TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İntihar olgusu depresyonun bir uzantısıdır”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığının düzenlediği “İntihar Davranışını Önleme ve Psikososyal Destek” Seminerine katıldı. İnsanları intihar etmeye iten temel duygulara dikkat çeken Tarhan, intihar vakalarının son yıllarda bütün dünyadaki güvenlik teşkilatında olan bir durum olduğunu söyledi. İntihar düşüncesinin arka planında umutsuzluk ve karamsarlık olduğuna değinen Tarhan, mesleki farkındalık çalışmalarının oldukça önemli olduğunu ifade etti. Tarhan, depresyonun bir uzantısı olarak ifade ettiği intiharlara karşı pozitif psikolojiyle insanların ruh sağlığının güçlendirilebileceğini vurguladı. 

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan güvenlik güçleriyle bir araya geldi. Çevrimiçi etkinlikte intihar vakalarının önlenmesi için yapılabilecekler ele alındı. 

“İntihar vakaları son yıllarda bütün dünyadaki güvenlik teşkilatında olan bir durum”

İnsanları intihar etmeye iten temel duygulardan bahseden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İntihar vakaları son yıllarda bütün dünyadaki güvenlik teşkilatında olan bir durum. Bunun birçok nedeni var. Mesleki stres ve travmanın etkisi var. Psikolojik, sosyal ekonomik faktörler var. En çok rastlanılan iş yükünün dışında travmatik olaylara maruz kalma, şiddet, ölüm, kaza gibi olaylar. İntihar eşiğinde olan vakalarla karşılaşıyoruz. O kişilerde liderlikle ilgili problemlerin çok dikkat çektiğini görüyoruz. Yani çalıştığı yerde liderlik problemleri var. Baskıcı liderlik varsa stresi yükseltiyor. Grup stresi oluşuyor. Bireylerde stres oluyor. Bazı kişiler stresini yönetemiyor, ‘Yaşamak boş, anlamsız’ demeye başlıyor yahut da ilgisiz bir liderlik olursa çalışanın iş yerine olan güveni zayıflıyor. Güven zayıflayınca insanlarda gelecek endişesi oluyor. Kendini bir nevi tehdit altında hissediyor. İçe kapanmalar ortaya çıkıyor.” dedi.

Öncül belirtileri fark edebilen lider, intiharları da önleyebiliyor… 

Konuşmasında intiharın öncül belirtilerine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan; “Liderlikte dönüşümcü liderlik var. O stresi azaltıyor. Dönüşümcü liderler, kişileri gruba alıp iyi noktaya dönüştürmek ve bütün grubun kılcal damarlarına kadar ilgilenen bir liderlik tarzlarında çalışmaları yürütür. Yani karşısına alıp buyurgan liderlik tarzında değil. Bizim kültürümüzde asırlardır gelen bir liderlik tarzı var. Buyurgan liderlik tarzı, otoriter liderlik tarzı, emir verme tarzında. İş yerinde de böyle asırlardır gelen buyurgan roller oluşuyor. İntiharın öncül belirtileri var. Lider o öncül belirtileri fark ederse önlem almak kolay olur. O öncül belirtileri fark edebilmesi şuna benziyor, bir sürü ve bir çoban düşünün. Sürüye şöyle bir baktığı zaman topallayan, başı düşük, hasta koyunu gördüğünde hemen alır onunla ilgilenir. Öyle olunca o sürüde vukuat daha az olur. Aynı bunun gibi lider de yönettiği kişilere hâkim olmalı. İntiharın öncül belirtileri ise;

İntiharın öncül belirtileri…

-    Kişi içine çekilmeye başlar, 
-    Riskli davranışlar yapar, 
-    Madde kullanılır, 
-    Tehlikeli araç kullanılır, 
-    Kendine özen göstermez, 
-    Eşyalarını dağıtmaya başlar, 
-    Uzun bir yolculuğa çıkar gibi hareketler yapmaya başlar,
-    Uyku düzeni bozuk olur, 
-    Plansız yaşıyordur, 
-    İlaç biriktiriyordur. Bunların hepsi intihar belirtileridir.” şeklinde konuştu. 

Yalnız hisseden kişilerde intihar girişimi çok daha fazla oluyor!

İntihar düşüncesine sahip olan birine nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Erken belirtilerin çoğu umutsuzluk, değersizlik ve suçluluk hissidir. Mesela şunları söylüyorsa çok dikkat. ‘Artık yaşamak istemiyorum, ölsem daha iyi. Yaşamanın anlamı kalmadı. Kimseye yük olmak istemiyorum. Keşke her şey sona erse. Bensiz dünya daha iyi olurdu.’ gibi böyle sözler söylerler. ‘Beni bir daha göremeyeceksin.’ diye şakalar yaparlar. Bunları ciddiye alıp böyle durumlarda onları karşımıza alıp neden intihar ediyorsun demek yerine panik yapmadan onunla sohbet içerisinde konuşmak lazım. Kendilerini yalnız hisseden kişilerde intihar girişimi çok daha fazla oluyor…” ifadelerini kullandı. 

Arka planda umutsuzluk ve karamsarlık var… 

Liderlerin gruba hakimiyetinin intihar davranışını önleyebileceğini hatırlatan Tarhan; “Stres iki türlüdür. Bir bireysel stres vardır bir de grup stresi vardır. Grup stresinde sık sık vizite çıkmalar vardır. Sık sık vizite çıkmanın dışında tartışmalar da artar. Yöneticilikte biliyorsunuz farklı kişiler benzer hareket şeklinde ilerler. ‘Herkes benim gibi düşünecek, herkes benim gibi olacak.’ diye bir liderlik varsa bu totaliter liderliktir. Bu liderlik tarzı askeri kültürde de polis güvenlik kültüründe de geçerli değildir. İnsanı olduğu gibi kabul edeceğiz ama hedefi bir yapacağız. Bir de benzer hareket şeklinde hareket etmeyi sağlayacağız. Bunun için vizyon çalışması gerekiyor. Lider durumundaki amirlerin, müdürlerin, takıma hâkim olması lazım. Takıma hâkim olduğu zaman o intiharla ilgili ipuçlarını çok rahat yakalar. Kişilik değişimi yaşanıyor mu diye bakar. Üç günden fazla süren kişilik değişimi yaşanıyorsa riskli davranış olarak geçiyor. Duygusal belirtileri de olur umutsuzluk, karamsarlık gibi. İntihar düşüncesinin arka planında umutsuzluk ve karamsarlık var. Kendini değersiz hissetme, kendini suçlu hissetme duyguları var…” şeklinde konuştu. 

“Takım çalışmasının olduğu yerde grup stresi oluşmuyor”

Lidere güvenildiğinde mesleğin daha iyi icra edilebileceğini belirten Tarhan; “Takım çalışmasının olduğu yerde grup stresi oluşmuyor. Bireysel problemler grup içerisinde bir şekilde çözümlenir. Güvenlik, dış güvenlikte olduğu kadar iç güvenlikte de önemli. Yani lidere güvenebilmesi insanların mesleğini daha iyi icra etmesini sağlar. Polislik mesleği sahada devamlı kötülükleri takip eden, suçları sorgulayan, araştıran bir meslek. Bu meslek gerçekten zor bir meslek. Bu mesleğe girenler özel eğitim de alıyor. Polis akademileri şu anda çok güzel eğitim veriyor. Teorik eğitim veriyor ama pratik eğitim de usta çırak ilişkisiyle öğreniliyor. Sahada öğreniliyor. Onun için burada kıdemlilerin gençlere yardımcı olabilmesi önemli.” dedi. 

“Pozitif kalmayı başaran karamsarlığa düşmez, kendini yalnız hissetmez”

Pozitif psikolojiyle insanların ruh sağlığını güçlendirdiklerini söyleyen Tarhan; “Varoluşsal intiharlar var. Bu intiharlar entelektüel bunalım tarzında. Yani kişi, ‘Ben hayatta her şeyi tattım, her şeyi yaşadım. Hiçbir şeyin anlamı yok. Bundan sonra yaşamamın bir anlamı yok.’ diyorsa entelektüel bunalım vardır. Özellikle maneviyatı düşük olan kişilerde bu durum görülüyor. Batıda intihar salgını var şu anda. İngiltere’de 16-24 yaş arasındaki gençlerde ölüm oranı, kazalardan daha çok durumda. İntiharla ölüm oranı artmış durumda. İntihar salgınına karşı Bristol Üniversitesi pozitif psikoloji dersleri koydu. Biz Üsküdar Üniversitesi olarak 2013’ten beri pozitif psikoloji dersleri koyduk. Şöyle yapma böyle yapma demek yerine insanların ruh sağlığını güçlendirmek için çalışıyoruz. Negatifle uğraşmadan pozitif yönleri güçlendiriyoruz. Çünkü pozitif kalmayı başaran umutsuzluğa, karamsarlığa düşmez, kendini yalnız hissetmez. Dibe vurduğu zaman bile tehditleri fırsat olarak görebilir. Pozitif psikolojide kişilerin olumsuz olayların içerisindeki olumlu yönleri ortaya çıkarıp onu hedefine yönelik, amacına yönelik kullanmayı öğretiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Ekonomik travmalarla çökecek, dağılacak bir toplum değiliz!

 Psikolojik bağışıklık sisteminin güçlenmesiyle sorunların çözülebileceğini aktaran Tarhan; “İntiharla ilgili bilgilendirme konferanslarından daha önemlisi onların pozitif bağışıklık sistemi, psikolojik bağışıklık sistemini güçlendirmek. Nasıl bir iç hastalığında bağışıklık sistemi güçlü olursa vücut hastalığı kendi kendine yeniyor. Psikolojik bağışıklık sistemimiz var. Kişinin psikolojik savunmalarını güçlendirdiğimiz zaman ego gücünü artırdığımız zaman psikolojik kaynaklarını geliştirdiğimiz zaman kişi sorunu kendi yeniyor, başkalarına ihtiyaç kalmıyor. Bütün dünyada şu anda bu kullanılıyor. Bu eğitimi rutin eğitimin bir parçası yaparsak emin olun hem daha mutlu bir çalışanlarımız olur hem de fireler azalır. İntiharlar, ölüm olayları azalır. Yani bununla ilgili hastalıklara vizite çıkmalar azalır. Aslında Anadolu irfanı da bunu öneriyor. Kültürümüzle bilimi birleştirirsek birçok problemi kolay çözeriz. Umutsuz, karamsar olmaya hiç lüzum yok. Ekonomik zorluklar var, mesleki zorluklar var ama bunlar aşılamayacak zorluklar değil. Ekonomi zaman zaman krize girmiş tekrar toparlanmıştır ama bunu tek neden olarak söylemek kendimizi kandırmak olur. Bizim toplumumuz travma toplumu, travmaya alışkın bir toplumuz. Onun için ekonomik travmalarla çökecek, dağılacak bir toplum değiliz. Sakın umutsuz karamsar olmayalım.” şeklinde konuştu. 

Umutsuzluğa düşmeyenin her zaman bir çıkış yolu vardır… 

Mesleki farkındalık çalışmalarının oldukça önemli olduğundan bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Genellikle işte bilgilendirme eğitimleri oluyor. Bilgilendirme eğitimlerinin dışında en önemlisi burada mesleki farkındalık çalışmalarının yapılması. Mesela bireylerde intihar belirtileriyle ilgili farkındalık çalışmak, müdahale yöntemleri hakkında bilgi vermek. Yani üniversite, intiharı önlemeyle ilgili Dünya Sağlık Örgütü bütün dünya Parlamentolarına intiharı önleme projesi gönderdi yıllar önce ve intihar önleme projesinin üzerinde durdu. Bu projeler hayata geçirilebilir. Kriz hatları kurulabilir. Köprülerde intihar varsa orada intihar önleme hatları kurulabilir. Yani böyle bir durumda oradaki görevli arkadaşların ne yapacağı belirlenebilir. Özel ambulans oluyor, özel eğitim oluyor. Onları ikna etmek için özel çalışmalar yapılıyor ve umut aşılamak çok önemli. Alternatif çözüm yolları sunmak gerekiyor. Umutsuzluğa düşmeyen insanın her zaman bir çıkış yolu vardır. Çünkü beynimiz buna göre programlanmıştır. Umutsuz ve karamsar olmayanlar her zaman bir çıkış yolu bulabiliyorlar.” dedi. 

İntihar olgusu depresyonun bir uzantısıdır…

İntihar değerlendirmesinde yapılan dört maddeye dikkat çeken Tarhan; “İntihar olgusu depresyonun bir uzantısıdır. Depresyonda beyin omurilik sıvısında yapılan çalışmalar var. 1980'li yıllarda normal ölümle, intihar ölümünün beyin omurilik sıvısı alınıyor. İntiharla ölümlerde beyin omurilik sıvısında serotonin metaboliti madde 15 misli daha az çıkıyor intiharlı ölümde. İntihar edecek kimse pat diye intihar etmiyor. Kriz intiharları azdır. Yani biz intiharla ilgili bir değerlendirme yaparken şu dört maddeye bakıyoruz ‘İntihar düşüncesi, intihar isteği, intihar niyeti ve intihar planı.’ Bunlar varsa düşünce yetmiyor. Düşünce, niyet, istek, plan ondan sonra girişim ortaya çıkıyor. Geçmişte girişimler varsa onlar ağır vakalardır. Bir insan ölümden bahsedebilir ama ölmek gibi bir niyeti yoktur. Ölümden bahsetmek ayrı, ölmeyi istemek ayrı. Bunun için muhakkak herkesin zihin haritasında intiharla ilgili ihtimali göz önüne alınması gerekir.” ifadelerini kullandı. 


 

Okunma : 251

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri