Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hürriyet Aile köşesinde bu hafta “Hatalarımız, büyümenin bir parçası” konusuna ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Hayatın bir kullanma kılavuzu yok. Hayatta hata yapmak diye bir şey var. Hepimiz hatalar yapabiliriz. Önemli olan o hatalardan ders çıkarmayı öğrenmek. Hatalarımız büyümenin bir parçasıdır. Hatalarımızla büyümek çok değerlidir. Bunların kıymetini anlamalıyız.
İnsanı diğer canlılardan ayıran öğrenme yeteneği. İlginçtir, hayvan yavruları dünyaya öğrenmiş olarak geliyor. Ne yapacağıyla ilgili öğrenmiş olarak doğuyor ama insan çocuğu dünyaya öğrenmek üzere doğuyor. Her şeyi dünyada öğreniyor ve hayatta bizim böyle öğrendiğimiz, hayatta bizi biz yapan şeylerin yüzde 30-40’ı genetiktir. Yüzde 60-70’i sosyal öğrenmeyle ilgilidir.
Kişilik yapımızı, ruhsal gelişim sürecimizi, insanlarla ilişkilerimizi, sosyal becerilerimizi, dil becerilerimizden yürüme becerilerine kadar bütün becerilerimizin yüzde 60-70’ini sonradan öğreniyoruz. Hayat kılavuzumuz annemiz ve babamız oluyor. İlk kılavuzumuz onlardır. Onlar iyi kılavuz olursa çocuk daha şanslı oluyor. Birçok şeyi daha kolay öğreniyor, daha az yanılıyor.
Üç türlü öğrenme vardır. Birinci öğrenme modelinde insan bir hata yapar, aynı hatayı bir daha yapmaz öyle öğrenir. Mesela çocuk sobaya dokunur, yanar. Bir daha dokunmaz. Dokunması için uğraşsak bile oraya yaklaşmaz bu pahalı bir yöntemdir. Ancak, her şeyi deneyerek öğrenemeyiz. Buna imkân bulamayabiliriz.
Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden faydalanır
O halde akıllı insan ne yapar? Başkalarının tecrübelerinden faydalanır. Mesela çocuk ne yapar? Annenin, babanın, büyüklerin öğretilerinden faydalanır ona göre onlara uyarsa hayat yolunda düşüp kalkmadan ya da daha az düşüp kalkarak ilerlemiş olur ama düşüp kalkmadan da ilerlemek mümkün değildir. Yüzme öğreneceksin, su yutmadan öğrenilmez. Kayak öğreneceksin, düşmeden öğrenilmez. Bu büyümenin ve gelişmenin bir parçasıdır. Düşüp kalkmak, hata yapmak ve yaralanmak. Onun için önemli olan onlardan ders çıkarabilmektir.
Büyümenin önündeki en büyük engel benmerkezciliktir
Bir de üçüncü grup öğrenme vardır ki aslında bu öğrenememedir. Bazı kişiler bir hata yaparlar, o hatadan hiçbir ders çıkartmazlar. Bir daha yaparlar, bir daha yaparlar, bir daha yaparlar aynı hatayı yıllarca yaparlar. Bu kişiler burunlarının doğrultusunda giden insanlardır. Bir kişinin egosu yüksekse, ‘Ben en iyiyim, ben büyüğüm, ben her şeyi biliyorum’ diye düşünüyorsa zaten öğrenmek istemiyordur. Öğrenmeye zihinsel esnekliği olmuyor ve kendini geliştirmeye ihtiyaç hissetmiyor. O nedenle büyümenin önündeki en büyük düşman benmerkezciliktir.
Anne ve baba çocuğa kılavuzluk ederken ona yol gösterecek ama çok müdahaleci olmaktan kaçınmaya dikkat edecek. Çocuk da anne ve babasının liderliğini kabul edecek. Anne ve baba çocuğun aileye olan aidiyet duygusuna zarar vermeden çocuğun özgür olmasına fırsat vermelidir.
Hayattaki zorluklara karşı ‘stres aşı’ geliştirilmeli
Çocuk nasıl hayatta karşılaşacağı hastalıklara karşı aşılanıyorsa, çocuklara karşılaşacakları zorluk ve streslere karşı da aşı üretilmesi gerekiyor. Stres aşısı yaşayarak öğreniliyor. Onun için strese girecek, hata yapacak ve öğrenecek. Düşecek, ayağı yaralanacak, öğrenecek. Üşütecek, hasta olacak ve öğrenecek. Bu yüzden annenin ve babanın vazifesi çocuğu aşırı kontrol etmek değil, onu uzaktan kontrol etmektir. Çocuğa yanında olduğunu hissettirmek ve çocuğun ilerlemesine, büyümesine fırsat vermek önemlidir.
Ailenin kılavuzluğu çok önemlidir. Ailenin dağıldığı yerde yetişen çocuklar kılavuzsuz yetişiyorlar. Çocukları popüler kültür yetiştiriyor. Şu anda çocukların kılavuzu sosyal medyadır. Sosyal medya, kapitalist sistemin tüketim ekonomisine göre kurulmuş bir sistemidir. Kazan- tüket çarkı içerisinde beynin ödül-ceza sistemini bozuyor, tüketen varlıklar haline getiriyor. Onun için anne ve babaların burada çocuklarına nasıl örnek olacakları önemlidir.
Her şeyi bilemeyiz
İnsan hayat boyunca bir keşif yolculuğundadır. Her şeyi bilemeyiz ki. Önce bunu kabul edeceğiz: Biz her şeyi bilemeyiz.
Egosu yüksek, kibirli kişiler baştan kaybediyorlar. Her şeyi bildiklerini zannediyorlar. Sadece belirledikleri tek hedefe bütün enerjilerini veriyorlar ama sosyal ilişkilerde büyüklük duygusu içinde oldukları için yalnız kalıyorlar. Emekli olduktan sonra artık eskisi kadar güçlü olmadığı, alkış toplamadığı zaman müthiş yalnızlık duygusu hissediyor. Böyle olunca da kolayca depresyona giriyor. Emekli olup hemen çöküveriyor.
Kötücül ve iyicil duygular arasında denge kurulmalı
Kişinin kendisiyle barışık olması önemli. Kendimizle ilişkimizi doğru kuracağız. Hepimizin içinde iyicil ve kötücül bir parça vardır. Eski psikoloji anlayışı, içimizdeki kötücül parçayı kabul etmiyordu. 1990’lardan sonra psikoloji de nörobilim temelli psikoloji ortaya çıktıktan sonra duyguların bilimsel kategoride incelenmesi gündeme geldi. Karanlığın beş atlısı diye sınıflandırılan duygularımız var: Kin, öfke, nefret, kıskançlık ve düşmanlık. Bunlar kötücül duygularımızdır. Bir de bunların karşıtı iyicil duygular vardır. Bu iyicil ve kötücül duygular arasında bilincimiz bir denge kuracak.
En büyük hata hiçbir şey yapmamaktır
Beynin frontal bölgesi, ön bölgesi beynin kaptan köşküdür. Onu yönetmeyi öğrenen bir kimse hayatta büyük hata yapmadan ilerlemeyi başarabiliyor. Hata yapmamak mümkün mü? Mümkün değil. Hata yapmaktan korkmak daha büyük bir hatadır. Hata yapmaktan korkmak, hiçbir şey yapmama hatasına sebep olur. En büyük hata hiçbir şey yapamamaktır.
Hata yapmaktan korkan bir kimse riske giremez. Riske girmeden de yatırım ve başarı olmaz ki. Onun için kişinin risk hesaplamasını öğrenmesi lazım. Kontrol edilebilen risk faydalıdır. Her risk içerisinde bir fırsat da taşıyor. O fırsatların uygun yerde, uygun zamanda, uygun biçimde mi olup olmadığının sorgulanabilmesi gereklidir. Bunun için ne olacak? Başkalarının tecrübelerinden faydalanacağız. Hayattaki örnek insanların hayat hikâyelerinden faydalanacağız. Çevremizdeki bilge kişilerden faydalanacak.
Hatalar büyümenin parçasıdır
Hata yapmaktan korkarsanız ilerleyemezsiniz. Önemli olan o hatadan ders alıp ikinci defa aynı yanlışa düşülmemesidir. “Bu hata bana ne öğretti” diyebileceğiz. En büyük hata, hiçbir şey yapmama hatasıdır. O zaman gelişme durur, büyüme durur. İnsanlığın yapabileceği en büyük hatadır. İnsanlık hatalarından ders alıp onları düzeltebiliyorsa ilerleme ancak böyle mümkün oluyor. Evrende ve kuantum dinamiğinde böyledir. Hatalar, eksikler, yanlışlar ve kötülükler kuantum dinamiğinde büyümenin parçasıdır.
Okunma : 3364
ÜHA