Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan küresel barışı tehdit eden islamafobiyi analitik zeminde değerlendirdi. Tarhan, medeniyetleri çatışmaya götüren islamafobinin önemli bir konu olduğunu belirtti. Tarhan, “Küresel barışı tehdit eden islamafobiyi bilimsel zeminde, analitik zeminde ele almaya çalışıyoruz. İslamafobi medeniyetleri çatışmaya götüren bir konu. İslamafobi ile ilgili üretilecek fikirler ortaya çıkacak rapor insanlığa önemli hizmetler verecek, belki de kelebek etkisi olacak belki de kötüye gidişi iyiye çevirecek bir etki yaratacak” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “ %58 İsviçreli minare görmek istemiyor!”
Amerika’da islamafobinin oluşmasında en büyük etkinin 11 Eylül 2001 ikiz kule saldırısı olduğunu ifade ede Tarhan, Avrupa’da da islamafobinin yaygınlaşmaya başladığını söyledi. Tarhan, “1950’lerde Avrupa’da 800 bin Müslüman vardı bugün 23 milyon Müslüman var İsviçre’de geçenlerde minare oylaması yapıldı %58 İsviçreli minare görmek istemiyoruz dedi. Minare oylamasında minare görmek istememenin nedeni %58 İsviçrelinin İslamiyet’i güvenlik tehdidi olarak görmesi var. Avrupa’da ki Müslümanlar çalışma şartları, eğitim ve barınma konularında ayrımcılığa tabi oluyorlar” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “11 Eylül eylemi siyasette de karşılık buluyor”
Tarhan, 11 Eylül İkiz Kule saldırısı ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu. “11 Eylül eylemi savaş lobisinin dünyada Müslüman medeniyeti ile Hristiyan medeniyetini çatıştırmak ve bundan faydalanmak istemesi ile uluslararası sermayenin, savaş lobisinin taşeronluğunu yaptığı bir eylemdi bu eylem siyasette de karşılık buluyor” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Terörizm adı altında göçmenlere vatandaşlık testleri yapılıyor”
Tarhan, İslamafobiye neden olan olaylar neticesinde Amerika ve Avrupa ülkelerinin yürüttüğü çalışmalara değindi. Tarhan, “Norveç’te 70 kişinin öldürülmesi olayında yabancı düşmanı partilerin oyu yükseldi, İslamafobi arttı. Nihai hedef bu projedir bunun nedeni ile birçok ülkeye girerken vatandaşlık testleri yapılmaya başladı. Almaya hatta İngiltere bile sorular sorarak göçmeleri alıyor ve bu anti terörizm adı altında yapılıyor gerekçe olarak da 2001 İkiz kuleler olayı gösteriliyor” şeklinde belirtti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Biz her sabah camimizin taşlanma korkusunu yaşıyoruz!”
Endülüs medeniyeti hakkında bilgi veren Tarhan, Batı’daki islamafobi önyargısının dağıtılması gerektiğini vurguladı. Tarhan, “Endülüs 700 senelik bir medeniyetti. Avrupanın ilk hastanesi, ilk üniversitesi Endülüs’teydi ancak Endülüs yavaş yavaş erimeye başladı ve Osmanlı o dönem yardım edemedi. Avrupa’da ki Haçlı o zamanki İslamafobiyi harekete geçirdi. O zaman haçlı hareketi ile bunu yaptılar. O dönemde Müslümanlara yapılanların günümüzde Avrupa’da ki Müslümanlar için yapılmayacağını bilemeyiz. Bana Avrupa’da yaşayan birinden bir mail geldi. Biz her sabah camimizin taşlanma korkusunu yaşıyoruz diyordu mailde bunları ciddiye almak gerek” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Tarhan: “İslamafobiyi engelleyemezsek 50 sene sonraki Avrupa’da İslam nüfusu azalacak!”
Avrupa ve Amerika’da ki Müslümanları Endülüs gibi yapma kaygısının olduğunu söyleyen Tarhan, çalışarak üretmenin önemine değindi. Tarhan, “Endülüs’leri nasıl yavaş yavaş Kuzey Afrika’ya uzaklaştırıp asimile ettilerse Avrupa’da ya asimile edecek ya ülkeden kaçırtacak. Şuan baktığımızda geri dönüşte yavaş yavaş başladı. Yani biz İslamafobiyi, önyargıyı dağıtmayı başaramazsak belki 50 sene sonraki Avrupa’da ki İslam nüfusu azalacak biz Avrupa ve İslam devletini hamil ederken mevcudu da kaybedebiliriz. Bu nedenle muhakkak çalışarak bir şeyler üretmemiz gerek” dedi.
Prof. Dr. Tarhan: “En güçlü silah bilgi silahı”
İslamafobi başlangıcının 11 Eylül olduğunu söyleyen Tarhan, teröristle terörü Müslümanla İslam’ı ayırt etmek gerektiğini, oluşturulan algının bilgi silahı ile vurulacağını belirtti. “İkiz kuleler yıkıldığında ünlü boksör Muhammed Ali orayı ziyarete gidiyor. Gazeteciler soruyor El Kaide gibi bir örgütle aynı dinden olduğun için ne hissediyorsun diye. Muhammed Ali’de Hitler ile aynı dinden olduğunuz için ne hissediyorsanız bizde aynı hissediyoruz diyor. Burada teröristle terörü Müslümanla İslam’ı ayırt etmek gerekiyor. Buda bizim, akademik alanların işi çünkü en güçlü silah bilgi silahı. Bu bilgi silahını çok iyi değerlendirirsek bütün oyunlar, fitne bozulur. Ciddi bir psikolojik savaş var bu konuda İslam algısını değiştirmek için algı yönetimi yapılıyor” şeklinde ifade etti.
“Müslüman barbardır, cahildir, fanatiktir kapalı fikirlidir, hoşgörüsüz insanlardır algısı kırılmalı”
Batıda ki İslam algısına değinen Tarhan, bu algının değişmesinin teknolojik gelişmeler sayesinde çok kolay olduğunu vurguladı. Tarhan, “Batıda özellikle akademik çevrelerde şöyle bir algı var. İslam statiktir, değişime cevap vermez, monolatik bir blogtur, Müslüman barbardır, cahildir, fanatiktir kapalı fikirlidir, hoşgörüsüz insanlardır. Bu bilgi oryantalist kibirle bu şekilde görülüyor. Bunu değiştirmek şuanda çok kolay çünkü internet var sosyal medya var ve bilimsel zemin var bilimsel zeminde bu çok kültürlülüğün önemli olduğu batı toplumlarında rahatlıkla sağlam fikirler, güçlü fikirler yerini bulacaktır muhakkak bu nedenle İslamafobiyi analitik biçimde ortaya oymak onu yok saymaktan çok daha önemli. İslamafobiyi yok saymak çok tehlikeli, onu görmediğini zaman bir kanser hücresi gibi hızla yayılır” şeklinde konuştu.
“Bediüzzaman demokrasi ile İslamiyet arasında doku uyuşmazlığı olmadığını savundu”
İslam medeniyetinin batı medeniyetine büyük etkisi olduğunu ifade eden Tarhan, Bediüzzaman’ın islamafobinin kırılması adına yaptığı çalışmalara değindi. Tarhan, “Obama Türkiye’ye geldiğinde konuşmasında ben bir tarih öğrencisi olarak ben ve bütün tarihçiler bilir ki bugün ki medeniyetin İslam medeniyetine, dinine büyük borcu var demişti. Bizlerin bu borcu onlara hatırlatması gerekiyor. Bediüzzaman 1900’lü yıllarda meşrutiyet ile gelen hürriyet adalet gibi zihinsel dönüşümleri Anadolu da anlatmak için kürt aşiretler ile ilgili sohbetler ediyor. O sohbetlerde verdiği mesajlar münazarat isimli kitabındadır. Hep eşit vatandaşlığı savunmuş demokratik kültürün tohumlarını atmış. Demokratik kültür, eleştirilebilirlik, özgürlükçülük, katılımcılık, çoğulculuk gibi temel değerlerdir. Bu değerler ile demokrasi ile İslamiyet arasında doku uyuşmazlığı olmadığı tezini benim görüşümce savunmuştur” dedi.
“Demokrasi sadece değer değil aynı zamanda yöntem”
Demokrasi tanımı ile ilgili bilgi veren Tarhan, demokrasi kavramının batı kavramı olarak ele alındığını söyledi. Tarhan, “Demokrasi batı kavramı olarak görülüyor ve siyasi anlam yükleniyor hâlbuki demokrasi sadece değer değil aynı zamanda yöntem. Kur’an da yöntem belirtilmemiş insanlara bırakılmış bu çağda da yöntem demokrasi daha önce monarşilermiş hakikati anlatabilmenin yaşayabilmenin yöntemi bu çağda da monarşi yerine demokrasidir” şeklinde belirtti.
“Bediüzzaman, demokrasi yönteminin kültürünü temellerini yüksek sesle dile getirdi”
Bediüzzaman’ın demokrasi yönteminin, kültürünün temellerini yüksek sesle dile getirdiğini, teorik ve fikri temellerini attığını belirten Tarhan, Bediüzzaman’a minnet ve şükran borçlu olduğumuzu ifade etti. Tarhan, “Demokrasi yönteminin kültürünü temellerini yüksek sesle dile getiren teorik temellerini atan fikri temellerini atan bedizzüaman’a minnet ve şükran borçluyuz. Bediüzaman bir Avrupa ikidir diyor müspet ve menfi diye ayırıyor. Avrupa’yı karşımıza almak cephe almak yaklaşımı değil tamamen analitik bir yaklaşım ile isim ve sıfatları ayırıyor. İyi sıfatlara dost kötü sıfatlara karşıt duruş alıyor” dedi.
“Gerçek cihad düşmanı terörle vurmak değil düşmandan daha güçlü olmaktır”
Tarhan, demokrasi yönteminin yanı sıra Bediüzzaman’ın sübjektif paradigması olan manevi cihad tanımına değindi. Tarhan, Bediüzaman’ın getirdiği bir diğer sübjektif paradigma da cihad tanımına manevi cihad tanımını getirmesidir. Bütün bunlar batıda bilim çevrelerini anladığı dillerdir. İslam literatürüne baktığımızda cihad da büyük cihad olarak nefisle mücadeleyi görüyoruz tebük savaşında Hz. Peygamber’in dediği küçük cihad bitti büyük cihad başladı sözünde büyük cihadı manevi cihadı yani nefis cihadını ön plana çıkarmıştır. Bu nedenle gerçek cihad düşmanı terörle vurmak değil düşmanda daha güçlü olmaktır” şeklinde konuştu.
“Küresel bir savaş çıkarsa insanlığın biteceğini herkes biliyor”
Tarhan, batıdaki kabul ve hoşgörünün bozulduğunu belirtti. Tarhan, “Kabul ve hoşgörü batının önemli bir değeriydi. Bunun kaybolmasından batıda ki entelektüel çevrelerde çok rahatsız bu nedenle medeniyetler ittifakı ile ilgili birleşmiş milletlerin kararı var. Birleşmiş milletler küresel barışa hizmet edecek her şeyi desteklemek durumunda çünkü insanlığın ihtiyacı var. Küresel bir savaş çıkarsa insanlığın biteceğini herkes biliyor. Çünkü nükleer güç var insanlığın sonunu getirebileceğini, savaşın ne gibi kötü sonuçları olacağını insanlık daha iyi biliyor” şeklinde ifade etti.
Haber: Merve Meryem Özkan
Okunma : 4287
ÜHA