Daha önce, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Mustafa Öztürk öncülüğünde açılan Engelli Bakım ve Rehabilitasyon Bölümü, yine Öztürk'ün girişimiyle ilk kez bir vakıf üniversitesinde kuruldu.
Bölümün öğrencileri; engelli grupları, engelli hakları, rehabilitasyon ve uygulama, sosyal psikoloji, engelli psikolojisi, engellilerle iletişim, sosyal hizmetler, sağlık kurulu gibi hem teorik hem de uygulamalı dersler alacak. Bu dersler, engellilerin ve toplumun ihtiyaç duyduğu engelli bilinci oluşturacak formatla verilecek.
Konuya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üniversitenin tematik bir üniversite olduğunu belirterek, davranış bilimleri ve sağlık alanında kurumsallaştığını söyledi.
Tarhan, engellilere yönelik iki bölüm açtıklarını aktararak, şöyle devam etti:
"Bu bölümlerden biri 4 yıllık olan Ergoterapi, diğeri 2 yıllık Engelli Bakımı ve Rehabilitasyonu. Bu bölümler önemli. Toplumun yüzde 10-15 doğrudan desteğe muhtaç. Bu da 8-10 milyon arası insanın bakımı anlamına geliyor. Gelişmiş toplumlarla gelişmemiş toplumlar arasındaki en büyük fark, dezavantajlı kişilere nasıl davranıldığı ile alakalıdır. Başkasının yardımına muhtaç olan dezavantajlı insanları göz ardı eden hiçbir sistem toplumu mutlu edemez. Engellilere sahip çıkmak insanlık görevidir. Bilimin de bu konuya el atması gerekiyordu. Vakıf üniversitesi olarak bu ihtiyacı gördük. Eğitimi verecek kapasitemiz ve alt yapımızı olduğu için bu dezavantajlı insanlara sahip çıkmayı hedefliyoruz. Proje bazında çalışmalar yaparak öğrencilerimize de iş imkânı sağlamayı hedefliyoruz."
İnsanca yaşam onların da hakkı!
İnsanca yaşama talebinin, engellilerin de hakkı olduğunu vurgulayan Tarhan, bu talebin oluşmasına bağlı da destek ve tedavi yapacak elemanlara ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
"Toplumdaki engelli algısını sağlıklı hale getirmeyi amaçlıyoruz"
Tarhan, engellilerin bakımının ve tedavisinin bilinçli şekilde yapılmadığına dikkati çekerek, "Engelli bakımı ve rehabilitasyonu, geleneksel yöntemlerle evde kulaktan dolma bilgilerle ve alaylı kişiler tarafından sağlanıyor. Bu kişiler yaşlıya, engelliye nasıl davranacaklarını, onları nasıl kaldıracaklarını, onlarla nasıl konuşacaklarını bilmiyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de insanların engellilerle acıyarak konuştuğuna işaret eden Tarhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Engelliye empatik yaklaşımı bilmiyoruz
"Omuzlara dokunarak, merhamet gösterisi yaparak yaklaşmak yerine onların kalplerine dokunmak gerekir. Onları değersizleştiren, sorunu ön plana çıkaran bir yaklaşım var toplumda. Engelliye empatik yaklaşımı bilmiyoruz. Toplum olarak iyi niyetliyiz ama engelliyle iletişimi bilmiyoruz. Amaçlarımızdan biri toplumdaki engelli algısını sağlıklı hale getirmek. Engelli algısı, şu anda engellileri eve hapsediyor. Bu da engellilerin kendini kötü hissetmesine sebep oluyor ve engellilerin üretkenliği düşürüyor. Engellilerin en büyük ihtiyacı; küçük başarılar ve öz güven. Bunun için kendilerini ifade edecekleri, gerçekleştirecekleri fırsatları vermek gerekir. Bu da toplumsal bilinç gerektiriyor."
Tarhan, devletin son yıllarda engellilerin farkına vardığını ve ilgili bakanlıkların da bu konuda önemli çalışmalar yürüttüğünü kaydetti.
"Türkiye'de bir ilki daha gerçekleştirdik"
Üsküdar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü ve Engelli Bakım ve Rehabilitasyon Bölümü Başkanı Mustafa Öztürk de 12 yıldan bu yana engellilere yönelik hem akademik alanda, hem sivil toplum kuruluşlarında hem de bir aktivist olarak çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Türkiye'de yaklaşık 8,5 milyon engellinin bulunduğunu belirten Öztürk, bunlara profesyonel anlamda bakacak eleman eksikliği yaşandığını, şu ana kadar bu hizmetleri üniversitelerin sosyal hizmetler bölümü ya da lise mezunlarının verdiğini kaydetti.
Öztürk, 2010 yılından itibaren Almanya, Kanada ve İsviçre'de yaptığı çalışmalar sonucu engeli bakımı ve rehabilitasyonu uzmanları yetiştirilmesi için Almanya modelini örnek aldıklarını anlatarak, şu bilgileri verdi:
"YÖK ile bir yıl süren görüşmeler sonunda ilk kez 2012 yılında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde bu bölüm eğitime başladı. Bölüm 2 yıllık olarak tasarlandı, üniversite 4 yıla çıkarmak için YÖK'e başvurdu. Vakıf üniversiteleri arasında ilk kez Üsküdar Üniversitesi bu bölümü uygulamaya koydu. Ek tercihlerle öğrenci aldı. Diğer vakıf üniversitelerine örnek olacak bir adım. Buradan yetişenler; engelli haklarını bilen, engellileri rehabilite edebilen, engellilerin hayatını kolaylaştıran, engellilerle iletişim kurabilen, onlar için nasıl bir hayat kuracağını bilen profesyonel elemanlar olacak. Sosyal psikolojiyi, engelli psikolojisini biliyorlar, engelli haklarını, engelli araç gereçlerini biliyorlar."
Türkiye'de bir ilki daha gerçekleştirdiklerini dile getiren Öztürk, bu alanı çok iyi bildiğini belirttiği rektör Tarhan'a, bu bölümü sadece engellilerin hayrına olabilecek sosyal sorumluluk projesi kapsamında kabul ederek açtığı için teşekkür etti.
Hükümetin engelliler için 2004 yılından bu yana önemli yasal düzenlemeler yaptığını, çıkarılan yasalarla engellilere hem evinde hem de bir kurumda bakma imkanı getirildiğini anlatan Öztürk, evde engelli bakım üstlenen kişiye de belirli miktarlarda ödeme yapıldığını söyledi.
Öztürk, Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de engellilere bakacak profesyonel kişilerin yetişmesi gerektiğini ifade ederek, bu bölümde, engellilerin ruhunu anlayabilen, engellilerle kolay iletişim kurabilen, aldığı ilaçları bilen, onları gezdirebilecek, sosyal hayatını içine sokabilecek profesyonelleri yetiştirmeyi amaçladıklarını kaydetti.
Mustafa Öztürk, hem toplumda engelli bilinci oluşturmak için çalışmalar yaptıklarını hem de engellilere yasalardan, yönetmeliklerden ve anayasadan kaynaklanan haklarını profesyoneller aracılığıyla öğrettiklerini anlattı.
Toplumda engelli bilinci oluşturmak için vatandaşların bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğine işaret eden Öztürk, bunun için yazılı görsel medyayı kullandıklarını sözlerine ekledi.
A.A.
Okunma : 6091