Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ahlak Kültür ve Çevre Derneği (AKÇEV) ve Çağdaş Eğitim Koleji iş birliği ile düzenlenen etkinliğin canlı yayın konuğu oldu. “Sağlıklı Düşünme” başlığı altında konuşma yapan Prof. Dr. Tarhan, “Sadece sağlıklı düşünme yeterli olmuyor, düşüncenin davranışa dönüşmesi için çok iyi duygu regülasyonu yapmak lazım. Duyguları yönetebilmek gerekiyor. Davranışlarımızı tekrar edersek 6 ay sonra kişilik haline geliyor.” dedi.
“Sağlıklı Düşünme” başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sağlıklı düşünmenin önemine dikkat çekerek bunu sağlayamayan toplumların yok olmaya mahkûm olduklarını söyledi.
Zihinlerde değişim olmadan sosyal değişim olmuyor
“Sağlıklı düşünce olmadığı zaman zihnimiz yoldan çıkıyor, dolayısıyla insan yoldan çıkıyor” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayatta da yoldan çıkmadan ilerlemek çok önemli. Düşüncenin sağlıklı olmasını tanımlamadan önce, aslında düşünce bazı anlamlar kelimelere hapsediliyor. Konfüçyüs’e soruyorlar ‘Size bir toplum verseler nasıl inşa edersiniz?’ diye. ‘Önce kavramlardan başlarım’ diyor. Zihinlerde değişim olmadan sosyal değişim olmuyor. Sosyal değişim olmadan da toplumsal değişimler, siyasal dönüşümler olmuyor. Değişim zihinde başlıyor. Sosyolojik olaylar devrimle olmaz, evrimle olur. Devrimle yukarıdan aşağı toplumu düzenlemeye çalışırsanız doku reddeder. Bu nedenle sağlıklı düşünce bu açıdan çok önemli.” dedi.
Sağlıklı düşünmek, akıl etmek ve tefekkür etmek demektir
İnsanın yapısında bir düşünce, duygu, değerler ve davranışlar bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şöyle devam etti:
“Batı toplumları düşünce odaklı toplumlar. Aslında ikisinin sentezine ihtiyaç var. Doğu aklı kaybetti, düşünceyi kaybettik biz. Sağlıklı düşünemiyoruz. Sağlıklı düşünmek akıl etmek, tefekkür etmek demek. Bir haber geldiği zaman Doğulu düşünen insan kimin söylediğine odaklanır. Batılı düşünen insan ne söylediğine odaklanır. Düşünce stabil değil dinamiktir, devamlı değişiyor. Sanayi 1.0, 2.0 ve 3.0’ı kaybetmemizin en büyük sebebi düşüncenin ilerlemesini durdurmamız. Statükocu ve gelenekçi kalmamız, bir müddet sonra bizi ana kronik yapıyor. Yani kronolojisi bozulmuş bir toplum ortaya çıkıyor. Sanki bu çağı yakalamıyor, geçmişindeki çağı aynen devam ettirmek istiyor. Böyle olunca uyum sağlayamıyor. Böyle toplumlar bir müddet sonra tarihin çöp sepetine atılıp gider.”
En önemli kaynak yönetimi, düşünce kaynağını yönetmek
Dönüşümcü liderlik türleri hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kaynak yönetiminde düşüncenin önemine dikkat çekti.
Şu anda dünyada ciddi bir kültürel emperyalizm olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hem de bu gönüllü, rızaya dayalı emperyalizm. Emperyalizm düşüncelerimizi değiştiriyor bunu ya Hollywood yoluyla ya da duygularımızı değiştirerek yapıyorlar. Sağlıklı düşünce aslında sağlıklı hissetmek, sağlıklı değerlere sahip olma ve daha sonra sağlıklı bir hedef belirleme, sağlıklı bir yol haritası çizme, kendine ve sağlıklı bir şekilde hayatta ilerleme demektir. Onun için hepsi birbiriyle bağlantılı. Tek başına düşüncenin sağlıklı olması yetmiyor.” dedi.
Dönüşümcü liderler kurumu dönüştürür
Dönüşümcü liderlikte karşı tarafın duygularının işin içine girdiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dönüşümcü liderler kurumu dönüştürür, ileriye götürür ve yeni durumlara hazırlar, strateji belirler, vizyon belirler. Mesela IQ’su 70’in altında olan kişide sağlıklı düşünce farklı, 70’le 90 arasındaki olan farklı, 90-120 arasında olanlar için farklıdır. Biri 300 kelimeyle düşünüyor, biri 1000 kelimeyle, diğeri 2000 kelimeyle düşünüyor. En zoru da 5000 kelimeyle düşünen… 5000 kelimelik bir havuzu yöneteceksin. Düşünceyi yönetmek, gelişmişlik düzeyine bağlı zorlaşıyor. Bu nedenle sağlıklı düşünce, hayat bir yolculuksa direksiyonu sağlıklı yönetebilmek demektir. Direksiyonu sağlıklı yönetmek için de hedefin belli olması lazım. Sonra yol haritanın belli olması lazım. Daha sonra belirlenen hedefe göre kaynak yönetilir. Kaynak sadece parasal kaynak değil, psikolojik kaynaklar da var. İşte onlardan en önemlisi de düşünce kaynağı. Bunu kaynak yönetimini mantığı içinde yönetmek gerekiyor. Burada tek doğru yok, topluma göre de şartlara göre de değişiyor diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Sağlıklı karar vermek için beynimizde zihinsel jüri olmalı
Karar verme mekanizmaları hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Sağlıklı karar vermek için beynimizde, zihinsel jüri olması lazım. Zihinsel jürinin başında bir yargıç olacak, karar verici. Yargıcın eline materyal vermezsen karar veremez. Dört tane de üyesi olacak jürinin. Birinci üyesi bilim insanı üyesi yani o gelen bilgiyi gerçek mi, değil mi diye test edecek. Bu yetmiyor, gerçek olabilir ama faydalı olmaz. Bu gelen bilgi faydalı mı değil mi, onu test etmesi lazım. İnsan beyninde ekonomist lazım, kâr zarar analizi yapacak. Üçüncüsü de bir etik hocası lazım. Etik değerde din adamı ya da ahlakçı lazım etik değerlerle ilgili. Dördüncüsü de estetikçi olacak. Güzel mi değil mi diye karar verecek. Bu karar vericilerden bir tanesi de güvenli mi değil mi diye de karar verir. Hayatı aslında bir seçim olarak yaşıyoruz biz. Bütün bu nedenlerle beynimizin üzerinde bir zihin var. P300 dalgası da onu gösteriyor. Beynimizin üstünde zihin var. Demek ki beyin karar verdikten sonra çalışıyor. Şu anda temel bilinç çalışmaları zihnimizin üstünde bilinç olduğunu gösteriyor. Bu bilinç kuantum evreniyle ilişkili insan beyni kapalı çevrim değil, açık çevrim çalışıyor. Evrensel akışla ilgili aynı nöronlar var. Bütün evrenle bağlantılı beyinde motor ayna nöronlar olduğu gibi duygusal ayna nöronları çalışıyor. Bütün bunlar gösteriyor ki beynimiz olağanüstü bir şey.”
Düşüncenin davranışa dönüşmesi için çok iyi duygu regülasyonu yapmak lazım
Sağlıklı düşüncenin yanında bunun davranışa yansımasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sadece sağlıklı düşünme de yeterli olmuyor, düşüncenin davranışa dönüşmesi için çok iyi duygu regülasyonu yapmak lazım. Duyguları yönetebilmek gerekiyor. Böyle olunca davranışa göre daha az hata yapılıyor. Sağlıklı düşünmek yetmiyor, sağlıklı hissetmek de gerekiyor. Sağlıklı hissetmek de yetmiyor, sağlıklı tepki vermek gerekiyor, birbiri ile uyumlu gidiyor. Hatta onunla ilgili düşüncemize duygu kattığımız zaman ikisi bir araya gelince inanış oluyor. Bunu tekrar ettiğimiz zaman bu inanış alışkanlık haline geliyor. Davranışlarımızda tekrar etmeye devam edersek 6 ay sonra kişilik haline geliyor. Onun için düşüncemizi duyguyla birleştirdiğimiz zaman inanış haline gelmesi önemli. Duygu yerleştikten değer yargısı oluyor, o zaman kalıplaşmış bir düşünce, duygu katılmış bir düşünce inanış oluyor. Çeşitli inanışlar kişinin hayatında trafik levhaları gibidirler. Trafik levhaları otomatik düşüncelerdir. Bir insan trafik levhasına baktığı zaman trafik levhasına bakmaz nereyi gösterdiğine bakar. Bizim çocukluğumuzdan beri öğrendiğimiz birçok trafik levhaları var. Bunlar yol haritasını gösteriyor. Bazıları yanlış bazıları doğru onları sorgulamak gerekiyor. Yol değişmiş, yolda bazı tadilatlar olmuş, o zaman ne yapacaksınız onları yeniden inşa etmek gerekiyor.”
Sağlıklı düşüncede sosyal çevre çok önemli
Sağlıklı düşünceyi sağlamada sosyal çevrenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanın arkadaşlarının ortalaması olduğunu aktardı. “Hayat bir yolculuktur” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Bu yolculukta bulunduğumuz günün tadını çıkaralım. İnsan bir yola çıktığı zaman, gideceği hedefi düşünür. Ona göre nerede duracak, nerede yavaşlayacak ve nerede hızlanacak akıllı insan stratejik düşünür. Stratejik düşüncenin de birinci şartı, stratejik hedeftir. Stratejik hedefin olacak, stratejik yığınaklarını yapacaksın, bazı konulara daha çok zaman ayıracaksın, bazılarına daha az zaman ayıracaksın ve bazılarına daha önce diyeceksin, bazılarına daha sonra diyeceksin. Sağlıklı düşünce sistemiyle ilerlemenin bir yolu da iyi bir sosyal destek, arkadaş çevresi, bu anlamda çok önemli. İnsan arkadaşlarının ortalamasıdır. Güzel ortam insanı hatalardan koruyor. Bu sebeple biz elimizi, gözümüzü, dilimizi, kalbimizi ve organlarımızın hepsini koruyalım. Bunu koruyabilirsek korkmalıyım. Hiç de zor değil aslında.” diye konuştu.
Okunma : 2301
ÜHA