Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 2. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’nde yaptığı konuşmada İslam dünyasının önemli hastalıklarından birinin sekülerizm olduğunu söyledi. Tarhan, “Şu anda dünyayı sevmek ve ölümden korkmak hastalığı var. Bu hastalık oldukça kaderden yardım beklemeyelim. Hamasetle İslam birliği oluşmaz, önce kendi nefsimizden başlayacağız. Kendimizi düzelteceğiz, alnımızı temiz tutacağız” dedi. Prof. Dr. Tarhan, “Zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşümün olmaz, sosyal dönüşüm olmadan da siyasal dönüşüm olmaz. Onun için İslamiyet devrim değil, evrim öngörüyor” dedi.
2. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi, Yeşilköy’deki Wow Hotel’de gerçekleştirildi. ASSAM, ASDER, Üsküdar Üniversitesi ve İslam Dünyası STK’ları Birliği tarafından düzenlenen “İslam Ekonomisi ve Ortak Ekonomik Sistemler” başlığı altında gerçekleştirilen kongrede 15 ülkeden 67 akademisyen 58 bildiri sundu.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özellikle İslam Birliğinde ekonomik iş birliğinin konuşulmasının stratejik olarak çok önemli olduğunu belirterek “Çünkü özellikle insanlar arası ilişkilerde ekonomik hareketlilik olan yerde sosyal hareketlilik oluyor sosyal hareketlilik olan yerde ilişkiler güçleniyor. Daha sonra insanlar arasındaki işbirliği bu şekilde oluşuyor. Avrupa Birliği oluşurken ilk Avrupa Ekonomik Pazarı olarak başladı daha sonra Avrupa Birliği oldu, sonrasında Avrupa Parlamentosu kuruldu. Bu şekilde bir strateji izlenmesi oldukça önemli. Ekonomik işbirliğinin oluşması için kültürel işbirliği de çok önemli. Birlikte gitmesi gerekiyor. Kültürel diplomasi ne kadar yoğun olursa bunun arkasından ekonomik, sosyal ve siyasal işbirlikleri gelecektir.
Buradan konferanstan çıkacak çıktılar gelecekte bize vizyon katacaktır” dedi.
Tarhan: “Bir medeniyet krizi yaşıyoruz”
Kongrede ekonominin konuşulduğunu ancak bunun sosyal ve psikolojik yönlerinin de bulunduğunu ifade eden Tarhan, “İslam dünyasının şu an yaşadığı sıkıntılar var. Bir medeniyet krizi yaşıyoruz. Bu medeniyet krizi içinde sosyal hastalıklarımız nelerdir. Bunların farkına varıp düzeltebilirsek İslam Birliğinin daha kaliteli bir şekilde olacağına söyleyebiliriz. İktisat kelimesinin kökeni maksat kelimesinden geliyor. Maksat kelimesi insan bir iktisadi plan yapabilmesi için önce maksadını bilmesi gerekiyor. Maksadını biliyorsa bu kişi kaynaklarını daha doğru yönetir. Kaynak yönetiminde hedefin belirlenmesi çok önemli. Daha sonra stratejik plan yapılması önemli. Maksadın oluşmasında da niyet çok önemli. Biz bu toplantıyı niye yapıyoruz. Niyetimizi mutlaka gözden geçirmemiz gerekiyor. Niyetimiz düzgünse stratejik yığınağımızı buna göre yaparız” diye konuştu.
Yaptığımız hatalardan ders almalıyız
İktisattaki maksat gibi stratejik hedeflerin iyi belirlenmesi gerektiğini kaydeden Tarhan, “Harp akademilerinde kazanılan zaferlerden çok kaybedilenler masaya yatırılır, analiz yapılır oradan hareketle hatalar belirlenir, hatalar yapılmamaya çalışılır. Biz şu anda Osmanlı’nın son dönemlerinden beri Müslüman olarak ne hatalar yaptık. Bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Bu soruları sorarsak belki bu hatalarımızın farkına varıp kendimizi düzeltmiş oluruz. Bizim İslam Dünyası olarak yaşanan sıkıntılardan ders almamız çok önemli. Bunu kendimiz için değil başkaları için yapacağız” dedi.
Batı ile Doğu medeniyeti arasında 4 fark var
Batı ile Doğu medeniyeti arasında dört önemli fark olduğunu ifade eden Tarhan, “Batı medeniyeti benmerkezci bir medeniyet, kişinin kendi kaynaklarının kendi çıkarına kullanmasını hedefleyen bir medeniyet. Doğu benmerkezci bir medeniyet değildir. Kendi birikimlerini başkalarına harcamayı yüceltir o nedenle vakıf medeniyet olmuştur. Batı medeniyeti nefsi ön plana çıkarır ama doğu medeniyeti sevgi, şefkat ve merhameti ön plana çıkarır. Biz şu anda bunu ön plana çıkarabiliyor muyuz, sevgiyi öne çıkarıyor muyuz ona bakmak lazım. Batı şu anda bunun farkına vardı. Mesela Yale Üniversitesi mutluluk bilimini bu sene ders olarak koymuş. 2015’te Harvard Üniversitesi Pozitif Psikoloji dersi koydu. Biz Üsküdar Üniversitesi olarak 2012’de Pozitif Psikoloji dersi koyduk. Burada insanı başkasını mutlu ederek mutlu olmayı öğretiyor. Batı kendini mutlu ederek mutlu oluyordu ama şimdi farkına vardı bunu düzeltmeye çalışıyor. Ama doğu medeniyetinden referans almadan bunu yapıyor. Bunun sebebi biz bunu anlatamadığımız sunamadığımız için bunu alıp kendi malları gibi metodolojisini geliştirip bize sunuyorlar” dedi.
Batı medeniyeti rekabeti yüceltir
Batı ile Doğu medeniyeti arasındaki diğer farkın da rekabete bakış açısı olduğunu belirten Tarhan, şöyle devam etti:
“Batı medeniyeti rekabeti yüceltir. Barışçıl olmayan bir yarışmacılığı yüceltir. Doğu ise başkasına çelme takmayı değil, bir günü öbür güne eşit olmayan yani bir gün öncesinden üstün olmayı kendimize hedef koyup kendi geçmişimizle rekabet içinde olmamızı öğretiyor. Batı baskıcı bir medeniyettir. Savaşları düşünün, kanla acıyla ve gözyaşıyla ile uyanan bir medeniyettir. Ama İslam merhameti ve şefkati yüceltir. Ama biz bunu uygulayamıyoruz. Kendimizi yanlış anlatıyoruz. İslamofobiye malzeme veriyoruz. Terör örgütleri ortaya çıkıyor. onların yaptığı hatalar İslam’ın özelliği tarzında propagandalar yapılıyor. Bunları önlemek için daha çok çalışmamız gerekiyor.”
Sekülerizm hastalığı oldukça kaderden yardım beklemeyelim
Şu anda İslam dünyasının bir hastalığının da sekülerizm hastalığı olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çok fazla dünyevileştik. Kenan Evren’in Şerif Mardin’e bir sorusu var; Dinciler, irticacılar çoğaldı. Bunlar başımıza bela olur mu? Yok diyor onlar dünyaları aldılar dünya malı biriktiriyorlar. Onlardan zarar gelmez diyor. Gerçekten şu anda dünyayı sevmek ve ölümden korkmak hastalığı var. Bu hastalık oldukça kaderden yardım beklemeyelim. Hamasetle İslam birliği oluşmaz önce kendi nefsimizden başlayacağız. Kendimizi düzelteceğiz, alnımızı temiz tutacağız. Böyle durumlarda bizim yapacağımız siyasi becerilerle kongrelerle değil, Allah’ın yardımıyla olacak. Yeter ki biz doğru yolda olalım. Biz Allah’a inanıyoruz ama Allah’a güvenmiyoruz. Gidiyoruz bir türbeye çaput bağlıyoruz, yardımı ondan bekliyoruz. Ya da bir şeyhe ya da bir dini lidere bağlanıyoruz. Onlardan yardım bekliyoruz. Yardımı Alllah’tan beklemememiz lazım. 15 Temmuz fitnesi nasıl çıktı? Müslümanlar nasıl kandırıldı? Bir düşünün. Kandırılmasının sebebi kurtarıcı beklentisi var. Bizdeki bir hastalık. İslam dünyasındaki bu hastalık oldukça bir FETÖ musibeti çıkar o gider başka bir şey çıkar. Bunun için muhakkak İslam’ın doğuşundaki saflığa kendimizi bağlamamız yönlendirmemiz bu açıdan çok önemli” diye konuştu.
Erdoğan bir şans
Emperyalizm ve sömürüyle savaşta ümidin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Mesela Afrika’da her şey var altın maden elmas var ama ümit yok o nedenle oradaki insanlar sömürülüyor yeni yeni fark ettiler uyanmaya başladı. Ümit çok önemli. Türkiye’de şu anda dünya 5’ten büyük diyen bir liderimiz var, Cumhurbaşkanı Erdoğan o açıdan Türkiye için büyük şans. Bu özgüvenin devam etmesi için özgüveni ayakta tutmamız önemli” dedi.
Demokrasi ile İslamiyet’in temel değerleri örtüşüyor
Dünya barışı için Dünya Parlamentosu kurulması gibi bir hedefin olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Avrupa Parlamentosu, Avrasya Parlamentosu gibi dünya parlamentosu da kurulmalıdır. Dünyadaki barış bu şekilde ortaya çıkar. Eğer maksat adaletse bu çağın yöntemi demokrasidir. Demokrasi ile İslam kültürü arasında doku uyuşmazlığı olmadığını düşünüyorum. Bu çağın yöntemi demokrasi olduğu için demokrasinin temel değerlerine İslamiyet’in temel değerleri örtüşüyor” dedi.
Müslümanların dünya hayatını çok sevdiklerini, hatta ahirete tercih ettiklerini kaydeden Tarhan, “Hedefe ulaşmak için baskıcılık yöntemini farkında olmadan benimsiyoruz. Bu baskıcılık yöntemi 200 yıl önce başladı diyoruz. Bu medeniyet krizinin sebeplerini iyice bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Osmanlı’nın sanayi devrimini kaçırmasının nedenlerine değinen Prof. Dr. Tarhan, medreselerde eleştirel düşünceye yönelik eğitimin kaldırılmasının bunda etkili olduğunu ifade etti.
Abdülhamit zamanın ruhunu yakalayamadı
İslam dünyasınıın en büyük hatalarından birinin istibdat ve baskıcılık yönetimini kullanmak olduğunu ifade eden Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Abdülhamit çok şey yaptı. Siyasi dehası var, büyük bir kalkınma yaptı ama gençlerle diyalog kuramadı. Niye diyalog kuramadı? Zamanın ruhunu yakalayamadı. Gençlerin anladığı dili anlayamadı. Gençler özgürlük istiyor. Gençler buyurgan yaklaşımdan hoşlanmıyorlar. Bizim aynı hataları yapmamamız lazım. Gençlerle diyalog kurmak için çağın değerlerini kullanarak elimizdeki hakikatleri anlatmak çok önemli. O nedenle bu zihniyetin değişmesi gerekiyor. Zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmaz sosyal dönüşüm olmadan da siyasal dönüşüm olmaz. Onun için İslamiyet devrim değil, evrim öngörüyor.”
Adnan Tanrıverdi: “Çok çalışkan nesiller yetiştirmeliyiz”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi ise kongrenin amacının İslam ülkelerinin ortak bir irade altında toplanması için gerekli kurumları buluşturmak olduğunu belirterek “Kongremiz bir sivil toplum insiyatifidir. Yapmamız gereken çok çalışkan nesiller yetiştirmektir. İttifak etmeliyiz. İlahi kanunları uygulamalıyız. Üretimi artırmalıyız ve yardımlaşmalıyız. İnsan ve toplum hayatında da ilahi kanunlar uygulanırsa düzensizlikler, haksızlıklar, adaletsizlikler olmayacaktır” dedi.
Tanrıverdi, bu yılki kongrede Kur’an’da ve sünnette İslam Ekonomisi, İslam vakıfları, katılım bankacılığı, elbirliği sistemleri, Barter sistemi, bitcoin sistemi gibi konuların ele alınacağını söyledi.
Prof. Dr. Mehmet Zelka: “İslam ülkeleri etkin iş birliği sağlamaları halinde gerçek bağımsızlıklarını elde edebilir”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka ise açılış konuşmasında “Müslüman milletlerin refahı, kurdukları devletlerin bekası, dünyada barışın tesisi ve adaletin hâkimiyetinin İslam ülkelerinin bir süper güç olarak dünya sahnesine çıkması ile mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle kongrenin düzenlendiğini söyledi. Prof. Dr. Zelka, “İslam ülkelerinin ancak kendi aralarındaki etkin iş birliğinin sağlanması halinde gerçek bağımsızlıklarını elde etmeleri, yabancı egemenliğinden kurtulmaları, iktisadi gelişmeleri ve refahlarını artırmaları mümkün olabilir” diye konuştu.
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati’nin de katıldığı programda Nebati, Müslüman ülkelerin, güçlü, doğru ve kol kola girmek zorunda olduğunu söyledi. Nebati, Türkiye'nin büyüyüp güçlendiğini, büyüyüp güçlendikçe ülkemize olan operasyonların sayısının arttığını kaydetti.
2 gün sürecek programın açılış konuşmaları sonunda kongreyi destekleyenlere plaket takdim edildi.
Okunma : 5028
ÜHA