Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan Mevlid’i Nebi haftası kutlamaları kapsamında Ümraniye Müftülüğü tarafından düzenlenen “İrşat ve İletişim” başlıklı konferansın konuğu oldu. Ümraniye Kaymakamı ve Müftüsünün de katıldığı konferansta din görevlilerine irşat faaliyetlerinde tercih edilmesi gereken iletişim dili hakkında önemli tavsiyelerde bulunan Tarhan, iletişimde duyguları etkilemenin önemine dikkat çekti ve insani etkileyen üç kademeli iletişim modeli olduğunu söyledi.
“İletişimde duygular hakkında konuşmak kalıcı bağı sağlıyor”
Mevlid'i Nebi Haftası kutlamaları kapsamında Ümraniye Nikah Sarayında düzenlenen ve din görevlilerinin yoğun ilgi gösterdiği konferansta irşat ve iletişim becerileri arasındaki bağ hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, insanları etkilemede işe yarayan etkili iletişim modellerine ilişkin tüyolar verdi. Tarhan; “Bugün irşat ve iletişim konuları üzerinde duracağım. Hepimiz bir lideriz ilk önce kendi kendimizin lideriyiz sonra ailemizin lideriyiz. İmamet etmek demek liderlik zaten. Bu çağdaki liderlik metotlarına değinmek istiyorum. Liderlik prensipleri ve insanlarla nasıl sağlıklı iletişim kurulur? İnsanlara nasıl etkili hizmet yapılır? Şimdi bir annesiniz, bir eşsiniz, babasınız ya da çocuklarınızla ilgilenmemiz gerekiyor veyahut bir iş yerindesiniz. İnsani etkileyen üç kademeli iletişim modeli var. Birincisi eve çocuk geldi mesela çocuğa diyorsunuz ki ‘Nasılsın? Okul nasıl? Dersler nasıl?’ Bu konuşma yüzeysel bir konuşma. Sonrasında herkes işine çocuk eline cep telefonu alır, herkes dağılır odasına, iletişim bu seviyede tutulur çocukta. Bu iz bırakmaz bu kuma yazılmış yazı gibidir. İlk fırsatta dağılır. Bir adım daha ileri nasıl olacak peki? Birincisinde olayları konuşuyorsunuz, ikincisinde anlamları konuşacaksınız. Mesela okula gittin, bu ders nasıl geçti, bu senin için ne ifade ediyor? Biraz daha derinleştireceksiniz. Bu biraz daha kalıcı bir bağ oluşturuyor çocukla, ama o da yetmiyor. Asıl olan üçüncü kademe çocukla iletişim kurulursa kalıcı oluyor hiç unutulmuyor. Yaşanan aynı olayı anlatırken o olayla ilgili duyguların neydi? Neye üzüldün? Ne hissettin? Duyguları konuşabilmek duygusal ifadeyi konuşabilmek gerekiyor. Çünkü duygular beyinde yazılıyor. Bu olumsuz ve olumlu duygular çocuğun gelişen ruhuna yazılıyor. Hepimizin gelişen ruhuna yazılıyor. Ne kadar olumlu duygu oluşturabilirsek iş ortamında ev ortamında o derece kalıcı bağ oluşur.” İfadelerini kullandı.
"Duyguları etkilemek, akıl ve kalp dengesini kurabilmek çok önemli”
Pozitif psikoloji kavramı ve 21. yüzyıl becerileri konusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tarhan, duyguları etkilemenin önemine dikkat çekti. Tarhan; “Kurumsal sadakat çalışmalarında yapılan araştırmalarda 3 gruba bakılıyor. Birinci sırada gruba bağlılığı araştırılıyor. Mesela birinci grupta iş yerini severse severek giderse bağlanıyor oraya. İkinci sırada geleceğini güvende hissederse, üçüncü sırada aldığı ücret geliyor. Düşünün bir insanın kurumsal sadakatteki derecelendirme sıralamasında öyle onun için duyguları etkilemek, bir arabanın motoru gibi harekete geçiyor, ama akılda arabanın direksiyon gibi nereye gideceğini gösterir. Direksiyon şoför çok iyi, fakat motor iyi değil bir işe yaramaz. Motor çok iyi şoför acemi yine toslar duvara. Yani ikisinin dengeli olması lazım akıl ve kalp dengesini kurabilmek çok önemli. Kalbi harekete geçiren unsurlar, duyguları harekete geçiren unsurlar var. Dünya duyguları yeni yeni keşfetti. 21. yüzyıl becerilerini öğretmek lazım, okullarda sadece teknik akademik becerileri öğretmeyin. Sosyal ve duygusal becerileri de öğretin. ABD’de şu anda liselerde ortaokullarda mindfulness eğitimi veriliyor. Mindfulness dedikleri aslında bizim pozitif psikoloji olarak okullarımızda okuttuğumuz eğitimin benzeri, hatta Dünya Sağlık Örgütü onun eğitimini Dünya Ruh Sağlığı Gününü bu yılın konusu olarak mental sağlık, zihinsel sağlık ve iyi oluş kavramı olarak belirledi. Hastalığın, depresyonun olmaması değil de sıfırın pozitife çıkması anlamına geliyor pozitif psikoloji. Bu nedenle bunu nasıl öğretiriz insanlara, daha mutlu daha kaliteli yaşamayı nasıl sağlarız? Bizim bu good health ve wellbeing diye İngilizce’de geçen Türkçe’de karşılığı ne biliyor musun? Good Health sağlık, wellbeing dedikleri ‘afiyet’ kavramıyla ifade edilebilir. Bizim kültürümüzdeki afiyet kelimesinin tam karşılığı aslında Allahtan sağlık, afiyet istemek var ya afiyet Türkçeye çevrildiği zaman esenlik diye tercüme ediyorlar ya esenlik o kadar yoz ki yani hiçbir şey ifade etmiyor, dümdüz bir kelime. Afiyet kelimesinin içinde o anlam var, Resulullah duasında da mesela çok afiyet kelimesi geçer, onun için sağlık ve afiyet bir arada kullanılıyor. Bunu Batı dünyası yeni keşfettiğini söylüyor, biz hazineni üstünde oturuyoruz, koskoca Anadolu irfanının üzerinde oturuyoruz uyuyoruz, ama kıymetini bilmiyoruz.” Dedi.
“Sekülerizmde akıl, hissiyattan üstün tutuluyor”
Sekülerizm ve modern yaşam hastalıkları hakkında paylaşımda bulunan Tarhan; “Burada modern yaşamda 3 tane kritik değişken var. Biz sekülerizm çağındayız. Sekülerizmde akıl ve fikir, hissiyattan baskın hale geliyor. Yani TDK’ da dünyacılık olarak çevriliyor. Sadece dünyayı düşünerek yaşamak, bu asrın en büyük sorunu. Ölüm ve sonrasını yok olarak yaşayan çağın en büyük kavramı, bu çağın özelliği haline gelmiş. Her çağda var ama bu çağ kadar küreselleşmemiş. Bu derece yaygınlaşmamış. İkincisi narsisizm, egoizm kişilik özelliği, narsisizm kişilik yapısı. Herkes zaman zaman egoist olabilir, ama narsisizm olduğu zaman kişi artık bunu karakter haline getirmiş, kendini özerk ve önemli görüyor, başarı odaklı sadece kendi rahatını düşünüyor, kibir ve büyüklük hastalığı. Yani İmam-ı Gazali hazretlerinin güzel bir sözü vardır, ‘Bütün kötülükleri bir odaya doldursanız, kapısını kibir açar’ diyor. ‘Bütün iyilikleri bir odaya doldursanız kapısını tevazu açar’ diyor. O kadar veciz bir tespit yapmış ki. Narsisizm kibrin bilimsel karşılığı. Materyalizm maddecilik bu da bilimsel bir hastalık, bilimden gelen. Eski zamanda cehaletten geliyordu. Dini ahlaki değerleri olan saldırı cahillikten bilmemezlikten geliyordu. Ama şimdi bilim adına geliyor. Dini sağlamlık yerine bilimsel sağlamlığını bu asrın insanı önemsiyor. O halde dini laboratuvara sokmamız, dini kanıta dayalı hale getirip anlatırsak yani, özellikle, İlm-i Kelamı ve Akaid ilimlerini gençlerin seviyesinde anlatabilmeyi başarırsak, gençler şu anda sorguluyorlar ama, biz hep eyvah deist oldu gençler diyoruz ama deist olma durumu değil sadece sorguluyorlar. Öğrenmek istiyorlar ve sorguluyorlar ondan sebep, gençlerle aynı dili konuşabilirsek emin olun o gençleri hakikati buluyor, bulacaklar. Modernizm bu nedenle medeniyet krizi yaşıyor.” ifadelerini kullandı.
“Kültürel emperyalizm, gönüllü olarak insanlığı sömürüyor”
Kültürel emperyalizmin gönüllü köleliğe dönüştüğünü aktaran Tarhan, yeni dünyanın idealinin hazcılık olduğunun altını çizdi. Tarhan; “Dünyada kültürel bir emperyalizm var, o emperyalizm endüstrisi, Hollywood eğlence endüstrisi yani bütün dünyaya kültürel emperyalizm ile gönüllü bir sömürgecilik yaptırıyor şu anda. Daha önce zorla sömürü yaptırıyordu şu anda gönüllü yapılıyor bunu da bilmek gerekir. Bunun dört tane belirtisi var, biri hedonizm hazcılık, hazzı ego ideali olarak yani haz ve hız çağında yaşıyoruz. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki gençler şimdi Youtube da bile bir şeyler izlerken 1x hız değil de 1,5x veya 2x yapıyorlar hızlı hızlı geçiyorlar. Haz ve hız, ego ideali olarak modernizm bunu sunuyor. Hedonizm hazcılığın ego ideali olduğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Daha sonra haz peşinde koşmayı yaşam amacı gören bir yaşam felsefesi oluştu insanlarda bu zamanlarda. İlahi rızayı değil, ahireti değil, sadece dünyayı ve haz peşinde koşmayı ego ideali yapan bir yaşam felsefesi dönüşümü yaşıyor insan. İnsanı insan yapan değerleri kaybediyoruz. Haz peşinde koşan değerler. Şimdi diğer canlıları da düşünün insan dışındaki yemek, içmek, üremek, barınmak. Bunun dışında başka bir amacı olmayan kimse insanlık düzeyinden daha aşağı bir düzeye düşmüş oluyor. Bu sefer diğer canlılarla aynı seviyede oluyorsun. Yemek, içmek, üremekse hayatın amacı o zaman insan sadece somut zevkler peşinde koşan bir varlık değil. İnsan, soyut zevkler de var insanın içinde. Müzik var sanat var felsefe var bir tarafta ölüm var ölümden öte hayat var. Anlam katan şeyler yapması gerekir. Yalom'un çok güzel tespiti var. İnsanın temel korkusu dört şeydir diyor: Biri, özgürlüğünü kaybetmekten korkması, ikincisi anlamsızlıktan korkması, anlam verememesi. Üçüncüsü yalnızlıktan korkması ve dördüncüsü ölüm diyor. Bu dört tane temel korkuyu insan yenemediği için mutlu olamıyor. Bunu söyleyen Amerikalı ünlü psikiyatrist. Bu gerçekten çok doğru bir tespit. Bunlar temel anksiyete. Bunu ne gideriyor? Bizim elimizdeki bu değerler gideriyor. Bu değerleri dünyaya anlatmak bizim vazifemiz. Anlatmadığımız zaman vebali var. Yoksa sadece kapitalizmin bize sunduğu değerlerle mi yaşayacağız.” Dedi.
“İletişimde en etkili yöntem tebliğ yöntemi”
Müftülükte çalışmalarına devam eden dinleyicilere tavsiyelerde bulunan Tarhan, tebliğ yöntemleri ve çocuklarda din eğitimi hakkında açıklamalarda bulundu. Tarhan; “Birçok dindarlık tipi var şu anda. Kapitalist dindarlık olarak adlandırdığım tipte namazını kıldığı halde rahatça yalan söyleyebilir, sadakayla zekât vermez, haram yer, oruç tuttuğu halde sözünü tutmaz. Camiye gittiği halde rüşvet, kul hakkını önemsemez bunun gibi. Böyle bir dindarlık gençleri olumsuz etkiliyor. Bunun için en tesirli yöntem tebliğ yöntemi. Bir sözel tebliğ var, bir de davranışsal tebliğ var. Bu zamanda davranışsal tebliğ, halk diliyle yapılan tebliğ. Buna da temsil deniyor. Eğer temsil edebiliyorsak hakikati, o zaman bu hakikati temsil edersek insanlar inandığını yaşıyor deyip, senin fikirlerini kabul edebilir ve liderlikte burada bak, lider farklı. Lider işin içinde sorumluluk almış, taşın altına sokmuş ama buyurgan. İnsan ilişkilerinde, liderlikte bu duygusal liderlik bu, korkutan liderlik değil. Allah, korkutucu bir Allah yakar diye çocuğu eğitiyoruz. Halbuki Allah’ın rahmeti, gazabından çok çok daha önce, çok daha üstün. Sırf çocuğun üzerinde disiplin sağlamak için Allah’ı sopa olarak kullanıyoruz. Öyle olunca çocuk, Allah’ı korkutucu nesne gibi görüyor, ergenlikten sonra itiraz ediyor.” dedi.
Ümraniye Kaymakamı Abdulaziz Aydın ve Ümraniye Müftüsü Muharrem Gül'ün de katıldığı programda Türkiye genelinde Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmasında dereceye girenlere de belgeleri verildi.
Okunma : 1409
ÜHA