Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kadıköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “Toplum Psikolojisi ve Birimler Arası Etkili İletişim” başlıklı söyleşinin konuğu oldu. Yaşanan hayat olaylarının tehdit yönüne değil fırsat yönüne odaklanmanın fayda sağlayacağına dikkat çeken Tarhan, gerçek mutluluğun haz yerine anlam peşinde koşmak olduğunu kaydetti. Akıllı insanların uzun vadeli düşünen insanlar olduğunu ifade eden Tarhan, değişen yaşam felsefesinin oyununa gelinmemesi uyarısında da bulundu.
Kadıköy Ahmet Sani Gezici Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde düzenlenen söyleşiye Kadıköy ilçesindeki eğitimciler, okul müdürleri, rehber öğretmenler ve psikolojik danışmanlar katıldı.
Söyleşinin moderatörlüğünü ise Gazeteci Şaban Özdemir yaptı.
“Hayat olayları kısa vadede zorluk çektiriyor ama orta uzun vadede kazanıma dönüşüyor”
Yaşanan hayat olaylarının tehdit yönüne değil fırsat yönüne odaklanmanın önemli olduğunu vurgulayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Birey bazında da toplum bazında da hayat olayları, şok yaşantılar vardır. Büyük salgınlardan tutun depreme, savaşa kadar bütün olaylar sosyal travmalardır. Bunların bir tehdit yönü var bir de fırsat yönü. Burada bu hayat olaylarını, şok yaşantıları ele alış biçimimiz önemli. Stres kişinin büyüme talebidir. Yaşanan hayat olayları kişinin alışkanlıklarını değiştirmek için bir fırsat haline dönüşüyor. Eğer fırsata dönüştürülürse toplum daha iyi gelişir. Hayat olayları kısa vadede zorluk çektiriyor ama orta uzun vadede kazanıma dönüşüyor. Bizim terapide kullandığımız travma sonrası büyüme ölçekleri var. Mesela daha çok depremlerde rastlamıştık. Yani ‘Çocuklarıma daha çok zaman ayırdım.’ ‘Eşimle daha çok ilgileniyorum.’ diyen çok örnek var. Bu travmalar kişinin bencillikten uzaklaşmasını sağlıyor. Daha çok sosyal düşünmeye sevk ediyor.” ifadelerini kullandı.
“Benmerkezcilik sonunda mutsuzluğu getiriyor”
Benmerkezciliğin en sonunda mutsuzluk getirdiğini söyleyen Tarhan; “Musibetler, kazalar, felaketler beklenmez ama geldikten sonra da onu nasıl ele alacağın önemli. Bu şok yaşantılar insanın yalnızlığını gidermesine neden oluyor. Öbür türlü insan benmerkezci oluyor. Benmerkezci insan da yalnızlaşıyor. Yalnızlığın üçüncü aşaması da mutsuzluk oluyor. Benmerkezcilik, yalnızlık ve mutsuzluk. Bunlar arka arkaya geliyor. Modernizm bizim yaşam felsefemizi değiştirdi. Bize haz odaklı bir yaşam felsefesini sunuyor. Haz felsefesinde ‘Hoşuma giden iyidir. Hoşuma gitmeyen kötüdür. Çıkarıma olan iyidir, çıkarıma olmayan kötüdür.’ diyor. Bu kapitalist ahlakın öğretisidir. Bizim değişen yaşam felsefesinin oyununa gelmememiz lazım.” şeklinde konuştu.
Anlam peşinde koşmak mutlu ediyor!
Haz peşinde koşmak yerine anlam peşinde koşmak gerektiğini hatırlatan Tarhan; “Kapitalist sistemde insanlar maddi olarak zenginleşti ama psikolojik olarak aynı zenginliği yakalayamadı. Suç artıyor, şiddet artıyor, intiharlar artıyor… Bu durumda ABD Doğu bilgeliğini alıp pozitif psikoloji adı altında bilimsel teori geliştirdi ve şu anda bilim olarak okutuyor. Bunu nörobilim de destekliyor. Sadece kendi çıkarı için, haz odaklı çalışan insanın beyni sadece dopamin salgılıyor. Para, mal, mülk, şan, şöhret sadece dopamin salgılıyor. Beyindeki asıl mutluluk serotonin mutluluğudur. Serotonin mutluluğu da hayattaki anlam amacını sağlayınca oluyor. İnsanın ego ideali buysa uzun vadede mutluluğa ulaşıyor. Kişi bir engelle karşılaştığında bile uzun vadeli ve anlamlı düşünüyor beyin serotonin salgılamaya devam ediyor. Anlam peşinde koşarak mutlu olmak önemli. Bu mutluluğu yakalayabilmek önemli.” dedi.
“Stratejik hedefi doğru belirlemek lazım”
Hedef ve strateji odaklı düşünmenin önemini anlatan Tarhan; “Motivasyon tekniğinde kişinin kendini aşmayı başarmasına yüzde 15 kuralı denir. İnsan 100 saat bir iş yapıyorsa onun 15 saatini yaptığı iş hakkında düşünmeye ayırması lazım. Molalar verilir. Ondan sonra dur, düşün, yeniden değerlendirilir. Onu yapabilen kişiler yaptığı işi daha yüksek düşünüyorlar. Vizyonları daha yüksektir. Vizyonla misyon farklı şeylerdir. Vizyon, insanın yapabileceklerini gösteriyor. Misyon ise yapabildiklerini gösteriyor. Bunlar için önce bir amaç olması lazım. Eğer stratejik hedefin yanlışsa kazandığın küçük zaferlerin hiçbir anlamı yoktur. Yani stratejik hedefi doğru belirlemek lazım. Hedef ve strateji odaklı düşünmek gerek.” ifadelerini kullandı.
“Bunu başarabiliyorsak mutluluk bilimine uygun formülü uyguluyoruz demektir”
PERMA Modelini açıklayan Tarhan; “Birincisi ‘Positive emotion’ Dikkat edin pozitif düşünce değil pozitif duygu. Bir insan sürdürülebilir mutluluk elde etmek istiyorsa önce pozitif ruh haline sahip olmalı. Negatifi ve pozitifi görecek ama pozitif anlamlar yükleyecek. Birinci aşama budur. İkincisi ‘engagement’ kişinin akış duygusu yaşamasıdır. Kendini bir işe kaptırıyorsun bakıyorsun saatler geçmiş ‘Zaman nasıl geçti?’ diyorsun. Bu akış duygusunu yaşıyorsan anlam mutluluğundaki ikinci aşamayı yakaladın demektir. Üçüncüsü ‘relationship’ ilişki. İnsanın sosyal networkü iyi ve o kişi de destekleyici ise kişi ekosistemin bir parçası oluyor. Dördüncüsü ‘meaning’ anlam. Otantik mutluluk saf, halis mutluluktur. Her ortamda mutlu olabilirsin. Dış nedene bağlı mutluluk değil iç nedene bağlı mutluluktur. Başkasına endeksli mutluluk değil. Her ortamda mutlu olmayı başarabilmektir. İşte o mutluluk için anlam peşinde koşacaksın. Beşincisi de ‘accomplishment’ yani küçük başarılar, küçük tatminler... Mesela öğrencini sevindirdin mutluluk hissettin. Birisine selam verdin o da sana selam verdi. Küçük tatminler... Sıradan şeylerden, küçük şeylerden mutlu olmaktır. Bunu başarabiliyorsak mutluluk bilimine uygun formülü uyguluyoruz demektir.” şeklinde konuştu.
“Akıllı insanlar uzun vadeli düşünen insanlardır”
Bir anlamın parçası olunduğunda problemlere çare bulunabileceğini belirten Tarhan; “Orta uzun vadeli düşününce yaptığınız işe anlam katıyorsunuz. Çektiğin çile senin için kazanıma dönüşüyor. O stres sonrasında bir büyüme demektir. Stres sonrasında kazanım demektir. Kendini geliştirme demektir. Onun için hayatımızda kendimize anlam katmak zor değil. Kimisi için anlam üretmektir kimisi için anlam keşif yapmaktır. Akıllı insanlar uzun vadeli düşünen insanlardır. Ölümü ve ölümden sonrasını düşünen insandır. Yalom’un dört temel anksiyetesi vardır. İnsanın bu dört problemi çözmediği sürece varoluş bunalımını aşamayacağını söylüyor. Birincisi anlam arayışıdır. İkincisi özgürlük arayışıdır. Üçüncüsü yalnızlığı gidermektir. Dördüncüsü de ölüm korkusudur. Kişi bir anlamın parçası olursa bu problemlerin hepsine çare bulur ve yaptığı işe anlam katabilir. Anlamlı bir hayat sürebilir.” dedi.
“Kötü parça kanser hücresi gibidir”
İnsanın içinde bir iyi bir de kötü parça olduğunu belirten Tarhan; “İnsan doğuştan iyicil ve kötücül olmaya aday olarak doğmuştur. İçimizde iyi ve kötü parça var. Hangi parçayı beslersek o parça büyür. Kötü parça kanser hücresi gibidir. Sınırsız, sorumsuz ve doyumsuzdur. O kanser hücresi büyüyerek, karaciğeri çürütür, öldürür. Sonra kendisi de ölür. Narsist hücrelerin sosyal hayattaki karşılığı narsist kişiliklerdir. Kendini dünyanın merkezinde görür. Kendini yeryüzü tanrısı gibi görür. Hatta buna Freud ‘omnipotence’ diyor. Bu Osmanlıda ‘Kadir-i mutlak’ diye geçiyor. Kudret sahibi demek. Narsist kişiler herkesin ona itaat etmesini ister. Eşini, çocuğunu köleleştirir. Kendine muhtaç eder. Köle efendi ilişkisi ister. Onlar empati yoksunu narsist kişiliklerdir.” ifadelerini kullandı.
“İnsan ancak sosyal bir ortamda mutlu olabiliyor”
İnsanın sosyal bir varlık olduğunu söyleyen Tarhan; “Kendini tanımak, hayat yolculuğundaki birinci adımdır. İnsan bir yere gidecekse önce kendi konumunu bilecek. Ondan sonra gideceği hedefin konumunu bilecek. Sonra navigasyona bakacak ve yola çıkacak. Sen konumunu vermezsen navigasyonun sana faydası olmaz. Aynı şekilde biz hayat yolculuğuna çıktık. Önce kendini tanıyacaksın. ‘Benim pozisyonum nedir?’ ‘Konumum nedir?’ bunları tanıyacak. Ondan sonra hedefini belirleyecek, yol haritasını çizecek. Anlamlı hayat öyle olur. Anlamlı hayatı olan bir insan mutsuz olmaz. Anlamlı bir hayatı olan bir insan sosyal ilişkileri daha iyi yönetir. Onun için takım çalışmasında da sosyal sermaye başarının üçte ikisidir. Başarının üçte biri fabrikada iyi ürün üretmek. Üçte ikisi kişinin içindeki ilişkileri veya çeşitli pazarlama teknikleriyle yaptığı işi görünebilir hale getirebilmesidir. Başarıda bunun üçte iki rolü var. Çünkü insan bu dünyada tek başına yaşamaya programlanmamış. İnsan ilişkisel bir varlıktır. Beyin ilişkisel çalışıyor. Motor ayna nöronlarda olduğu gibi duygusal nöronlar da var. İnsan ancak sosyal bir ortamda mutlu olabiliyor.” şeklinde konuştu.
“Kendi kültürümüzü koruyarak modernleşmemiz gerekiyor”
Mevlana’ya bugünün kıyafetlerini giydirmek ve o şekilde anlatmak gerektiğine dikkat çeken Tarhan; “Kendi kültürümüzü koruyarak modernleşmemiz gerekiyor. Kendi kimliğini reddederek modernleştiğin zaman yetiştirdiğimiz beyinleri ihraç ederiz. Şu anda Türkiye'de yapılan bu… Eğitim sistemimizin formatı yanlış. Eğitim sisteminin formatının düzeltilmesi lazım. Kendi kültürümüzü koruyarak teknolojiyle birlikte sentez ederek ilerlememiz lazım. Kültürümüzü yanlış değerlendirmemek lazım. Mesela Anadolu irfanı deyince Hazreti Mevlâna aklımıza geliyor. Mevlâna’yı alıp bu zamana getirelim. Bu zamanın kıyafetleriyle onu yaşatalım. İlla da o zamanın tarzında yaşayalım demek değil. Böyle olunca gençler bu kültür yaşanamaz diyor. Yaşanamaz deyince arayışa giriyorlar. Bu eğitim sistemi sentez yapamamış. Geçmiş ve gelecek sentezini yapamamışız. Din ve bilim sentezi yapamamışız. Mesela din ayrı, bilim ayrı diyor. Halbuki din ve bilim birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Eğitimdeki bilim felsefesini böyle yapılandırmak lazım.” dedi.
“Teknolojinin kendisi bizatihi tarafsızdır, iyi amaçla kullanırsanız insanlığa hizmet eder”
Yapay zekanın bir dönüşüm yapacağını söyleyen Tarhan; “Şu anda dijital platformlar küresel bir şok yaptı. Dünya dijital diktatörlüğe doğru gidiyordu. Covid döneminde herkes dijitalleşmek zorunda kaldı. Herkes kendi dijital platformunu yazmaya çalıştı. Dijitalleşme dünyada tabana yayıldı. Dijitalleşme tehlikeli değil fırsattır. Tıpkı telefon gibi tıpkı araba gibi. Teknolojinin kendisi bizatihi tarafsızdır, iyi amaçla kullanırsanız insanlığa hizmet eder. Onun için dijitalleşmeye, yapay zekaya karşı olmak yerine onu iyi amaçla kullanmak lazım. Matbaanın bulunması, elektriğin bulunması insanlık tarihinde bir dönüşüm yaptı. Yapay zekâ da aynı dönüşümü yapacak. Bundan tereddüt etmemek lazım. O halde biz yapay zekanın nesnesi olmayalım öznesi olalım. Biz yapalım, biz yönetelim, biz belirleyelim.” ifadelerini kullandı.
Okunma : 51
ÜHA