Dizilerdeki şiddet temalarının sosyal değerlerimize verdiği zararı, medya aracılığıyla normalleştiriyor muyuz?
Medyadaki şiddetin artması dünyada psikolojik araştırmalarda da önemsenen bir konu. Çünkü bu artış çocuk ve gençlerde şiddete eğilimi de artırıyor. Şiddetin giderek artması ruhsal bozukluklara ve çocukluk çağında görülen travmalara sebep oluyor. Medyadaki şiddetin üç tür etkisi var. Birinci tür etki şiddeti modelleme: Babasından şiddet gören kendi kardeşine uyguluyor ya da işyerinde patronundan gören kendi memuruna uyguluyor. İkinci tür etki duyarsızlaşma: İki kişi kavga ediyor ve daha sonra bir şey olmamış gibi davranıyor. Sonuncu etki ise korku.
NLP ve EFT Teknikleri hangi durumlarda insan üzerindeki olumlu etki yapar?
Nlp ve Eft teknikleri, hastalık durumunda bazı duygularını çok bastıran ve özgüvenleri olmayan kişilerde kullanılırsa sakıncası yok. Fakat duygu anatomisini bilmeden yapılırsa, vücut anatomisini bilmeyen birinin ameliyat yapması kadar zarar verir. “Özgür ol ve aklına gelen şeyler senin çıkarınaysa yap” yaklaşımında kişi olumsuz duygularını yok saydığı için narsist oluyor.
Sadece kendini düşünen, kendine saygı ve sevgi besleyenbiri olup sosyal dokunun parçası olduğunu unutuyor. Böylece sosyal bağlar zayıflıyor sonuç olarak kişi yalnızlaşarak depresyona giriyor.
Bu tür teknikler uzmanları tarafından yapılmalı. Yanlış tedavi ve psikolog hataları yüzünden insanlar intihar ediyor, boşanmalar artıyor.
Sosyal dönüşümler sonucu ortaya çıkan "x kuşağı" nda nasıl olumsuzlar göze çarpıyor?
X kuşağı tarım toplumundan endüstri toplumuna geçen süreçte ortaya çıktı. Bu süreçte insanlık da kölelik döneminden işçilik dönemine geçti.
Bu durum çeşitli problemleri beraberinde getirdi. Sosyal değişim dönüşüm paralelinde zihinsel ve psikolojik dönüşümler de yaşandı. Bu çağın gerçeği, daha özgürlükçülüğün, çoğulculuğun, katılımcılığın ve eleştirilebilirliğin olduğu bir çağda yaşıyoruz. Şimdi evrensel değer olarak insanı merkez alan sistemler var. Artık sadece bölgesel değil evrensel ve küresel yargılar söz konusu. Bunu bilirsek çağı doğru okur, doğru okursak da doğru karar veririz.
Son yıllarda tasavvuf konulu kitaplara ilgi artmaya başladı. Bu durum kitapların popülerliğinden mi kaynaklanıyor?
Batıda Budist söyleme karşı meyil var. Tibet’e gidip mutluluk ve huzurlu olma eğitimi alıyor ve daha sonra yaşamlarına uyguluyorlar. Örnek olarak, Robin S. Sharma’nın “Ferrari’sini Satan Bilge” kitabı en çok satanlardan birisi. Bu kitap Türkiye’ye geldi ve biz de kültürümüzle ilgili kitaplar yazdık. İnsanlık tasavvufun sunduğu şeye ihtiyaç duyuyor. Tasavvufun verdiği bilgiler, güven ve huzur arayışı içindeki insanları mutlu ediyor.
Son yıllarda psikolog-psikiyatra gitme oranı ve antidepresan ilaç kullanımı arttı. Bunun devamı olarak 15-20 yıl sonra ruh sağlığımız nasıl bir yapıda olacak?
Modernizm ve kapitalizm önce hasta ediyor sonra tedavi ediyor. Otuz sene önce stres kelimesi bu kadar çok kullanılmıyordu. Artık çocuklar bile stres atalım diye şaka yapmaya başladı. İnsanlar artık hızlı yaşıyor. Tüketim kültürü nedeniyle kazan-tü- ket çarkı dönüyor. Tüketim ekonomisinin bir argümanı olarak moda algısı “ikoncanlar” oluşturuluyor. Popüler kültürün etkisiyle tüketim hızlandırılıyor. Bu nedenle modernizm kendi sorunlarını oluşturuyor. Sonra da tedavi eden ilaçlar buluyor. Şuandaki modernist kapitalist ahlak devam ettikçe bunlar azalmayacak artacaktır. Antidepre- sanlar daha çok satacak.
Yaşadığımız şiddet olaylarından ve bağımlılıklardan kurtulmanın yolu nedir?
Şiddet artışının sebeplerinden birisi bir sosyal duygunun, yani acıma duygusunun zayıflaması. Merhametli olma, empati yapabilme, karşı tarafın hakkını ve duygularını göz önüne alabilme hissinin azalması şiddet artışına sebep oluyor. Bir çocuk plastik mermileri olan bir silah alıyor ve yolda hiç tanımadığı bir kadına ateş ediyor. Onu korkutuyor ağlatıyor ve daha sonra bu görüntüyü cep telefonuyla kayda alıp zevk alarak defalarca izliyor. Büyüyünce plastik mermi yerine gerçek mermi kullanmak istiyor. Böylelikle potansiyel suçlular yetişiyor. Osmanlı dönemindeki Ahilik Teşkilatı’nda şöyle bir çözüm bulmuşlar: Kasapların şiddete yönelmesini engellemek için kasaplara yılda bir ay bahçıvanlık yaptırıyorlar. Bu şekilde insanlardaki merhamet duygusunun körelmemesi ve acımasızlığın oluşmaması için bu tarz yöntemle o değerleri yaşatmak istiyorlar.
Büşra Çakmacı-Yaprak Mutlu
Marmara Üniversitesi Gazetesi
Okunma : 7303