Üsküdar Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) önderliğinde Üsküdar Üniversitesi Öğrenci Kulüpleri tarafından “Gazze’deki İnsani Kriz Sempozyumu” düzenlendi. Sempozyumda İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının etkilerine dikkat çekildi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu savaşın münafıkları açığa çıkaracağını söyleyerek bölgede 40 gündür soykırım uygulandığını, dünyanın olup bitenler karşısında hala sağır ve dilsiz rolü oynadığını söyledi.
Üsküdar Üniversitesinden 11 kulübün bir araya gelerek Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans salonunda düzenlediği sempozyum kapsamında ayrıca Gazze’ye yardım için kermes de düzenlendi.
Sempozyuma farklı üniversiteden öğrenciler, sivillerin yanı sıra Karadeniz Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu (KASTOP) Genel Başkanı Nevzat Duyar ile Düzce Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Faruk Çakmak da katılım sağladı.
Ayşegül Tunçer: “Gazze’deki bu zulüm 75 yıldır devam ediyor”
Sempozyumun açılış konuşmalarında ilk olarak kürsüye öğrenci kulüplerini temsilen Üsküdar Üniversitesi Kızılay Kulübü Başkanı Ayşegül Tunçer geldi. Gazze’deki bu zulmün 75 yıldır devam ettiğini söyleyen Tunçer, ‘Dünyada İnsanlık Ölmesin’ mottosuyla bu krizi akademik kürsülere taşımak amacıyla sempozyumu düzenlediklerini kaydetti.
Mustafa Şanverdi: “Filistin’de yaşanan drama sessiz kalmamak için buradayız”
‘Dünyada İnsanlık Ölmesin Platformu’ Temsilcisi Mustafa Şanverdi ağır bir sessizliğin hüküm sürdüğü dünyada çığlıkları duyurmak için çalıştıklarını belirtti. Şanverdi; “Bugün burada yüreklerimizde derin bir hüzün ve kararlı bir umutla toplandık. Üsküdar Üniversitesi olarak 11 öğrenci kulübümüzle birlikte oluşturduğumuz ‘Dünyada İnsanlık Ölmesin’ platformu sadece bir isimden ibaret değil; acıları, umutları ve ortak insani değerlerimizi paylaştığımız bir yürek zinciridir. Ağır bir sessizliğin hüküm sürdüğü dünyamızda biz bu çığlıkları duyurmak için çalışıyoruz. Filistin’de yaşanan drama sessiz kalmamak için buradayız.” şeklinde konuştu.
Dr. Öğr. Üyesi Hamza Abunima: “Her şey planlı, hiçbir şey yanlışlıkla olmadı”
Üsküdar Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hamza Abunima, bir Filistinli olarak neler hissettiğini anlattı. Sempozyuma çocuklarıyla birlikte katılan Dr. Öğr. Üyesi Abunima; “Gazze’de doğdum, büyüdüm, yaşadım… Sizin burada olmanızdan onur duyuyorum. Burada Filistin için bir aradayız çünkü İsrail Filistin’de bir soykırım yapıyor. Biz buraya dayanışmamızı göstermek için geldik. Ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü hastaneler bombalanıyor, çocuklar öldürülüyor ve ben eylemlerin kelimelerden daha etkili olduğuna inanıyorum. Onlar her şeyi planlayarak yapıyor ve hiçbir şey yanlışlıkla olmadı. Buradaki sorun din, dil, ırk değil sadece her şeyi çalıyorlar, yurdumuzu, vatanımızı çalıyorlar. İsrail sadece Yahudi ülkesi değil aynı zamanda Amerika orada ve yönetiyor. Sürekli huzurumuzu kaçıracak şeyler yapıyorlar ve baskı uyguluyorlar. Yahudiler bile bizimle duruyorlar, duruşlarını gösterdiler. O yüzden gerçek Yahudiler bizim yanımızda duruyor ve bizi destekliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İsmail Barış: “Manevi minberimizi oraya dikebilmek için keyiflerimizden fedakarlık yapmalıyız”
Bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de gönül coğrafyasının olduğu konusuna dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. İsmail Barış; “Bütün ülkelerin olduğu gibi bizim ülkemizin de gönül coğrafyası var. 780 bin metrekarenin dışında belki ondan daha fazla bir gönül coğrafyamız var. Semerkant, Bosna, Kudüs, Haşem, Gazze bunlar bizim gönül coğrafyamız. Gönlümüzün surur duyabilmesi, mutluluk duyabilmesi için bu şehirlerde yaşayan insanların canları, malları, ırzları, toprakları güvenlik içerisinde olmalıdır. Allah bazı topluluklara, bazı milletlere çok önemli görevler vermiş. Onlardan bir tanesi de Türkiye’dir. Bizim ülkemizdir. Geçmişimizden günümüze kadar bu duyguyu yaşayıp dünya üzerinde yaşanmasını sağlayabilme bilinç ve şuurunu Allah’ın bize adeta görev olarak vermiş olduğu bu şuuru ayakta tutmalıyız. Dolayısıyla herkesin Nurettin Zengi gibi Selçuklu’nun uç beyi gibi Kudüs’ ün fethinin hemen sonrasında oraya koyacağı minberi önceden yaptırma bilinç ve şuurunu yakalamamız gerekiyor. Nurettin Zengi yaptırmış, Halep Emiri 12 bin ağaçtan çivisiz yaptırmış, ‘Kudüs’ü fethedeceğim ve Mescid-i Aksa’ya bu minberi yerleştireceğim.’ ama Minber kendisinden sonra sultan olan Selahattin Eyyubi tarafından yerleştirildi. 2007’ de o minber yeniden onarıldı çünkü bir fanatik camiyi yakmaya çalıştı ve o minber de zarar görmüştü. Maddi minberimiz orada duruyor ama gönüllerimizin manevi minberini oraya dikebilmek, oraya koyup üzerinde Allah’ın adını yüceltebilmek gerekiyor. İslam’ı, hakkı, hukuku, insanlığı haykırabilmek için adaleti, dürüstlüğü, hakkaniyeti yeryüzüne haykırabilmek için minberlerimizi önce gönüllerimizde, sonra ceplerimizde sonra keyiflerimizden fedakarlık yaparak gerçekleştirmeliyiz.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Zelka: “Tepkisiz kalan dünya ölü hükmüne düşmüş demektir”
Açılış konuşmaları kapsamında şu an bir soykırımın dünyaca izlendiğine vurgu yapan Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Zelka; “Maalesef hiç beklenmedik bir katliamın seyircisi durumundayız. Dünyada ilk defa canlı yayınlanan savaş 1991’deki işgal olmuştu. Bu da canlı olarak bir soykırımın dünyaca izlenmesi şeklinde cereyan etmektedir. Bütün dünya gelişmiş olarak nitelendirilen ki gelişmişliğin, medeniliğin yanına bir ünlem koyalım. Medeni dünya Batı alemi yanı sıra daha kötüsü yakın coğrafyamızda ve gönül coğrafyamızda yer alan İslam alemindeki yöneticilerin çünkü halkları başka duygu ve düşünce içerisinde. Bu meseleye duyarsız kalmaları ciddi manada düşündürücüdür. Son zamanlarda liderlerinin düşüncelerinin aksine olarak Batı dünyasında Amerika, İngiltere, Fransa, Yunanistan ve yakın coğrafyamızda oldukça büyük tepkiler oluşmaya başladı. Bu tepkilerin olmaması mümkün değildi çünkü şu anda tespit edilen rakamlara göre 11 binin üzerinde şehit var. İnancımız gereğince şehitler cennetliktir. Sorgusuz sualsiz cennete gidecektir. Onlar diridirler, onlar rızıklandırılıyorlar ama herhalde onların dışında tepkisiz kalan dünya ölü hükmüne düşmüş demektir.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dünya hala sağır ve dilsiz rolü oynuyor”
Sempozyum açılış konuşmaları kapsamında son olarak kürsüye gelen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise soykırımın kırkıncı günü olduğunu söyledi. Dünyanın hala sağır ve dilsiz rolü oynadığını belirten Tarhan; “Özellikle egemen güçler, küresel sermaye ve şu an da insanlık öyle bir sınavdan geçiyor ki bu sınav bir turnusol kağıdı gibi iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, etik olan etik olmayanı, samimi olan olmayanı, medeni olan olmayanı geçtikten sonra hepsini ayırt edecek. Bunun için böyle durumlarda oradaki kardeşlerimizin böyle bir direniş içerisinde olmaları onların sınavı ama bizim sınavımız da böyle bir durumda iyi, doğru, güzelin, hakkın yanında olabilmek. Biz de bu nedenle bu sınavda üzerimize düşeni yapma durumunda olduğumuzu da belirtmek isterim. Özellikle şu durum önemli… Burada ciddi bir şekilde bir devlet var, Filistin devleti var. Bazıları tanımasa da sınırları belli bir devlet. Bu bizim 1915’teki İstiklal Savaşına benzetilebilir. İstiklal savaşında ne vardı? Anadolu’da 500-600 senelik bir vatan edilmiş bir yerde İzmir’den çıkartma oluyor. Çıkartma olduğu zaman 2 türlü topyekün bir mücadele gerekiyor orada. Askeri mücadele yetmez sadece askerlerin yapacağı bir duruş yetmez, topyekün sivil direniş gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Bu iradenin yaptığı şey bir mücadeledir”
Filistin Gazze sınırları içerisinde kendi doğdukları topraklarda yaşayan insanları oradan çıkartmaya çalışan bir irade olduğuna dikkat çeken Tarhan; “Denizli’nin Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi namazdan sonra bütün halkı topluyor. 15 Mayıs 1919’da oluyor. ‘Herkes eline birer taş alsın.’ diyor ve İzmir’e doğru taşı attırıyor. Bunun psikolojik savaştaki karşılığı, ‘Sivil mukavemet, sivil direniş’ diye geçiyor. Yani orada bir farkındalık oluşturuyor, insanların böyle bir olayda yapılan zulmün ve haksızlığın farkına varmasını sağlayan sivil direniş hareketi başlıyor zaten… Sivas kongresi, Erzurum kongreleri olmadan önce herkesin yanlış bildiği Çerkez Ethem ve birçok o bölgedeki İzmirli efeler ilk onları durduran olmuştur. O mücadeleyi durduran onlar olmuştur. Ahmet Hulusi Efendi’nin ciddi şekilde burada bir rolü var. Onun için o kişilere çok şey borçluyuz. Aynı durum Filistin Gazze sınırları içerisinde kendi doğdukları topraklarda yaşayan insanları oradan çıkartmaya çalışan bir irade var. Bu iradenin yaptığı şey bir mücadeledir ve bu mücadeleyi dini gerekçelerle yapıyorlar ki şahidiz, görüyoruz. Bunun zaten manevi karşılığını onlar alıyor. Böyle bir ciddi bir direniş var. Bu direnişler çok zordur ama ümitsizliğe düşmemeleri onların motivasyonlarının yüksek olması, ‘Bütün dünyada nereden kaynaklanıyor bunlar, neden yenilgiyi kabul etmiyorlar, neden çekip gitmiyorlar?’ diye koskoca küresel güçleri durdurdular orada şu anda inşallah daha da başarılı olacaklar.” dedi.
Tarhan, “Savaş münafıkları açığa çıkaracak…”
Bu savaşın münafıkları açığa çıkaracağını söyleyen, kalben, ruhen ve fiilen Filistin’de mücadele edenlerin yanında olduklarını belirten Tarhan zaferin sabredenlerle olacağını kaydetti.
Sempozyum kapsamında Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca “Uluslararası Hukuk Açısından Savaş Ahlakı”, İşkenceyi Önleme Kurul Üyesi ve Avukat Gülden Sönmez “Filistin Meselesinde Uluslararası Örgütlerin Rolü”, Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Yazılım Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Rowanda D. Ahmed “Gazze’de Yaşam”, Türk Kızılay Uluslararası Politikalar ve İş Birlikleri Direktörü Kaan Saner “İnsani Krizlerde STK’ların Rolü ve Gazeteci Sümeyye Ertekin “Habercinin Gözünden Savaş” konulu konuşmalarını gerçekleştirdi.
Okunma : 1142
ÜHA