Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan 24 TV’de yayınlanan ‘Kayıt Dışı’ programının konuğu oldu. ‘Afet Sosyolojisi ve Psikolojisi’ konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, afet öncesi hazırlık yapmanın önemine dikkat çekerek; “Krize hazırlıklı olanlar krizle ilgili zihinsel planları olduğu için, süreci daha kolay idare ediyorlar. Mesela bireyin depremde ne yapacağıyla ilgili planı, eğitimi varsa ne yapacağını daha iyi biliyor. Bu o insana güven veriyor, korkularını azaltıyor. Bu yüzden afetlerde en büyük tehlike belirsizlik. Belirsizlik durumlarında kişi ne yapacağını bilemiyor ve bir anda yaşam ve ölüm duygusu içerisine giriyor.” dedi.
“Konforlu alan, afet olduğunda bir anda değişiyor ve güvenli alan güvensiz hale geliyor”
Afet psikolojisine hazır bireylerin herhangi bir afetle karşılaştığında daha iyi tolere ettiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Afetler için söylenen ‘beklenmeyeni beklemek’ diye güzel bir söz vardır. Kişi afette eğer beklenmeyeni bekliyorsa yani afete hazırlıklıysa, afet daha kolay geçiyor. Psikolojik olarak daha iyi tolere ediliyor. Fakat beklenmeyene hazır değilse ve öncesinde krizle ilgili bir hazırlığı yoksa afet daha travmatik şekilde yaşanıyor. Afet bir insanın konfor alanı dışına çıkması anlamına geliyor. Konforlu alan, afet olduğunda bir anda değişiyor ve güvenli alan güvensiz hale geliyor. Bir nevi çatısız kişi oluyor. Sağlıklı bir insan afetle karşılaştığı zaman ilk olarak bir şok dönemi yaşıyor, arkasından protesto dönemi oluyor yani afeti reddetme ve kabullenememe şeklinde süreç devam ediyor. Daha sonra ise kabullenme dönemi başlıyor, bu dönemin sağlıklı bir insanda 8 haftada tamamlanması gerekiyor. Eğer tamamlanmazsa travma sonrası stres bozukluğu gibi birçok hastalık ortaya çıkıyor.” şeklinde konuştu.
“Afetlerde en büyük tehlike belirsizlik”
Afet öncesi plan yapmanın ve bu alanda eğitim almanın afet sürecini yönetmeye katkı sağladığını aktaran Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Travma etkisi çocuklarda ve erişkinlerde farklı şekilde ortaya çıkıyor. Krize hazırlıklı olanlar krizle ilgili zihinsel planları olduğu için, süreci daha kolay idare ediyorlar. Mesela bireyin depremde ne yapacağıyla ilgili planı, eğitimi varsa ne yapacağını daha iyi biliyor. Bu o insana güven veriyor, korkularını azaltıyor. Afetlerde en büyük tehlike belirsizlik. Belirsizlik durumlarında kişi ne yapacağını bilemiyor ve bir anda yaşam ve ölüm duygusu içerisine giriyor. Daha önce hiç düşünmediği ölümle yüzleşiyor, birdenbire sevdiklerini kaybediyor. Afetler insan hayatında ezber bozucu nitelikte olaylardır insanlar beklenmeyen bir şekilde alıştığı düzeni kaybetme durumu yaşıyor.” dedi.
“İnsanda fiziksel ve psikolojik olarak iki bütünlük bulunuyor”
Afetten korkmak yerine afet öncesinde hazırlık yapmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Afette süreci yönetmek çok önemli. Burada esas olan, afetten korkmak değil, afet öncesinde afete hazırlıklı olmak ve yönetmek. Türkiye doğal afetler konusunda son 15 senedir epey tecrübe biriktirdi. Bu alanda çok güzel çalışmalar yapıldı. Bunları sürekli hayata geçirmek, eğitimde kullanmak gerekiyor. Afete maruz kalan kişilerin ilk olarak dengesi bozuluyor. İnsanda fiziksel ve psikolojik olarak iki bütünlük bulunuyor. Fiziksel bütünlüğümüz bozulduğu zaman vücut ağrısına neden olur. Psikolojik bütünlüğümüz bozulduğunda ise korku, dağılma hissi, kaygı meydana gelir. Kişinin bu kaygı ve korkuyu yönetebilmesi psikolojik olgunluk düzeyiyle alakalı olarak değişir ama afetlerde ikincil travmalar daha fazla oluyor. Özellikle çocuklarda sevdiğini kaybetme duygusu travmaya neden olabiliyor. Afette ilk olarak insan beyni aşırı kortizon salgılar. Kortizon beyni bloke eder ve beyin duyarsızlaşır. O anda beyin kendini bütün zihinsel uyarılara kapatır. Eğer bu meydana gelmezse şizofrenik dağılma olur. Yani beyin dağılır ve o anda kişinin psikolojik bütünlüğü bozulur. Eğer kişinin ruhsal olgunluğu yüksekse ve afetle ilgili eğitim almışsa o dönemi kolay atlatır, baş edebilir hale gelir.” şeklinde konuştu.
“Covid’in çıkması da bir doğal afettir”
Doğanın insandan intikam aldığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bugün yaşadığımız doğal afetler; sel, yangın vs. gösteriyor ki doğa intikam alıyor insandan. Sanki doğaya verdiğimiz bütün zararlara karşı bedel ödüyoruz, insanlık bedel ödüyor. Covid’in çıkması da bir doğal afettir. Yaşadığımız pandemi, doğal afettir. Doğanın doğal dengesini bozduk, hayvanlardaki bir virüs alışılmadık bir şekilde insana geçti hayatımızın bir parçası oldu. Bu nedenle bundan sonraki süreçte çevre bilinciyle bunun üstesinden gelmezsek doğal afetleri daha çok yaşayacağız.” dedi.
“Doğal afet olmamasını beklemek hayatın doğal akışında gerçekçi olmaz”
Afetlerin hayatın akışında doğal karşılanması gereken olaylar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Kaoslar mükemmelliğin bir parçasıdır. Kaos teoreminin ortaya çıkışı doğal afetlerin beklenebilir olduğunu gösteriyor. Bu yüzden, doğal afet olmamasını beklemek hayatın doğal akışında gerçekçi olmaz. Ölüme bir açıklama getirenler afetlerde duygularını kaybetmezler. Bu gibi olaylarda ruh sağlığımızda en çok etkilenen parçamız kontrol duygusu. İnsan afetlerde kontrol duygusunu kaybettiğini hissediyor. Afet durumlarında kişinin beynindeki kontrolle ilgili alanı bozuluyor. Hayatında bir belirsizlik ortaya çıkıyor ve geleceğini göremiyor. Afette şoka giren ve yaşadığı kayıpları kabullenemeyen hastalara yalnız olmadığını ve güvende olduğunu hissettirmek gerekiyor.” dedi.
“Afetler yalnızlıkla ilgili krizi daha çok tetikliyor”
Krizlerin insan hayatında uyanışa neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İnsan afetlere doğru anlam yüklerse afetlere dayanabiliyor. Burada sağlam inanç çok önemli, sağlam dayanaklar kişinin afeti yönetmesine yardımcı oluyor. Yalnızlık bu çağın büyük bir psiko-sosyal sorunu iken afetler yalnızlıkla ilgili krizi daha çok tetikliyor. İnsanlar yalnız mutlu olamayacaklarını bu şekilde görmeye başladılar, birbirlerinin öneminin farkına vardılar. Biz Üsküdar Üniversitesi olarak pandemi başladığı zaman pandemi ile ilgili algı, kaygı, korku ve psiko-sosyal olgunlaşma adı altında 6318 kişi üzerinde bir araştırma yaptık. Orada afetten sonra psiko-sosyal olgunlaşmayla, travma sonrası büyüme ölçeği hazırladık. Travma sonrası büyüme ölçeğinin 6 sorusunu sorduk, orada toplumun yüzde 60’ı ‘sahip olduğum şeylerin kıymetini anlamaya, sevdiklerime daha çok değer vermeye başladım’ diye travma sonrası büyüme durumlarını gösterdiler. Bence travmaların toplumda bu şekilde olumlu bir etkisi olabilir.” ifadelerinde bulundu.
Okunma : 2779
ÜHA