Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dost TV ve Dost FM’de yayınlanan “Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la Akla Kapı” programında evlilik üzerine dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Evlenecek kişinin dört ana konuda kendisini hazır hissetmesi gerektiğini vurgulayan Tarhan; “Bu hazır hissetme ekonomik olarak, psikolojik olarak, sosyal olarak ve yaşam felsefesi olarak hazır hissetmedir. Kişi bu dört ana konuda kendisini evliliğe hazır hissediyorsa artık evlilik ile ilgili kararlar verebilir.” dedi.
‘Olmazsa bırakırım’ diye evlenirsen sakın evlenme!
Evlilikten önce insan hayatında iki tane büyük tasarruf olduğundan bahseden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İki taraf için de biri meslek seçimi, diğeri de eş seçimidir. Onun için evlenmeden önce gözünüzü dört açın evlendikten sonra yarım açın diyoruz. Evlenmeden önce ne kadar araştırırlarsa evlendikten sonra da artık kusur aramayacaklar. Evlendikten sonra bir gözü kör olacak bir kulağı sağır olacak. Öncesinde iyi bakacaklar. Burada evliliğe ne anlam yüklediğimiz de çok önemlidir. Evlilik öyle bir şey değil, öyle bir olay değil. Evlilik okyanus ötesi yolculuğa çıkmak gibidir. Bir cerrahın ameliyata girmesi gibi… Uçakta ya da gemide, ‘Sıkıldım bırakıyorum.’ diyemezsin. Cerrah ameliyat esnasında ‘Sıkıldım bırakıyorum.’ diyemez. Bu, sorumluluğu yüksek bir iştir. Evlilikte boşanmak seçenek değil, sonuçtur. Bütün yolları denedikten sonra artık geriye bir tek o kalırsa olur… Ama boşanmayı bir seçenek olarak düşünen kişinin yaşam felsefesi evliliğe uygun değildir.” dedi.
“Küresel bir evlilik karşıtı salgın var”
Evlenecek kişinin dört ana konuda kendisini hazır hissetmesi gerektiğini dile getiren Tarhan; “Bu hazır hissetme ekonomik olarak, psikolojik olarak, sosyal olarak ve yaşam felsefesi olarak hazır hissetmedir. Kişi bu dört ana konuda kendisini evliliğe hazır hissediyorsa artık evlilik ile ilgili kararlar verebilir. Fakat şu anda küresel bir evlilik karşıtı salgın var. Bu kasıtlı bir şeydir. Dünya nüfusunu azaltmak için küresel sermayenin desteklediği bir oyundur. Aile planlaması olarak projelendirilmiş bir iş çünkü ‘Dünya nüfusu artarsa bu dünyayı kontrol edemeyiz, hükmedemeyiz, yönetemeyiz.’ diyorlar. Maalesef şu anda birçok gelişmiş ülkede bu proje tuttu. Şu anda evlilik oranları düştü ve özellikle hane kırılganlığı dediğimiz beş kişilik haneler azaldı, bir kişilik haneler arttı. Böyle hanelerde de sağlıklı çocuk yetişmiyor. Çocuk sosyalliği öğrenemeden yetişiyor. Bu konuda küresel bir şekilde salgın var. Geniş aileden çekirdek aileye girdik. Artık kırılgan aile ortaya çıktı. Çekirdek aileye gerek yok noktasına geldik. Bu insan neslinin sonu demektir.” ifadelerini kullandı.
“Çabaladıktan sonra yardım geliyor”
Evlilik ile ilgili hadise dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan; “Cenabı Hak, ‘İyi niyet ve güzel gayretiniz varsa tamamlayıcısı benim.’ diyor. Bu bir Allah sözü, Allah kelamıdır. İyi niyet ve güzel gayret demek burada haramlarından sakınmak için evliliğe niyet ediyorsun. Kendine korunaklı bir ortam hazırlamak için iyi insanlar, çocuklar yetiştirmek için niyet ediyorsun. Niyeti düzgün tutarsan güzele ve doğruya gayret edersen kader tamamlıyor. İnsan niyet ettiği şey ile ilgili çabalayacak. Çabaladıktan sonra yardım geliyor…” şeklinde konuştu.
Gençler neden evlilikten korkuyor?
Gençlerin evlilikten korktuğunu dile getiren Tarhan; “Zorla evlendirmek büyük bir tehdittir ve sakıncalıdır. Çünkü çocuğun hayatı değişecek. Zorla evlendirilen çocukların çoğunda bütün yük anne babaya kalıyor. Onun rızasını almadan onunla ilgili yüzde 70-80 kanaat getirmeden bir evliliğe karar vermek çok sakıncalıdır. Çocuğun neden evlenmediği önemli. Gençler şu anda evlilikten korkuyor. Çünkü kötü örnekler var. 30-35 yaşına kadar bekliyorlar ondan sonra evleniyorlar ve bir çocukları oluyor. Küresel moda böyleydi. Şimdi batıda artık 35 yaşına gelse bile evlenmiyorlar. Birlikte yaşıyorlar. Bir çocukları oluyor. İstediği zaman beraber oluyor. İstediği zaman olmuyorlar. Batı artık bu safhaya geçti. Şu anda sosyolojik trendler Türkiye'yi o yönde götürüyor. Aileyi bir arada tutan değerler hızla dağılıyor. Eş bile demiyorlar artık partner diyorlar.” dedi.
Evliliğe karar verirken ‘Evlilik Olgunluk Ölçeği’ çözülmeli…
Evliliğe karar verirken ‘Evlilik Olgunluk Ölçeğinin’ çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Tarhan; “Bir kişiyle tanıştırıldıktan sonra kendi adına okusun. Oradaki soruların çoğunluğuna yüzde 70-80 olumlu cevap veriyorsa artık dönüp arkaya bakmaz. Olumlu demektir. Mesela sorularda kişinin evliliğe yüklediği anlamları içeriyor. Sonra zor ve uzun bir yolculuğa çıkıyor. Evliliğin bir yolculuk olduğunu biliyor mu? Farkında mı? Kişi hep fiziksel görünüme mi odaklı? Biyolojik olarak kendisinde ya da karşı tarafta bir sorun var mı? Kişinin ekonomik seviyesi nasıl? Yetiştirildiği ortam, kültürel değerleri nasıl? Yaşam felsefesi nasıl? Bu dünyaya aynı gözle mi, farklı gözle mi bakıyorlar? Bütün bunlar üzerine orada genel bir tarama yapılıyor.” ifadelerini kullandı.
Evlilik olgunluğu ölçeği için:
Bu erkek tipi evlenmesin!
Eşlerin birbirlerini hayat arkadaşı olarak görmeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Evlenmekten korkuyor, son anda vazgeçiyor. Onların çeşitli korkuları oluyor. Bir kimse evlilikle ilgili karar verirken bizim kültürümüzde dikkat edeceği en önemli şey insan evlenmek zorunda hissetmesinin sebebi daha çok maddi ve manevi gerekçelerle, haramına girmemek için evleniyor. Mark Twain’e ‘Neden evlenmiyorsun?’ diye soruyorlar. O da ‘Bir şişe süt için bir inek beslenmez.’ diyor. Bu erkek feminizmidir. Yani kadını sadece cinsel obje olarak görmektir. Bu kadını değersizleştirmektir. Yani kadını bir hayat arkadaşı, bir yol arkadaşı olarak görmüyorsun. Böyle düşünen bir erkeğin evlilik olgunluğu yoktur. Evlenmesin de zaten. Çünkü evlilikte zorluklarla, engellerle karşılaşacaksın. Hayat yolunda birlikte yürüyeceksin. Öbür türlü olursa bunun arkasında ben merkezcilik vardır. Narsist kişilik özellikleri vardır. Yani eşinden köle efendi ilişkisi istiyor. Çok tehlikeli. Böyle kişiyle evlenilmez…” şeklinde konuştu.
“En önemlisi kalbin kalbe karşı olması”
Evlilikte aileyi bir arada tutan değerlerden bahseden Tarhan; “O değerlerden en önemlisi kalbin kalbe karşı olması. Yani karşılık hatta Kur'an-ı Kerim'de meveddet diye geçiyor. Allah'ın Vedud isminden geliyor. Çok güçlü bir duygu. Sevgi, yakın ve sıcak ilişki varsa evlilik yürüyor. Çünkü ‘Sevgi + İş Birliği = Ömür Boyu Aşk’ Sevgi varsa, iyi iş birliği kuruyorlarsa kültür ikinci planda, fiziksel görünüm ikinci planda, zenginlik, fakirlik ikinci planda. Bütün iş kalbin kalbe karşı olması ama sadece bu yetmez. İyi iş birliğini de başarmaları lazım. Onun için de pozitif iletişim gerekiyor. Biri adım atacak, diğeri adım atacak, altın orta noktayı bulacaklar ve birlikte kararları verebilecekler.” dedi.
Okunma : 1438
ÜHA