TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Hazcı beslenme obezite, sosyal obezite narsizm sebebidir!

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bursa Gençlik Kampı tarafından düzenlenen ‘Liderlik Kampı’ seminerine katıldı. Çevrimiçi gerçekleştirilen programda Tarhan “Hayatın Anlamı ve Yaratılış” konusunu detaylıca ele aldı. Mutluluk felsefesinin yanlış olduğuna dikkat çeken Tarhan, mutluluğa yatırım yapılması gerektiğini belirtti. Genç kuşaklara değerlerin yeniden inşa sorumluluğunun düştüğünü hatırlatan Tarhan, mutluluk tabirinin doğru anlaşılması gerektiğinden bahsetti. Tarhan, “İnsan hazlarını durduramadıkça sosyal açıdan obezdir. Bu obezitenin en büyük sebebi hedonist eating.” ifadelerini kullandı. 

Gençlik ve Spor Bakanlığının desteğiyle Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) tarafından organize edilen Liderler Kampında söyleşinin moderatörlüğünü Doç. Dr. Kasım Takım yaptı. 

“Değişen dünyada insanı ele almak önemli”

İnsanın kendisiyle ilgili soru sorabilen tek varlık olduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Hayatın anlamı ve yaratılışta değişen dünyada insanı ele almak önemli. Şu anda bu insanlığın kadim sorusudur. İnsan kendisiyle ilgili soru sorabilenin tek varlıktır. Webb uzay teleskobu çıktı. Dünyada karanlık gözüken yerlere ulaştı. Müthiş bir sistem var ve bu sistemin içerisinde dünya nokta gibi. Hawking’in söylediği bir itirafı da var. ‘Bu kadar büyük bir sistemde, düzende benim matematiksel aklım bu dünyanın bütün gezegenlerin boş olmasına inanmıyor. Matematiksel aklıma göre bu küçücük dünyada bu kadar canlılık, hareket, hayat, insan var. O halde diğer gezegenlerde de canlılar olmalı. Onlar bir gün gelip dünyayı istila edecekler. Tıpkı Avrupalıların Amerika’yı istila ettiği gibi işgal edecekler. Buna hazır olun!’ diye bir anlam çıkarmış. Aslında orada bir itiraf var. Bir fizikçi olarak hayata anlam katamama, anlam görememe var. Yine başka bir Batılı Psikiyatrist Viktor Frankl, kendisi Yahudi kökenlidir. ‘İnsanı hayatta tutan şey anlamdır, o halde hayatta yaşamak için bir anlamım olmalı!’ diyor. ABD’ye yerleşiyor ve önemli bir ekolü başlatıyor.” diyerek sözlerine başladı. 

“Tevhit inancına uygun bir anlam akla en yakın anlam oluyor”

İslamiyet’teki anlam arayışının ne gösterdiğine bakılması gerektiğini söyleyen Tarhan; “Budizm, dünyanın devamlı yer değiştirdiğini söylüyor. Fakat evren sadece dünyadan ibaret değil ki. Batı felsefesi de insanı fani evreni baki görüyordu. Batı felsefesinin anlam açıklaması böyleydi. Fakat şimdi anlaşıldı ki entropi yasasına göre evren gittikçe düzenden düzensizliğe doğru gidiyor. Devamlı müdahale gerekiyor. Eğer müdahale edilmezse ısı ölümü olacak ve evren bitecek. Mesela karanlık yoktur, aydınlığın olmaması vardır. Soğukluk yoktur, ısının olmaması vardır. Bu entropi yasasında devamlı bir dış kontrol müdahalesi gerekiyor. Bütün bunlar gösteriyor ki insanın bu dünyadan başka bir anlamı daha olmalı. Bu dünyada geçiciyiz. İslam, insan ölümsüzdür diyor. İnsan ruhu öldükten sonra mekân değiştiriyor. Kuantum fiziğine göre enerji bandını değiştiriyoruz. Akla en yakın açıklama olarak. İslam’a göre evren fanidir ama insan bakidir. Baki olan Allah ve insandır. Anlamla ilgili doğruları buna göre yapacağız. Anlam yaratılıştan bağımsız değildir. Tevhit inancına uygun bir anlam akla en yakın anlam oluyor. Zaten nörobilim de ‘İnsan anlam peşinde koşarsa mutlu olur.’ diyor.” ifadelerini kullandı. 

“İnsanın yüksek bir güce inanma ihtiyacı var”

Akla en uygun inancın tevhit inancı olduğunu dile getiren Tarhan; “Psikososyal ihtiyaçların en tepesinde insanın mutlu olabilmesi için büyük bir anlamın parçası olması gerektiği söyleniyor. Artık materyalizm iflas etmiştir, materyalizm bilimsel olarak çökmüş, bitmiştir. Postmateryalist bilim başlamıştır. Bilim yine bizim yol göstericimizdir. Bilimsel sağlamlıkla gideceğiz. Bilimsel sağlamlıktan korkmayacağız. Bilimsel sağlamlığı laboratuvara sokacağız. Düşünce deneyleriyle dini ve inançlarımızı değerlendireceğiz. Buna baktığımız zaman görüyoruz ki akla uygun en önemli yol tevhiddir. Evrende varoluşu açıklayan 4 bin 300 tane din var. Hepsi bir Tanrıya inanma ihtiyacını öngörüyor. Bunların içerisinde akla en yakın olanı tevhit inancı. İnsanın yüksek bir güce inanma ihtiyacı var. Bunu gideriyor. Çünkü her şeyi bilen kontrol eden bir güç var. Ruhlar baki diyor ve onu yapıyor. Kendini rahatlatıyor. Varoluşu, yaratılışı, hayatın anlamını açıklayan başka bir kavram olmalı. Bütününü araştırdığın zaman ok işaretleri tevhidi gösteriyor. Tanrı tasavvurunu yeniden yazmamız gerektiğini gösteriyor. En güzel tasavvur tevhit tasavvurudur. Eğer bir yaratıcı varsa bu özellikte olmalıdır. Bunu da en iyi Kur’an-ı Kerim gösteriyor. Varoluşu en iyi açıklayan Tanrı tasavvuru tevhit tasavvurudur.” şeklinde konuştu.

“Kâinat bir ağaçsa insan o ağacın meyvesidir”

Simülasyon teorisinden bahseden Tarhan; “Kur’an-ı Kerim’in indirilme amacı anlaşılmaktır. Allah’ı anlamak varoluşu anlamaktır. Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman insan kâinatın meyvesi gibi gözüküyor. Kâinat bir ağaçsa insan o ağacın meyvesidir. İnsana müthiş bir eşref-i mahlukat anlamı yüklüyor. Kâinatın meyvesi olan bir insan. İnsan neden kâinatın meyvesidir? Esma-ül Hüsna’ya bakın. Melekler itaat ediyor, şeytan her şeye karşı çıkıyor. İnsanın diğer yaratılmışlardan farklı olarak özgür iradesi var. Kötülük yapma özgürlüğü de var. İnsanın özgür olabilmesi için zaten kötülük yapma özgürlüğünün de olması lazım. Yapacak ve onun sonuçlarını yaşayacak. Bunu yaşamazsa o zaman özgürlükten bahsedemeyiz. Bu kötülük tartışmalarının en önemli ayağından birisidir. Bu nedenle insan bir kötülük yapabileceği halde iyiyi tercih edebiliyor ve Allah’la muhatap haline geliyor. Kâinatın yaratıcısı bizi bir simülasyonda yaratmış. Şu anda evrenin varoluşa en iyi anlamı katan teori simülasyon teorisidir. Biz aslında bir simülasyonda yaşıyoruz. Bu simülasyonu yazan yüksek irade bizim ne yapacağımızı biliyor. Biz yaptığımızdan mesulüz. Bu bakış açısı kaderi de açıklıyor. Bu anlam anlayışıdır. Kuran-ı Kerim’e 360 derece baktığın zaman bütün sorulara cevap bulabilirsin.” dedi. 

“Obezitenin en büyük sebebi hedonist eating’dir”

İnsanın hazlarını durduramadıkça sosyal açıdan obez olduğunu belirten Tarhan; “Modernizm yaşam felsefesini değiştirdi. Çıkarıma uygun olan iyidir, çıkarıma uygun olmayan kötüdür felsefesini benimsedi. Nörobilimde buna dopamin mutluluğu deniyor. Dopamin mutluluğu da haz mutluluğudur, buna hedonist eating deniyor. Obezitenin en büyük sebebi hedonist eating’dir. Haz için yemektir. İnsan nasıl hazzına hayır diyemeyip obez oluyorsa eğlence zevkini, para, makam, dünya hazlarını durduramadığı zaman da psikolojik ve sosyal açıdan obez oluyor. Bunun psikolojideki karşılığı narsisizmdir. Hazcı beslenme (Hedonist eating) obezite sebebi ve sosyal obezite de narsisizm (ego şişmesi) sebebidir. Aristoteles mutluluğu ikiye ayırıyor. Haz mutluluğu ve anlam mutluluğu. Anlam mutluluğu, ödomanik mutluluktur. Uzun vadeli düşünen anlam mutluluğunu yakalıyor. Haz mutluluğunun hormonu dopamin, anlam mutluluğunun hormonu serotonindir. Serotonin hormonu ancak fikir, ideal, anlam peşinde koşanların beyninde salgılanıyor. Haz peşinde koşanların beyninde dopamin salgılanıyor. Biz hayatımızın anlamı olarak dopamin odaklı gidersek madde bağımlısı bir tip gibi yaşarız, zevk alamayız, intiharı isteriz. Mesela sevgi yatırımımızı kendimize yaparsak narsist oluyoruz. Sevgi yatırımımızı topluma, insanlığa, hayata, varoluşa, yaratana yapmamız gerekiyor. Mevlâna öyle yapmış. Mesela sevgi yatırımına aşk-ı ilahi demiş. Mecazi aşktan hakiki aşka geçmiş, Allah’a yönelmiş. Allah’a yöneldiği için de müthiş bir huzur yakalamış.” ifadelerini kullandı. 

“Varoluşun anlamına uygun yaşadığımız zaman iç huzuru da yakalamış olacağız”

Hayatı anlamlı yaşamanın önemini anlatan Tarhan; “Anlamlı hayat yaşamak bizim çıkarımızadır. Varoluşun anlamına uygun yaşadığımız zaman iç huzuru da yakalamış olacağız. Mesela huzur kelimesinin İngilizcede karşılığı yok ‘peace’ yani barış diyorlar. Barışla huzur aynı değil ki. Bizim Kur’an-ı Kerim’deki teskin, sükûnet anlamında karşılığı var. Muhammed İkbal, ‘Batı ahireti reddetti, dünyaya odaklandı. Biz dünyayı terk ettik ahirete odaklandık. İkisinin dengesini kuramadık.’ diyor. Allah bizi bu dünyaya çile çekmek için göndermemiş. Bu dünyanın nimetlerini Allah’ın yolunda kullanabilmek için göndermiş. Nimetlerini yüksek bir anlam peşinde yaşayabilmek için göndermiş. Böyle bir imtihandan geçiyoruz. İnşallah hayata anlam katmanın o iç huzurunu, dinginliğini, esenliğini, rahatlığını yaşayabilenlerden oluruz. Keşke bu konuları bizim gençliğimizde bize söyleyen olsaydı. Genç arkadaşlarımız çok şanslılar. Biz deneme yanılmayla, çok emeklerle, çilelerle öğrenirdik…” şeklinde sözlerini sürdürdü. 

“Hakikate giden yollar taşlı yollardır”

Mutluluk tabirinin doğru anlaşılması gerektiğini belirten Tarhan; “Bize şu anda rol model olacak kişi Hz. Peygamberdir. Onun hayatına baktığımızda kırk yaşına geldiği zaman vahiy gelmeye başlıyor. Şaşırıyor ve iki sene vahiy gelmiyor. Hz. Hatice onu teselli ediyor. O iki sene boyunca devamlı Sevr mağarasına gitmeye çalışıyor. Öyle bunalıyor ölsem de kurtulsam diye düşünüyor. Ondan iki sene sonra teselli ayetleri geliyor. Allah onun ruhen olgunlaşmasını bekliyor. Çileli bir dönem... Müthiş bir mücadele var. Gerçekten de hayatına baktığımız zaman çile gibi gözüküyor. Diğer zamanlarında da müthiş bir manevi cihat var. Fakat bu mücadeleyi yaparken elemli kederli değil. Resulullah’ın hayatında hüzün yılı var. O yılda kendisini büyüten babası gibi olan kişi vefat ediyor, eşi vefat ediyor. Büyük bir çile çekiyor ama o hüzün yılında Miraç oluyor. Arkasında bir büyük şey var. Resulullah’ın hayatında müthiş bir iç huzur var. Biz mutluluk dediğimiz zaman konfor anlıyoruz. Mutlulukla konfor aynı şey değil. Konforculuk, rahatlık modernizmin bize sunduğu bir yanılgıdır. Bize yaptığı ciddi bir zihinsel çarpıtmadır. Konfor peşinde koşmak gibi... Modernizm bunu öğretiyor. İnsanın hem konforlu hem de mutlu olması idealdir ama hayatta öyle bir gerçeklik yok. Güzel şeyler çilelerden sonra ortaya çıkmıştır. Mesela hakikate, mutluluğa, huzura giden yollar çiçekli yollar değil taşlı yollardır. Emek var terleme var yorulma var. Güzel şeyler ondan sonra ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı. 

“İki dünya saadeti isteyeceğiz”

Her şeye sahip ama mutsuz olan insanların çoğaldığını dile getiren Tarhan; “Biz bu dünyaya ahireti kazanmak için gönderilmişiz. Varoluş sebebimiz budur. Her şeye sahip ama mutlu olmayan insanlarla dolu klinikler. Modernizm kendisiyle barışık olmayan insan tipini üretiyor. Onun için biz iki dünya saadeti isteyeceğiz. Bunu dini gerekçelerle isteyeceğiz. Mesela namazın sonunda ‘Rabbenâ âtina fiddünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr.’ diyoruz. ‘Allah’ım iki dünya güzelliği ver.’ diyor. Haccın bitiş duası da aynı duadır. İki dünya güzelliği... Resulullah’ın da bize öğrettiği iki dünya güzelliğini istemektir.  Gerçek İslam iki dünyada saadeti hedeflemektir. Sadece bu dünyada saadeti isterse yakalayamıyor. Çünkü ölüm, musibet, hastalık geliyor, çözüm üretemiyor. Kontrol ikilemi teorisi vardır, bu anlam arayışında önemlidir. İnsanın kontrol edebileceği şey var, edemeyeceği şey var. Gücünün yettiği şey var, yetmediği şey var.  Kontrol edemediği gücünün yetmediği şeyi insan ısrarla isterse acı çekiyor.” şeklinde konuştu. 

“Meşru dairenin dışındaki keyifler zehirli baldır”

Dünyanın aldatıcı konforlarına aldanmamak gerektiğini belirten Tarhan; “Sekülerizm ve egoizm bu çağın en önemli iki hastalığı. Sadece inanmayanları değil inananları da etkiliyor. Onun için konfor peşinde koşmak insanın doğasına aykırıdır. Yüksek hedefler peşinde koşacaksınız. Mutluluk renkli bir gölgedir. Anlam peşinde koşarsan arkandan gelir. Gölgeyi yakalamaya çalışsan kaçar. Kedinin kuyruğu gibi arkadan gelir. Onun için biz anlam peşinde gidelim. Mutluluk gelir. Resulullah’ın liderliğini örnek alacağız. Gerçek lider odur. Allah’ın Resulünün liderliğini örnek aldığımız zaman nefsimizi de terbiye etmiş oluyoruz. Şu anda dünya dediğimiz illüzyonda yaşıyoruz. Sahip olduğumuz şeyleri en güzel şekilde yaşayalım. Meşru dairenin dışındaki keyifler zehirli baldır. Bu zehirli ballara, gayrimeşru zevklere dikkat edin. Zehirli balı tadarsanız o anda bal güzeldir ama sonra müthiş bir sancı yapar. Dünyanın aldatıcı konforlarına aldanmadan konfora talip olmayalım. Anlama talip olalım, konfor kendiliğinden gelir.” dedi.

“Mutluluk kendiliğinden gelmiyor”

Perma modelinden bahseden Tarhan; “Karanlık aydınlığın olmamasıdır, soğuk sıcağın olmamasıdır, kötülük de iyiliğin olmamasıdır. Kötülükle en güzel mücadele yöntemi iyilik yapmaktır. Karanlıkla mücadele ise bir mum yakmaktır. İyilik yapmak da mutluluğu getiriyor. Hazla elem keder arasında entropik bir ilişki var. Otantik mutluluk denilen bir mutluluk vardır. PERMA modeli olarak geçiyor. Birincisi, ‘Positive emotion’ Pozitif duygudur. Olaylar karşısında pozitif ruh halinde olabilmektir. İkincisi ‘Engagement’ kişinin bir konuya angaje olmasıdır. Saatlerin nasıl geçtiğini anlayamayacak gibi hazla yaptığı işlerdir. Üçüncüsü ‘Relationship’ sosyal alanı, sosyal bağları kuvvetli olan kişi mutluluğu yakalayabiliyor. Onu mutlu eden bir sosyal etkileşim içerisinde olabilmesidir. Dördüncüsü ‘Meaning’ anlam peşinde koşmaktır. Bir kişinin yaptığı işin hayatında büyük bir anlamın parçası olmaktır. Olaylar karşısında zihinsel sığınağının olmasıdır. Perma modelinin beşincisine ise ‘Accomplishment’ deniyor. Küçük başarılardan, sıradan şeylerden mutlu olmaktır. Bunların verdiği iç huzur mutluluktur. Bunları yapmak için çaba gerekiyor. Yatırım gerekiyor. Bunları yapmadığın zaman elem, keder, huzursuzluk kendiliğinden geliyor. Mutluluğa yatırım yapmazsak mutluluk kendiliğinden gelmiyor. Evlilikte mutluluk istiyorsak mutluluğa yatırım yapacağız. Aynı evimizi, odamızı ısıttığımız gibi...” ifadelerini kullandı. 

“Mutluluğa yatırım yapmamız gerekiyor”

Mutluluğa yatırım yapılması gerektiğini belirten Tarhan; “Bizim mutluluk felsefemiz yanlış. Mutluluğa yatırım yapmamız gerekiyor. Yeniden genç kuşaklara değerlerimizi yeniden inşa sorumluluğu düşüyor. Yeniden ahlaki, insani, varoluş değerlerimizi yeniden inşa etmek ve bunu yeni kuşaklara aktarmak bizim sorumluluğumuzdur. Bizim iyi örnek olabilmemiz lazım. Bir elinde bilgisayar bir elinde Kur’an-ı Kerim olan bir nesil olacak. Hem dünyaya hem de ahirete odaklanan bir gençlik olacak. O zaman mutluluğu yakalayabiliriz.” diyerek sözlerini sonlandırdı. 
 

Okunma : 160

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri