Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM)’nin düzenlediği Zihinsel Hicret Okumaları programının Mayıs ayı konuğu oldu. Son eseri “Bilgelik Psikolojisi'” çerçevesinde Allah’ın varlığı, evren ve evrensel kabuller hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, Bilgelik Psikolojisi eserleriyle en büyük amacının genç zihinlere hakikati anlatmak olduğunu kaydetti. Ruhumuzun genetik kodlarında Allah’ı bulma arzusu olduğunun altını çizen Tarhan, 20’inci yüzyıl boyunca dinin gelişmeye engel olarak görüldüğünü, bilginin zihinlere, kütüphanelere yüklemek değil, bilginin davranışlara yansıması gerektiğinin vurguladı.
“Bu zamanın cihadı ispat yönündedir”
Geçtiğimiz aylarda TİMAŞ Yayınlarından okurla buluşan Bilgelik Psikolojisi 1-2 eserlerini yazma motivasyonunu, dini değerleri genç nesle bilimsel hakikatler ışığında anlatmak olarak ifade eden Tarhan, bu zamanın insanına baskı ve tehdit yoluyla dini inanç aşılanamayacağının altını çizdi. Moderatörlüğünü Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti II. Başkanı İhsan Açık’ın gerçekleştirdiği programda Tarhan; “Ülkemizde 7 milyon civarında 20-25 yaş arasında genç var. Bunların ancak %20 sinin dinle bağlantısı var, %80’inin dinle bağlantısı yok. Önümüzde böyle bir gerçek var. Gençlerin sadece bu dünya hayatına değil, ebedi hayatlarına da yatırım yapmak gerekiyor. Bilgelik Psikolojisi kitabını yazmaktaki tek amacım mesleki tecrübelerimi ve bilimsel gerçekleri günlük konuşma dilinde, herkesin anlayacağı şekilde aktarmaktı. Hakikati mesleki tecrübemle görüyorum, psikiyatri de kuantum arasında kuantumla bilinç arasındaki birçok bilgiyi biliyorum, onları gördükçe, kâinat kitabını okudukça sanki her şeyde Tevhid mührü duruyor. Fakat bu gerçeği gençlere nasıl aktarabiliriz diye çok düşündüm. Komplike meseleleri sadeleştirerek anlatmaya çalıştım. Sadece fen bilimleri ve teknik bilimlerle uğraşan kişiler hakikati bulamıyorlar. Sadece din bilimleriyle uğraşan kişiler de farklı bir biçimde buluyor ikisinin de senteze ihtiyacı var. İkisi de bilim aslında. Bu zamanın insanını baskı ve tehditle ikna etmek olmaz, gelişmemiş toplumlarda bu yöntemi görebiliriz. Gelişmiş toplumlarda ikna ve inandırma ile sonuç alınır. Cihat nedir? İnsanları Allah’a götüren engelleri aşmaktır. Bu zamanın cihadı ispat yönündedir. Bu eserde en büyük amacım genç zihinlere hakikati anlatmaktı.” dedi.
“Bilgi zihnimize kütüphaneler yüklemek değil, bilgi davranışımıza yansımalı”
Online gerçekleştirilen ve katılımın oldukça yoğun olduğu programda bilgelik kavramının muhtevasına dikkat çeken Tarhan, pandeminin İslam dünyasında dijitalleşmenin hızlanması anlamında büyük bir değişime yol açtığını aktardı. Tarhan; “Bilgelikten ne anlamamız gerektiği önemli. 20. Yüzyıl bilgi çağıydı fakat bilgi bizi hakikate götürüyor mu veya götürüyorsa o bilgi bilgelik haline geliyor mu? Bilgi insanı değiştirebilmeli, bilgi insanı daha iyi bir insan haline getirebilmeli. Bilgi zihnimize kütüphaneler yüklemek değil, bilgi davranışımıza yansımalı. İlim vardır, irfan vardır, hikmet vardır. Mesela irfanda, bilgilerin hayata dönüşmesi vardır. Hikmette hakikate götürmek, yaşamak vardır. Ayasofya Camii’nde sofya kelimesinin karşılığı hikmet demek, Ayasofya’yı yaparken hikmeti amaçlamışlar. Fatih’in bilgeliğini görüyor musunuz, camiye çevirdikten sonra adını değiştirmemiş. Yüksek hikmet, insanın hayatta olma amacı hakikati arama amacıdır. Anlayış içindeki hikmet yolu anlam arayışına cevap vermiş oluyor. 21.yüzyıl bilgelik çağı olmak zorunda. İnsan ruh sağlığıyla ilgilenen biri olarak kitabın başında bir manifesto da yaptım, Covid-19 insanı yeniden değerlendirildiği. Bu değişimle Batı’da araştıran pek çok insan yakın zamanda hakikati bulma çabasıyla tevhidi bulacaklar, ben böyle tahmin ediyorum. Bilimsel gelişmeler ve yapay zekanın ilerlemesiyle 21. yüzyılda insanlar dünyaya hükmetmek istiyorlar. 2018’de yapay zekâ yeryüzü tanrısı dediler birdenbire bir virüs çıktı hepsinin ezberini bozdu. Senelerdir yapamadığımız toplantıları pandemi nedeniyle zorunlu dijitalleşme sonucu gerçekleştirdik. En önemlisi Covid, İslam dünyasının belini kırdı dijitalleşmede. Elimizdeki hakikatleri dijital dünyaya anlatma fırsatı doğurdu. Dijitalleşme ile ilgili korkularımızı yenmemize sebep oldu. Ben hep sosyal medya gençlerin dili diyordum. Oralara girelim dediğimizde kendimizi muhafaza edemeyiz deniyordu, oralarda nefsimizi kontrol edemeyiz diye reddediliyordu düşüncelerim. İnterneti hak ve hakikat yolunda kullanmamızı zorunlu dijitalleşme gerçekleştirdi. Gençler zaten dijital nesil, hakikati o evrende anlatmamızı pandemi hızlandırdı.” şeklinde konuştu.
“Post Materyalist Manifesto materyalizmin çöktüğünü duyurdu”
Materyalist bakış açısının evreni anlamlandıramayarak çöktüğünü ifade eden Tarhan, Kuantum fiziği ile dini evren anlayışının ortak noktaları hakkında açıklamalarda bulundu. Tarhan; “Materyalizm çöktü şu anda. 2014 yılında Arizona Üniversitesi ile Columbia Üniversitesindeki öğretim üyeleri manifesto yayımladılar. Post Materyalist Manifesto ismiyle. Post materyalist bilim manifestosuna göre materyalizm evreni açıklamıyor. Evreni açıklamak için artık materyalizm sonrası bilim yapmamız gerekiyor sonucuna vardılar. Bu manifetoyu Üsküdar Üniversitesi olarak Türkçeye çevirip yayınladık. Kuantuma göre ise evrende önce madde değil bilgi var. Daha sonra matematik, geometri, enerji ve fizik geliyor. Ondan sonra madde, kimya, biyoloji ve canlı var diye kabul ediyor. Yani önce bilgi, evrensel veri tabanı var. Evrensel bilgi veri tabanının Kuran-ı Kerim’de karşılığı ise Levh-i mahfuz. Bilimsel verileri kullanarak, bireysellik bağı kurarak akıl yürütme yöntemleriyle Allah’ın zorunlu varlık olduğunu, vacibül vücut olduğunu anlatabiliriz. Tevhidi dünyaya anlatamadık, biz Müslümanların kusuru. Tevhidi onların anladığı bir dilde anlatamadığımız için bulamadılar tevhidi. Bir de benim bu kitabı yazmaktaki sebeplerimden birisi de Allah’ı bize anlatan iki şey vardır; Kur’an-ı Kerim ve Resulullah’tır. Fakat Allah’ı bize anlatan üçüncü bir kaynak daha var; kâinat kitabı. Evren şu anda bir simülasyon. Gerçek hayat şu anda ahiretin metaverse’ü. Biz nasıl dünyanın metaverse’ünü yapmaya çalışıyoruz ya aslında ahiretin metaverse’ünü de yaşıyoruz. Simülasyonda yaşıyoruz. Kuantum bilincine göre aslında madde diye bir şey yok. Madde dediğimiz şey aslında enerji bandı. Madde dediğimiz şey aslında tamamen bir enerji parçacığı. Her şey dijital. Her şey dijital formata çevrilebiliyor ve nakledilebiliyor. Yani biz şu anda bilinçli gözlemciyiz. Baktığımız zaman var, bakmadığımız zaman yokuz. Öldükten sonra ancak biz yok olmuyoruz. Farklı bir enerji bandına geçiyoruz. Ahiret inancı da olması lazım bu kuantum fiziğine göre.” ifadelerini kullandı.
“20. yüzyıl boyunca din gelişmeye engel görüldü”
Arıların yok olması halinde 20 yılda dünyada yaşamın kalmayacağını ifade eden Tarhan, insanın yok olmasıyla ise 50 yılda dünyanın daha güzel bir yer olacağını aktardı. Tarhan; “Onun için bu dünyada biz misafiriz. Dünyada yaşamıyoruz Mevlâna’nın dediği gibi dünyadan geçiyoruz. 20. Yüzyılda din terakkiye yani gelişmeye mani olarak görülmüştür. Din ilerlemeye, gelişmeye manidir diyerek kiliseyi tasfiye ettiler. Aynı şeyi bütün dünyada yaptılar. Mesela Rusya’da Ateizmi resmî ideoloji olarak koydular. Türkiye’de yapılmadı mı? 1950’ye kadar Türkiye’de aynı fırtına esti. Din ilerlemeye manidir görüşüyle dini dışlayan şu anda eğitim sistemi de çok farklı değil. Eğitim sistemimiz şu anda dini bilimsel bir kategoriye sokmuyor. Ben buradaki maksadım din de ruhsallık da bilimsel kategoridir. Descartes’in Yanılgısı kitabına kadar duygular kabul edilmezken, şu anda bütün dünyada duygular bilimsel kategoride kabul ediyor. Ruhaniyet de ruhsallık da bir bilimsel kategoridir. Ruh da bilimsel kategoridir. Bunu kabul ettiği zaman insanda sadece istikamet kalıyor, o da tevdit olursa ancak bu bilimsel kategori olduğunu anlıyoruz. Ben istiyorum ki bu kitaptaki tezlere karşı çıkanlar hani din karşıtı olan, inanç karşıtı olan kişiler benim bu yazdığım kitapta şu yanlış şunu yapmıştır diye anti- tez ortaya atsınlar. Kaç ay oldu farklı bir itiraz, görüş yok. Çıksınlar şu fikir yanlış desinler, kaynaklarla, referanslarla toparladım tüm bilgileri. Onun için sağlam inanç gerekiyor.” dedi.
“Ruhumuzun genetik kodlarında Allah’ı bulma arzusu var”
Bilgelik Psikolojisi eseri ile insanlara matematik bilimlerinden Allah’ı bulmayı ve O’na şahitlik etmelerini sağlamayı amaçladığını ifade eden Tarhan, bu eserle mesleğinin zekâtını vermek istediğini aktardı. Tarhan; “Ruhumuzun genetiğinde, biyolojik olarak ruhumuzun kodlarında Allah’ı bulma dürtüsü var. Bütün insanlarda ölümsüzlük, sonsuzluk arzusu, sonsuzluk isteği var. Bu bile beka aleminin varlığının kanıtı demek. İnsanlardaki ortak beka arzusu da beka aleminin kanıtıdır. İnsanın bu dünyada hakikate şahitlik yapması, hakikati gördüm kabul ediyorum, inanıyorum buna şahitlik yapıyorum diyebilmesidir. Hakikate şehadet etmek gibidir. Kelime-i şehadet kelimesi de mahşer günü ilahın huzuruna çıkıldığı zaman şahitlik yapanlardan olduğunu gösteriyorsun, bir nevi ben buna görmüş gibi inanıyorum kabul ediyorum diyorsun. Dilinle söylüyorsun kalbinle tasdik ediyorsun, manasında bir çeşit şahitlik bu. Bu şahitliğe güzel bir soru aslında ben de kendi çapımda dedim ki bu bilgelik psikolojisini yazarak bende kendi cüz’i irademle böyle bir konuda bunun şahitliğini yapmaya, mesleğimin zekatını vermeye çalışıyorum. Bu kitabı okuduktan sonra insanlar bakış açılarını değiştirirlerse fiziği, kimyayı, matematiği, doğayı ve astronomiyi incelerken Allah’a şahitlik etmeyi de başarabilirler.” şeklinde konuştu.
Okunma : 2702
ÜHA