Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Aile Eğitimi Ve Öğrenci Motivasyonu” başlıklı söyleşiye katıldı. Çevrimiçi gerçekleştirilen buluşmada aile içi iletişim ve eğitimde dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çeken Tarhan, eğitim sisteminin bir ekosistem olduğunu söyledi. Tarhan, okula başlarken çocuğa yapılacak ilk aşının öğrenme arzusu aşısı olduğunu söyledi.
Düzenlenen söyleşinin açılış konuşmalarını Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Yazıcı gerçekleştirdi.
Yusuf Yazıcı: “Programın büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum”
Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Yazıcı, söyleşinin açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Yazıcı; “Ailelerle birlikte olmak, çocuklarımızın doğup büyüdükleri evlerde neler yaşadıkları, büyüme süreçlerinde ailelerin çocuklara sağladıkları katkılar ve onların mutluluğu, ardından okul dönemlerinde mutlu ve umutlu bireyler olmaları bizim için son derece önemli bir konu. Amacımız ve çabamız da bu doğrultuda ilerliyor. Mevcut programın büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum. Sayın hocamızı, ilerleyen süreçlerde de müsait oldukları takdirde burada ağırlamaktan büyük mutluluk duyarız. Sözü ehline bırakmanın her zaman daha faydalı olduğuna inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Eğitim sistemi bir ekosistemdir”
Öğrencilere öğrenme aşkının aşılanması gerektiğini söyleyen Tarhan; “Yetiştirdiğimiz her genç, gelecekte dünyayı değiştirecek, insanlığa, ülkeye büyük katkılar sağlayacak bir genç olabilir. Eğitim sistemi bir ekosistemdir. 21. yüzyıl becerisi eğitim sistemini bir ekosistem olarak görüyor. Yani, öğrenci de öğreniyor, öğretmen de öğreniyor, anne baba da öğreniyor, herkes beraber öğreniyor. Yaşam boyu öğrenme tarzında. Bir insan ‘ben biliyorum’ diyorsa, zaten tükenmiştir. Bu nedenle bizim öğrenme aşkımızın olması gerekir. Okula başlarken çocuğa yapılacak ilk aşı öğrenme arzusu aşısıdır. Bu öğretme anne ve babadan başlıyor. Öğrenme aşkını çocuğumuza aşıladığımız zaman çocuk iyiyi de öğreniyor, kötüyü de öğreniyor. Bu ikisi arasında seçim yapabiliyor. Onlara hep iyileri öğretmek mümkün değil. Yani ister istemez hayat kötü kötüleri de önümüze çıkaracak. Onlara da bir şekilde ‘iyi bu, kötü bu, doğru bu, yanlış bu, geçerli bu, geçersiz bu’ diye küçük yaştan itibaren çocuklarımıza anlatmamız lazım. Bu nedenle, eğitim sistemini bir ekosistem olarak düşünelim.” şeklinde konuştu.
“Beynin en iyi öğrenme mekanizması disiplinli ve eğlenceli öğrenmedir”
Ruh sağlığının üç temel ayağından bahseden Tarhan; “Birincisi iletişim ayağı. İkincisi stresi yönetme biçimimiz. Üçüncüsü ise problem çözebilme tarzımız. Bu üç tarzımızı geliştirdiğimiz zaman bütüncül öğrenme oluyor. Sadece akademik öğrenme yetmiyor. Kişinin sosyal ve duygusal beceriler de öğrenmesi çok önemli. Beynin en iyi öğrenme mekanizması, merak duygusunu, hayret duygusunu harekete geçiren disiplinli ve eğlenceli öğrenmedir. Beyin bir ekosistem içinde öğrendiği zaman, o bilgileri onaylanmış bilgiler olarak kabul ediyor. Beyin de onu geçerli bilgiler dosyasına koyuyor. Şüpheli bilgiler dosyasına koyduğu zaman o bilgileri işleyemiyor, kullanamıyor. Hayata hep kaygıyla yaklaşıyor.” dedi.
“Ahlaki öğrenmeyi ve etik değerleri eğitimin bir parçası olarak ele almak gerekiyor”
Psikiyatrinin aile eğitiminde yerine dikkat çeken Tarhan; “Psikiyatrinin iki ayağı var. Ruh sağlığı ve hastalıklar. Bir sağlık tıbbı var. Bir hastalık tıbbı var. Hastalık tıbbında tedavi ediyorsun. Teşhis koyuyorsun, tedavilerini yapıyorsun. Bu tedavi, hastalık tıbbı ayağı. Sağlık tıbbı ayağının da üç ayağı var. Bunun da üç kademesi var. Birinci kademesi koruma. Yani, sağlıklı insanların hasta olmaması için çalışmak. İkinci ayağı önleme. Önlemede erken tanı yapar. Yani bazı ön belirtiler öğrenilir, erken teşhis koyulur hemen tedaviye başlanır. Risk grupları belirlenir ve risk yönetimi yapılır. Diğer tedavi ayağı ise üçüncül koruma var. Hastalık geçtikten sonra tekrar nüksetmesin diye uğraşılır. Şu anda bizim yaptığımız birinci ayak. Yani hastalık olmasın diye uğraşmak. ‘Çocuğumu nasıl eğitirsem daha iyi öğrenir, nasıl eğitirsem daha akıllı, daha başarılı, hem de daha iyi bir insan olur?’ diye çalışmak. Şu anda Amerikan tipi kapitalizmin bize öğrettiği zeki olsun, çalışkan olsun yeter diyor. Çocuk zeki ve çalışkan oluyor ama hırsız çıkıyor. İşte bakın adam tıp fakültesini bitirmiş, yenidoğan çetesi kurmuş. Yani bunların hepsi yüz kızartıcı şeyler ama bu insan yetiştirmeyi ihmal ettiğinde böyle oluyor. Ahlaki öğrenmeyi ve etik değerleri eğitimin bir parçası olarak ele almak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Aile içinde iki türlü motivasyon var…”
Motivasyon için temel şartlardan bahseden Tarhan; “Aile içinde iki türlü motivasyon var. Dış motivasyon ve iç motivasyon. Dış motivasyon annenin, babanın, çevrenin zoruyla yapılan motivasyon. Bu motivasyon zor bir motivasyondur. Anne babanın sürekli beslemesi gerekir. Çocuğa iç motivasyonu öğretmek gerekiyor. Herkes için geçerli bir motivasyon tekniği var. O motivasyonda; insan bir konuda kendini harekete geçirmek istiyorsa önce amacını belirleyecek. Sabah kalkacağım uçağa yetişeceğim diye kendini planlarsa alarmdan önce kalkar ama kalksam da olur kalkmasam da olur derse kalkamaz. Beyni programlıyor çünkü. Motivasyon demek beyni programlamak demek. Onun için uğrunda emek verilecek, yorulacak bir amaç olması lazım. Amaç olduktan sonra beynimizin çalışma sistemi böyle. Beyin o amaca yönelik algılama yapıyor, pozisyon alıyor ve bağlantılar kuruyor ve artık otomatik olarak yapıyor. Çünkü beynimiz amaca yönelik ihtiyaç hissediyor. Amaç, ihtiyacı doğurur. İhtiyaç hissediyor. İhtiyaç hissettiği için de farkında olmadan onunla ilgili beyin pozisyonlar, bağlantılar kuruyor.” şeklinde konuştu.
“Meslek, yüksek bir hedefe giderken ara hedeflerden birisidir”
Meslek hayatında doğru zamanda doğru yönlendirmenin nasıl olması gerektiğinden bahseden Tarhan; “Meslekte ne anladığımızı iyice tanımlamamız gerekiyor. Meslek dediğin zaman bazı insanlar mesleği cilt olarak tanımlıyorlar. Cildi değiştiremezsin. Fakat elbiseyi uzatırsın, kısaltırsın, şeklini değiştirirsin. İnsan A mesleği seçiyor bakıyor ilgi B alanında onunla alakalı bir sentez yapıyor. Onun için mesleği bir hayat biçimi gibi bir kimlik gibi görmemek gerekiyor. Meslek, yüksek bir hedefe giderken ara hedeflerden birisidir. Namerde muhtaç olmadan yaşamak için iyi bir meslek sahibi olmak lazım. En önemli şey insanın onuruyla yaşaması, başını dik tutması değer yargılarının olmasından daha güzel var bir şey var mıdır insan için? Yani zengin olmaktan daha güzel şey onurla yaşamaktır. Onursuz bir zengin boynu bükük dolaşır. Yani burada insanlık onuruyla yaşayacağımız bir zenginlik olsun.” dedi.
“Ergenlik dönemi, akıldan çok hislerin baskın olduğu dönemdir”
Aile ortamının motivasyona olan etkilerine değinen Tarhan; “Anne babanın vazifesi çocuğun evde rahat çalışabileceği, güven alanı oluşturmak. Yani istediği zaman soru sorabildiği, temel ihtiyaçlarının karşılandığı bir ortam sunduğunuz zaman çocuk zaten sorumluluk duygusu hisseder. Onunla sadece yüksek motivasyonun olumsuz sonuçlarından koruyacak şekilde iletişim kurmak gerekiyor. Çocuk sorumsuzsa, tembelse, gamsızsa sahip olduğu şeyleri kaybedebileceğini bilmesi lazım. Ergenlik dönemi, akıldan çok hislerin baskın olduğu dönemdir. Hisler baskın olduğu zaman çocuk orta ve uzun vadeli düşünmüyor. Sadece bugünü düşünüyor. Kısa vadeli menfaatini düşünüyor. Onun için çocuğa orta ve uzun vadeli düşünmeyi öğretmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
“Parçalanmış ailelerin faturası çocuklara çıkıyor”
Ebeveynliğe ve aileye yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Tarhan; “Ebeveynlerin annelik babalık pratiklerini öğrenmeleri gerekiyor. Yani yatırım yapılacak. İyi iş adamı olmaktan daha mı önemsiz iyi çocuk yetiştirmek? İyi bir evlat topluma, insanlara kazandırmak bir fabrika kazandırmaktan daha önemsiz değil. Yani geleceği onlar inşa edecekler. İyi çocuk yetiştirmekte bilinçli bir toplumuz fakat eskiye göre bu bilinç azalıyor. 10 sene, 20 sene sonra aynı duyarlılık olup olmayacağından emin değilim. Çünkü ailede boşanmalar arttı, parçalanmış aile çok. Parçalanmış ailelerin faturası çocuklara çıkıyor. Akademik başarılarını etkiliyor, hayat başarılarını etkiliyor. Yani bu nedenle iyi bir çocuk yetiştirmek için iyi bir aile ortamı gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Çekirdek aile sistemi, modernizmin getirdiği bir öğreti”
Aile içerisinde eksiklerin bilimsel metodoloji kullanılarak giderilmesi gerektiğini söyleyen Tarhan; “Çekirdek aile sistemi, modernizmin getirdiği bir öğreti. Yeni evliler çok tecrübesizler, acemi şoför gibiler çok hata yapıyorlar. Büyük problemler de küçük hatalardan çıkıyor. Nasıl büyük yangınlar küçük bir kıvılcım ile büyürse birçok iletişim problemleri küçük hatalar çıkıyor. Çekirdek aile bizi olumsuz etkiliyor ama avantajları da var. Bütün dünyada özgürleşme hareketi var. Onun için yeni çözümler bulmamız gerekiyor. Herkes kendi eksiklerini bilimsel metodoloji kullanarak gidermeli…” dedi.
Okunma : 160
ÜHA