Kıskanan kişi öncelikle kıskançlıktan kaynaklanan olumsuz duygularını kontrol etmeye çalışmalıdır.
Bazı kıskanç eşler eşlerini eve bağlı tutmak için tehdit yolunu kullanırlar. Halbuki sadakat tehditle değil ancak sevgiyle sağlanır. Eşini baskı altında tutmaya çalışmak, her hareketini takip etmek, aşırı şüpheci davranmak, kıskançlığı öfke biçimde yansıtmak karşı tarafı daha çok uzaklaştırır. Olumsuz duygularla baş etmeni yolu onların yerini olumlu duygularla doldurmaktır. Kişi sevdiği insana sevgiyle yaklaştıkça karşısındaki de ona aynı şekilde yaklaşacak ve belki de kıskançlığı doğuran nedenler ortadan kalkacaktır.
Bu tür sorunlar yaşayan kişilere bunu eşleriyle paylaşmalarını önerdiğimizde karşımızdaki kişiler bunu ifade etmeyi bir zayıflık olarak görüyorlar. Arzu ediyorlar ki, eşleri bunu kendi kendine anlasın, kendileri bu durumu itiraf etmek durumunda kalmasınlar. Oysa eşleri kendilerini incittiklerinin farkında bile olmayabilir. Duygularını ifade etmeliler ki eşleri kendilerini anlayabilsin. “Eşim beni anlasın, duygularımı anlasın” diye düşünmek zaman kaybettirir.
Duygular ifade edilmediği takdirde karşı taraf bunu yanlış da anlayabilir. “Eşim çok kaprisli oldu” diyebilir. “Nedensiz yere bana surat asıyor” diye düşünebilir. Ortada kişinin incinmesini gerektirecek somut bir neden varsa, eşi onu anlayacak ve böylece sorunu çözmek yönünde bir adım atılmış olacaktır.
Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık iletişimin olmamasıdır. Birbirlerine dolaylı, imalı mesajlar veren, kinayeli konuşan insanlar farkında olmadan düzeltmek istedikleri yanlışı daha da arttırırlar. Sorunların büyümemesi için kesinlikle açık iletişim şarttır.
Bilindiği gibi ilişkilerde kişinin kullandığı yöntem de söyledikleri kadar önemlidir. Kişi doğru bir şey söylüyorken yanlış bir üslup seçerse hem kendisini doğru ifade edemez hem de taraflar gerginleşir ve çözümsüzlük artar. Tarafların her şeyden önce empatik iletişimi öğrenmesi ve uygulamaya geçirmesi gerekir.
Okunma : 4108