Büyük Aile Platformunun “Dursun bu hayasızca akın” sloganıyla LGBT propagandası ve dayatmasına karşı düzenlediği “Büyük Aile Buluşması ve Sessiz Yürüyüş” üne Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan da katılım sağladı. İnsanlığın spor, müzik ve sosyal medya aracılığıyla küresel olarak uyutulduğunun altını çizen Tarhan, ailede deprem, toplumda ise çürüme olduğuna dikkat çekti. Gelecek kuşakların tehlikede olduğundan bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bugünkü cinsiyetsizlik propagandalarının temelinin 1960’da aile planlaması politikalarıyla atıldığını vurgulayan Tarhan, Paris Olimpiyatlarındaki cinsiyetsizlik propagandasını yapan küresel çetelerle şu anda Gazze’de soykırımı destekleyen çetelerin aynı çeteler olduğunu dile getirdi.
Yaklaşık 400 sivil toplum kuruluşunun destek verdiği etkinlik için bir araya gelen kalabalık, Saraçhane Parkında başlayarak Fatih'e kadar slogan attı.
“Kötülüğe sessiz kalmak, kötülüğe ortak olmaktır”
Saraçhanede Türkiye’nin birçok yerinden gelen kalabalığa seslenen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Fransa’da Olimpiyat açılış törenindeki cinsiyetsizlik propagandasının aslında küresel bir proje olduğuna dikkat çekti. İnsanların medya aracılığıyla uyutulduğunun altını çizen Tarhan; “Uyuyan kalabalıkları uyandırmak için birkaç kişinin sesini yükseltmesi yeter. İnsanlık küresel olarak uyutuluyordu. Ne kullanılarak uyutuluyordu? Spor kullanılıyordu, müzik kullanılıyordu, medya, sosyal medya kullanılarak hepimiz hipnotize edilmiştik. Uyuyorduk, uyutuluyorduk. Bu uykuyu bozan çok önemli bir olay oldu. Bu olay ciddi bir farkındalık oluşturdu ve kafadaki soru işaretlerine daha açıklık getirdi. Haziran 2024 tarihinde Fransa’da Olimpiyat açılış törenindeki cinsiyetsizlik propagandasının aslında küresel bir proje olduğu ve küresel çeteler tarafından bunun organize edildiği gördük. Organize bir kötülükle insanlığın karşı karşıya kaldığını gördük. O halde bu küresel kötülüğe karşı bizim ne yapmamız gerekiyor? Bu kötülüğe sessiz kalmak, bu kötülüğe ortak olmaktır. O halde yapacağımız şey bu kötülüğe karşı bir duruş göstermemiz, bu kötülüğe karşı hukuk içerisinde bütün demokratik haklarımızı kullanmamız gerekiyor. İşte şu anda bu topluluk bunu yapmaya çalışıyor. İnşallah uyuyan küresel gaflet içerisinde olan insanları uyandırır.” şeklinde konuştu.
“Küresel olarak ciddi işgal altındayız”
Bugünkü cinsiyetsizlik propagandalarının temelinin 1960’da aile planlaması politikalarıyla atıldığını vurgulayan Tarhan; “Görüyoruz ki şu anda küresel olarak ciddi bir işgal altındayız. Zihinlerimiz işgal altında. Halbuki biliyorsunuz Mehmet Akif; ‘Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın!’ demişti. Buradaki mottomuz da aynı şekilde. ‘Dursun bu küresel hayasızca akın!’ diyoruz. O dönemde Anadolu’muz, vatanımız işgal altındaydı. Bununla çok güzel mücadele edildi ve o işgal karşısında başarı elde edildi. Ama zihinlerimizdeki işgal o tarihlerde başladı. Bağımsızlığımıza kavuştuk ama zihinlerimize küresel olarak işgal edilmeye o tarihlerde tohumlar atıldı ve bunun acı meyvelerini şimdi almaya başladık. Zihinlerimiz işgal altında. Zihinlerimizdeki işgal birden çıkmıyor. Sosyolojik fazlar halinde çıkıyor. 30-60-90 sene sonra çıkıyor. Bugünkü bu cinsiyetsizlik propagandaları aslında temelini bunun 1960’da aile planlaması politikalarıyla atıldı. Aile planlaması adı altında başlayan propagandaları maalesef bütün yöneticilerimiz bunu fark edemediler. Ama şu anda aile kurumumuz bizim hala dünyadaki en sağlıklı kurumlar olmasını zayıflasa da koruyor.” dedi.
“Çürümeyi göremeyen hıyanet içindedir…”
Konuşması zaman zaman atılan sloganlarla kesilen Tarhan, cinsiyetiyle barışık çocuklar yetiştirilirse yeni nesillerin kurtarılabileceğinin altını çizdi. Tarhan; “Şu anda hiç vakit geçmiş değil. Şu anda farkına varılırsa eğer kendi cinsiyetiyle barışık çocuklar yetiştirebilirsek torunlarımızı, çocuklarımızı kurtarabiliriz. Bu nedenle bunun için buradasınız. Bu şuurlu topluluğa teşekkür ediyorum. Zihinlerimizin işgal edildiğiyle ilgili küresel olarak hangi durumlar ortaya çıktı? Ailede deprem var. Toplumda çürüme var. Ahlakta çöküş var ve gelecek kuşaklar tehlikede. Bunu görmeyen varsa gaflet içerisindedir. Ya gaflet içerisinde ya da hıyanet içerisindedir. Ya da dalalet içerisindedir. Bu nedenle şu andaki en büyük mücadele zihinlerimizdeki işgalle ilgili mücadele olmalıdır. Ve küresel aile gençlik cinsiyet politikalarının yeniden gözden geçirilmesi, revize edilmesi şu anda benim meydanda gördüğüm çok güzel pankartlar var. Mesela, ‘Pedofiliyi durdurun’, ‘Dursun bu hayasızca akın’, ‘LGBT propagandasını ve dayatmasını dur de!’, ‘Cinsel cinsiyetsizlik toplum projesine dur de!’, ‘Bununla ilgili anayasal koruma getirelim’, ‘Cinsiyet değiştirme yoktur, cinsiyet iptali vardır’ … gibi çok ciddi bir farkındalık oluştuğunu çok güzel pankartlardan görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Gazze’de soykırımı destekleyen çetelerle Paris Olimpiyatlarındakiler aynı…
Bir dönem vatanı işgal eden hayasızca akının şu andaki yeni versiyonun bu küresel ahlaka aykırı akım olduğundan bahseden Tarhan; “Size herkesin bildiği ama söyleyemediği bir sırrı paylaşacağım. Paris Olimpiyatlarındaki cinsiyetsizlik propagandasını yapan küresel çetelerle şu anda Gazze’de soykırımı destekleyen çeteler aynı çeteler. Bu şaka değil, bunlar aynı çeteler. ‘Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın!’ diyen Mehmet Akif'imizin ruhu şahit olsun. Onun dönemindeki bu hayasızca akının şu andaki yeni versiyonu budur. Vatanımızı işgal eden hayasızca akının şu andaki yeni versiyonu bu küresel aileye karşı sapıklık, sapkınlık, ahlaka aykırı bu akımdır. Bu sporu kullanıyor, müziği kullanıyor, medyayı kullanıyor. Bunu silah olarak kullanıyor ve bizi büyüleyiveriyor, hipnotize ediyor. Bunu görmemiz gerekiyor. Ve bununla ilgili kutsal metinlerde yazan Zülkarneyn vardır. Zülkarneyn bir semboldür. Kötülüklere karşı sembol. Sedd-i Zülkarneyn gibi olan sizin göğüslerinizin, kalpleriniz, ruhlarınız ve akıllarınızın da buna siper olması gerekiyor. Çünkü Ye’cüc, Me’cüc gibi olan tehlikenin şu andaki yeni versiyonu bu cinsiyetsizlik propagandalarıdır. Bu propagandaların bu nedenle çok ciddi bir görünmeyen bir anlamı vardır. Bizim kutsal değerlerimizin tehdidinin olduğunu unutmamak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Sağır, dilsiz olanlar mesuldür…”
15 yaşından sonra psikiyatriste gitmenin bir anlamı olmadığına dikkat çeken Tarhan, 10 yaşından önce bunun farkına varılıp çocuğa cinsel biyolojik doğasına uygun cinsel eğitim verilmesi gerektiğinden bahsetti. Tarhan; “Bu küresel organize, otomatik bizim beyinlerimizi yıkamış olan bu kötülüğe karşı muhakkak dur dememiz gerekiyor. Bu gafletten uyandıracağız çünkü hepimizin çoluğu çocuğu var, torunlarımız var. Buna karşı bir şey yapmamız gerekiyor. Yoksa artık psikiyatriste gelmenin bir anlamı yok. 15 yaşından sonra gelmenin anlamı yok. Çok zor artık tedavi ama ondan önce 15 yaşından hatta 10 yaşından önce bunun farkına varılıp çocuğa cinsel biyolojik doğasına uygun cinsiyet eğitimi verilirse o çocuk hızla düzeliyor. Bunun klinik örneklerini görüyoruz. Hiç zor değil. Bu nedenle bu sağır ve dilsiz olanlar da buna karşı mesuldür. Bu kötülüğe ortak olmuşlardır. Bu nedenle kötülük çetelerine karşı cinsiyetsizlik propagandası, ahlaka aykırı, ırk propagandası, sapkınlık propagandası, gençliğimizi yozlaştırmak isteyen, aileyi çökertmek isteyen bu propagandaya karşı, ‘Yaşasın zalimler için cehennem!’ diyorum. Aklını, kalbini, ruhunu bunun için kullanan güzel nesiller ve güzel gelecek için de ‘Yaşasın!’ diyorum.” dedi.
Okunma : 1006
ÜHA