellikleriyle yapmak istediği meslek arasındaki bağlantıyı kurabilmesi gerekiyor. Onun için de burada tecrübeli kişilerden faydalanması önem taşıyor. Bunun için son yıllarda eğitim fakülteleri meslek seçimi uzmanlığı diye bilim dalı açtı. Yani meslek seçimiyle ilgili anabilim dalı değil ama bilim dalı olarak bulunuyor? Doğru meslek seçimiyle ilgili ayrı bir ders var. İstatistiklere baktığımızda üniversiteye giren öğrencilerin yüzde 30-40’ının tekrar sınavlara girerek bölüm ve alan değiştirmek istediğini görüyoruz. Özetle tercihlerinden, alanlarından memnun değiller… Bu demek oluyor ki üçte biri seneye sınava tekrar, tekrar girecek. Eğer istemediği alanı yazarsa ek kontenjandan giriyor puanı yanmıyor en azından daha avantajlı oluyor çünkü bir sene kaybetmiyor gibi böyle avantajları var. Bunu en iyi tercih danışmanları, tercih robotları biliyor.” dedi.
“En büyük sermaye güvendir”
Kısa vadede karlı olmanın değil, orta-uzun vadede karlı olmanın hedeflenmesi gerektiğinden bahseden Tarhan; “Bu zamanın en önemli doğruları, en önemli para birimi güvendir. En büyük sermaye güvendir. Güven oluşturmak için açık, şeffaf, dürüst olmamız gerekir. Yani düşünüyorum Türkiye’de dürüstlük meziyet oldu. Aslında herkeste olması gerekir. Bütün bunlar insani özelliklerdir. Çıkarcı olmak kısa vadede karlıdır ama erdemli olmak orta- uzun vadede karlıdır. Kısa vadede karlı olmaya değil orta-uzun vadeyi hedeflememiz lazım. Gençlere en önemli tavsiyem budur. Böyle bir yaşam felsefesi olan bir insan hedefini doğru belirliyor. Hayatta hedef piramidimiz olacak, kendini harekete geçirebilecek motivasyonunuz olacak. Hedef piramidinin en tepesinde Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisindeki gibi bir insanın amaç ve anlam piramidi olacak. Hayatın en tepesinde soyut amaçlar olacak mesela hayatımın sonuna geldiğim zaman nasıl bir insan olmak istiyorum, mezar taşıma ne yazılsın istiyorum, nasıl anılmak istiyorum? Böyle soyut bir hedefimiz varsa birisi bizi kötücül bir tarafa sevk ederse ‘Yalan söyle, şunu tokatla, şunu yap’ derse hedefinde iyi insan olmak gibi soyut hedefin varsa otomatik olarak zaten hayır diyebiliyorsun.” ifadelerini kullandı.
Travmaların kendisi değil, onları ele alış biçimimiz tehdittir”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ümitsizlik ve karamsarlığa düşmeyen kişinin travmayı kazanıma dönüştürdüğünden bahsetti. Tarhan; “Travmaların kendisi bir tehdit değildir. Travmaları ele alış biçimimiz tehdittir. Çünkü travma hayatta kaçınılmaz bir şeydir. Hiç kimsenin hayatı düz bir çizgi gibi değil. Travmasız bir hayat düşünmek gerçekçi değil. Hoş olurdu ama mümkün değil. Yaratılış kuralları öyle değil. Her tehlikenin iki boyutu var. Bir tehdit boyutu, bir de fırsat boyutu var. Diyelim bir travmada fırsat boyutunu görmeyen tehdit boyutuna odaklanan kişiler; ‘Niye bu oldu? Keşke olmasaydı? Niye bunu yaptılar? Bu haksızlık’ deyip hep dış odaklı düşünürse hep başkalarını suçlayarak öyle alışkanlık kazanırsa kendini harcamış oluyor ama; ‘Bu travma benim hayatımda benim engelleyemediğim, elimde olmayan, ön göremediğim durumdur. Bu travmaya karşı ne yapmam lazım? Bu travmanın benim için öğretici boyutu nedir? Fırsat boyutu nedir?’ diye düşünmesi gerekiyor. Bunu düşünmesi için de en önemli şey ümitsizlik ve karamsarlığa düşmemektir. Ümitsizlik ve karamsarlığa düşmeyen kişi travmayı kazanıma dönüştürüyor. Biz o zaman o travmaya geliştiren travma diyoruz. Kişi çile çekiyor, acı çekiyor ama ondan sonra daha fazla kendi, yetenekleri gelişiyor daha ileri gidiyor. Yani kendisine rakiben o travmalar ona psikolojik sağlamlık kazandırıyor, ego gücü kazandırıyor. O kazanmalarla da hayat olaylarında daha dirençli hale geliyor.” şeklinde konuştu.
“İdeal olan başkalarının tecrübelerinden ders almaktır”
Hayat başarısında 21. Yüzyıl becerilerinden bir tanesinin dayanıklılık eğitimi olduğunun altını çizen Tarhan; “Şu anda hayat başarısında en önemli 21.yüzyılın becerilerinden bir tanesi dayanıklılık eğitimi dediğimiz, psikolojik sağlamlık dediğimiz bizim kültürümüze sabır olarak geçer. Yani sabırlı olmak böyle bir kenara çekilip beklemek değil, bu pasif sabırdır. Bir de aktif sabır var, hareket halinde sabır. Bir hedef belirliyorsun. Hedefe giderken aktif sabır içinde oluyorsun. Hedefe giderken olumlu şeyleri alıyorsun, olumsuz şeylere hayır diyorsun. Yani keyfine, zevklerine, hazlarına değil hedefine yöneliyorsun. Bu sabır meditatif bir eylemdir. Ve aslında bu sabır yavaşlamak, beklemek değildir; doğanın hız ve ritmine uymaktır. Hayat bisiklet kullanmak gibidir. Nerede hızlanacağını nerede yavaşlayacağını bilirsen devrilmeden gidersin. Olmayacak yerde pedalı çevirirsen düşersin aynı bunun gibidir. Hayatta da bunun öğrenilmesi gerekiyor. Bir beceridir bu. Hayatta da devamlı hatalar yapacağız, öğreneceğiz. Standart öğrenme çoğu insanın yaptığı deneme yanılma ile öğrenmedir. Bir hata yaparsın ders alırsın bir daha yapmazsın. Bu ortalama bir insanın öğrenmesidir. Akıllı insanın öğrenmesi; bir hata yapar, hiç hata yapmayı beklemeden başkalarının hatalarından ders alırsın. Başarı hikayelerini okursun, hayat hikayelerini dinlersin. Bu onların tecrübelerinden ders alırsın, deneme-yanılma yoluna girmeden kararları doğru verirsin. Daha az hata yaparsın, ideal olan başkalarının tecrübelerinden ders almaktır.” dedi.
Okunma : 1118
ÜHA