Üsküdar Üniversitesinde gerçekleşen Kitap Kulübü etkinliğinin üçüncü konuğu 'İnanç Psikolojisi' isimli kitabının yazarı Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan oldu. Kitabı ile ilgili paylaşımlarda bulunan Tarhan, “Aslında ben bu kitabı kendimi ikna etmek için yazdım" dedi.
Üsküdar Üniversitesi Çarşı yerleşke Emir Nebi 2 salonunda gerçekleşen etkinliğin koordinatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar üstlendi.
“Sokrates gibi düşün, babaannene anlatır gibi anlat”
Kitaplarını, o konuyla ilgili duygusal bir ihtiyaç hissettiği zaman yazdığını dile getiren Tarhan, bu yüzden yoğunluğunun içerisinde zaman ayırdığını belirtti. İlk olarak kitap yazarlarına tavsiyelerde bulunan Tarhan, yazarlarda en çok gördüğü hatanın kendi meslek ve egolarını tatmin etmek için kişilerin yazıyor olduklarını söyledi. Tarhan “Ben toplumun ihtiyacı, beklentisi ne ise onunla ilgili konuları buluyorum. Sokrates gibi düşün, babaannene anlatır gibi anlat düşüncesi ile de yazıya döküyorum” dedi.
“Tanrı yok diyebilmeniz için, evrendeki her yeri aramış olmanız gerekir”
Tarhan, sonrasında İnanç Psikolojisi ve Bilim kitabını yazmasına vesile olan anısını okurlarla paylaştı. GATA’da görev yaparken Tanrı’ ya inanmayan bir arkadaşının bir sorusu üzerine Tanrı’ya bilimsel olarak inandığını söyleyerek onu şaşırttığını söyleyen Tarhan şöyle konuştu: “Evrende Tanrı yok diyebilmeniz için evrende ki her yeri aramış olmanız gerekir. O tarihten sonra bununla ilgili materyaller toplamaya başladım. Aslında ben bu kitabı kendimi ikna etmek, kafamdaki sorulara cevap bulmak için yazdım.”
“İnsan beyni kayıt sistemini inanışa göre yapıyor”
Tarhan, insanın, bir eylemi uygulamaya geçirmek için inanması gerektiğini söyleyerek beynin bir inanç olduğunu belirtti nedenini ise beynin kayıt sistemini sadece, akılla ve duyguya göre değil inanışa göre yaptığına bağladı. Tarhan; “Biz şuan zaman ve mekân tarafından kısıtlanmış bir yaşamdayız. O yüzden olmayan bir evreni anlayamıyoruz. Bilinçli bir insan için, biz maddeyiz ve vücudumuz şuanda bir yazılım, titreşim. Başka bir enerji bandına geçtiğimiz zaman yazılım ve titreşim kayboluyor. Öldüğümüz zaman asıl ölen maddeler değil, içimizdeki yazılımdır” dedi.
Tarhan, insan vücudundaki yazılımı Tanrı’nın varlığına bağlayarak “İşte o yazılımın bir yazanı olması lazım. Her şey sayısal hale çevrilebilir, insan da sayısal hale çevrilebilir. Bilgisayarlar gibi bizim de doğuştan bir penceremiz açılıyor ve biz iyi veya kötü bilgiler ile o pencereyi dolduruyoruz. Bize elektrik enerjisi gibi can veren bir şey var” diyerek Tanrı’nın var olduğunu nedenselliğe bağladı.
“Hayatta istisnası olmayan tek gerçek ölüm gerçeğidir”
Aklın öldükten sonra yaşam olması gerektiğine çıktığını söyleyen Tarhan, öldükten sonra yaşam olduğuna olan inancı akıl yoluyla açıkladı. “Akıllı insan gibi davranırsak, bize burada şu güzel hayatı veren, ölümden sonra daha güzel bir hayat vermek istemiş ki bize o hayatı isteme, ölümsüzlük duygusunu vermiş. O halde aklen öldükten sonra bir hayatın olması gerekir. Bence bu, evrende en akla yatkın var oluş teorisidir. İstemeyi verdiğine göre vermeyi istiyor. O halde öldükten sonra bir hayat var” dedi.
Kitapseverlerle gerçekleşen söyleşi, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın imza töreni sonrasında hatıra fotoğrafları çekimiyle sona erdi.
Okunma : 3753
ÜHA