TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Ölümden daha çok strese sokuyor…

Evlilikte en önemli kavramlardan birinin güven ve sadakat olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aldatılmayı insanın ruhuna saplanan hançere benzetti. “Aldatma, güven duygusuna zarar verir ve güvenli ilişkiyi bozar” diyen Tarhan, psikiyatri alanında kullanılan stres doğuran hayat olayları ölçeğinde ilk sırada eşin aldatması, ikinci sırada eş ölümü geldiğini söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanı en çok strese sokan ve hazmedemeyeceği şey eşinin aldatmasıdır. İhanete uğramak çok büyük bir yaradır. Eve bomba koymaktır.” dedi.

Ölümden daha çok strese sokuyor…

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, evlilikte sadakat konusunda değerlendirmelerde bulundu.

En büyük bedeli çocuklar ödüyor

Evlilikte sadakat konusunun dünya genelinde de gündeme gelen bir konu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aldatmaya karşı şu anda ABD’de yaygın olarak kullanılan ancak çok sakıncaları görülen açık evlilikler var. Açık evlilik modelinde evli olan çiftlerin her ikisinin de sevgilisi var. İki taraf da bunu biliyor. 70’lerde özgürlük adı altında başlayan bu evlilikler yürümüyor.” dedi. Bu tip evliliklerde en büyük bedelin çocuklar tarafından ödendiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evde güven alanı oluşmuyor. İki taraf bir arada görünüyor ama aklı ve kalbi başka yerlerde. Çocuğun yetişebileceği bir atmosfer oluşmuyor.” dedi.

Bireyselleşmenin bencilliğe dönüştüğü çağdayız

İçerisinde bulunduğumuz çağda bireyselleşmenin öne çıktığı, bunun da olumsuz sonuçlara yol açtığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu andaki çağ, bireyselleşmenin bencilliğe dönüştüğü çağ. Bireyselleşme abartılıyor. ‘Sen bireysin kendi hayatını kendin kur’ diye dozu kaçıyor. Böyle olunca bireyselleşme, insanın yalnızlığını ortaya çıkardı. Bireyselleşme sonucu

insan ayakta kalmak için çabalıyor. Üretiyor, ürettiği için de tüketiyor. Tükettikçe de sistem kazanıyor. Yani bireyselleşme kapitalist sistemin bir sonucu.” dedi.

Aldatma kişinin evlilik sadakatinin olmaması demektir

Aldatmaya bakışta toplumun yaygın kesiminde bir çifte standart olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Namus kavramı kadın için de geçerli erkek için de geçerlidir. Aldatma konusunda erkek için elinin kiri, kadının yaptığı namussuzluk olarak değerlendirmek bencilce bir çifte standarttır. Bu durum bizim geleneklerimizdeki yanlışlardan birisidir. Yanlış iki taraf için de geçerlidir. Erkek yapar, kadın yapamaz dediğin zaman bu çifte standarttır. Post modern yaşam şu anda birçok şeyi yeniden sorgulatıyor. Bu nedenle aldatma kişinin evlilik sadakatinin olmaması demektir.” diye konuştu.

Evlilikte temel güven duygusu önemlidir

Evlilik kurumuna daha önce sevgi yuvası denildiğini son yıllarda ise güven yuvası olarak tanımlandığını kaydeden Tarhan, “Evlilik güven alanı olmalıdır, yani kişi eve gelirken sığınacak güvenli bir yere geldiğini hissetmelidir. Onun için şu anda evlilik son sığınak oldu. Aile hayatının güvenli olması gerekiyor. Orası güvenli olacak ki kişi eve geldiğinde sırtını dönerek güvenle uyuyacağı bir eşinin olduğunu bilecek. Hiç kimse arkasından planlar yapan, kuran bir kişiyle huzurlu bir evlilik hayatına sahip olamaz. Evde güven ortamı olması lazım. Evlilikte temel güven duygusu önemlidir.” dedi.

Aldatma, güven duygusuna zarar verir

Evlilikte eşe güven duyma ve sadakat duygusunun önemine işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Eşinin başka birisiyle olacağı korkusuyla yaşamak çok zordur. Böyle bir insan huzurlu olabilir mi? Evlilikte eşinin seni aldatabileceği düşüncesine kapılırsan huzurun kaçar. Kıskançlık patoloji haline gelebiliyor bir müddet sonra. Onun için aldatılma insanın ruhuna saplanan hançer gibidir.  Aldatma, güven duygusuna zarar verir ve güvenli ilişkiyi bozar.” dedi.

Çocuğun gelişiminde de güven duygusunun çok önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğun gelişim basamaklarına baktığımız zaman anne kavramının temel kaynağının sevgi veren değil, çocuğun korkularını gideren yani güven veren olduğu görülür. Çocuk ağladığı zaman, sevgi verdiğin zaman, sevgi bir ateş gibidir yandığı zaman oradan güven çıkıyor. Sevgi olmayan yerde güven de oluşmuyor. Bu iki duygu birbiriyle bağlantılıdır. Korku azalıyor güven artıyor. Güvensizliğin zıttı ise korkudur.” diye konuştu.

Annenin tutumu çocuğun gelişimini nasıl etkiliyor?

Anne ile çocuk arasında güvenli bağlanmanın sağlanması için kararlı, tutarlı ve devamlı ilişki olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Annelik tutarlı, devamlı ve kararlı olursa temel güven duygusu oluşuyor. Temel güven duygusu olduğu için çocuk hayat güvenli zannediyor. Kendini güvenli hissettiği için de hayatı keşfetmeye başlıyor. Yürümeye başlıyor. Dokunmaya başlıyor. İncelemeye başlıyor. Ancak tutarsız bir disiplin varsa çocuk ne yapıyor?  Böyle durumlarda sık sık ağlayan bir çocuk oluyor. Çünkü annenin ne zaman ne yapacağını kestiremediği için hayatı güvenli görmüyor.” dedi.

Güvenli aile ortamı için tarafların birbirinin aldatmayacağından emin olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailede güvenin sağlanması, açık, şeffaf, dürüst ilişkilerle olur. Açık, şeffaf ve dürüst ilişki varsa orada aldatma olmuyor.” dedi.

Sanal aldatma, aldatmanın ilk basamağı…

Sanal aldatmanın, aldatmanın ilk basamağı olduğunu ifade eden Tarhan, “Sanal dünyada aldatma şuna benziyor, bir kıvılcımdan ne olacak? Büyük yangınlar küçük kıvılcımlarla başlar. Onun için sanal aldatmayı masum görmemek gerekiyor. Bu oyun dediğin an, oradan o bir yol buluyor ve ilerliyor.” dedi.

Beklenti düzeyi, fiziksel kaçınma ve zihin okuma…

Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların kullandığı evlilik ilişki durumu ölçeklerinde üç ana konu bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Birincisi çiftlerin arasındaki beklenti düzeyidir. Beklenti düzeyi gerçekçi değil ise çatışma çıkar. İkincisi birbirlerine karşı fiziksel kaçınma var mı? Birbirleriyle beraber olmaktan kaçınıyorlar mı? Üçüncü ise zihin okumadır. Zihin okuma varsa karşı taraf bir şey söylediği zaman aslında karşı tarafın ne demek istediğine değil, kendi kafasındaki şeye inanır. Yakın ilişkilerde eğer bir kimse niyet okuyorsa yani bir kehanette bulunuyorsa ‘Bugün suratı asık demek ki benim aleyhimde bir işler çeviriyor’ demeye başlarsa kendini gerçekleştiren kehanet olur. Hastalık derecesinde kuşkulu olan kişiler anlam bağlantıları kurarlar, buradan sonuç çıkarırlar ve buna inanırlar. İnandıkları için de yanlış tepki verirler. Ondan sonra da yalnız kalırlar.” dedi.

Aldatılma, ölümden daha ağır geliyor

Psikiyatri alanında kullanılan stres doğuran hayat olayları ölçeğinde ilk sırada eşin aldatması, ikinci sırada eş ölümü geldiğini kaydeden Tarhan, “İnsanı en çok strese sokan ve hazmedemeyeceği şey eşinin aldatmasıdır. İhanete uğramak çok büyük bir yaradır. Eve bomba koymaktır.” dedi.

Duygusal tepkiler ortaya çıkıyor

İhanete uğrayan tarafta genellikle duygusal tepkilerin ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aldatmada genellikle hissi tepkiler oluyor. ‘O aldatıyorsa ben de aldatacağım’ diyor yani intikam duygusu ortaya çıkıyor. Birinci yöntem bu oluyor. İkinci yöntem ise hemen evliliği bitirmek oluyor. Kişi ‘Beni aldatanla beraber olmam’ diyerek evliliği bitiriyor. Üçüncü yöntemde ise kişi şunu düşünüyor: Bu planlı ve tasarlı bir aldatma mı? Yoksa bir tuzağa mı düştü? Kişi bunlara bakar, eğer planlı ve tasarlayarak bir aldatmaysa ve bu devamlı olan bir ilişkiyse yani sevgi yatırımını başkasına yapmışsa mutlaka üzüldüğünü çok açık bir şekilde ifade etmelidir. Bu ilişkiyi kesinlikle onaylamayacak. Aldatan taraf, bir bedel ödemelidir. Tekrarlanması halinde kaybedeceğini bildirmek gerekiyor.” dedi.

Affedecek kadar bilge, güvenmeyecek kadar zeki olmalı… 

Aldatma gibi olumsuz durumların yaşandığı evliliklerde yapılabilecek bazı şeylerin olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi eğer ciddi pişmanlık belirtisi görürse böyle durumlarda belki affedebilir ama kesinlikle bu olayı unutmamalıdır. Affedecek kadar bilge, güvenmeyecek kadar da zeki olmalı. Böyle ilişkilerde bu yapılabilirse iki taraf da ders çıkarabilir, evliliği daha iyiye götürebilir. Ama böyle bir ders çıkarılamazsa evlilik yara alır. Genellikle bu tip olaylarda bizim kültürümüzde çocukların geleceği için ya da ekonomik nedenlerle aldatılan taraf üzülüyor içine atıyor ve eşine ses çıkarmıyor. O zaman eşi de devam ediyor.” diye konuştu.

Okunma : 3212

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri