Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Büyük Kulüp Derneği Sağlık Komitesinin düzenlediği “Mutluluk Bilimi” konferansına konuşmacı olarak katıldı. Sağlık komitesi başkanı Dr. Ömer Kadıoğlu Sağlık Komitesinin gerçekleştirdiği çalışmalara değinerek Prof. Dr. Nevzat Tarhan hakkında bilgi verdi.
“Mutluluk bilimsel açıdan ele alınıyor”
Mutluluk biliminin neden konuşulması gerektiğine değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mutluluk kavramının önceleri daha çok şairlerin, sanatçıların ilgi alanı olarak görüldüğüne ve bu nedenle bilimsel kategoriye dâhil edilmediğini belirtti. Tarhan, 90’lı yıllarda psikolojide yaşanan devrimin sonucu olarak mutluluğun artık bilimsel kategoride incelendiğine ve artık bilimsel bakış açısı ile ele alındığını söyledi.
“Mutluluk zekâ ile orantılı değil”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mutluluk kavramının zekâ ile doğru orantılı olmadığını ifade ederek çarpıcı bir örneğe değindi. Nobel fizik ödüllü, mükemmel keman çalan, mükemmel satranç oynayan ve yüksek zekâya sahip Albert Einstein’ın evliliğinin 10. yılında eşi ile çok sık sorun yaşadığını ve bu nedenle boşandığını belirterek Albert Einstein’ın mantıksal olarak çok zeki olduğunu ancak duygusal olarak zeki olmadığını ifade etti.
“Mutluluk yakalamaya çalıştıkça kaçar”
Mutluluk arayışının Aristo’dan beri süre geldiğini ifade eden Tarhan, insanın mutluluğa ulaşabilmesi için becerilerinin en iyisini yapması ve kendisine sunulan fırsatlardan en iyi şekilde yararlanması halinde mutluluğa ulaşabileceğini ifade etti. Mutluluğun bir fiilin sonucu olduğunu, tesadüfi ortaya çıkmadığını belirten Tarhan, mutluluğun renkli bir gölge gibi yakalamaya çalıştıkça kaçtığını ifade etti.
“Bilimin gelişmesi ile insan duyguları değişiyor”
Geçmişten günümüze bilimin gelişme aşamalarını ele alan Tarhan, 2010’lu yıllardan beri konuşulan endüstri 4.0 nesnelerin interneti ile gerçekleşmesi hedeflenen otonom robotlar, simülasyonlar, artırılmış gerçeklik uygulamaları, çalışan robotlar ve daha birçok teknolojinin insan dünyasında yer alacağını ve bu robotların insan duygularını okuyup, zamanla insanın yaptığı işlerde var olacağını ifade etti. Endüstri 4.0 ile insan duyguları ve mutluluğunu değerlendiren Tarhan, endüstri 4.0’ı kaçırmamamız gerektiğine değinerek Türk gençlerine teknolojik imkânların sunulması gerektiğini belirtti.
“Ar-Ge’ye bütçe ayırmadan çağı yakalayamayız”
Nörobilimin geleceğinin yapay zekâ, genetik algoritma ve insan davranışının birleştirilmesi ile ortaya çıkacağını ifade eden Tarhan, NASA’da teknoloji konusunda 2 binden fazla öğrenci çalıştırıldığını ve bu öğrencilerin beyindeki bilgileri bilgisayara, bilgisayardaki bilgileri beyne aktaran ara yüzler yazdığını ifade etti. Nöro-teknolojinin en çok Güney Kore’de ilerlediğini ifade eden Tarhan, bunun nedenini Ar-Ge’ye %4 oranında yatırım yapmalarından kaynaklandığını belirtti. Türkiye’de ise Ar-Ge’ye yapılan yatırımın %0,9 olduğunu vurgulayan Tarhan, Ar-Ge’ye bütçe ayırmadan çağı yakalamanın mümkün olmadığını ifade etti.
“İlk sosyal psikoloji kongresi 2009 yılında düzenlendi”
Mutluluk biliminin temelinin Amerika Birleşik Devletlerinde çocuklara yönelik hazırlanan bir rapor sonucu ortaya çıktığını belirten Tarhan, 2005 yılında başlayan araştırmaların 2008 yılında bittiğini 2009 yılında ise ilk defa sosyal psikoloji kongresi düzenlendiğini ifade etti. Kongrenin ana konusunu ise pozitif psikoloji ve mutluluk bilimi olduğunu belirtti.
“Pozitif Psikoloji dersi sonrası duygusal zekâ da %20 artış tespit edildi”
Pozitif Psikoloji dersinin 2015 yılında Harvard Üniversitesinde açıldığını ve Harvard tarihinde çığır açan ders olarak sunulduğunu söyleyen Tarhan, aynı dersin 2018 yılında Yale Üniversitesinde açıldığını ve üniversitenin en popüler dersi olduğunu, 1200 kişilik büyük sınıflarda bu dersin verildiğinin altını çizdi.
Tarhan, dersin bu kadar çok talep görmesini insanların ihtiyacı olması ve başkalarının bu ihtiyacı öngörmesi ile ihtiyaçlarını gidermek için tercih edildiğini belirtti. Tarhan, pozitif psikoloji dersinin Üsküdar Üniversitesinde 2012 yılında açıldığını ve bu konuda öncü konumunda olduğunu ifade ederek dersin öğrenciler üzerinde etkilerini ölçümlediklerini ifade etti. Bu ölçümlere göre öğrencilerin pozitif psikoloji dersi öncesi ve sonrası duygusal zekâlarını ölçüldüğünde ders sonrası duygusal zekânın %20 oranında arttığı ifade etti.
“Mutluluk bilimi koruyucu ruh sağlığı hekimliğidir”
Hekimliğin 3 aşaması olduğunu ifade eden Tarhan, klasik hekimliğin tedavi etme amacı olduğunu, bir adım ilerisi olan önleyici hekimliğin erken tanıyıp hemen müdahale eden hekimlik olduğunu, en kıymetli hekimliğin ise koruyucu hekimlik olduğunu ifade etti. Koruyucu hekimliğin, İnsanların hasta olmaması için çalışmak olduğunu belirtti. Mutluluk biliminde ise koruyucu ruh sağlığı hekimliğinin insanın mutlu olmayı öğrenmesi gerektiğini, mutlu olmayı öğrenen insanın birçok ruhsal rahatsızlığının, yaşam stilinin, bedensel hastalıklarının düzelebileceğini ifade etti.
“Batı da Kaliforniya Sendromu”
Batı da mutluluk bilimine ihtiyaç duyulmasının nedenini yaşanılan medeniyet krizi olduğunu belirten Tarhan, Kaliforniya’nın eğlence endüstrisi nedeniyle bu bölgede yaşayan birçok insanın hedonizm kurbanı olduğunu ifade etti. Haz peşinde koşan insanların bu hazza ulaşamadıklarında depresyona girip bencilleştiğini sonraki aşamada ise yalnızlaştığını ifade etti. Bu yalnızlık sonucu ise mutsuzluğun meydana geldiğini belirtti.
“Tarih maalesef tekerrür ediyor”
Osmanlı’da 19 yy. medreselerde mantık, matematik, astronomi, felsefe gibi bilimsel derslerin kaldırılmasının Osmanlı’nın sanayi devrimini kaçırmasında etken olduğunu ifade eden Tarhan, Fatih Sultan Mehmet döneminde nakli bilimler ve akli bilimlerin beraber okutulduğunu böylece eleştirel düşünce kazandırıldığını ifade etti. 1700’lü yıllarda ise ulemanın felsefe, mantık, astronomi gibi dersleri boşuna okutulduğunu söyleyip itiraz etmelerinden dolayı kaldırıldığı ve sadece nakli dersleri görmeye başlayan öğrencilerin yeniliğe kapalı, eleştirel düşünceden uzak eğitime maruz kaldığını belirtti. Verilen eğitimin yetersizliği nedeni ile Osmanlı Devleti’nin tarihte ki yerini kaybettiğini ifade eden Tarhan, tarihin maalesef tekerrür ettiğini belirterek bugün her olayı sorgulayarak yaklaşan bir eğitim sistemine ihtiyacımız olduğunu ifade etti.
“Sevgi bağlanma eşlik ederse aşka dönüşür”
Aşk esnasında beynin özel kimyasallar salgıladığını belirten Tarhan, âşık olan kişinin mutluluk hormonu salgıladığını ifade etti. Aşk kelimesinin sarmaşık kelimesinden geldiğini belirten Tarhan, bağlanmanın sevginin bir ayağı olduğunu ve sevginin bağlanma eşlik ederse aşka dönüştüğünü ifade etti.
“Aklı ile hareket eden kişi dur, düşün, yap şeklinde hareket etmeli”
Kadın ve erkek beyni hakkında bilgi veren Tarhan, erkek beyninin mantık, muhakeme, analiz, hesaplama ile ilgili kısımlarının kadın beyninin ise duygular, heyecanlar, müzik, sanat ile ilgili kısımlarının daha aktif olduğunu belirtti. Bir şeyi hissettiğimiz zaman hislerimiz hakkında düşünmeli ve sonrasında hareket etmemiz gerektiğini belirten Tarhan, aklı ile hareket eden kişinin dur, düşün, yap şeklinde hareket etmesi gerektiğini ifade etti.
“Stres altında kadın ve erkek beyni farklı çalışıyor”
Stres altında kadın beyni ve erkek beyninin farklı çalıştığını ifade eden Tarhan, erkek beyninin stres altında zihinsel sığınağına çekilip orada sonuç odaklı hareket ettiğini, çözüm ürettiği zaman oradan çıktığını belirtti. Kadının beyninin ise stres altında tam tersi çalışıp yalnızlığı gidererek rahatlamaya çalıştığına değinen Tarhan, kadın beynin stres altında konuşarak ve paylaşarak rahatlamaya çalıştığını ifade etti.
“Beyni sağlıklı tutmak için yeni deneyimlere açık olmalıyız”
Beyni sağlıklı tutmak için genel sağlık kuralları olduğuna değinen Tarhan, beyni en çok çalıştıran şeyin yeni deneyimlere açık olmak, beyin dostu beslenmek, fiziksel egzersiz yapmaktan geçtiğini ifade etti. Beyni ne kadar çok kullanırsanız o kadar çalıştığını belirten Tarhan, beynin kullanılmadığı zaman çalışmadığını ifade etti. Beynimizi kullanarak hayattan zevk almayı öğrenmemiz gerektiğine vurgu yapan Tarhan, hapishanede de sarayda da mutlu olmayı başarabilen insanın mutluluk bilimini öğrenmiş olduğunu ifade etti.
“Güvenin en büyük düşmanı yalandır”
İnsanın kişiliğinde güven kavramına vurgu yapan Tarhan, güveni hayatında merkeze almayan kişilerin mutlu olamayacağına, güvenin en büyük düşmanının ise yalan olduğuna değindi. Tarhan, yalanı hayatında bulunduran kişilerin güven barındıramayacağını ifade ederek mutluluk biliminin temelinde yalan söylememeyi yaşam felsefesi yapmanın önemine değindi.
Yoğun katılım ve ilgi gören konferans Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın merak edilen soruları yanıtlaması ve Büyük Kulüp Derneği Sağlık Komitesi Başkanı Dr. Ömer Kadıoğlu’nun plaket taktimi ile son buldu.
Haber: Meryem Özkan
Okunma : 5151
ÜHA