Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan girişimci ve sunucu Seyyide Koç’un Instagram canlı yayın konuğu oldu. “Değişen Dünyada Bilinçli Aile Olmak” başlığı altında önemli değerlendirmelerde bulunan Tarhan, sağlıklı bir evlilik için “Evlilik Niyet Sözleşmesi” hazırladıklarını ifade etti. Tarhan; “Son Sığınak Aile kitabında ‘Evlilik niyet sözleşmesi’ adında bir sözleşme hazırladık. Bu evlenmeden önce kişilerin imzaladığı, on maddeden oluşan bir sözleşme. Evlilikte niyet çok önemli. Bazı kişiler olmazsa boşanırım mantığıyla evleniyorlar. Böyle düşünen kişilerin evlenmesini tavsiye etmiyorum.” dedi.
“Evlilik olgunluğuna erişenler bilinçli aile olmayı başarıyor”
Bilinçli bir aile olabilmenin olgun ve bilinçli bir evlilikten geçtiğini aktaran Tarhan, günümüzde evlilik olgunluğuna ulaşılmadan evlenildiğinden boşanmaların arttığını ifade etti. Tarhan; “Bilinçli aile olma tabirini özellikle kullanıyorum çünkü herkes aile olur ama her aile bilinçli aile değildir. Bireyler evlenmeden önce evlilik olgunluğuna erişmiş olmalıdır. Bugün bunu anlamanın yolu evlilik olgunluk ölçeğinden geçiyor. Ergenliklerin uzadığı günümüzde insanlar bu olgunluğa erişmeden aile kuruyor. Bu da boşanmaların artmasına ve en ufak bir sorunda ayrılmalara neden oluyor. Eski kuşaklar, yeni kuşağa göre daha fazla zorluk gördüğü için çabuk olgunlaşıyorlardı. Yeni nesil ise varlık içinde olgunlaşıyor, bu da geç olgunlaşmaya neden oluyor. Ergenliğini tamamlamadan evlenen çiftler altı ay içerisinde boşanıyor. Bu çiftler severek evleniyorlar onları bu kadar kolay boşanmaya iten neden bilinçli eş, bilinçli anne baba olamamak. Aşk aslında evliliğin sebebi değil, sonucudur. İyi iş birliği kurulan evlilikler aşkla sonuçlanır. Hatta başta basit bir sevgiyken iş birliği sayesinde derin bir aşka dönüşebilir. Aşk ve iş birliğinin birlikte olduğu ilişkiler ömür boyu aşka dönüşüyor. Çiftler bunu başarırlarsa iş birliği ve huzurlu aile ortamı sağlanmış oluyor.” dedi.
“Evliliğin başındaki niyet yolu belirliyor”
Son Sığınak Aile kitabında sağlıklı bir evlilik için ‘Evlilik Niyet Sözleşmesi’ hazırladıklarını ifade eden Tarhan, yeni bir yola çıkarken niyetin çok önemli bir olgu olduğunu ifade etti. Tarhan; “Son Sığınak Aile kitabında ‘Evlilik niyet sözleşmesi’ adında bir sözleşme hazırladık. Bu evlenmeden önce kişilerin imzaladığı, on maddeden oluşan bir sözleşme. Evlilikte niyet çok önemli. Bazı kişiler olmazsa boşanırım mantığıyla evleniyorlar. Böyle düşünen kişilerin evlenmesini tavsiye etmiyorum. Bizim kültürümüzde eş kelimesi yerine refik ve refika kelimeleri kullanılır. Bunlar yalnızca birer kelime değil, derin anlamlar ihtiva ediyor. Refik ve refika yol arkadaşı demek. Yani evlilik aynı yolda yürüyen iki insanı temsil ediyor. Evlilik bir gemide aynı hedefler doğrultusunda yol almak gibidir. Evlilik aslında iki kişinin birbirinin gözünün içine bakması değil, birlikte ortak bir hedefe bakmasıdır. Aşk karşındakinin gözünün içine bakmak değildir. El ele verip, iki göz iki kulak değil dört göz ve dört kulak belli bir hedefe doğru yol almaktır.” şeklinde konuştu.
“Bir evliliğin en güzel meyvesi iyi bir çocuk yetiştirmektir”
Bir ailenin en güzel hedeflerinden birinin iyi çocuk yetiştirmek olduğunu vurgulayan Tarhan; “İyi bir çocuk yetiştirmek iyi bir fabrika kurmaktan, mesleki anlamda iyi olmaktan daha iyidir. İbn-i Haldun’un dediği gibi: ‘İyi çocuk yetiştiriyorsanız ona büyük servet bırakmaya gerek yoktur. O çocuk zaten kazanır, mutlu yaşamayı başarır. Eğer iyi çocuk yetiştirmediyseniz istediğiniz kadar servet bırakın onu heba etmeyi başarır.’ Bir evlilikte iyi çocuk yetiştirmekten daha büyük psikolojik, sosyal ve insani sermaye yoktur. Bir aile için ortak bir hedef iyi çocuk yetiştirmektir, bundan daha faydalı bir meyvede yoktur.” ifadelerini kullandı.
“Anne baba çocuğun hayatında kılavuz kaptan olmalı, kaptanlığı çocuğa bırakmalı”
Çocuklara kendi hayatlarının kaptanlığını bırakmak gerektiğini aktaran Tarhan; “Çağımızda çocuklarımız bizim değil, zamanın çocuğu durumunda. Yani bize değil zamana aitler. Kendi hayatları var, kendi kimlikleri ve kişilikleri var. Bunun bilincinde olmamız ve kabul etmemiz gerekiyor. Çocuk ile anne baba arasındaki ilişkisi köle efendi ilişkisi değildir. Çocuk yürümeye başlamayla birlikte bireyselleşmeye başlar. Ergenlik dönemine gelince yani ortalama 15 yaşında ise kendi gemisinin kaptanı olmayı öğreniyor. Bu yaşa kadar anne ve baba çocuğun doğal vasisidir. Fakat 18 yaşından sonra kaptanlığı çocuğa bırakmak gerekir. Gemilerde iki kaptan vardır. Biri dümendeki kaptan diğeri de kılavuz kaptandır. Kılavuz kaptan acemiye yol gösterir. Anne, baba çocuğun hayatında kılavuz kaptan gibi olmalı, dümeni çocuğa bırakmalıdır. Fakat anne ve babalar sevgi fazlalığından bu ölçüyü kaçırarak çocuğun yerine geçiyor. Ergenliğini tamamlamış ama hala kendi özel işlerini annesine yaptıran vakalar görüyoruz. Bu tarz çocuklar psikiyatri kliniklerinin büyük adayıdır. Birkaç sene sonra bu çocuklar şizofren oluyor maalesef. Kendi hayatının kaptanlığını yapamadığı için şizofrenik dağılma meydana geliyor, bireyselleşemiyor, sosyalleşemiyor ve çocuk kalmayı tercih ediyor. Çocuk olarak kalmayı tercih etmek, 25 yaşındaki birisinin şizofren olması anlamına geliyor.” dedi.
“Anne babanın görevi çocuğu mutlu etmek değil, hayata hazırlamaktır”
Çocuk eğitiminde anne babanın görevinin yalnızca çocuğu mutlu etmek olmadığını aktaran Tarhan, çocuğa hata yapma hakkı tanıyarak yanlışları beraber görmeyi ve çocuğu acı tatlı hayata hazırlamak gerektiğini vurguladı. Tarhan; “Çocuğa hayat yolunda yürürken hata yapma payı bırakmak gerekiyor. Hata yaptığında onu karşımıza alıp silkelemek ya da ona ayar vermek değil, birlikte yürümek gerekiyor. Çocuğun eline tableti vererek, çocuk yetiştirilmez. Dijital dünya evin açık kapısı gibi. Burada zaman geçiren çocuk kapitalist sistem tarafından nesneleştirilerek sömürülüyor. Yeni nesil korkutularak hizaya çekilecek bir nesil değil. En güzel yöntem, gerekçeleriyle birlikte konuşarak hayır demek. Çocuğun yaptıklarını onaylamasanız da kapıyı hiçbir zaman kökünden kapatmayın. Köprüleri atmadan, duvarlar oluşturmadan, açık kapılar bırakılarak ilişki kurulursa çocuk bir müddet sonra sahte dünyayı anlıyor ve sıcak yuvasına geri dönüyor. Diğer bir açıdan anne babalık çocuğu mutlu etmek değil, çocuğu hayata hazırlamaktır. Onun için çocuk hayatın sıcak soğuk, acı tatlı, aydınlık karanlık her yüzünü görmeli, yaşamalıdır. Sofrada nasıl sadece tatlı yemekler olmaz; acı, tatlı, ekşi vardır. Hayatta da hepsini tatmak gerekiyor. Çocuğa hayatın gerçeklerini zarar vermeden anlatmanın yollarını düşünmemiz lazım.” dedi.
“Evliliğin Yapı Taşı 5S Kuralı: Sevgi, Saygı, Sadakat, Samimiyet, Sabır”
Evlilikte ‘5S Kuralı’ na dikkat çeken Tarhan; sevgi, saygı, sadakat, samimiyet ve sabrın sağlandığı evliliklerin uzun ömürlü olduğunu aktardı. Tarhan; “Evlilikte 5S Kuralı vardır. Birincisi sevgidir. Sevgi evlilikte tutkaldır. Sevginin daha üstü ise şefkat duygusudur. Şefkat karşılıksız sevgidir. İkincisi ise saygıdır. Sevgi bir su ise saygı onun kabı gibidir. Saygının üst noktası ise nezakettir. Nezaketli olmak kelebek avcılığı gibidir, karşındakinin hatasını incitmeden fark ettirmek gerekir. Evlilikte sağlanması gereken üçüncü değer sadakattir. Sadakatin iki anlamı vardır; biri ait olmak ve diğeri sadık olmaktır. Sadakat ve bağlılık birlikte sağlanır. Evlilikte açık, şeffaf ve dürüst ilişki sağlamak gerekir. Bağlanma ihtiyacı insanın evlenmesini en çok tetikleyen ihtiyaçlardan biridir. İnsan biyolojik olarak önce anne babaya sonra karşı cinse bağlanır. Fakat bu bağlanma ihtiyacı sadece bir faniye bağlanmakla sınırlı değildir. Bu hissin en üst mertebesi yüksek bir güce bağlanmak veya yüce bir hedefe bağlanmakla sağlanır. Tolstoy’un ‘Ölüme açıklama getiren bir anlam arıyorum.’ dediği gibi yüce anlamlara bağlanmak gerekiyor. Çünkü ölüme açıklama getirmeyen bütün anlamlar geçicidir. 5S Kuralından olan sadakat dürüstlük ve bağlanmayı içinde barındırıyor.” şeklinde konuştu.
“Bir evliliğin olmazsa olmazı sabırdır”
5S Kuralında dördüncü ilkenin samimiyet olduğunu açıklayan Tarhan; “Evlilikte iyi niyet ve samimiyet çok önemli. İyi niyet ve samimiyet yoksa rol yapılıyor. Böyle durumlarda evlilik karşılıklı ilişkiden çıkarak kâr – zarar hesaplayan bir şirket gibi çalışır, ortaklığa dönüşür. Kapitalist sistem evliliği ortaklık gibi görüyor. Evlilikte beşinci kural ise sabırdır. İyi günde birbirine takdir, onay, övgüleri söyleyeceksin ama zor günlerde de sabretmeyi bileceksin. Sabır kenara çekilip katlanmak değildir, doğanın hız ve ritmine uymaktır. Sabır kişinin nerede hızlanacak nerede yavaşlayacağını bilmesidir. Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır. Sabır bir evliliğin olmazsa olmazıdır. Şu anda bakıyorum evliliklerde ki birçok kırılmaların parçalanmaların arka planında sabır ve tahammül eksikliği var. Ufak tefek sorunlardan hemen mendil atmak olmaz. Boşanmak evlilikte seçenek değil sonuçtur. Sonuç bütün yollar denendikten sonra önüne çıkar. Bir insan evliliği, olmazsa boşanırım şeklinde basit bir durum olarak görüyorsa o kişide evlilik otomasyonu yoktur.” ifadelerinde bulundu.
Okunma : 3268
ÜHA