Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Krizler keşfedici umutsuzlukla yeni uyanışlara yol açacak”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD) tarafından “Konnektivite: Order-Disorder-Reorder” temasıyla düzenlenen “Vizyoner'25” programına katıldı. Tarhan dijitalleşme, yapay zeka ve kültürel dönüşüm bağlamında önemli değerlendirmelerde bulundu. Yeni bir medeniyet ontolojisinin doğduğunu belirten Tarhan, yapay zekanın Roma’nın taş yolları gibi toplumsal ve kültürel bağlantıları güçlendirecek konnektivite kavramına dikkat çekti. Modernizmin içsel çürümesine karşı Anadolu irfanı ve doğu-batı sentezinin yol gösterici olduğunu belirten Tarhan, keşfedici umutsuzluk kavramıyla krizlerin yeni uyanışlara ve dirilişlere vesile olacağını ifade etti.

Atatürk Kültür Merkezinde (AKM) gerçekleştirilen programa alanında uzman birçok isim katıldı.
Program kapsamında düzenlenen kültür paneline Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Oyuncu ve Yönetmen Reshad Strik, Sanatçı ve Akademisyen Naoki Yamamoto ve Gazeteci Arwa Damon katıldı.
Dijitalleşme, kültürel etkileşimler ve toplumsal yapının geçirdiği dönüşümün incelendiği panelin moderatörlüğünü Züleyha Ortak üstlendi.

“Bütün dünya kültürel olarak resetleniyor”
Panelde bilim ve felsefenin işaret ettiği bir medeniyet ontolojisinin doğduğunu dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Artık Digital New World Order deniliyor. Bir global reset var, kültürel bir reset. Şu anda bütün dünya kültürel olarak resetleniyor. Bu öyle bir durum ki gelecekte, yeni bir kültür ve yeni bir medeniyet inşa edecek. Yani yeni bir medeniyet ontolojisi doğuyor. Bilimin de felsefenin de işaret ettiği bir medeniyet ontolojisi ortaya çıkıyor. Böyle bir durumda ben yapay zeka ile Roma’nın taş yollarını karşılaştırmak istiyorum. Roma’nın taş yolları vardı. ‘Bütün yollar Roma’ya çıkar.’ deniliyordu. Bu taş yollar sayesinde Roma sosyal hareketliliği, ekonomik hareketliliği, parasal hareketliliği ve bütün askeri hareketliliği sağladı. Asırlarca, Pax Romana dediğimiz tek devlet düzenini, küresel tek süper güç olma halini bu yollar üzerinden sürdürdü. Ortadoğu’dan İngiltere’ye kadar uzanan tüm o coğrafyada… O zamanın teknolojisi taş yollardı. Peki sonra ne oldu? Daha sonra Kudüs’ten bir uyanış, bir diriliş başladı.” diyerek sözlerine başladı.
“Yapay zeka devrimini kaçırmamamız gerekiyor”
Doğu batı sentezinin önemini vurgulayan Tarhan; “Yapay zeka insanlık tarihinde matbaanın yaptığı dönüşüm gibi bir devrim yapıyor. Biz Endüstri Devrimi’ni kaçırdık ama bu yapay zeka devrimini kaçırmamamız gerekiyor. Çünkü kaçırırsak insanlık adına dünyada söyleyecek sözümüz eksik kalır. O eski tecrübelerimizle edindiğimiz zihinsel dönüşümü ve geçmiş–gelecek, doğu–batı sentezini yaparsak geleceği inşa etme konusunda medeniyet coğrafyamızın çok büyük bir katkısı olacak. Batı’nın sosyal sermayesi yok. Eğer bizim sosyal sermayemizle Batı’nın bilimsel sermayesini sentezleyebilirsek bunu başarabiliriz. İşte burada internet ve yapay zeka, Roma’nın taş yollarının o dönemde yaptığı etkiyi bugün sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.

“Empatinin yolu sosyal temas…”
Empatinin nasıl geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Tarhan; “Empatinin öğrenilmesinin yolu sosyal temastır. Bir çocuğa empati öğretmek istiyorsak onu okula göndereceğiz, kreşe göndereceğiz. Bir çocuğa insan ilişkilerini öğretmek istiyorsak bol bol insanlarla temas edecek, hata yapacak. Bir adım atacak, bir adım karşı taraf atacak. Karşı tarafın duygularını, haklarını, ihtiyaçlarını fark etmeyi öğrenecek ve böylece empatiyi geliştirecek.” şeklinde konuştu.
“Narsisizm bencilliğin kişilik haline gelmiş şeklidir”
Narsist kişilerin yalnız kaldığına dikkat çeken Tarhan; “Şu anda ABD’de Narsisizm Epidemisi diye bir kitap çıktı. Pandemi küresel salgın demek, epidemi ise yerel salgın. Narsisizm bencilliğin kişilik haline gelmiş şeklidir. Bugün küresel olarak bir insan narsistse sadece kendi çıkarı odaklı yaşıyorsa, kendini özel, önemli ve üstün görüyorsa, sürekli övgüyle besleniyorsa, eleştiriye kapalıysa ve hep haz peşinde koşuyorsa, bu kişiler sonunda yalnız kalıyorlar. Güçlü olduklarında insanların etrafı kalabalık olur ama güçlerini ve imkanlarını kaybettiklerinde yalnızlaşırlar ve hızla çökerler. Nitekim yalnızlık, Birleşmiş Milletlerin geleceğe yönelik üç büyük tehlike arasında saydığı konulardan biri. Birincisi gelir eşitsizliği, ikincisi iklim değişikliği, üçüncüsü ise yalnızlık…” dedi.

“Kalpler üzerinde bir inşa hareketimiz var”
Gönüllerin inşasının daha önemli olduğunu söyleyen Tarhan; “Gazze bizim için müthiş bir fırsat doğurdu. Peki Gazze’de yaşananlar nasıl bir fırsat? Oradaki insanların çocukları ölüyor ama Gazzeliler, İslam Peygamberinin kullandığı metodu kullandılar. İslam Peygamberi, 13 yıl Mekke döneminde ve ardından 10 yıl Medine döneminde, Mekke’nin bütün tecritlerine, ambargolarına rağmen Hz. Ömer ‘Savaşalım.’ dediği halde silah kullanmadı. İnsan haklarına aykırı hiçbir şey yapmadı. Gönülleri inşa etmeye çalıştı. 13 yıl mücadele etti, yine de savaşmadı çünkü hedefi gönüller üzerine bir inşa yapmaktı. Ona ‘Gel Medine’ye, Mekke’nin emiri ol. Sana her türlü imkânı verelim, istediğin kişilerle evlen.’ dediler. Fakat o ‘Bir elime Ay’ı, bir elime Güneş’i verseniz davamdan vazgeçmem.’ dedi. Eğer taktik ve stratejik düşünseydi bunu kabul eder, hâkim olurdu sonra da ‘Zaten herkes Müslüman olacak.’ diyebilirdi. O zaman İslam kalpleri inşa etmezdi ki. Bu nedenle bugün de bizim kalpler üzerinde bir inşa hareketimiz var. Yapay zekâ ile birlikte Gazze’de yaşananlar küresel vicdanı harekete geçirdi.” ifadelerini kullandı.

“İnsan olmadan yapay zekâ olmaz”
İnsanlarda hakikati arama eğiliminin ortaya çıktığını belirten Tarhan; “Bizim 50 senedir beynimize işlenmiş bir önyargı var. İslamofobi önyargısı. Bu önyargı dağıldı. Politik psikolojide buna otomatik stereotipi deniyor. Mesela Amerika’da yaşayan bir beyaz, çocuğuyla yürürken karşıdan bir siyahi geldiğinde farkında olmadan çocuğunu kendine doğru çeker. Bu beynine yerleşmiş, algoritma haline gelmiş otomatik bir stereotipidir. İşte buna benzer bir stereotipi İslamofobi üzerinden oluşturmuşlardı. Bu kırıldı, altüst oldu. Öğrenilmiş bir davranış altüst edildi. Şimdi insanlarda hakikati arama eğilimi ortaya çıktı. Ve küresel olarak yapay zeka bize bu fırsatı veriyor. Profesyonel yönetimden sorumlu olabilirsiniz ama yapay zekaya bizim medeniyet coğrafyamızdaki insanların da girip bu konuları sorması, anlatması gerekiyor. Çünkü yapay zeka hangi veriyle oluşursa onunla yol alıyor. İnsan olmadan yapay zeka olmaz. Yapay zeka özne değil, fail değil. İnsanlık yok olsa yapay zeka da biter. Yapay zekanın insana ihtiyacı var. Bu nedenle iyicil insanların yapay zekayı kullanması gerekiyor. Onu kötücül insanların eline bırakmamamız lazım.” şeklinde konuştu.
“İnsan beyni sonsuzluğu, anlamı ve özgürlüğü arıyor”
Hakikati aramada ve huzuru bulmada bağlantısallığın önemini vurgulayan Tarhan; “Dünya şu anda bizim gördüğümüz bir köy gibi olduğu için aynı zamanda birçok bilgiye de kolaylıkla ulaşılabiliyor. Burada en önemli nokta konnektivite yani bağlantısallık. Bu çağda hem hakikati aramada hem huzuru bulmada bağlantısallık çok önemlidir. Kişinin bağlantısallığı. İnsan beyni sonsuzluğu, anlamı ve özgürlüğü arıyor. Biyolojik yaratılışı gereği insan beyni paylaşmayı ister, paylaşmak arar. Şu anda küresel yaşam felsefesi bize haz odaklı bir yaşam sunuyor. Modernizm, insanın yaşam felsefesini değiştirmiş, yaşamın anlamı ve amacı haz peşinde koşmak haline gelmiş. Peki hayatında anlam olmayan, tek anlamı haz olan bir kimse ne yapıyor? Eşi hasta olduğunda, ‘Dünyaya bir kere geldim.’ deyip bırakıp gidiyor.” dedi.
“Bu süreç yeni uyanışlara, yükselişlere ve dirilişlere vesile olacak”
Keşfedici umutsuzluk kavramını öne çıkaran Tarhan; “Küresel olarak şu anda modernizm ciddi bir içsel çürüme yaşıyor. Bu çürümeye karşı çözüm ise Anadolu’daki irfanda var. Asırlardır bize gelen öğretilerimizin, sosyal sermayemizin, hikmetimizin ve hayata kattığımız anlamın doğunun bilimselliğiyle mutlaka bir senteze ihtiyacı var. Yeni bir medeniyet ontolojisine, yeniden bir inşaya ihtiyaç var. Bu olur ama konnektiviteyle, yani bağlantısallıkla bir re-order, bir yeniden düzenleme gerçekleşecek. Bir nevi insanlığı gelecekte daha güzel günler bekliyor. Ben karamsar değilim. Neden diyeceksiniz? Gazze olayı gibi yaşanan krizler birçok kişiyi karamsarlığa itiyor ama biz buna keşfedici umutsuzluk diyoruz. İnsan umutsuzluğa düştüğünde, o umutsuzlukta ümidini kaybetmezse bir şeyler öğrenerek çıkar. Şu anda küresel olarak bir keşfedici umutsuzluk yaşıyoruz. Bu süreç yeni şeylerin keşfedilmesine, yeni uyanışlara, yükselişlere ve dirilişlere vesile olacak.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

