Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Üsküdarlı akademisyenler “Sağlıkta Kariyer Zirvesi” nin konuğu oldu. Sağlıkta kariyer planı yapan adaylarla buluşan Tarhan, psikiyatri mesleğinin geleceğinin ele alındığı oturumunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Covid- 19 salgınıyla beraber küresel olarak sağlık alanına ilginin artacağını belirten Tarhan, hekimliğin bir sanat olduğunu, gelişen yapay zekânın hiçbir zaman hekimler gibi tanı koyamayacağını, hekimliğin makinelere öğretilemeyeceğini sözlerine ekledi.
“Pskiyatrinin geleceği ve bilim haline gelme süreci ele alındı ”
Moderatörlüğünü Uzm. Psk. ve Dyt. Hatice Kübra Işıldar Şentürk’ün üstlendiği zirvede “Psikiyatri ve Geleceği” konusunda değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tarhan, psikiyatri alanının yeni bir bilim dalı olduğunu söyledi. Psikoloji alanının klinik psikoloji ve psikiyatri ile bütüncül olarak değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Tarhan; “Psikiyatrinin geleceği bilimin geleceği ile çok yakından ilgilidir. Psikiyatrinin tarihi daha yeni, 50 seneyi geçmez çünkü daha önce nöropsikiyatriydi daha sonra bu alanlar ayrıldı. Şu anda ise tekrar birleştirilmesi planlanıyor. Dünyada bilimlerin bütünlüğünün ortaya çıkmasıyla psikolojinin tarihi Şamanizme kadar dayandırılıyor. Fakat bir bilim haline dönüşmesi henüz çok yeni, bu alanların tarihleri 200 seneyi geçmiyor. Bu çerçevede baktığımızda psikoloji temelinde bir devrim yaşıyor, bu alanı Klinik Psikoloji ve Pskiyatri olarak bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirmemizde fayda var.” ifadelerinde bulundu.
“Pozitif psikoloji, psikolojik sağlamlığı geliştiriyor”
Pozitif psikolojinin koruyucu ruh sağlığı çalışması alanında önemli bir adım olduğunu ifade eden Tarhan, pozitif psikolojinin çıkış noktasına değinerek; “Duyguları yönetmek ve duygusal zekâ yönetimi alanında literatüre yapılan katkılarla bu alanlar bilimsel bir alan haline geldi. Daha sonraki aşamada ise pozitif psikolojiyi doğurdu. Pozitif psikoloji genelde Polyanacılık olarak anlaşılıyor fakat öyle değil. Normal bir psikolojide insan eksiyi sıfır olarak görürken pozitif psikoloji ile sıfırın üzerine çıkarıyor, Well Being yani psikolojik sağlamlık dedikleri durumu öğretiyor. Yani depresyon geçirmiş bir kişi bunu öğrenirse tekrar depresyona girmiyor. Bunlar koruyucu ruh sağlığı çalışmaları alanında yapılan en değerli çalışmalar. Pozitif psikolojinin içeriğini incelediğimde Anadolu irfanından ve Doğu bilgeliğinden faydalanarak sistematize ettiklerini fakat referans vermediklerini gördüm. Bu konuda hatalı olan bizleriz, Batıda bizim değerlerimiz bir bilim dalı olarak başlatıldı fakat bizler bu değerin farkında değiliz. Bunun üzerine Mesnevi Terapi, Yunus Terapi gibi çalışmalarımı hazırladım.” dedi.
“İnsanlar artık, nasıl zengin olurum değil, nasıl hayatımı daha kaliteli yaşarım kaygısı ve arayışı içinde”
Covid-19 pandemisiyle 21.yy’ın bilgelik yüzyılı olduğunu aktaran Tarhan; “20.yy bilgi çağıydı, 21.yy ise bilgelik yüzyılı olacak. Bilgelik yüzyılında insanlık artık nasıl daha zengin olurum değil, nasıl hayatımı daha kaliteli yaşarım mutlu olurum kaygısı ve arayışı içinde olacak. Bu anlam arayışını 21.yüzyıl becerisi olarak anlayabiliriz. Diğer bir 21.yüzyıl becerisi ise yenilikçilik, girişimcilik becerisi. İnsanda diğer canlılardan farklı olarak yeniliği arama geni var. Ama diğer canlılarda yeniliği arama geni yok, bir karınca 1000 sene önce yuvasını nasıl yapıyorsa şimdi de aynı şekilde yapıyor. Yenilikçilik ve girişimciliğin beceri olmasının nedeni kafanda bir hedef yoksa sen sadece şu andaki sistemin nesnesi olursun, onlar öğretir sen kullanırsın. Ama sen sistemin, dünyadaki medeniyetin öznesi olmak istiyorsan bir şeyleri keşfedip yapan olmak istiyorsan, çağı ve çağın ilerisini yakalamak istiyorsak bu beceriyi kullanmak önemli.” şeklinde konuştu.
“Frontal lob olmasa medeniyet olmazdı”
Eğitim sisteminde dünyada din ve bilim sentezinin gerçekleştiğini aktaran Tarhan; “Artık bilim ve din birbirinin alternatifi değil birbirinin tamamlayıcısı durumuna geldi. Psikiyatri bu alanla çok yakından ilgili bir bilim. Psikiyatri tıp bilimleri içerisinde sosyal bilimlerle ilgili sınır bir alandır, yarısı tıp biliminde yarısı sosyal bilimlerde olan bir alan. Bu sentezi psikiyatride sağlamak daha kolay. Eğitim sisteminde yapılan şey frontal lob eğitimi, ön beyini eğitmek aslında. Frontal lob olmasa medeniyet olmazdı, insanı insan yapan frontal lobdur. İnsan harici diğer canlılar dünyayı öğrenmiş olarak doğuyorlar, ördek yumurtadan çıkıyor hemen yüzüyor yüzmeyi öğrenmesine lüzum yok. Ama insan çocuğu öğrenmek üzerine doğuyor, psikolojik olarak prematüre doğuyor. Bu sebeple insan her şeyi sosyal öğrenmeyle öğreniyor. İnsan kimliğini bile sonradan öğreniyor.” dedi.
“Küresel olarak sağlıkla ilgili talepler artacak”
Pandemi sürecinden sonra meslek olarak sağlığı seçenlerin şanslı olduğunu ifade eden Tarhan; “Covid-19 salgınından sonra sağlığın ve sağlıkçıların kıymeti anlaşıldı ve meslek olarak sağlık çok daha tercih edilen bir alan günümüzde. Sağlıkla ilgili küresel olarak taleplerin artacağını ön görüyorum, çünkü insanlar daha kaliteli yaşamak istiyorlar. Daha kaliteli yaşamak istemek, insanca yaşamak istemek bir insanın en temel hakkı. Bunlardan en önemlisi sağlıklı yaşamak. Sağlık sisteminde ön lisanstan tutun da yüksek lisans, doktoraya kadar her alanda yapılacak çok çalışma var. Kendini geliştirmeye ve yeniliğe açık olan kimse devamlı öğrenir. Sağlık alanında çalışmak istiyorsanız yeni deneyimlere açık olmanız gerekiyor. Yeni deneyimlere açıksanız sağlık alanında başarılı olup ilerleyebilirsiniz. İnsanlara yardım etmeyi seven kişi sağlıkçı olduğunda çok başarılı olur.” ifadelerinde bulundu.
“Hekimlik bir sanattır, yapay zekâ tanı koyamaz”
Yapay zekâ ile hekimliğin değişeceğine dair korkulara dikkat çeken Tarhan, hekimliğin konumunu koruyacağını sadece yapay zekâ ile tanı koymanın kolaylaşabileceğini ifade etti. Tarhan ilaç tavsiye etmenin hekimin sorumluluğu olduğunu vurgulayarak; “Sonuçta ilaçlar kimyasal silahtır. Yerinde ve zamanında kullanılırsa fayda verir. En yan etkisiz ilaç alınmayan ilaçtır. Bu sebeple ilaç konusunda çok dikkatli olmak gerekiyor. Psikiyatrideki tedavi kişiye özel tedaviye giriyor. Bir ilaç verilirken kişinin genetik profilini bilebilmek özellikle tedavi için dirençli olgulardır. Genetik profilini bilebilmemizi sağlayan e-Nabız sistemi bu konuda çok faydalı oldu. Dijitalleşmeye en iyi uyum sağlayan bakanlık, Sağlık Bakanlığı’dır. Yapay zekâ her alanı etkilediği gibi sağlık alanını da dönüştürecek. Yapay zekânın verdiği bilgilerden faydalanarak hekimler daha kolay karar verecek. Fakat hiçbir zaman yapay zekâ tanı koyamaz çünkü hekimlik sadece bilim değildir. Hekimlik, sağlık hizmeti aynı zamanda sanattır makinelere öğretilemez bu beceri. Fakat yapay zekâ bir yandan da hekimin işini kolaylaştıracak, birçok alanda avantajlar sağlayacak, raporlamalar daha kolay olacak. Meslek seçimi açısından dijitalleşmeye yatkın kişiler sağlık alanında daha başarılı olurlar. Bu sebeple sağlık alanında bütün alanlarda olduğu gibi orta ve uzun vadeli düşünmek, vizyon sahibi olmak gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.
“İnsan sevdiği işi yaptığında duygular ve beyin devreye girer”
Herkesin sevdiği ve mutlu olduğu işi yapması gerektiğini vurgulayan Tarhan, iyi meslek erbabı olmadan önce iyi insanlar olmak gerektiğini ifade etti. Tarhan; “İyi hekim nasıl olunur diye sorduklarında hep şunu söylüyorum, “Önce iyi insan olun. İyi insan olmadan iyi hekim olamaz, iyi psikolog olamazsınız. Sağlıkçı da olmak istiyorsanız önce iyi insan olun. İnsanlara yardım etmeyi seviyorsanız bu meslek size uygundur.” dedi. Bazı insanların ise insanlara yardım etmekten hoşlanmadığını aktaran Tarhan; “O zaman lütfen sağlığı seçmeyin, başka alanlara yönelin. Çünkü bu alan insanla içli dışlı bir alan. Sevdiği işi yapan insan çalışmıyordur. Ona akış duygusu deniliyor. Bu çalışmak değildir. Yani insanlar ya sevdiği işte çalışsınlar ya da mevcut işlerini sevsinler. Başarının en önemli şartı budur. Çünkü insan yaptığı bir işe duygularını katarsa orada beynin bütünü yardım ediyor. Duygularını katmazsa sadece düşünen bir beyin hareket ediyor ama hisseden beyni devreye sokması için bir insanın muhakkak yaptığı işe duygularını da katması gereklidir. Hekimliği veya sağlık alanını düşünenlere vereceğim en önemli tavsiye; yeni deneyimlere açık olmaları gerektiğidir. Kalite yönetiminde en önemli şey vizyondur. Vizyon bir insanın olabileceği şeyleri düşünmesidir. Misyon da yapabileceği şeyleri düşünmesidir. Olabilecek ve yapabilecek şeyleri hayal edebilmek, hayal gücünü hedefe yönelik kullanabilmek yirmi birinci yüzyıl becerisidir.” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Sağlıkta Kariyer Zirvesinin tıp mesleğine ilişkin tanıtımın yapıldığı oturumda konuşan Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, tıp alanında çalışacakların sahip olması gereken becerileri açıklayarak; “Bu beceriler klinik bilgi ve beceri, iletişim becerisi ve yönetişim becerisi olmak üzere üç beceridir.” dedi.
Dil ve Konuşma Terapisi mesleğine ilişkin gerçekleştirilen oturumda ise Üsküdar Üniversitesi’nden Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emrah Cangi konuşmacı olarak yer aldı.
Günün son oturumunda ise çocuk gelişimi bölüm tanıtımı etkinliğinde Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer katılım sağladı. Ülküer; “Çocuk gelişimi mesleği yükselen değerler içinde yer alıyor ve bu mesleğe yatırım yapılması gerekiyor.” dedi.
Okunma : 3602
ÜHA